Namazı İkame Eylemek

'hayaL

Bayan Üye
Allah’ın kelam sıfatının tecellisi olan Kur’an-ı Kerim’de, namaz ibadeti “ikame” fiiliyle anılmakta ve bize terminolojik sahada derinlik sunmaktadır. Namaz gibi insanı derinliğe davet eden bir ibadetin derin bir fiille anılması da sünnetullahtandır.
İkame; “oturtmak, mukim olmak, yerleştirmek, iskan eylemek, bulundurmak, meydana koymak, vücuda getirmek, dâva açmak, ayağa kaldırmak, kıyam etmek” gibi manaları havidir. Bu ıstılahlar muvacehesinde namazın teşrii hikmetine baktığımızda, “namazı kılın” manasından da öte ilahi beyanlar vücuda gelmektedir.
Nurun ibadet ile miraci buda yerleştirilmesi, eğrilmeye yüz tutmuş ruhi yapının içten gelen dinamizm (iman) ile ayağa kaldırılması ve bu melekeler külliyatında letaifin kıyam ettirilmesi gibi manalar da yüklenebilir. Ataleti yıkan panzehir, şahlanmayı metafizik gerilime adamış hasletlerdir. Bu hasletin gıdası ise an be an vücud-u enver olan namazdır.
Kur’an’da, Sünnette ve selef-i salihinin sâfiyane içtihatlarında görülecektir ki, namaz mutlak manada farzdır (farz-ı ayn). İnsanın yakin gömleğini giymesine ramak kalıncaya dek ibadeti ifa ile mükelleftir. (Ramak, ruhun cesedden çıkacağı son yerdir.) İbadetler, halita halinde uhuvvet bağı sergilemektedirler. Fakat, namazın yeri daha da farklıdır. Namaz, imanın şartından olmasa dahi, imanı tek başına sırtlayacak kuvvette bir ubudiyet vechesidir. Öyle ki, İmam Ahmed Bin Hanbel hazretlerinin içtihadına göre, namazın vaktini geçtiğini bilen birisinin namazını kılmaması hükmü, iskat-ı iman derecesidir (maaz). İmam-ı Azam hazretlerine tevcih edilen sual karşısında verdiği cevap da bu içtihattan farklı sayılamaz: “Namaz kılmayan kafir sayılmaz ama, kafir de namaz kılmaz.” Bu kadar ciddiyet arzeden bir duruma karşı, biz kulların namaz gibi imanın hücceti olan ibadetin kılınmasında göstereceğimiz tembellik, insan için en büyük sukuttur. Kendisini doğrultmasını (iç ve dış varlığıyla) bilen insan namazı ikame eder.
Dinin ruhunu yeryüzüne temsil babında dört dörtlük aktaran sahabe efendilerimize göre namaz, her şeydi. Onlara göre de namaz kılmayanın hükmü küfürdü. (O yüce topluluğun namazı kılmaması düşünülemez!) Efendiler Efendisi (sallu aleyhi ve sellem), namaz konusunda büyük tahşidatlar yapmışlardır ki meselenin önemi gözler önüne serilsin.
Namazsız bir hayatın hitamında Cennetin rayihasının hissedilmeyeceği muhakkaktır. Bu realitenin özünde iman vardır, imanın özünde itaat vardır; itaatin zirve boyuttaki temsili ise namazdır.

Namaz hakkında hadis-i şerifler kesret teşkil etmektedir. Biz ise, sadece birkaç tanesini siz hayırhahlarımıza sunmayı yeğledik:
1- “Cemaatten bir karış ayrılan İslam halkasını boynundan çıkarmış olur.” [Ebu Davud]

2- “Sabah namazının iki rekat sünneti dünya ve içindekilerden daha hayırlıdır.” [Müslim, Tirmizi, İ. Ahmed]

3- “İlk safın fazileti bilinseydi, oraya geçmek için kur’a çekilirdi.” [Müslim]

4- “Bir kimse, namaz kılanın önünden geçmenin, ne kadar çok günah olduğunu bilseydi, geçmeyip, yüz yıl beklemeyi tercih ederdi.” [İbni Mace]

İslamın cemaate ve namaza verdiği önem, imanın altı şartının özündeki inkıyadda mevcuttur. Mümin, bu duyarlılık ve vakarla hayatına renk ekleyecek ve mutlu hitama erinceye kadar da vaadinden dönmeyecektir.

Gürsel ÇOPUR


 
bayigram takipçi satın al instagram beğeni satın al instagram takipçi satın al tiktok takipçi satın al Buy Followers bugün haber
bypuff
Geri
Üst