Eclipse
Kayıtlı Üye
Müzikte tonlar ve anlamlarıbatı klasik müziğinin ana notası do*dur. yani parçanın modal altyapısı do notasına göre relatif oluşturulur minör ya da majör seçilir ve de akorlar mixolidyan ionian frigyan dorian lydian locrian aoilyan modlarına göre yerleştirilir.
12 noktadan (diyez ve bemoller dahil) yalnızca 7 ya da 8*ine akor yerleştirilir bu akorların majör-minör ya da modifikasyonları parçanın majör ya da minör oluşuna göre seçilir ve oluşturulur solo enstrumanlar akor değişikliklerinde bu akora uyumlu mod ya da gamdaki iniş çıkışlara uyarlar. varsa vokal de her akor değişikliğinde bu akorun adını taşıyan gamdaki ya da mode*daki notalar içerisinde seslendirir.
her bir notanın (diyezler ve bemoller tümüyle)arasındaki mesafe yani frekans farkı yarım perdedir yani logaritmik olarak frekansı kaç olursa olsun bir önceki ya da bir sonraki nota ile herhangi bir notanın arasındaki oran sabittir. ayrıca bir oktavdaki do notasıyla bir üst oktavdaki do notası arasındaki oran 1/2*dir. yani 12*lik müzik sisteminde notalar:
c4 261.63
c4# 277.18
d4 293.66
e4b 311.13
e4 329.63
f4 349.23
f4# 369.99
g4 392.00
a4b 415.30
a4 440.00
b4b 466.16
b4 493.88
c5 523.25
frekanslarına karşılık gelir. ve bu frekansların as ve üs katları (2 katı 4 katı 1/2 katı 1/4 katı 8 katı vb...) farklı oktavlardaki aynı notaya tekabül eder. mesela 440 hz*lik orta la notasının 2 katı olan 880 hz bir üst oktavdaki la notasıdır. aynı şekilde frekansı 261.63 hetz olan orta do notasının frekansının yarısı olan 130.815 hz bir oktav aşağıdaki do notasıdır.
müzikte frekanslar logaritmik gider lineer gitmez. yani sayı sistemleri yani sayma matematiği sayılabilen gerçek nesnelerde lineerdir. doğanın matematiği ise logaritmadır ve de insan doğadaki sesleri 2*nin katlarına bağlı logaritmik sisteme göre algılar. 12*lik sistemin dışında 22*lik ve de 31*lik ve de bunların detone edilmiş hali olan müzik sistemleri mevcuttur. batı müziği 12*lik doğu müziği ise 22*lik ve de 31*lik sistemdedir. bu sistemlerde de bir frekans ile katlarının arası eşit sayıda notalara bölünmüştür(birinde bir oktav 22*ye diğerinde 31*e bölünmüştür)
İki notanın frekanslarının birbirine oranı eşit olduğuna göre öyleyse mesela sol notasıyla çalınan majör ile mi notasından çalınan majörün ya da la*den çalınan minör ile re*den çalan minörün aynı etkiyi bırakması gerekir dinleyicide. çünkü herbir akorun kendi notaları arasındaki rölatif oran ve de logaritmik mesafe eşit. o halde şöyle bir gerçek var o da parçanın karar sesi ya da hangi ana nota üzerinden başladığı yani sol*den mi do*dan mı ya da re*den mi başladığı parça içerisinde kullanılan akorun anlamını değiştirir. ayrıca en başta yazdığım sebeplerden ötürü parçanın minör ya da majör oluşu parçanın içerdiği akorların verdiği hissi değiştirir.
sözgelimi do*dan başlayan bir parçadaki sol majör ile mi*den başlayan bir parçadaki si majör aynı etkiyi verir çünkü aradaki rölatif mesafe ve de frekans oranı aynıdır. parçanın başlangıç notası ve de karar sesi dinleyicinin beklentisini ve de algısını belirlemektedir.
çoğunlukla ortaçağdan beri klasik müzisyenler genelde c(do) majöre göre (do notasına göre) beste yaptıkları için ve de piyanonun beyaz tuşlarındaki ve de portedeki notalar yani ana notalar do notasından başlayan majör dizi olduğu için genelde dinleyicinin algısı ve de beklentisi ve de kulak alışkanlığı do majör dizisine göredir. bu sebeple sanıyorsam bu akorlar ve de ruhsal etkileri do majör dizisi içerisindeki anlamına ve de kulak alışkanlığına göre.
sabit nokta belirtilmeden yani çıpa noktası-başlangıç ses verilmeden çalınan her türlü majör her türlü minör her türlü 9*lu 11*li 13*lü 7*li 4*lü 6*lı akor kendileri arasında aynı etkiyi bırakacaktır. çünki müzikte notalar yani frekanslar logaritmik olarak rölatif-görecelidir.