Nefse Düşkünlükten Vazgeçelim

Nefsin istek ve alışkanlıkları, insan için öldürücü birer zehir ve insanı aşağılara çeken ağırlıklar gibidir. Ruh, nefsin rağmına gelişir ve yükselir. Yani nefis beslendikçe ruh küçülür, sıkışır, ağırlaşır. Bunun neticesinde de kalp, duygu ve manevi duygularda bir hantallaşma meydana gelir.

Efendimizin (a.s.m.) beyanları içinde, şeytan insanın damarlarında dolaşır durur. O halde “Siz” diyor, “onun dolaştığı yerleri biraz daraltın.” (Buhari, Ahkâm 21) Onu açlık, susuzluk ve isteklerinden mahrum etmekle sıkıştırın. Aklına her estikçe yiyen, çeşitli yiyecek ve çerezlerle beslenen bir insanın şehvetine düşkün olması gayet normaldir.

Binaenaleyh, iradenin hakkını ve kavgasını vererek, nefse ait beslenme musluklarını kısmak çok mühimdir. Aksi takdirde, nefis daima şeytana açık kapı olacaktır. Şeytan gibi nefisten de insana dostluk gelmez. Nefsin fenalıklara götürücü büyük bir hasım ve kendisine karşı “en büyük cihat”ın yapılması gereken bir düşman olduğunun bilinmesi, ondan ve şeytandan kurtulma, dolayısıyla da Allah’a yaklaşma yolunda atılmış ilk adımlardandır.

Efendimizin, “Senin en büyük düşmanın, iki kaşın ortasındaki nefsindir” (Keşfü’l-Hafa, 413); bir muharebeden dönerken de, “Şimdi küçük cihattan büyük cihada dönüyoruz” (Keşfü’l-Hafa, 1/511) buyurması ve yine Kur’an’da Yusuf Aleyhisselam’ın dilinden, “Muhakkak nefis kötülükleri emreder” (Yusuf, 12/53) sözünün nakledilmesi, ondan korkmamız ve karşısında daima uyanık olmamız hususunda bizim için önemli derslerdir. O yüzden nefsimize dur demesini bilmeli, onu terbiye etme adına gereken gayreti ve çalışmayı göstermeliyiz.
 
bayigram takipçi satın al instagram beğeni satın al instagram takipçi satın al tiktok takipçi satın al Buy Followers bugün haber
bypuff
Geri
Üst