nones
Bayan Üye
’Hakim yaşlı çifte sormuş:
‘’Bunca yıldan sonra niçin ayrılmak istiyorsunuz?’’
Yaşlı kadın cevaplamış:
‘’Hakim Bey bir ay öncesine kadar aklımda böyle bir şey yoktu. Eşim bana bir mine çiçeği hediye getirdi, ben de çiçekleri çok severim. Mine çiçeği, çok ve düzenli sulanması gereken bir çiçekmiş. Kocam belli aralıklarla sulanmadığında çiçeğin öleceğini söyledi. Ben kemik rahatsızlıkları olan bir insanım. Geceleri uykumdan kalkıp çiçeği sulamam gerektiği halde, bir gün fark ettim ki kocam, bir kez olsun benim ağrıma rağmen kalkıp da çiçeği sulamadı. Bunun üzerine ben de bu kadar düşüncesiz bir insanla yaşamamam gerektiğine karar verdim.’’
Hakim kadına hak vermiş; ama adettendir diye bir de adama sormuş:
‘Senin söyleyecek bir şeyin var mı?’’
Yaşlı adam cevaplamış:
‘’Eşimin anlattığı her şey doğru, tek bir şey dışında.Mine çiçeği aslında çok sulandığında ölür.
Söylediği gibi eşimin kemik rahatsızlığı var ve iyileşmesi için düzenli egzersiz yapması gerekir. Ancak eşim bunu yapmadığı için ben de bu yalanı buldum. ‘Çiçeği ölmesin’ diye her gece kalkmak zorunda kaldı. O her uyandığında ben de uyanık olurdum, işini bitirip uyuduğunda gidip çiçeğin suyunu boşaltır, peçetelerle toprağını kuruturdum. Sonra da yatağa gelip bana hayatı bahşeden, canımdan çok sevdiğim eşimi doyasıya seyrederdim.’’dedi.
Bu konuşmalardan hakim onları boşamamış ancak günümüze geldiğimizde çoğu zaman hikayeler ne yazık ki böyle bitmeyebiliyor.
Ne oluyor da deli gibi aşığım deli gibi seviyorum dedikleri insandan, gün geliyor nefret ederek ayrılıyorlar.?
Ne değişiyor da fazla değil aylar belki birkaç yıl önce üç gün üç gece düğün ile kurulan yuva birkaç saat içinde bozulabiliyor?
Nasıl oluyor da daha bir ay öncesine kadar ayrılmayı bile düşünmeyen yaşlı kadın, ne değişiyor da ayrılma kararını alıyor?
İnsanoğlu karar verme, düşünme ve yorumlama gibi birçok yeteneğe ve bilgiye sahip. Yorumlama ve inanç oluşturma, yargı oluşturma bunlardan sadece bir kaçı. Bu yetenekler bize çoğu zaman fayda sağlamış olsa da, bazı zamanlarda derin kuyulara itebiliyor. Çevremizde olan olaylar, kişiler, yapılan hareketler ve birçok şey hakkında kendi zihin haritalarımızı oluşturuyoruz. Yıllar geçtikçe nasıl bir demirci ustalaşır, biz de inanç oluşturma, harita oluşturmada ustalaşıyor. Bu konuda ustalaştıkça daha kesin yargılar, daha kesin haritalar çıkabiliyor ortaya.
İlk gördüğü an aşık olarak, yıllarca evlenmek için çabalayan insanlar ne değişiyor da ayrılma kararı alıyorlar?
Evlilik dediğimiz süreçte, insan değil insanlar vardır. Tek bir zihin değil, zihin haritaları vardır. Yani çok çeşitli inançlar vardır. Bu inançlar değişmeye mahkumdur. Çünkü hayat durmaz sürekli değişir.
‘’Ancak uyum sağlayanlar hayatta kalır.’’ Der DARWİN
Evet bu süreçte de aynı şekilde hayat, değişen olaylar ve senin ayak uydurma sürecin arasında geçen bir paslaşma hali de denebilir. Gelen topa ne kadar ayak uyduruyorsun? Bunu sorar hakem. Yaşadığın olayda ne kadar sağlıklı bir harita kuruyorsun? Bunu soruyor hayat ve skoru senin verdiğin haritalarla belirliyor.
Öyle ki hayatımızın her sürecinde kendi haritalarımızla yol buluyoruz veya yolu kaybediyoruz. Değişen ne olursa olsun ‘Nasıl bir harita oluşturdun?’ bunu soruyor.
Mine çiçeğinin ölmesi değil harita, onun sulanmasına yüklenen bir harita var karşımızda.
Bazen bize karşı yapılanı yanlış bir davranışmış gibi düşündüğümüzde, olaylar aslında öyle olmayabiliyor. Birisi bir şey dedi diye alınan kararlar aslında benim için doğru olmayabiliyor.
‘Bana bunu yaptı.’ dediğimiz olaylarda aslında asıl suçlu o kişi olmayabiliyor.
Peki bütün her şey benim haritam ise ve bu harita yanlış olabiliyorsa zaman zaman.
Bugün aldığınız kararlar ne kadar doğru bir düşünün isterim.
Arkanıza dönün bir bakın o davranış neden yapıldı? Neden Mine çiçeği düzenli sulandı?
Arkadaşınızı, eşinizi, sevgilinizi tekrar düşünün aslında yaptığı sadece sizin iyiliğinizi düşünmekten başka bir şey değil miydi?
Oluşturduğunuz zihin haritalarını, yargıları ve aldığınız kararları düşünün, sadece düşünün. Çünkü, bazen yarın çok geç olabiliyor.
Hayatınızda ve bu Kasım’da da bütün ilişkilerinizin, bütün bağlarınızın daha sağlıklı ve güçlü olması diliyorum.
Sevgilerimle…
Burcu Kaplan
‘’Bunca yıldan sonra niçin ayrılmak istiyorsunuz?’’
Yaşlı kadın cevaplamış:
‘’Hakim Bey bir ay öncesine kadar aklımda böyle bir şey yoktu. Eşim bana bir mine çiçeği hediye getirdi, ben de çiçekleri çok severim. Mine çiçeği, çok ve düzenli sulanması gereken bir çiçekmiş. Kocam belli aralıklarla sulanmadığında çiçeğin öleceğini söyledi. Ben kemik rahatsızlıkları olan bir insanım. Geceleri uykumdan kalkıp çiçeği sulamam gerektiği halde, bir gün fark ettim ki kocam, bir kez olsun benim ağrıma rağmen kalkıp da çiçeği sulamadı. Bunun üzerine ben de bu kadar düşüncesiz bir insanla yaşamamam gerektiğine karar verdim.’’
Hakim kadına hak vermiş; ama adettendir diye bir de adama sormuş:
‘Senin söyleyecek bir şeyin var mı?’’
Yaşlı adam cevaplamış:
‘’Eşimin anlattığı her şey doğru, tek bir şey dışında.Mine çiçeği aslında çok sulandığında ölür.
Söylediği gibi eşimin kemik rahatsızlığı var ve iyileşmesi için düzenli egzersiz yapması gerekir. Ancak eşim bunu yapmadığı için ben de bu yalanı buldum. ‘Çiçeği ölmesin’ diye her gece kalkmak zorunda kaldı. O her uyandığında ben de uyanık olurdum, işini bitirip uyuduğunda gidip çiçeğin suyunu boşaltır, peçetelerle toprağını kuruturdum. Sonra da yatağa gelip bana hayatı bahşeden, canımdan çok sevdiğim eşimi doyasıya seyrederdim.’’dedi.
Bu konuşmalardan hakim onları boşamamış ancak günümüze geldiğimizde çoğu zaman hikayeler ne yazık ki böyle bitmeyebiliyor.
Ne oluyor da deli gibi aşığım deli gibi seviyorum dedikleri insandan, gün geliyor nefret ederek ayrılıyorlar.?
Ne değişiyor da fazla değil aylar belki birkaç yıl önce üç gün üç gece düğün ile kurulan yuva birkaç saat içinde bozulabiliyor?
Nasıl oluyor da daha bir ay öncesine kadar ayrılmayı bile düşünmeyen yaşlı kadın, ne değişiyor da ayrılma kararını alıyor?
İnsanoğlu karar verme, düşünme ve yorumlama gibi birçok yeteneğe ve bilgiye sahip. Yorumlama ve inanç oluşturma, yargı oluşturma bunlardan sadece bir kaçı. Bu yetenekler bize çoğu zaman fayda sağlamış olsa da, bazı zamanlarda derin kuyulara itebiliyor. Çevremizde olan olaylar, kişiler, yapılan hareketler ve birçok şey hakkında kendi zihin haritalarımızı oluşturuyoruz. Yıllar geçtikçe nasıl bir demirci ustalaşır, biz de inanç oluşturma, harita oluşturmada ustalaşıyor. Bu konuda ustalaştıkça daha kesin yargılar, daha kesin haritalar çıkabiliyor ortaya.
İlk gördüğü an aşık olarak, yıllarca evlenmek için çabalayan insanlar ne değişiyor da ayrılma kararı alıyorlar?
Evlilik dediğimiz süreçte, insan değil insanlar vardır. Tek bir zihin değil, zihin haritaları vardır. Yani çok çeşitli inançlar vardır. Bu inançlar değişmeye mahkumdur. Çünkü hayat durmaz sürekli değişir.
‘’Ancak uyum sağlayanlar hayatta kalır.’’ Der DARWİN
Evet bu süreçte de aynı şekilde hayat, değişen olaylar ve senin ayak uydurma sürecin arasında geçen bir paslaşma hali de denebilir. Gelen topa ne kadar ayak uyduruyorsun? Bunu sorar hakem. Yaşadığın olayda ne kadar sağlıklı bir harita kuruyorsun? Bunu soruyor hayat ve skoru senin verdiğin haritalarla belirliyor.
Öyle ki hayatımızın her sürecinde kendi haritalarımızla yol buluyoruz veya yolu kaybediyoruz. Değişen ne olursa olsun ‘Nasıl bir harita oluşturdun?’ bunu soruyor.
Mine çiçeğinin ölmesi değil harita, onun sulanmasına yüklenen bir harita var karşımızda.
Bazen bize karşı yapılanı yanlış bir davranışmış gibi düşündüğümüzde, olaylar aslında öyle olmayabiliyor. Birisi bir şey dedi diye alınan kararlar aslında benim için doğru olmayabiliyor.
‘Bana bunu yaptı.’ dediğimiz olaylarda aslında asıl suçlu o kişi olmayabiliyor.
Peki bütün her şey benim haritam ise ve bu harita yanlış olabiliyorsa zaman zaman.
Bugün aldığınız kararlar ne kadar doğru bir düşünün isterim.
Arkanıza dönün bir bakın o davranış neden yapıldı? Neden Mine çiçeği düzenli sulandı?
Arkadaşınızı, eşinizi, sevgilinizi tekrar düşünün aslında yaptığı sadece sizin iyiliğinizi düşünmekten başka bir şey değil miydi?
Oluşturduğunuz zihin haritalarını, yargıları ve aldığınız kararları düşünün, sadece düşünün. Çünkü, bazen yarın çok geç olabiliyor.
Hayatınızda ve bu Kasım’da da bütün ilişkilerinizin, bütün bağlarınızın daha sağlıklı ve güçlü olması diliyorum.
Sevgilerimle…
Burcu Kaplan