ashli
Bayan Üye
Bilgi nedir ?
Felsefe başlığı altında yazılan diğer bir yazıdan alıntı yapmak istiyorum.
"Yan tarafta kadının özürlüğü ve kıbrıs konusu konuşulmakta.Her ikisinde de ortak bir payda var. O da bilgiye dayanan irdeleme ile bilgisizlige dayalı irdelemenin arsındaki uçurumda fikirlerin, düşüncelerin, kısaca konuların, serbest düşüş misali, yuvarlandıklarını göruyoruz...."
demiş biri...
Bu ifadeleri okuduğumda işin özü olan bilgi konusunda bir uyuşmazlık ve anlaşmazlık yaşandığını gördüm ve cehaletimi gidermek için (!) bilginin ne olduğunu araştırdım.
Türk Dil Kurumu Sözlüğünde;
1 . İnsan aklının erebileceği olgu, gerçek ve ilkelerin bütününe verilen ad, malûmat.
2 . Öğrenme, araştırma veya gözlem yolu ile elde edilen gerçek, malûmat, vukuf:
3 . İnsan zekâsının çalışması sonucu ortaya çıkan düşünce ürünü, malûmat, vukuf.
4 . ( felsefe) Genel olarak ve ilk sezi durumunda zihnin kavradığı temel düşünceler, malûmat.
5 . Bilim.
6 . (bilişimde) Kurallardan yararlanarak kişinin veriye yönelttiği anlam.
diye belirtilmiş...
Bir de alternatif bir sözlükte bilgi ile ilgili güzel bir yazı buldum:
Entelektüel bilginin küçümsendiği ve kişilerde tarifsiz bir kaçma duygusu yarattığı noktada (ki bu nokta günümüz popüler toplum anlayışının varolduğu noktadır) bu isteksizliğin ve bilgiyi dışlama eyleminin büyük bir hata olduğunu düşünmekteyim. bilgi bir iktidar nesnesi değildir. işte bu noktada asıl hata, kendisini bilginin karşısında gören ve yine onun karşısında savunmak zorunda olan iki arada bir derede kalmış kişilere aittir. bu kişiler, bilgiyi kullananları küçümsedikleri gibi kendi sahip oldukları bilgisel değeri de ister istemez değersizleştirmektedirler. böyle kişiler için bilgi, objeyi dönüştürmek adına işlevsel bir mantık içinde kullanılmak yerine, gerçek bilgi sahibi olan kişiye yönelir ve onun alternatifi olmak için akıldışı bir çaba harcar. bu akıldışı çaba, guattari'nin teorize ettiği bir ikili oluş değil sadece dilsel bir savunma düzeneği içinde tıkanmıştır. böyle olunca, tanımlanmış bilginin karşısına alternatif adı altında sadece şekilsel ve içi boş yalın bir çağrışımsal bilgi konmaktadır. bundan ısrarla vazgeçilmelidir. düşler farklı şekillerde anlatılabilir, kubrick, her birinde farklı öyküler anlatan bir yönetmen olabilir ama genel tarzı, tanımlanmış bilgiyi dönüştüren bir görevi üstlenir biçimdedir. o halde küçümseme hastalığından kurtulup gerçek bilgiyi üretmek ve yeniden üretmek zorunluluğu içinde olmalıyız.
Bu durumda bir çıkarım yaptım kendi küçük aklımla (!).. cehalet ve küçük akıl ancak bilgiye yönelince gelişim gösterir diye düşündüm..
Anlatımlar ve ifadeler kişiden kişiye değişebileceği gibi, bir nesneye/konuya farklı açılar ile de bakılabilir.. Bu bakış açılarını küçümsemek, o olay hakkında daha çok şey biliyorum anlamına gelmemeli..
Var mısınız bilmek, bilmeyi paylaşmak, paylaşılana saygı duymak konusunda yazmaya...
Felsefe başlığı altında yazılan diğer bir yazıdan alıntı yapmak istiyorum.
"Yan tarafta kadının özürlüğü ve kıbrıs konusu konuşulmakta.Her ikisinde de ortak bir payda var. O da bilgiye dayanan irdeleme ile bilgisizlige dayalı irdelemenin arsındaki uçurumda fikirlerin, düşüncelerin, kısaca konuların, serbest düşüş misali, yuvarlandıklarını göruyoruz...."
demiş biri...
Bu ifadeleri okuduğumda işin özü olan bilgi konusunda bir uyuşmazlık ve anlaşmazlık yaşandığını gördüm ve cehaletimi gidermek için (!) bilginin ne olduğunu araştırdım.
Türk Dil Kurumu Sözlüğünde;
1 . İnsan aklının erebileceği olgu, gerçek ve ilkelerin bütününe verilen ad, malûmat.
2 . Öğrenme, araştırma veya gözlem yolu ile elde edilen gerçek, malûmat, vukuf:
3 . İnsan zekâsının çalışması sonucu ortaya çıkan düşünce ürünü, malûmat, vukuf.
4 . ( felsefe) Genel olarak ve ilk sezi durumunda zihnin kavradığı temel düşünceler, malûmat.
5 . Bilim.
6 . (bilişimde) Kurallardan yararlanarak kişinin veriye yönelttiği anlam.
diye belirtilmiş...
Bir de alternatif bir sözlükte bilgi ile ilgili güzel bir yazı buldum:
Entelektüel bilginin küçümsendiği ve kişilerde tarifsiz bir kaçma duygusu yarattığı noktada (ki bu nokta günümüz popüler toplum anlayışının varolduğu noktadır) bu isteksizliğin ve bilgiyi dışlama eyleminin büyük bir hata olduğunu düşünmekteyim. bilgi bir iktidar nesnesi değildir. işte bu noktada asıl hata, kendisini bilginin karşısında gören ve yine onun karşısında savunmak zorunda olan iki arada bir derede kalmış kişilere aittir. bu kişiler, bilgiyi kullananları küçümsedikleri gibi kendi sahip oldukları bilgisel değeri de ister istemez değersizleştirmektedirler. böyle kişiler için bilgi, objeyi dönüştürmek adına işlevsel bir mantık içinde kullanılmak yerine, gerçek bilgi sahibi olan kişiye yönelir ve onun alternatifi olmak için akıldışı bir çaba harcar. bu akıldışı çaba, guattari'nin teorize ettiği bir ikili oluş değil sadece dilsel bir savunma düzeneği içinde tıkanmıştır. böyle olunca, tanımlanmış bilginin karşısına alternatif adı altında sadece şekilsel ve içi boş yalın bir çağrışımsal bilgi konmaktadır. bundan ısrarla vazgeçilmelidir. düşler farklı şekillerde anlatılabilir, kubrick, her birinde farklı öyküler anlatan bir yönetmen olabilir ama genel tarzı, tanımlanmış bilgiyi dönüştüren bir görevi üstlenir biçimdedir. o halde küçümseme hastalığından kurtulup gerçek bilgiyi üretmek ve yeniden üretmek zorunluluğu içinde olmalıyız.
Bu durumda bir çıkarım yaptım kendi küçük aklımla (!).. cehalet ve küçük akıl ancak bilgiye yönelince gelişim gösterir diye düşündüm..
Anlatımlar ve ifadeler kişiden kişiye değişebileceği gibi, bir nesneye/konuya farklı açılar ile de bakılabilir.. Bu bakış açılarını küçümsemek, o olay hakkında daha çok şey biliyorum anlamına gelmemeli..
Var mısınız bilmek, bilmeyi paylaşmak, paylaşılana saygı duymak konusunda yazmaya...