Mutluluk Koşullardan Bağımsızdır!

ashli

Bayan Üye
syf208cosmo1111_copy_d.jpg


Hayatta en fazla istediğiniz şey ne? Başarılı olmak mı, servete kavuşmak mı? Peki, bunları niçin istiyorsunuz? Yoksa tek istediğiniz sadece mutlu ve huzurlu yaşamak mı? Tüm bu soruları yanıtlamış ve koşullar her ne olursa olsun mutlu olmayı seçmiş bir mutluluk yolcusuyla tanıştık bu ay. Hikayesini okuyunca sizin de çok etkileneceğinize ve bir an durup şöyle bir düşüneceğinize eminiz.

Siz hiç bir mutluluk yolcusuyla tanıştınız mı? Biz tanıştık. Koşullar ne olursa olsun mutlu olmaya karar vermiş birisi o. Belki şimdi siz “E, zaten hepimiz mutlu olmak istiyoruz” diyeceksiniz. Ama birazcık üzerinde düşünürseniz, çoğumuzun koşullar ne olursa olsun mutlu olmayı seçmediğini, aksine sadece bizi mutlu edeceğine inandığımız bazı koşulları yaratmak için didinip durduğumuzu fark edeceksiniz.

Oysa mutluluk koşullardan bağımsız bir şey ve eğer karar verir, gerçekten isterseniz hemen şimdi mutlu olmaya başlayabilirsiniz. Kafanız mı karıştı? Öyleyse, derin bir nefes alın, sakinleşin ve bu mutluluk yolcusunun hikayesini okuyun. Başarılı bir fizik tedavi ve rehabilitasyon uzmanı olan ve günün birinde aslında elde ettiği tüm başarılara rağmen hayatta amaçsız olduğunu fark eden Dr. Işık Akgöl’ün hikayesi bu. Dr. Işık Akgöl, hayattaki amacını ve kafasını kurcalayan bazı soruların yanıtlarını aldığı felsefe eğitimiyle bulmuş. İşte o günden sonra da hayatın her saniyesinden zevk alarak büyük bir neşeyle, coşkuyla yaşamaya başlamış. Ve bir şey daha yapmış; çektikleri ağrıların esas nedeninin ruhlarındaki yaralar olduğunu düşündüğü hastalarının ve mutlu olmak isteyen herkesin hayatına dokunmak istemiş, Serotonin (evet, bildiniz mutluluk hormonu) diye bir yer kurmuş. Şimdi oraya gelenler pilates yapıyor, felsefe sohbetlerine katılıyor, beraberce geziler düzenliyor yani işin aslı bedenleri ve ruhları arasındaki yolu açıyorlar. Ama dilerseniz şimdi biz, bu hikayenin en başına dönelim ve onu kahramanının ağzından dinleyelim.

Hayattaki en önemli insan “Ben”dir

“Hayatta benim için tek bir lokomotif vardı; o da başarıydı. Yaptığım her işte başarılı olmak isterdim. Başarılı bir doktor, iyi bir anne… Birisi bana ‘seni en mutlu eden şey ne’ diye sorsa, kesinlikle ‘başarmak’ derdim. Ancak bir zaman sonra, başarının da artık beni mutlu etmediğini gördüm. Neden mi? Çünkü hedeflediğim hemen hemen her şeyi başarmıştım. Ve bir boşluğa düştüm. İşte tam o günlerde felsefe eğitimi almaya başladım. Aslında bu bir tesadüf değildi. Bence içgüdülerimizi bizden önce, bize iyi gelecek şeyleri seçiyordu. Yani eğer biraz daha ilkelce düşünür ve bedeninize kulak verirseniz, o size neyin iyi gelip gelmeyeceğini söyleyecektir. Felsefe eğitimim sırasında hocam bana bir test yaptı ve bu test sonuçlarına göre çok amaçsız göründüğümü söyledi. ‘Evet’ dedim. ‘Amaçsızım ve mutsuzum’. O zaman benden hayattan tam olarak ne beklediğimi söylememi istedi. Biraz düşündüm ve ‘mutlu olmak’ dedim. O zaman bana çok zor şu soruyu sordu: ‘Koşullar ne olursa olsun mutlu olmak istiyor musun?’. Bu soru karşısında aklımdan binbir düşünce ve elbette binbir olumsuz koşul geçti, durdum. Hocamın yanıtıysa şöyleydi: ‘Demek ki sen her koşulda mutlu olmak istemiyorsun…’ Sonra bana biraz vakit verdi ve bunun üzerine biraz düşünmemi istedi. Düşündüm, düşündüm… Ve kararımı verdim: ‘Evet’ dedim, ‘ben her koşulda mutlu olmak istiyorum’. Gerçekten de, mutluluk aslında koşullardan bağımsız bir şeydir.

Ancak bunu öğrenmesi hiç de kolay değil; ciddi bir yaşam tecrübesi gerektiriyor. Ve işin ilginç bir tarafı da, koşulsuzca mutlu olmayı istemek çoğu kişi tarafından biraz bencilce bir şey olarak algılanıyor. Oysa bana göre hayattaki en önemli insan ‘ben’dir. Benim demiyorum, ‘ben’dir diyorum. Yani hepimiz için, ayrı ayrı bu böyle olmalı. Eğer her birimiz birey olarak kendimize saygı gösterirsek, kişisel gelişimime önem verirsek ve olgunlaşma sürecimizi tamamlarsak, toplum olarak da çok sağlıklı olmaz mıyız? Sonuçta ben, mutlu olmanın bir yolculuk olduğunu anladım. Bunun önemli bir kuralı da değiştiremeyeceğim şeyleri olduğu gibi kabul etmekti. Bir fizik tedavi ve rehabilitasyon uzmanı olarak, uzun yıllardır kronik ağrılar çeken insanlarla çalışıyordum. Ve gördüm ki, bu insanların hepsinin çok önemli ruhsal yaraları, tıkanmışlıkları vardı. Ve bu insanlar hiçbir zaman mutlu olamıyorlardı. Kendilerini ruhsal açmazlardan kurtarmadan bedenen de iyi olmaları mümkün değildi. Ben de anladım ki, bedensel olarak iyi olmak için ruhsal olarak da iyi olmamız gerekiyor. Beden ve ruh sağlığı iç içe geçmiş iki halka gibi… Dünya Sağlık Örgütü, bunların yanına bir de sosyalliği yani sosyal olarak iyi ilişkiler kurmayı ekliyor.”

İyi beslenmek, alkolden, sigaradan uzak durmak bunun artık herkesçe çok iyi bilinen kuralları. Ayrıca, düzenli ve kaliteli uyumak da sandığımızdan çok daha önemli çünkü uyku belki de bize verilmiş en güzel hediyelerden birisi. Bunun için herkesin mutlaka kendisine yeterli olacak bir uyku düzeni yaratması ve aynı zamanda sadece yeterli miktarda değil, yeterli kalitede de uyumaya özen göstermesi gerekiyor. Günümüzde, bizleri en mutsuz eden şeylerden biri de yoğun çalışmak ve stres altında olmak. Biz de bunu sorduk Dr. Işık Akgöl’e: Mutlu olmaya karar veren, hayatındaki koşulları olduğu gibi kabul eden birisi olduğunu düşünelim… Ancak öylesine yoğun çalışıyor ki, bu kez de yorgunluk ve stres huzurlu olmasına imkan tanımıyor. Dr. Akgöl’ün tavsiyesi öncelikle çalışma koşullarını değiştirmeye çalışmak. Ancak eğer buna imkan yoksa bu kişilerin mutlaka etkin dinlenme tekniklerinden yararlanmaları gerekiyor. Etkin dinlenme tekniklerinin en başında da meditasyon geliyor. Öyle ki, bazen sadece 20 dakikalık meditasyonla bir gecelik uykuya eş dinlenme sağlamak mümkün. Ayrıca bu kişilerin mutlaka, kendilerine egzersiz yapmak ve eğlenmek için de biraz vakit yaratmaları şart.

Cosmopolitan/Elif Nazlı Duran
 
bayigram takipçi satın al instagram beğeni satın al instagram takipçi satın al tiktok takipçi satın al Buy Followers haber
vozol puff
Geri
Üst