Nakşi Tarikatında İbadetler ve Evrad-ı Ezkar

By SerhaT

Kayıtlı Üye
Hüve hüvesine ehli sünnet çizgisinde bulunan ve günümüzde dahi bu sabit çizgisini devam ettiren Nakşi Bendi Tarikatı mensupları, şeriatı kusursuz olarak yaşar ve emirlerini yerine getirirler. Ehli sünnete uymayan taşkın hareketlere rastlanmaz, farz ibadetleri en hassas bir şekilde yerine getirdikten sonra nafileleri aksatmadan yerine getirmeye çalışırlar. Nakşi Tarikatının esasını:
Mutabaatı Sünnet, Ameli Azimet, İçtinabi Bid’at, Devamı Udubiyet, Cezbeyi Muhabbeti Zatiye olarak vermek en isabetlisidir. Çünkü, sünnet dışına çıkılmaz, bilakıs hayatın her safhasını Resulullah’ın sünnetine uyarak takip etmek esastır. Hususi ile unutulan sünnetler yeniden ihya edilmeye çalışılır. Bid’atlerden kesinlikle uzak durulmaya çalışılır, bu hususta çok hassas hareket ederler. Her türlü ibadetlere ve zikirlerde devamlılık mevzu bahisdir. Allah sevgisi ve muhabbeti (Zikri Kalbi, Rabıta) esasdir.


Nakşibendi tarikatında rabıtanın ve zikri kalbinin ehemmiyeti büyüktür. İmamı Rabbani Hazretleri Mektubatı Kudsisinde “Usulune uygun olarak yapılan Rabıtayı, en kısa yoldan kazanç elde etme, manevi dereceleri kat etme ve Allah’ın Nuru ile nurlanma, Allah’a ulaşma vesilesi olarak görür. “Süleyman Efendi de Tariki Nakşi’yi tarif ederken; “Tarik-ı Nakşi demek, Silsile-i saadat vasıtasıyla gelen Füyüzatı İlahiyeyi kalbe akıtmak demektir” derken rabıtanın ehemmiyetini dile getiriyordu.


Rabıta terimi tasavvufi istilahta mevcuttur. Bazı tarikatlarda da nefsi terbiye etmede müessir bir usul olarak kullanılmıştır. Rabıta ayeti kerimelere dayanır. Tarihten günümüze kadar da yapılagelmiştir ve haktır. Hal böyle iken; bu rabıtada nereden çıktı, bu adamlar resmeN taparcasına rabıta yapıyorlar demek manasızdır.


Rabıtanın dayandırıldığı ayetlere gelince: “Ey iman edenler! Allahtan korkun ve sadıklar ile beraber olun.” Sadıklar,Allah ’a vuslat yolunu gösteren mürşitlerdir. Salik onların ahbabı ve kapılarının eşiğinde hadimleri olduğu zaman bu mürşitlerin muhabbet, terbiye ve velayet kuvvetleri ile masivayı terk ederek seyr-ilAllah mertebesine ulaşır. “Ona (Allaha) yaklaşma hususunda Vesile arayın. “Alleme beyzavi ibni Abbastan bir rivayette bulunuyor, “Kur’anı Kerimin her ayetinin zahiri tefsiri olduğu gibi, batıni te’vili de vardır”. Öyle ise bu ayetler, rabıtanın şeriatta mevcut olduğunun en kuvvetli delilleridir.


“Ey İman edenler! Allah’tan korkun, Ona (yaklaşmaya) vesile arayın. Onun yolunda mücahade edinki, felaha eresiniz."

Rabıta-i şerifede hasıl olan ruhani zevk nurani şevkin pek lezzetli olan meyvesi “Allahtan her şeyden yüz çevirmek, tamamen Allaha yönelmek, mü’minin Amentü billahi –Allah’a iman ettim sözünün tadını letaifinde bulunmak ve Allahu tealada fenai hakiki ile fani olmaktır”.


Dolayısıyla rabıta, pek azim bir devlet, çok ulvi bir saadet olan Allah’ın cemalini ve sair büyük nimatlere nail olmaya vesile olabilecek bir hidayet rehberidir. Rabıta Allah’a götüren yolların en yakını, Allah’tan feyz almanın menşeidir.
Ehli rabıta olan kimsede kibir, gurur, enaniyet olmaz. Makamları, mevkileri yüksek olsa bile; mahviyyet köşesine çekilirler, tezellül gömleğini giyip, inkıyad halinde Allah’ın rızasını ve evliyaullahın hoşnutluğunu beklerler.


Bu hususta: “Bilhassa bu nurlu yol, yani Tarikat-ı Aliyye-i Nakşibendiyyenin bahçesinde esrar-ı ilahiden nasiplerini alan, makamı hayrette nice seçkin alimler, abalı, hırkalı büyükler vardır. Onlarda enaniyet, kibir, gurur görülmez.
Rabıta-i şerife inkar edilemez. Ama herkes de rabıta yapamaz. Önce bu işe inanıp, kendisini ona vermesi lazım. Hakiki bir mürşide intisab etmesi gerekir.


Bu hususa dikkat çeken bir tespit: “Bir kişi namaz inkar edilemez, ama namazın içindeki kıyamın aslı yoktur” demiş olsa namazın tamamını inkar etmiş olur. Keza rabıtai şerife de, zikir ehli için, namazın kıyamı gibidir, zikrin en büyük ruhudur, özüdür.


Şeyhi Kamile rabıta yapan ihlaslı bir mürid, deli bile olsa; mürşidini mabud olarak kabul etmez.Hiçbir zaman ona ibadet ediyorum demez. Şeyhinin ancak,Allah ’a vuslatın keyfiyetini gösteren bir kılavuz olduğuna inanır. Fenafillah makamında olan bir şeyhi kamile, bir müridin rabıta yapması; farz olan bir vakit namazın edasında, takva sahibi bir zatı imam kabul ederek ona uyması gibidir. Kılınan namaz Allah içindir, imam ise sadece bir vasıtadır.


Namazı cemaatle edanın sevabı ihlasına göre münferiden kıldığı namazdan kat kat daha fazladır. Binaenaleyh bir şeyhi kamile bağlanan rabıta ehlide bunun gibidir, hatta daha değişik daha ulvi dereceler ve makamlar elde eder; ancak bu bir hal işi olduğu için kal ile anlatılması güçtür. Fakat kısaca bir şeyler söylemek gerekirse; tunç gibi katılaşıp sertleşen kalp mürşidi kamile olan rabıta ile yumuşar, hamur gibi olur. Rabbimiz Allah Taala ve tekaddes hazretlerinin tesellilerine kavuşur, ilahi tecelliyatın kabesi olur, diye hülasa edebiliriz.
 
bayigram takipçi satın al instagram beğeni satın al instagram takipçi satın al tiktok takipçi satın al Buy Followers bugün haber
vozol
Geri
Üst