meridyen2
Kayıtlı Üye
Nasıl Tat Alıyoruz?
Dilimizin üzerindeki tat hücrelerinin ve tomurcuklarının sayısı neden önemlidir?
Dildeki tat hücreleri ile yiyeceklerden gelen tat bileşikleri nasıl haberleşir?
Tuzlu gıdaların tadını neden daha hızlı alırız?
Yapılan araştırmalara göre, dilimizin üzerine konulan bir şeyin tadını algılamamız sadece 0.2 - 0.5 saniye sürmektedir.
Gelişmiş bir mikroskop altında incelendiğinde, dilde ilk göze çarpan sözü edilen yapısal düzenlemenin varlığı olacaktır. En küçükten en büyüğe doğru sıralama şu şekildedir: Tat hücresi, tat tomurcuğu ve papilla.
Dilde toplam 10.000 civarında tat tomurcuğu vardır. Her tat tomurcuğunda sayıları 50 ile 100 arasında değişen tat hücreleri yer alır. Bu sayılar, yaratılıştaki dengeyi göstermesi açısından önemlidir. Çünkü tat hücreleri ve tomurcuklarının sayıca normalin altında olması durumunda tat alma yeteneği azalmakta, hatta kaybolmaktadır; normalin üstünde olması durumundaysa alışılmış tatların aşırı tatlı veya acı şeklinde algılanması söz konusu olmaktadır.
Gözümüzü kapayıp açmamızdan daha kısa sürede gerçekleşen tat alma işlemi, yediğimiz besinlere ait tat bileşiklerinin tükürük içinde erimeleriyle başlar.
Tuzlu gıdaların tadının daha hızlı alınmasının nedeni, tuzun tükürük içinde diğerlerine göre daha çabuk erimesidir. Hatta besinlerin kokusunun alınmasıyla tükürük bezleri sıvı salgılamaya başlar ve dil tat almaya hazır hale gelir.
Tat almadaki her detay gibi, tükürük bezlerinin sıvı salgılaması da önemlidir. Düşünün ki bu salgı olmasaydı, kuru besinlerin tadını alamayacaktık.
Bu salgı, sindirim ve savunma sistemlerine yardımcı olan protein ve enzimler içermektedir. Bu salgının üzerinde yapılan tüm araştırmalar, sıvının yapısının oldukça kompleks olduğunu ortaya koymaktadır.
Yiyeceklerden gelen tat molekülleri ile dildeki tat hücreleri arasındaki haberleşme, hücrenin tepesindeki mikrovillus denilen tüy benzeri yapılarda kurulur.
Tat bileşikleri, aynı zamanda haberci moleküllerdir; görevleri, taşıdıkları mesajı, tat hücresinin zarının üzerindeki reseptörlere veya iyon kanallarına iletmektir.
Pek çok farklı tat bileşiğine karşılık, farklı haberleşme yolları mevcuttur. Yani tatlı, ekşi, acı, tuzlu gibi farklı tatlar için değişik iletişim ağları kurulur. Diğer bir ifadeyle, tat hücreleri birden çok sayıda haberleşme yöntemine sahiptir.
Tuzluluk ve ekşiliğe dair haber taşıyan tat molekülleri, doğrudan doğruya tat hücresinin zarındaki iyon kanallarıyla bağlantı kurarlar. Tatlı, acı ve diğer tat molekülleri ise hücre zarındaki reseptörlere bağlanırlar. Sonuç olarak da Yüce Allah’ın bu uyumlu ve benzersiz yaratma ilmi vesilesi ile farklı tatları en mükemmel şekilde algılamış oluruz.
"Ey insanlar, Allah'ın üzerinizdeki nimetini anın. Gökten ve yerden sizi rızıklandıran Allah'ın dışında bir başka Yaratıcı var mı? O'ndan başka ilah yoktur…" (Fatır Suresi, 3)
(makale harun yahya)
Dilimizin üzerindeki tat hücrelerinin ve tomurcuklarının sayısı neden önemlidir?
Dildeki tat hücreleri ile yiyeceklerden gelen tat bileşikleri nasıl haberleşir?
Tuzlu gıdaların tadını neden daha hızlı alırız?
Yapılan araştırmalara göre, dilimizin üzerine konulan bir şeyin tadını algılamamız sadece 0.2 - 0.5 saniye sürmektedir.
Gelişmiş bir mikroskop altında incelendiğinde, dilde ilk göze çarpan sözü edilen yapısal düzenlemenin varlığı olacaktır. En küçükten en büyüğe doğru sıralama şu şekildedir: Tat hücresi, tat tomurcuğu ve papilla.
Dilde toplam 10.000 civarında tat tomurcuğu vardır. Her tat tomurcuğunda sayıları 50 ile 100 arasında değişen tat hücreleri yer alır. Bu sayılar, yaratılıştaki dengeyi göstermesi açısından önemlidir. Çünkü tat hücreleri ve tomurcuklarının sayıca normalin altında olması durumunda tat alma yeteneği azalmakta, hatta kaybolmaktadır; normalin üstünde olması durumundaysa alışılmış tatların aşırı tatlı veya acı şeklinde algılanması söz konusu olmaktadır.
Gözümüzü kapayıp açmamızdan daha kısa sürede gerçekleşen tat alma işlemi, yediğimiz besinlere ait tat bileşiklerinin tükürük içinde erimeleriyle başlar.
Tuzlu gıdaların tadının daha hızlı alınmasının nedeni, tuzun tükürük içinde diğerlerine göre daha çabuk erimesidir. Hatta besinlerin kokusunun alınmasıyla tükürük bezleri sıvı salgılamaya başlar ve dil tat almaya hazır hale gelir.
Tat almadaki her detay gibi, tükürük bezlerinin sıvı salgılaması da önemlidir. Düşünün ki bu salgı olmasaydı, kuru besinlerin tadını alamayacaktık.
Bu salgı, sindirim ve savunma sistemlerine yardımcı olan protein ve enzimler içermektedir. Bu salgının üzerinde yapılan tüm araştırmalar, sıvının yapısının oldukça kompleks olduğunu ortaya koymaktadır.
Yiyeceklerden gelen tat molekülleri ile dildeki tat hücreleri arasındaki haberleşme, hücrenin tepesindeki mikrovillus denilen tüy benzeri yapılarda kurulur.
Tat bileşikleri, aynı zamanda haberci moleküllerdir; görevleri, taşıdıkları mesajı, tat hücresinin zarının üzerindeki reseptörlere veya iyon kanallarına iletmektir.
Pek çok farklı tat bileşiğine karşılık, farklı haberleşme yolları mevcuttur. Yani tatlı, ekşi, acı, tuzlu gibi farklı tatlar için değişik iletişim ağları kurulur. Diğer bir ifadeyle, tat hücreleri birden çok sayıda haberleşme yöntemine sahiptir.
Tuzluluk ve ekşiliğe dair haber taşıyan tat molekülleri, doğrudan doğruya tat hücresinin zarındaki iyon kanallarıyla bağlantı kurarlar. Tatlı, acı ve diğer tat molekülleri ise hücre zarındaki reseptörlere bağlanırlar. Sonuç olarak da Yüce Allah’ın bu uyumlu ve benzersiz yaratma ilmi vesilesi ile farklı tatları en mükemmel şekilde algılamış oluruz.
"Ey insanlar, Allah'ın üzerinizdeki nimetini anın. Gökten ve yerden sizi rızıklandıran Allah'ın dışında bir başka Yaratıcı var mı? O'ndan başka ilah yoktur…" (Fatır Suresi, 3)
(makale harun yahya)