Muhammedi Kendisiyle Meşgul Edin!
Müşriklerin tepkisi söylenmek ve alay etmekle kalmadı. Kısa bir süre sonra eyleme dönüştü. Hakikat düşmanları yüzyıllardır kullanageldikleri metotlardan birini kullanmaya karar verdiler. Bu metot davetçileri kendileri ile meşgul etmekti.
Sürekli uygulanan bu metot İslam ülkelerindeki fakirlik sebeplerinden biridir. Bu tür saldırılar yüzünden kendi kendileriyle meşgul olup geçim derdine düşen Müslümanlar maalesef çoğu zaman başkalarını İslama davet etmek bir tarafa çocuklarının hatta kendilerinin İslam ile irtibatını bile unutacak hale gelmişlerdir.
Safa Tepesinde insanları Allaha çağırdıktan sonra eşi ve Hz. Ali (kerremallahu vechehu) ile birlikte Kâbeye giden Allah Resulü (sallallahu aleyhi vesellem) burada namaz kılmaya başladı. Efendimizin İslamı açıkça anlatmasını ibadetlerini açıkça yapmasını hazmedemeyen müşriklerkomşuluk akrabalık namus gibi insani değerleri ve ölçüleri hiçe sayarak Efendimizi üzmek için her yolu denemeye başladılar.
Efendimizi görünce cin çarpmışa dönen Ebu Cehil adamlarına:
Muhammedi kendi kendisiyle meşgul edin emrini verdi.
Bunun için gönüllü olan Ebu Leheb ve ailesi hemen harekete geçtiler. İlk işleri Allah Resulünün (sallallahu aleyhi vesellem) kızları Ümmû Gülsüm ve Rukiyye annelerimizin evliliklerini bitirmeye uğraşarak Efendimizi üzmek oldu.
Bir taraftan Ebu Leheb ve Ümmü Cemile diğer taraftan Ebu Cehil ve adamları Utbe ile Uteybeyi sıkıştırarak eşlerini boşamaya zorladılar.(4) İslama düşmanlık hususunda kimseden geri kalmayan Utbe ve Uteybe söyleneni yapmakta bir an bile tereddüt etmeden eşlerini boşadılar.
Hz. Rukiyenin nişanlısı Utbe yalnızca bu kadarı ile kalmadı haddini oldukça aşmıştı. Küstah bir tavırla Efendimizin karşısına dikildi.
Dinini inkâr ediyor kızını da boşuyorum. Artık beni sevme ben de seni sevmeyeceğim! Diye bağırıp çağırdı yakasına yapışıp çekiştirirken gömleğini yırttı. Onun bu çirkin tavrı Allah Resulünü (sallallahu aleyhi vesellem) çok üzdü. Rabbine yöneldi mahzun bir kalp ile:
Allahım ona bir itini musallat et! Diye beddua etti.
Allah Resulü (sallallahu aleyhi vesellem) eşi ve kızları bütün bu olanlara anlam veremiyorlardı. Müşrikler tek suçları Allaha inanmak olan çiçeği burnunda genç kızların sırf babaları peygamber olduğu için hayallerini yıkmış nişanlarını attırmışlardı.
Müşrikler yalnızca onları değil evli olan ablaları Hz. Zeynepin yuvasını da yıkmaya çalıştılar. Defalarca Eşi Ebul Asın yanına gittiler:
Gidip Muhammedin kızını boşa! Dediğimizi yaparsan seni Kureyşlilerden istediğin kişinin kızı ile evlendiririz dediler.
Ancak Ebul Asın ne Allah Resulü (sallallahu aleyhi vesellem)i üzmeye ne de çok sevdiği eşinden ayrılmaya niyeti vardı. Bunun için:
Hayır! Vallahi bunu asla yapamam. Eşimden ayrılmam. Kureyşlilerden kimin kızı olursa olsun onu eşimle değişmem diyerek müşriklerin tekliflerini her seferinde kesin bir dille reddetti.(5)
Utbenin Başına Gelenler
Utbe o sırada babası ile birlikte ticaret için Şama gitmek üzere hazırlık yapıyordu. Allah Resulünden (sallallahu aleyhi vesellem) ayrıldıktan bir süre sonra kervanla birlikte yola çıktı. Şama varınca Zerkâ denilen bir yerde konakladılar.
Etrafta aslanlar dolaşıyordu. Onları gören Utbe büyük bir endişeye kapıldı. İslamı kabul etmemesine hatta Efendimize karşı edepsizlik etmesine rağmen onun iyi bir insan olduğuna dualarının kabul edileceğine olan inancı tamdı. Bunun için uzaktan gördüğü aslana bakarak:
Vah başıma gelenler! Vallahi Muhammedin bedduası yerine gelecek aslanlar beni yiyecekler. O (Hz. Peygamberi kastediyor) Mekkede ben Şamda olsam da beni öldürecek dedi.
Durumdan haberdar olan Ebu Leheb aslanları gördüğünde korku ve endişeden perişan oldu. Kervandaki adamlarına Utbeyi ortalarına alıp aslanlardan korumalarını söyledi.
Adamlar kendilerince tedbir alarak aslanla Utbenin arasına set çektiler. Onu bir araya toplayıp istif ettikleri malların en üstüne yatırdılar. Gece olunca aslanlardan biri kervanın etrafında dolaşmaya başladı. Adamlara iyice yaklaştı. Korku ve endişeden bir süre uyuyamayan adamlargecenin ilerleyen saatlerinde derin bir uykuya dalmışlardı.
Aralarına giren aslan yüzlerini koklaya koklaya sessizce ilerledi. Aradığını bulamayan aslan ısrarla ilerlemeye devam ederek eşyaların bulunduğu yere yaklaştı. Ani bir hamle ile fırlayıp istif edilen eşyaların üzerine çıktı. Aradığı av tam da oradaydı.
Utbeye saldırarak onu param parça etti. Utbenin çığlıkları ile uyanan adamlar hiçbir şey yapamadı. Olanları çaresizlik içerisinde dehşetle seyreden Ebu Leheb:
Muhammedin bedduasından sonra onun iflah olmayacağını anlamıştım dedi. Ama yine de iman etmedi. (6)
Müşriklerin tepkisi söylenmek ve alay etmekle kalmadı. Kısa bir süre sonra eyleme dönüştü. Hakikat düşmanları yüzyıllardır kullanageldikleri metotlardan birini kullanmaya karar verdiler. Bu metot davetçileri kendileri ile meşgul etmekti.
Sürekli uygulanan bu metot İslam ülkelerindeki fakirlik sebeplerinden biridir. Bu tür saldırılar yüzünden kendi kendileriyle meşgul olup geçim derdine düşen Müslümanlar maalesef çoğu zaman başkalarını İslama davet etmek bir tarafa çocuklarının hatta kendilerinin İslam ile irtibatını bile unutacak hale gelmişlerdir.
Safa Tepesinde insanları Allaha çağırdıktan sonra eşi ve Hz. Ali (kerremallahu vechehu) ile birlikte Kâbeye giden Allah Resulü (sallallahu aleyhi vesellem) burada namaz kılmaya başladı. Efendimizin İslamı açıkça anlatmasını ibadetlerini açıkça yapmasını hazmedemeyen müşriklerkomşuluk akrabalık namus gibi insani değerleri ve ölçüleri hiçe sayarak Efendimizi üzmek için her yolu denemeye başladılar.
Efendimizi görünce cin çarpmışa dönen Ebu Cehil adamlarına:
Muhammedi kendi kendisiyle meşgul edin emrini verdi.
Bunun için gönüllü olan Ebu Leheb ve ailesi hemen harekete geçtiler. İlk işleri Allah Resulünün (sallallahu aleyhi vesellem) kızları Ümmû Gülsüm ve Rukiyye annelerimizin evliliklerini bitirmeye uğraşarak Efendimizi üzmek oldu.
Bir taraftan Ebu Leheb ve Ümmü Cemile diğer taraftan Ebu Cehil ve adamları Utbe ile Uteybeyi sıkıştırarak eşlerini boşamaya zorladılar.(4) İslama düşmanlık hususunda kimseden geri kalmayan Utbe ve Uteybe söyleneni yapmakta bir an bile tereddüt etmeden eşlerini boşadılar.
Hz. Rukiyenin nişanlısı Utbe yalnızca bu kadarı ile kalmadı haddini oldukça aşmıştı. Küstah bir tavırla Efendimizin karşısına dikildi.
Dinini inkâr ediyor kızını da boşuyorum. Artık beni sevme ben de seni sevmeyeceğim! Diye bağırıp çağırdı yakasına yapışıp çekiştirirken gömleğini yırttı. Onun bu çirkin tavrı Allah Resulünü (sallallahu aleyhi vesellem) çok üzdü. Rabbine yöneldi mahzun bir kalp ile:
Allahım ona bir itini musallat et! Diye beddua etti.
Allah Resulü (sallallahu aleyhi vesellem) eşi ve kızları bütün bu olanlara anlam veremiyorlardı. Müşrikler tek suçları Allaha inanmak olan çiçeği burnunda genç kızların sırf babaları peygamber olduğu için hayallerini yıkmış nişanlarını attırmışlardı.
Müşrikler yalnızca onları değil evli olan ablaları Hz. Zeynepin yuvasını da yıkmaya çalıştılar. Defalarca Eşi Ebul Asın yanına gittiler:
Gidip Muhammedin kızını boşa! Dediğimizi yaparsan seni Kureyşlilerden istediğin kişinin kızı ile evlendiririz dediler.
Ancak Ebul Asın ne Allah Resulü (sallallahu aleyhi vesellem)i üzmeye ne de çok sevdiği eşinden ayrılmaya niyeti vardı. Bunun için:
Hayır! Vallahi bunu asla yapamam. Eşimden ayrılmam. Kureyşlilerden kimin kızı olursa olsun onu eşimle değişmem diyerek müşriklerin tekliflerini her seferinde kesin bir dille reddetti.(5)
Utbenin Başına Gelenler
Utbe o sırada babası ile birlikte ticaret için Şama gitmek üzere hazırlık yapıyordu. Allah Resulünden (sallallahu aleyhi vesellem) ayrıldıktan bir süre sonra kervanla birlikte yola çıktı. Şama varınca Zerkâ denilen bir yerde konakladılar.
Etrafta aslanlar dolaşıyordu. Onları gören Utbe büyük bir endişeye kapıldı. İslamı kabul etmemesine hatta Efendimize karşı edepsizlik etmesine rağmen onun iyi bir insan olduğuna dualarının kabul edileceğine olan inancı tamdı. Bunun için uzaktan gördüğü aslana bakarak:
Vah başıma gelenler! Vallahi Muhammedin bedduası yerine gelecek aslanlar beni yiyecekler. O (Hz. Peygamberi kastediyor) Mekkede ben Şamda olsam da beni öldürecek dedi.
Durumdan haberdar olan Ebu Leheb aslanları gördüğünde korku ve endişeden perişan oldu. Kervandaki adamlarına Utbeyi ortalarına alıp aslanlardan korumalarını söyledi.
Adamlar kendilerince tedbir alarak aslanla Utbenin arasına set çektiler. Onu bir araya toplayıp istif ettikleri malların en üstüne yatırdılar. Gece olunca aslanlardan biri kervanın etrafında dolaşmaya başladı. Adamlara iyice yaklaştı. Korku ve endişeden bir süre uyuyamayan adamlargecenin ilerleyen saatlerinde derin bir uykuya dalmışlardı.
Aralarına giren aslan yüzlerini koklaya koklaya sessizce ilerledi. Aradığını bulamayan aslan ısrarla ilerlemeye devam ederek eşyaların bulunduğu yere yaklaştı. Ani bir hamle ile fırlayıp istif edilen eşyaların üzerine çıktı. Aradığı av tam da oradaydı.
Utbeye saldırarak onu param parça etti. Utbenin çığlıkları ile uyanan adamlar hiçbir şey yapamadı. Olanları çaresizlik içerisinde dehşetle seyreden Ebu Leheb:
Muhammedin bedduasından sonra onun iflah olmayacağını anlamıştım dedi. Ama yine de iman etmedi. (6)