meridyen2
Kayıtlı Üye
Müslüman Sürekli Olarak Kalbinde Allah'la Beraberdir
Müslüman hayatın en önemli sırlarına vakıf olmuş, evrenin yaratılış amacını ve kendisinin bu dünyada neden bulunduğunu kavramış insandır. Dünyanın geçici bir yer olduğunu, Allahın takdir ettiği bir zamanda hayatının sona ereceğini bilir ve bu gerçeğe göre yaşar. Her şeyin Allahın dilemesiyle gerçekleştiğinin, Onun dilemesi dışında bir yaprağın dahi düşmeyeceğinin farkındadır. Baktığı her noktada Allahı görür, Onu tesbih eder ve yüceltir. Kalbi sürekli kendisini yaratan ve ona sayısız nimetler bahşeden Rabbimizle beraberdir; hiçbir şey onu Allahı anmaktan alıkoymaz. Ne yaparsa yapsın, hangi amel ile meşgul olursa olsun, dikkati hep Allahta ve Onun ayetlerindedir. Yüce Allah Müslümanların bu özelliklerini bir ayetinde şu şekilde haber vermektedir:,
Onlar, ayakta iken, otururken, yan yatarken Allahı zikrederler ve göklerin ve yerin yaratılışı konusunda düşünürler. (Ve derler ki Rabbimiz, Sen bunu boşuna yaratmadın. Sen pek Yücesin, bizi ateşin azabından koru. (Al-i İmran Suresi, 191)
Elbette bu, Allahı çok seven, Onun rızasını her şeyin üzerinde tutan, Ondan gereği gibi korkan, dünyadan hiçbir beklentisi olmayıp yalnızca Allahın rızasını arayan, kalpleri Allah aşkıyla dolu olanların özelliğidir. Ve hiç şüphe yok ki bu, kişinin tamamen kendi rızasıyla tercih ettiği bir haldir; bilerek, isteyerek, zevkle, aşkla, derin bir istekle Allahın rızasını ve ahireti tercih ettiğinin bir göstergesidir. Kim kalbini Allaha bağlarsa, Ona yakınlaşmak, imanında olabildiğince derinleşmek ve ahirette Allahın rızasına, rahmetine ve cennetine erişmek için çaba sarf ederse, Allah onu bu çabasında başarılı kılacaktır. Yüce Allah bir ayetinde bu durumu şu şekilde belirtmektedir:
Kim ahiret ekinini isterse, Biz ona kendi ekininde artırmalar yaparız. Kim dünya ekinini isterse, ona da ondan veririz; ancak onun ahirette bir nasibi yoktur. (Şura Suresi, 20)
(makale harun yahya)
Bu makale, İlmi Mercek Dergisi 76. sayı (Ekim 2010) 33. sayfada yayınlanmıştır.
Müslüman hayatın en önemli sırlarına vakıf olmuş, evrenin yaratılış amacını ve kendisinin bu dünyada neden bulunduğunu kavramış insandır. Dünyanın geçici bir yer olduğunu, Allahın takdir ettiği bir zamanda hayatının sona ereceğini bilir ve bu gerçeğe göre yaşar. Her şeyin Allahın dilemesiyle gerçekleştiğinin, Onun dilemesi dışında bir yaprağın dahi düşmeyeceğinin farkındadır. Baktığı her noktada Allahı görür, Onu tesbih eder ve yüceltir. Kalbi sürekli kendisini yaratan ve ona sayısız nimetler bahşeden Rabbimizle beraberdir; hiçbir şey onu Allahı anmaktan alıkoymaz. Ne yaparsa yapsın, hangi amel ile meşgul olursa olsun, dikkati hep Allahta ve Onun ayetlerindedir. Yüce Allah Müslümanların bu özelliklerini bir ayetinde şu şekilde haber vermektedir:,
Onlar, ayakta iken, otururken, yan yatarken Allahı zikrederler ve göklerin ve yerin yaratılışı konusunda düşünürler. (Ve derler ki Rabbimiz, Sen bunu boşuna yaratmadın. Sen pek Yücesin, bizi ateşin azabından koru. (Al-i İmran Suresi, 191)
Elbette bu, Allahı çok seven, Onun rızasını her şeyin üzerinde tutan, Ondan gereği gibi korkan, dünyadan hiçbir beklentisi olmayıp yalnızca Allahın rızasını arayan, kalpleri Allah aşkıyla dolu olanların özelliğidir. Ve hiç şüphe yok ki bu, kişinin tamamen kendi rızasıyla tercih ettiği bir haldir; bilerek, isteyerek, zevkle, aşkla, derin bir istekle Allahın rızasını ve ahireti tercih ettiğinin bir göstergesidir. Kim kalbini Allaha bağlarsa, Ona yakınlaşmak, imanında olabildiğince derinleşmek ve ahirette Allahın rızasına, rahmetine ve cennetine erişmek için çaba sarf ederse, Allah onu bu çabasında başarılı kılacaktır. Yüce Allah bir ayetinde bu durumu şu şekilde belirtmektedir:
Kim ahiret ekinini isterse, Biz ona kendi ekininde artırmalar yaparız. Kim dünya ekinini isterse, ona da ondan veririz; ancak onun ahirette bir nasibi yoktur. (Şura Suresi, 20)
(makale harun yahya)
Bu makale, İlmi Mercek Dergisi 76. sayı (Ekim 2010) 33. sayfada yayınlanmıştır.