Salvo
Kayıtlı Üye
711 Müslümanların İspanya’ya Çıkması
711 yılı, hem Doğuda, hem Batıda, Arap gücü ve yayılmasının en yüksek noktasına ulaştığı zamandır. Batıda, çoğunluğu Berberilerden oluşan ve Berberi bir komutan olan Tarık bin Ziyad'ın komuta ettiği 12.000 kişilik İslam ordusu, tarihi önem taşıyan bir adım atarak, denizi geçip, Nisanda, Avrupa'nın en Güneydeki ucu' olan Cebel-i Tarık'ın inanılmaz derecede dik olan kayalıklarının dibinde kıyıya çıktılar. Tarık, Bizanslılardan kalanları başarılı bir şekilde Kartaca'nın Batısındaki kıyılardan çıkaran ve İslami idareyi Atlantik kıyılarına kadar iyice yerleştiren; Kuzey Afrika'nın meşhur valisi Musa bin Numayr'ın azatlısı idi. Kayalıkları, bir üs olarak hizmet verebilecek şekilde tahkim ettikten sonra, İspanya'nın (Araplar arasında Endülüs olarak bilinir.) ana karasına bir saldırı başlattı. İspanya, 531'den beri Vizigotlar'ın (Batı Gotlar-Alman ırkından) idaresindeydi. O sıralarda, Kral Roderik ülkenin kuzeyinde idi ve bu, fetih ordusuna yakın olan el-Cezire(tü'l-Madra) bölgesinde yerleşmede zaman kazandırdı. Kral Roderik, bunların gelişini haber alınca, Müslümanlarla karşılaşmak için Güneye yürüdü, fakat 25.000 kişilik ordusu Barbate Bekke Nehri (bugünkü Salado) kıyılarında tamamen bozguna uğradı ve kralın kendisi de, ya savaşta, ya da uzun bir süre geçmeden öldürüldü. Bu olay, halk arasında mevcut olan geniş çaptaki huzursuzluk ve yoksulluk haricinde, hanedanlık içinde de zaten ihtilafları olan Gotik Krallığın düzenli direnişinin tamamen çökmesine, sebep oldu. İslam Devleti'nin yayıldığı sıralardaki iki önemli olayda -Suriye'deki Yermük ve İran'daki Nihavende- da olduğu gibi, fatihler artık sadece şehirlerin münferit direnişleriyle uğraşacaklardı.
Bu anlık zaferiyle cesareti artan ve başsız bıraktığı düşmanını paniğe sokan Tarık, kraliyet ordusuna aman vermeyerek, bu fırsatı sonuna kadar değerlendirdi. Sadece 9.000 kişiyle -geri kalan küçük kuvvet Kurtuba (Cordova), (Archidona), ve Elbire (Elvira'yi ele geçirmekle görevlendirilmişti- bilinmeyen bir dağ silsilesinden geçilerek 250 mil kadar Kuzey'de bulunan Gotların başkenti Tuleytula'ya (Toledo) yürüdü. Her ne kadar bu hareketi çok tehlikeli idiyse de, şehri tam bir kargaşa içinde bulup kolayca fethetmesi, sonuçta, bu kararın ne kadar isabetli olduğunu ispatlamıştır. Ondan sonrası şehirler bir biri ardına kolay bir yem oldular; Tarık, eski bir krallığı bir kaç ay içerisinde çökertti.
İber Yarımadasının büyük bir bölümü iki yıl İçerisinde ele geçirildi. Bu fetih, Avrupa'nın bir parçasında yedi asırlık bir Arap hükümdarlığı sağladı.
711 yılı, hem Doğuda, hem Batıda, Arap gücü ve yayılmasının en yüksek noktasına ulaştığı zamandır. Batıda, çoğunluğu Berberilerden oluşan ve Berberi bir komutan olan Tarık bin Ziyad'ın komuta ettiği 12.000 kişilik İslam ordusu, tarihi önem taşıyan bir adım atarak, denizi geçip, Nisanda, Avrupa'nın en Güneydeki ucu' olan Cebel-i Tarık'ın inanılmaz derecede dik olan kayalıklarının dibinde kıyıya çıktılar. Tarık, Bizanslılardan kalanları başarılı bir şekilde Kartaca'nın Batısındaki kıyılardan çıkaran ve İslami idareyi Atlantik kıyılarına kadar iyice yerleştiren; Kuzey Afrika'nın meşhur valisi Musa bin Numayr'ın azatlısı idi. Kayalıkları, bir üs olarak hizmet verebilecek şekilde tahkim ettikten sonra, İspanya'nın (Araplar arasında Endülüs olarak bilinir.) ana karasına bir saldırı başlattı. İspanya, 531'den beri Vizigotlar'ın (Batı Gotlar-Alman ırkından) idaresindeydi. O sıralarda, Kral Roderik ülkenin kuzeyinde idi ve bu, fetih ordusuna yakın olan el-Cezire(tü'l-Madra) bölgesinde yerleşmede zaman kazandırdı. Kral Roderik, bunların gelişini haber alınca, Müslümanlarla karşılaşmak için Güneye yürüdü, fakat 25.000 kişilik ordusu Barbate Bekke Nehri (bugünkü Salado) kıyılarında tamamen bozguna uğradı ve kralın kendisi de, ya savaşta, ya da uzun bir süre geçmeden öldürüldü. Bu olay, halk arasında mevcut olan geniş çaptaki huzursuzluk ve yoksulluk haricinde, hanedanlık içinde de zaten ihtilafları olan Gotik Krallığın düzenli direnişinin tamamen çökmesine, sebep oldu. İslam Devleti'nin yayıldığı sıralardaki iki önemli olayda -Suriye'deki Yermük ve İran'daki Nihavende- da olduğu gibi, fatihler artık sadece şehirlerin münferit direnişleriyle uğraşacaklardı.
Bu anlık zaferiyle cesareti artan ve başsız bıraktığı düşmanını paniğe sokan Tarık, kraliyet ordusuna aman vermeyerek, bu fırsatı sonuna kadar değerlendirdi. Sadece 9.000 kişiyle -geri kalan küçük kuvvet Kurtuba (Cordova), (Archidona), ve Elbire (Elvira'yi ele geçirmekle görevlendirilmişti- bilinmeyen bir dağ silsilesinden geçilerek 250 mil kadar Kuzey'de bulunan Gotların başkenti Tuleytula'ya (Toledo) yürüdü. Her ne kadar bu hareketi çok tehlikeli idiyse de, şehri tam bir kargaşa içinde bulup kolayca fethetmesi, sonuçta, bu kararın ne kadar isabetli olduğunu ispatlamıştır. Ondan sonrası şehirler bir biri ardına kolay bir yem oldular; Tarık, eski bir krallığı bir kaç ay içerisinde çökertti.
İber Yarımadasının büyük bir bölümü iki yıl İçerisinde ele geçirildi. Bu fetih, Avrupa'nın bir parçasında yedi asırlık bir Arap hükümdarlığı sağladı.