nones
Bayan Üye
7 Haziran 1945 tarihli New York Times gazetesindeki haber şöyleydi: "Uçan daireler, bir gizli silahtır. Almanlar tarafından üretilmiş ve ülkenin batı sınırında ortaya çıkmıştır. Amerikan hava kuvvetlerinin verdiği bilgiye göre , Almanya göklerinde uçan gümüş balonlar görülmüştür. Hatta bunların bazıları neredeyse saydam yapıdadır."
Haberi izleyen günlerde UFO'ların Alman yapımı silahlar olduğu dedikodusu hızla yayıldı. Alman silah endüstrisinin bu garip nesneleri ürettiğine inanılıyordu. UFO gözlemleri hızla artarken, özellikle İskandinavya gökleri sık sık uçan gemiler tarafından ziyaret ediliyordu. İskandinavya'da Alman garnizonları kurulmuş ve bunlar savaşın sonuna kadar bölgede kalmışlardı. Bu dönemde "SS" ideolojisi, yapılan bilimsel araştırmalar doğrultusunda insanlığın yararına ve çok sayıda kişi tarafından kullanılabilecek yeni enerji kaynakları aramaya yönelikti. Araştırma birimleri U-13 ve E-4, bu yeni teknolojiyi mükemmel hale getirmek için çalışıyordu. Böylece Victor Schönberger'in uçan daire taslakları ortaya çıktı. Cisimlere "Haunebu-1" ve "Haunebu-2" isimleri verildi. Hazırlanan plan ve çizimlerin, ünlü temasçı George Adamski'nin 1952 yılında resmini çektiği UFO'larıyla inanılmaz bir benzerliğe sahipti...
Almanlar, 1941 ve 1942 yıllarında daire biçimli uçak üretimine çoktan girmişti bile. Ancak ilk denemelerde çok büyük yapım hataları ortaya çıktı. V-1, V-2, V-4 den sonra,1942 yılında mühendis Richard Miethe, İtalyan bilimadamı Giuseppe Bellonzo ile V-7'nin yeni modeli üzerinde çalışmaya başladı. Zaman geçerken Hitler'in de desteğini alan Miethe-Bellonzo ekibi, Schriever-Habermohl ikilisiyle ortak araştırmaya girdiler. Böylece inanılmaz efsanevi V-7 ortaya çıktı İlk uçuş denemesi, 20.813 metre, ikinci uçuşta ise 24.200 metreye kadar yükseldi.
Diğer yandan "Vril" adıyla bilinen uçan diskler projesi de devam ediyordu. Bu projenin mimarı, Schumann grubuydu ve mucize yaratan silahlar konusunda uzmanlaşmış SS E-4 bölümünden destek alıyordu. Vril-1 serisinde tam17 cismin üretildiği biliniyor. Disklerin çapı, 11.56 metre idi ve 2.900 kilometre saat hızına ulaşabiliyorlardı. Garip bir biçimde Vril-1 ve Vril-9 un görünümleri, Amerikalı astronot Edwin Aldrige'nin Ay yüzeyinde gördüğü nesnelere çok benziyordu!..
Almanlar, savaşın sonuna kadar silahlarını mükemmel hale getirmek için çalışmayı sürdürdüler. Yeni projelerine "Ateş Topu" adını vermişlerdi. Radyo dalgalarıyla yönlendirilen ateş toplarının tek amacı vardı: yok etmek!.. Düşman uçaklarından çıkan gazı buluyor ve radarlarını işlemez hale getiriyordu. Motorun ya da elektrik sisteminin tümüyle çökmesini sağlayan ateş topları ürkütücüydü. Bu özellik, bazı UFO gözlemlerinde, UFO'nun yakın teması sırasında araba motorlarını durdurması , elektrik kesilmesi yada elektrikle çalışan cihazlardaki geçici bozulmayı akla getiriyor.
O dönemde, bugün UFO adını verdiğimiz dairesel biçimli taşıt araçları inşa edildi, kullanıldı ve tanıklar tarafından sayısız gözlem yapıldı. Şimdi bu tanıklardan birini orijinal almanca metinden yapılan çeviriyle yeniden gözden geçirelim. Çok gizli askeri belge özelliği taşıyan gözlemde tanığın adı ve kimliği açıklanmamıştır:
"Almanya'nın Bavyera bölgesindeydim. Cumartesi öğleden sonra, akşam olmak üzereydi. Karşı taraftan yüksekliği pek de fazla olmayan uçan bir cismin yaklaştığını gördüm. Çapı 8 ila 20 metre arasındaydı. Çevresine ıslık sesi yayıyordu ve cisim hafif bir titreşim ile sarsılıyordu. Cismin alt kısmında üç yarım küre, bir tane de mavi nokta vardı. Ortadaki gamalı haç resmi, hemen dikkatimi çekti. Pencereye benzer bir şey yoktu. Sadece delikler vardı. Bu ıssız mekanda ve çevrede artık çalışmayan eski fabrikalardan başka bina yoktu. Garip cisim, alçaldı ve görebildiğim kadarıyla bir duvarın arkasında yere indi. Az sonra ortaya çıkan kamyon, cisme yaklaştı ve uzaktan pek de seçemediğim şeyler olmaya başladı. Sadece insan formunda iki silüet görebildim. Biri, uçan cismin alt tarafında; diğeri ise üstündeydi. Uçan disk, yüzeyi metal plakalarla kaplanmışa benziyordu. Hem alttaki üç küre hem de üst tarafta çıkış borusuna benzeyen bölümler dikkatimi çekti. Az sonra 'NSU 80 Solingen' plakalı bir araba geldi. Bunu yeşil bir volkswagen izledi. Gidip yakından bakmaya karar verdiğimde ise, uçan cisim çoktan ortadan kaybolmuştu. Yaptığım gözlemden bir hafta sonra, bu bölgede pek çok kişinin UFO gördüğüne dair raporlar verildi. Benimle aynı cismi ya da benzerlerini görmüş olabileceklerini düşündüm. Benzincide çalışan bir adamla konuştuğumda onun da aynı cismi gördüğünü öğrendim."
"UFO teknolojisi konusunda çalışmalar yapan ''Nazi Almanyası'', görünmezlik teknolojisi, zamanda yolculuk ve boyut atlaması konularıyla da yakından ilgilenmişlerdir. Hatta bu ve benzeri teknolojilerin araştırılması için Tibet ve Hindistan taraflarına VİMANA adı verilen, destanlarda adı geçen uçan araçların tarih öncesi kayıtlarının incelenmesi yönünde bir ekip gönderildiği speküle edilmektedir. Benim kanımca o dönemdeki NAZİ bilim adamları, elektromanyetik gücün bir çok doğa üstü gibi görünen fenomenlere yol açabileceğini biliyorlardı ve bahsi geçen teknolojilerin elektromanyetizmin gizemli yapısı içinde çözülebileceğini her nasılsa bir şekilde biliyorlardı. Elektromanyetizmin prensiplerini kullanarak yerçekimine karşı gelebileceklerini düşünüyorlardı." (Çetin BAL)
Hitler, OKÜLT bilimlerle de ilgileniyordu. Alman ırkının geçmişteki büyük bir uygarlığın (ATLANTİS'in) devamı olan üstün bir ırk olduğunu düşünüyordu. Adolf Hitler, spiritüel (ruhsal) bilgilerle ve bu kanaldan yapılan dünya dışı bağlantılarla da ilgilenmekteydi. Her ne kadar da bilinen alışıldık tarih kayıtları içinde yer almasa da Hitler'in UFO'lar ile ilgili bir takım çalışmalar yaptığı ve hatta UFO'ları kullandığı doğrudur. İnanması hayli güç bir spekülasyona göre O zamanlar Adolf Hitler'in sağ kolu General Himmler'e bu görev verilmişti. O da son derece negatif bir varlık olduğu için düşünce formu şeklinde negatif Orion'lu uzaylılardan yardım alarak çok gelişmemiş UFO araçları yaparak kullandıkları söylenebilir; ama gelişmiş UFO'ları kullanmalarına ''Dünya Dışı Konfederasyon'' tarafından izin verilmemiştir... Eğer dünyaya koruyucular ve Satürn Konseyi tarafından karantina uygulanmamış ve özgür irade yasası olmasaydı; Hitler, gelişmiş UFO'ları devreye alacak ve tüm dünyayı 1 hafta içinde denetim altına alabilecekti...
Almanya'da ortaya çıkan yeni tarihi kaynaklar, Hitler'in savaşın son döneminde UFO'lara benzeyen uçaklar geliştirdiğini ortaya koydu. Alman belgeseline göre 1943 yılında Naziler, Avrupa'da üstünlüğünü korumaya devam ediyordu. Ancak diğer bölgelerde orduları gerilemeye başlamıştı. Bunun üzerine Hitler çareyi Pseudonym 7 adı verdiği kanatsız uçaklar üretmekte buldu. Andreas Epp adlı bir mühendisten çalınan planlarla hazırlanan prototip uçaklar, radarlara yakalanmıyor ve kendi çevrelerinde dönerek hareket ediyordu. Hazırlanan 15 prototip uçağın görünüşü UFO'lara benziyordu.
Mussolini'ye Tanıttı
Hitler, test uçuşları başarıyla sonuçlanınca bunları dostu İtalya lideri Mussolini'ye de tanıttı. Mussolini'nin silah danışmanlarından Luigi Romersa (84), Almanların UFO'sunu; "Yuvarlaktı, ortasında çevresi tamamen camla kaplı bir kokpiti, kenarında jet motorları vardı." diyerek tarif ediyor. Fabrika hataları nedeniyle uçaklar üretilemedi. Savaşın son aylarında da Prag'da Skoda fabrikası ile beraber çizimleri ve prototipleri de yok edildi.
ADOLF HİTLER, EMELLERİNE ULAŞABİLMEK İÇİN BİLİMİN EN UÇ SINIRLARINA GİTMEYİ DE İHMAL ETMEDİ. KUSURSUZ IRK İÇİN GENLERLE OYNADI, DÜNYAYI FETHETMEK İÇİN UFO İMAL ETTİRDİ.”
Haziran 1937'de, Hitler ve Goeringin'in de aralarında bulunduğu Nazi ordusunun başta gelenleri, birliklerinden özel olarak seçilmiş kuvvetleri ülke dışına yolladılar. Bu birliklerin görevi, uzay ve uzaylılarla ilgili bilgi toplamaktı. Araştırmalar sırasında Türkiye sınırları içinde Nuh'un Gemisi'nin bulunduğu farz edilen Ağrı Dağı'nda bazı hikayeler dinlediler.
Bu hikayelere göre 200 nesil önce, gökyüzünden büyük ve de çok gürültülü bir ev, yeryüzünüze indi. Ev olarak adlandırılan uçan nesnenin çıkardığı gürültü, köyde bulunan herkes tarafından duyulmuştu. Daha sonraları köy halkından biri; bu nesneyle karşılaşmış. İçinden çıkan insana benzeyen varlıklar, adamı selamlamış. Adama gemiye gelmesini söylemiş. Adam, köylülere geminin dışının dokunulmayacak kadar sıcak ve parlak olduğunu, ayrıca içeri girdikten sonrada geminin havalanıp bir kuş gibi uçtuğunu, adamların içeri girdikten sonra taştan yapılmış şapkalarını çıkarıp onunla konuştuğunu anlatmış.
Anlatılan hikaye, Almanya'ya bildirildi. Bir ay sonra aynı bölgeye iki birlik daha gönderildi. Birinci grupta, Hitler'in ünlü kimyasal ölüm silahlarını üreten bilim adamları vardı. Bu grup, bahsedilen evi bulmak üzere görevlendirilmişti. Bilim adamları, o günün bütün teknolojisini kullanarak bahsedilen evi aramaya başladılar. Sonunda da bu amaçlarına ulaştılar. Bir dağın tepesindeki mağaranın içinde bu gemiyi buldular. UFO, 25 metre genişliğinde ve 8 metre yüksekliğindeydi. Dünyada bulunmayan katı bir maddeden yapılmıştı. Bilim adamları, gemiyi çalıştırmayı denediyse de başarılı olamadı.
Aralık 1938'de bulunan UFO, büyük bir gizlilik içinde Almanya'ya getirildi. UFO araştırması için Almanya'da ki en ünlü bilim adamları, Münih’in kuzeyinde kurulan bölgeleye getirildiler. Araştırma laboratuarı, başka kuvvetler tarafından fark edilmemesi için eski tuz madenlerinin bulunduğu bir bölgeye konuşlandırıldı. Fakat bu bölgenin Amerika Birleşik Devletleri ajanları tarafından fark edilmesi uzun sürmedi. Nazi bilim adamları ise, UFO ve bileşenleri hakkında birçok bilgiye sahip olmuşlardı.
Temmuz 1941'de, Amerika Birleşik Devletleri, "Oz" kod adını verdikleri bir ajanını bu laboratuara sokmayı başardı. Oz, buranın resimlerini çekmiş, burası hakkında birçok belge almıştı. Fakat bunların Amerika'ya gönderilmesi sırasında, Almanya'da ki Nazi hazinesini toplayan Rus birlikleri tarafından bu belgelere ve resimlere el konulmuştu. Büyük bir Rus birliği bu topraklara gönderilmiş, ondan sonraki zamanlarda da ne bu kurulan UFO üssünden ve ne de belgelerden hiçbiri bulunamamış.
Nazilerle UFO’ların yakınlığı hakkında birçok belge ve söylenti mevcut. II.Dünya Savaşı'nda Nazi'lerin bu UFO’ları kullandığı söylentisi var. Gerçekten bu teknoloji savaşta kullanılabilmiş miydi? Ya da buna fırsat oldu mu? Bunu kimse bilmiyor; ama bir gerçek var ki o da ortalığın bunca dumana boğulduğu bir yerde mutlaka bir gerçek payı olmalı..!
THULE örgütü -Nazi ideolojisi ve Gizli zaman yolculuğu deneyleri
Çetin Bal : Aşağıda bahsi geçen Thule örgütüne dair resmi tarih kayıtlar içinde yer almayan ve sadece bir takım söylentilerden ibaret olan ilginç bazı bilgileri siz okurlarımın dikkatine sunmam gerektiğini düşündüm. Çünkü en az bir çok gizemli olay kadar Thule örgütü ve Nazi teknolojisi ve Nazilerin ilginç araştırmacı yanları ve Nazi bilim adamlarının ilgi alanları hep bir sis perdesi altında kalmış ve bu noktada bir çok spekülasyon üretilmiştir. Bu spekülasyonlar NAZİ'lerin Atom bombası yapma girişimlerinden, yerçekimine karşı gelen uçan disk teknolojilerine ve zaman yolculuğu araştırmalarına kadar bir çok konuyu kapsamaktadır. Bunlar ne kadar gerçek yada ne kadarı doğru bunu bilmek yada bu konuda net bir fikir beyan etmek oldukça güç ve hemen hemen imkansızdır. Resmi ve bilimsel anlamda tarihe baktığımızda tüm bunlar bir deli saçmasıdır. Ama ben, Modern bilimin gelişen serüveni içinde bu Naziler ve zaman yolculuğu hikayesini en tutarlı konsept içinde kalmaya çalışarak ve en uçlarda gezerek toplamaya çalıştım.Sonuç olarak sizler için biraz fantastik / bilimkurgusal gelebilecek aşağıdaki kısa makaleyi oluşturdum.
Bizim söz konusu edeceğimiz Thule ise, bir ezoterik öğreti ve örgüt...
THULE örgütünün temel amacı zamanı saptırıp gelecekteki dünyada NAZİ egemenliğini sağlamaktı.Thule Örgütü’nün Hitler tarafından Nazi’leştirilmesinden sonra, Nazi’lerin, zaman yolculuğu teknolojisini siyasi amaçlarla kullanmak istemişlerdir.
Örneğin satır aralarında, zaman gezmenliğinin fazla uzak olmayan bir zamanda başlayacağı... Bunun için ışık quantlarının bulunması daha doğrusu anlaşılması gerektiği, bu konuda her şeyin Thule'nin yapacağı deneylere bağlı olduğu filan... gibi ilginç bilgilerin varlığından da bahsedilmektedir.Bu ne demek? Thule'nin var ve devam ettiği demek. Zaman üzerine deneyler yaptığı demek!.Thule örgütüne dahil olan bilim adamları magnetizmal alanlar içinde cisimleri geçmişe ve geleceğe doğru yürütebileceklerini düşünüyor ve iç içe dünyalar ve boyutlar gerçeğinden söz ediyorlardı.
Kitap kurdu olan çok yönlü araştırmacılar NAZİ bilim adamlarının bu konudaki çalışmalarının Amerika'daki Philadelphia deneyine, Montauk projesine ve oradan da 51.inci UFO araştırma üssüne doğru uzanan ilginç bir bağlantı ağını içerdiğini sezecektirler.Belki bu bağlantı doğrudan planlı bir bağlantı değil ama sonuçta bir şekilde bu bilgiler bir yerlerde kesişiyor.
Haberi izleyen günlerde UFO'ların Alman yapımı silahlar olduğu dedikodusu hızla yayıldı. Alman silah endüstrisinin bu garip nesneleri ürettiğine inanılıyordu. UFO gözlemleri hızla artarken, özellikle İskandinavya gökleri sık sık uçan gemiler tarafından ziyaret ediliyordu. İskandinavya'da Alman garnizonları kurulmuş ve bunlar savaşın sonuna kadar bölgede kalmışlardı. Bu dönemde "SS" ideolojisi, yapılan bilimsel araştırmalar doğrultusunda insanlığın yararına ve çok sayıda kişi tarafından kullanılabilecek yeni enerji kaynakları aramaya yönelikti. Araştırma birimleri U-13 ve E-4, bu yeni teknolojiyi mükemmel hale getirmek için çalışıyordu. Böylece Victor Schönberger'in uçan daire taslakları ortaya çıktı. Cisimlere "Haunebu-1" ve "Haunebu-2" isimleri verildi. Hazırlanan plan ve çizimlerin, ünlü temasçı George Adamski'nin 1952 yılında resmini çektiği UFO'larıyla inanılmaz bir benzerliğe sahipti...
Almanlar, 1941 ve 1942 yıllarında daire biçimli uçak üretimine çoktan girmişti bile. Ancak ilk denemelerde çok büyük yapım hataları ortaya çıktı. V-1, V-2, V-4 den sonra,1942 yılında mühendis Richard Miethe, İtalyan bilimadamı Giuseppe Bellonzo ile V-7'nin yeni modeli üzerinde çalışmaya başladı. Zaman geçerken Hitler'in de desteğini alan Miethe-Bellonzo ekibi, Schriever-Habermohl ikilisiyle ortak araştırmaya girdiler. Böylece inanılmaz efsanevi V-7 ortaya çıktı İlk uçuş denemesi, 20.813 metre, ikinci uçuşta ise 24.200 metreye kadar yükseldi.
Diğer yandan "Vril" adıyla bilinen uçan diskler projesi de devam ediyordu. Bu projenin mimarı, Schumann grubuydu ve mucize yaratan silahlar konusunda uzmanlaşmış SS E-4 bölümünden destek alıyordu. Vril-1 serisinde tam17 cismin üretildiği biliniyor. Disklerin çapı, 11.56 metre idi ve 2.900 kilometre saat hızına ulaşabiliyorlardı. Garip bir biçimde Vril-1 ve Vril-9 un görünümleri, Amerikalı astronot Edwin Aldrige'nin Ay yüzeyinde gördüğü nesnelere çok benziyordu!..
Almanlar, savaşın sonuna kadar silahlarını mükemmel hale getirmek için çalışmayı sürdürdüler. Yeni projelerine "Ateş Topu" adını vermişlerdi. Radyo dalgalarıyla yönlendirilen ateş toplarının tek amacı vardı: yok etmek!.. Düşman uçaklarından çıkan gazı buluyor ve radarlarını işlemez hale getiriyordu. Motorun ya da elektrik sisteminin tümüyle çökmesini sağlayan ateş topları ürkütücüydü. Bu özellik, bazı UFO gözlemlerinde, UFO'nun yakın teması sırasında araba motorlarını durdurması , elektrik kesilmesi yada elektrikle çalışan cihazlardaki geçici bozulmayı akla getiriyor.
O dönemde, bugün UFO adını verdiğimiz dairesel biçimli taşıt araçları inşa edildi, kullanıldı ve tanıklar tarafından sayısız gözlem yapıldı. Şimdi bu tanıklardan birini orijinal almanca metinden yapılan çeviriyle yeniden gözden geçirelim. Çok gizli askeri belge özelliği taşıyan gözlemde tanığın adı ve kimliği açıklanmamıştır:
"Almanya'nın Bavyera bölgesindeydim. Cumartesi öğleden sonra, akşam olmak üzereydi. Karşı taraftan yüksekliği pek de fazla olmayan uçan bir cismin yaklaştığını gördüm. Çapı 8 ila 20 metre arasındaydı. Çevresine ıslık sesi yayıyordu ve cisim hafif bir titreşim ile sarsılıyordu. Cismin alt kısmında üç yarım küre, bir tane de mavi nokta vardı. Ortadaki gamalı haç resmi, hemen dikkatimi çekti. Pencereye benzer bir şey yoktu. Sadece delikler vardı. Bu ıssız mekanda ve çevrede artık çalışmayan eski fabrikalardan başka bina yoktu. Garip cisim, alçaldı ve görebildiğim kadarıyla bir duvarın arkasında yere indi. Az sonra ortaya çıkan kamyon, cisme yaklaştı ve uzaktan pek de seçemediğim şeyler olmaya başladı. Sadece insan formunda iki silüet görebildim. Biri, uçan cismin alt tarafında; diğeri ise üstündeydi. Uçan disk, yüzeyi metal plakalarla kaplanmışa benziyordu. Hem alttaki üç küre hem de üst tarafta çıkış borusuna benzeyen bölümler dikkatimi çekti. Az sonra 'NSU 80 Solingen' plakalı bir araba geldi. Bunu yeşil bir volkswagen izledi. Gidip yakından bakmaya karar verdiğimde ise, uçan cisim çoktan ortadan kaybolmuştu. Yaptığım gözlemden bir hafta sonra, bu bölgede pek çok kişinin UFO gördüğüne dair raporlar verildi. Benimle aynı cismi ya da benzerlerini görmüş olabileceklerini düşündüm. Benzincide çalışan bir adamla konuştuğumda onun da aynı cismi gördüğünü öğrendim."
"UFO teknolojisi konusunda çalışmalar yapan ''Nazi Almanyası'', görünmezlik teknolojisi, zamanda yolculuk ve boyut atlaması konularıyla da yakından ilgilenmişlerdir. Hatta bu ve benzeri teknolojilerin araştırılması için Tibet ve Hindistan taraflarına VİMANA adı verilen, destanlarda adı geçen uçan araçların tarih öncesi kayıtlarının incelenmesi yönünde bir ekip gönderildiği speküle edilmektedir. Benim kanımca o dönemdeki NAZİ bilim adamları, elektromanyetik gücün bir çok doğa üstü gibi görünen fenomenlere yol açabileceğini biliyorlardı ve bahsi geçen teknolojilerin elektromanyetizmin gizemli yapısı içinde çözülebileceğini her nasılsa bir şekilde biliyorlardı. Elektromanyetizmin prensiplerini kullanarak yerçekimine karşı gelebileceklerini düşünüyorlardı." (Çetin BAL)
Hitler, OKÜLT bilimlerle de ilgileniyordu. Alman ırkının geçmişteki büyük bir uygarlığın (ATLANTİS'in) devamı olan üstün bir ırk olduğunu düşünüyordu. Adolf Hitler, spiritüel (ruhsal) bilgilerle ve bu kanaldan yapılan dünya dışı bağlantılarla da ilgilenmekteydi. Her ne kadar da bilinen alışıldık tarih kayıtları içinde yer almasa da Hitler'in UFO'lar ile ilgili bir takım çalışmalar yaptığı ve hatta UFO'ları kullandığı doğrudur. İnanması hayli güç bir spekülasyona göre O zamanlar Adolf Hitler'in sağ kolu General Himmler'e bu görev verilmişti. O da son derece negatif bir varlık olduğu için düşünce formu şeklinde negatif Orion'lu uzaylılardan yardım alarak çok gelişmemiş UFO araçları yaparak kullandıkları söylenebilir; ama gelişmiş UFO'ları kullanmalarına ''Dünya Dışı Konfederasyon'' tarafından izin verilmemiştir... Eğer dünyaya koruyucular ve Satürn Konseyi tarafından karantina uygulanmamış ve özgür irade yasası olmasaydı; Hitler, gelişmiş UFO'ları devreye alacak ve tüm dünyayı 1 hafta içinde denetim altına alabilecekti...
Almanya'da ortaya çıkan yeni tarihi kaynaklar, Hitler'in savaşın son döneminde UFO'lara benzeyen uçaklar geliştirdiğini ortaya koydu. Alman belgeseline göre 1943 yılında Naziler, Avrupa'da üstünlüğünü korumaya devam ediyordu. Ancak diğer bölgelerde orduları gerilemeye başlamıştı. Bunun üzerine Hitler çareyi Pseudonym 7 adı verdiği kanatsız uçaklar üretmekte buldu. Andreas Epp adlı bir mühendisten çalınan planlarla hazırlanan prototip uçaklar, radarlara yakalanmıyor ve kendi çevrelerinde dönerek hareket ediyordu. Hazırlanan 15 prototip uçağın görünüşü UFO'lara benziyordu.
Mussolini'ye Tanıttı
Hitler, test uçuşları başarıyla sonuçlanınca bunları dostu İtalya lideri Mussolini'ye de tanıttı. Mussolini'nin silah danışmanlarından Luigi Romersa (84), Almanların UFO'sunu; "Yuvarlaktı, ortasında çevresi tamamen camla kaplı bir kokpiti, kenarında jet motorları vardı." diyerek tarif ediyor. Fabrika hataları nedeniyle uçaklar üretilemedi. Savaşın son aylarında da Prag'da Skoda fabrikası ile beraber çizimleri ve prototipleri de yok edildi.
ADOLF HİTLER, EMELLERİNE ULAŞABİLMEK İÇİN BİLİMİN EN UÇ SINIRLARINA GİTMEYİ DE İHMAL ETMEDİ. KUSURSUZ IRK İÇİN GENLERLE OYNADI, DÜNYAYI FETHETMEK İÇİN UFO İMAL ETTİRDİ.”
Haziran 1937'de, Hitler ve Goeringin'in de aralarında bulunduğu Nazi ordusunun başta gelenleri, birliklerinden özel olarak seçilmiş kuvvetleri ülke dışına yolladılar. Bu birliklerin görevi, uzay ve uzaylılarla ilgili bilgi toplamaktı. Araştırmalar sırasında Türkiye sınırları içinde Nuh'un Gemisi'nin bulunduğu farz edilen Ağrı Dağı'nda bazı hikayeler dinlediler.
Bu hikayelere göre 200 nesil önce, gökyüzünden büyük ve de çok gürültülü bir ev, yeryüzünüze indi. Ev olarak adlandırılan uçan nesnenin çıkardığı gürültü, köyde bulunan herkes tarafından duyulmuştu. Daha sonraları köy halkından biri; bu nesneyle karşılaşmış. İçinden çıkan insana benzeyen varlıklar, adamı selamlamış. Adama gemiye gelmesini söylemiş. Adam, köylülere geminin dışının dokunulmayacak kadar sıcak ve parlak olduğunu, ayrıca içeri girdikten sonrada geminin havalanıp bir kuş gibi uçtuğunu, adamların içeri girdikten sonra taştan yapılmış şapkalarını çıkarıp onunla konuştuğunu anlatmış.
Anlatılan hikaye, Almanya'ya bildirildi. Bir ay sonra aynı bölgeye iki birlik daha gönderildi. Birinci grupta, Hitler'in ünlü kimyasal ölüm silahlarını üreten bilim adamları vardı. Bu grup, bahsedilen evi bulmak üzere görevlendirilmişti. Bilim adamları, o günün bütün teknolojisini kullanarak bahsedilen evi aramaya başladılar. Sonunda da bu amaçlarına ulaştılar. Bir dağın tepesindeki mağaranın içinde bu gemiyi buldular. UFO, 25 metre genişliğinde ve 8 metre yüksekliğindeydi. Dünyada bulunmayan katı bir maddeden yapılmıştı. Bilim adamları, gemiyi çalıştırmayı denediyse de başarılı olamadı.
Aralık 1938'de bulunan UFO, büyük bir gizlilik içinde Almanya'ya getirildi. UFO araştırması için Almanya'da ki en ünlü bilim adamları, Münih’in kuzeyinde kurulan bölgeleye getirildiler. Araştırma laboratuarı, başka kuvvetler tarafından fark edilmemesi için eski tuz madenlerinin bulunduğu bir bölgeye konuşlandırıldı. Fakat bu bölgenin Amerika Birleşik Devletleri ajanları tarafından fark edilmesi uzun sürmedi. Nazi bilim adamları ise, UFO ve bileşenleri hakkında birçok bilgiye sahip olmuşlardı.
Temmuz 1941'de, Amerika Birleşik Devletleri, "Oz" kod adını verdikleri bir ajanını bu laboratuara sokmayı başardı. Oz, buranın resimlerini çekmiş, burası hakkında birçok belge almıştı. Fakat bunların Amerika'ya gönderilmesi sırasında, Almanya'da ki Nazi hazinesini toplayan Rus birlikleri tarafından bu belgelere ve resimlere el konulmuştu. Büyük bir Rus birliği bu topraklara gönderilmiş, ondan sonraki zamanlarda da ne bu kurulan UFO üssünden ve ne de belgelerden hiçbiri bulunamamış.
Nazilerle UFO’ların yakınlığı hakkında birçok belge ve söylenti mevcut. II.Dünya Savaşı'nda Nazi'lerin bu UFO’ları kullandığı söylentisi var. Gerçekten bu teknoloji savaşta kullanılabilmiş miydi? Ya da buna fırsat oldu mu? Bunu kimse bilmiyor; ama bir gerçek var ki o da ortalığın bunca dumana boğulduğu bir yerde mutlaka bir gerçek payı olmalı..!
THULE örgütü -Nazi ideolojisi ve Gizli zaman yolculuğu deneyleri
Çetin Bal : Aşağıda bahsi geçen Thule örgütüne dair resmi tarih kayıtlar içinde yer almayan ve sadece bir takım söylentilerden ibaret olan ilginç bazı bilgileri siz okurlarımın dikkatine sunmam gerektiğini düşündüm. Çünkü en az bir çok gizemli olay kadar Thule örgütü ve Nazi teknolojisi ve Nazilerin ilginç araştırmacı yanları ve Nazi bilim adamlarının ilgi alanları hep bir sis perdesi altında kalmış ve bu noktada bir çok spekülasyon üretilmiştir. Bu spekülasyonlar NAZİ'lerin Atom bombası yapma girişimlerinden, yerçekimine karşı gelen uçan disk teknolojilerine ve zaman yolculuğu araştırmalarına kadar bir çok konuyu kapsamaktadır. Bunlar ne kadar gerçek yada ne kadarı doğru bunu bilmek yada bu konuda net bir fikir beyan etmek oldukça güç ve hemen hemen imkansızdır. Resmi ve bilimsel anlamda tarihe baktığımızda tüm bunlar bir deli saçmasıdır. Ama ben, Modern bilimin gelişen serüveni içinde bu Naziler ve zaman yolculuğu hikayesini en tutarlı konsept içinde kalmaya çalışarak ve en uçlarda gezerek toplamaya çalıştım.Sonuç olarak sizler için biraz fantastik / bilimkurgusal gelebilecek aşağıdaki kısa makaleyi oluşturdum.
Bizim söz konusu edeceğimiz Thule ise, bir ezoterik öğreti ve örgüt...
THULE örgütünün temel amacı zamanı saptırıp gelecekteki dünyada NAZİ egemenliğini sağlamaktı.Thule Örgütü’nün Hitler tarafından Nazi’leştirilmesinden sonra, Nazi’lerin, zaman yolculuğu teknolojisini siyasi amaçlarla kullanmak istemişlerdir.
Örneğin satır aralarında, zaman gezmenliğinin fazla uzak olmayan bir zamanda başlayacağı... Bunun için ışık quantlarının bulunması daha doğrusu anlaşılması gerektiği, bu konuda her şeyin Thule'nin yapacağı deneylere bağlı olduğu filan... gibi ilginç bilgilerin varlığından da bahsedilmektedir.Bu ne demek? Thule'nin var ve devam ettiği demek. Zaman üzerine deneyler yaptığı demek!.Thule örgütüne dahil olan bilim adamları magnetizmal alanlar içinde cisimleri geçmişe ve geleceğe doğru yürütebileceklerini düşünüyor ve iç içe dünyalar ve boyutlar gerçeğinden söz ediyorlardı.
Kitap kurdu olan çok yönlü araştırmacılar NAZİ bilim adamlarının bu konudaki çalışmalarının Amerika'daki Philadelphia deneyine, Montauk projesine ve oradan da 51.inci UFO araştırma üssüne doğru uzanan ilginç bir bağlantı ağını içerdiğini sezecektirler.Belki bu bağlantı doğrudan planlı bir bağlantı değil ama sonuçta bir şekilde bu bilgiler bir yerlerde kesişiyor.