ashli
Bayan Üye
Murabitun Hareketi ve Murabitlar Devleti
(1056 – 1147 m)
Mehmet FATSA
Giris: Selman-i Farisi'nin, Iran'in kültür tarihinde temsil ettigi misyon gibi Bilal-i Habesi adinin da Afrika'nin siyasi tarihinde simgesel bir anlami vardir Bu nedenle Islam ordularini komuta edenlerin, kitayi "Bilalilestirmek" gibi bir amaçlarinin daima oldugunu söylemek yanlis degildir Afrika'nin siyah tenli insanlarini gören her bilinçli müslüman Hz Bilal gibi bir sahsiyeti hatirlamadan edememistir Onu, "kölelikten gelmis bir siyah" olarak görmek yerine, "mü'minlerin efendisi" kabul ederek, bütün siyahlari "Bilallestirmek" temel ilke olmustur
Müslümanlar açisindan böyle bir tarihi anlam tasiyan bu topraklar, Batililar için,Pon savasindan bu yana, "istah kabartici bir pasta" olma özelligini bütün çaglar boyunca sürdürmüstür Nitekim, bir "din savasi" gibi gösterilmeye çalisilan Haçli Seferlerinin, aslinda ekonomik amaçlar tasidigini artik herkes bilmektedir Özellikle, kesiflerden sonra yasanan sömürgecilik döneminin, Sanayi devriminden sonra, uluslar arasi emperyalizme dönüsmesi, bu kara kitanin "kara talihi"ni de belirleyen en temel gerekçe olmustur diyebiliriz
Iste bu mütevazi çalisma, önceleri kitanin Islamlasmasini saglayan, daha sonraki asirlarda da, bahsini ettigimiz sömürgecilere karsi örgütlenmis ve önemli basarilar elde etmis sufi hareketlerin, tarihi arka planini ortaya koymayi amaçlamaktadir
Afrika'nin müslümanlasma sürecinin 615 yilinda yasanan "ilk hicret" olayina kadar indigini biliyoruz Hz Ömer döneminde gerçeklestirilen ilk fetihlerden sonra, Ukbe b Nafi ve Musa b Nusayr'in, Berberi kabileler ile mücadaleleri, bu süreçte ayri bir yer teskil eder Özellikle Emevi halifesi Ömer ibn Abdülaziz'in arzusuna uyularak, Berberi kabileler arasina gönderilen bilginlerin, bunda daha fazla etkili oldugu bilinen bir konudur Iskenderiyeli rahip Arius'un "monofizit" ilkelere dayali olarak kurdugu Arianizm mezhebinin, Ortadox Bizans'a ragmen bu kitada yayilmis olmasi ve "gerçek hristiyanliga yakin" ilkeler tasimasi, Islamiyetin de burada yayilmasini kolaylastirici bir neden olarak görülebilir Buna ragmen Islamlasma süreci, yüzyillarca devam etmis, puta tapan ve kötü aliskanliklarini kutsallastiran ilkel kabileler arasinda Islamiyetin köklesmesi kolay olmamistir
Abbasiler döneminin "esitlikçi ve özgürlükçü" politakalari nedeniyle gelisen fikri ve tasavvufi akimlar, ülkenin diger yerlerinde oldugu gibi, Afrika'nin iç kesimlerinde de etkisini göstermis, bir çok mahalli lider veya kabile reisi, Islami kabul ettikten sonra basinda bulundugu kabileler ile birlikte bu akimlardan birine intisap etmistir2
Afrika insaninin mistik yapisi ve gizemli kavramlara olan ilgisinin bir gerekçe olarak kabul edilmesi durumunda, Islamiyet'in daha çok neden tasavvuf kanaliyla bu cografyada yayildigi anlasilmis olur Daha Islam dininin ilk vahyedildigi zamanlarda, Afrikali bir kölenin müslüman olduktan sonra yasadigi "dramatik" hayatin, bir bakima bu cografyada yasayan siyah insanlar için simgesel bir anlaminin oldugunu da unutmamak gerekir
Murabitun hareketinin etkili oldugu miladi 11 ve 12 yüzyillarda Islam dünyasinin genel siyasi durumunun çok da iç açici olmadigi görülmektedir Bagdat merkez olmak üzere Asya'da sembolik gücünü korumaya çalisan Abbasi halifeliginin karsisinda, en ciddi tehdit olarak duran Batini hareketinin3, bütün K Afrika, Suriye, Bati Arabistan ve Sicilya'yi içine alacak sekilde Fatimi devletini, Basra Körfezi'nin kuzeybati havzasi (Kirman)ni içine alacak sekilde de Büveyhogullari devletini kurdugunu görüyoruz Bu iki devletin siiligi yaymaya dayanan politikasi, Batini fikir akimlarina dayanan terör hareketlerinin de güçlenmesine ve Sünni devletlerin içeride zayif düsmelerine imkan saglamistir Fatimilerin, Haçlilari, Islam dünyasi üzerine kiskirtmalarini da bu politikanin bir yansimasi olarak görmek gerekmektedir
Batini devletlerin takip ettikleri politikalarin genel ekseni, tarih boyunca hep Sünni devletleri içeriden zayiflatmaya yönelik olmustur Bu durum Islam dünyasinda, bir tehlike ve tehdit olarak halen devam etmektedirTarihimizde birer Sünni devlet olarak yer almis olan Gazneliler'in, Selçuklular'in, Aksitler'in ve sonraki asirlarda Osmanlilar'in disarida ve içeride en fazla mücadele etmek durumunda kaldiklari akim Batinilik olmustur diyebiliriz4
Çalismamizin konusunu olusturan Murabitun hareketi de, kurulusundan yikilisina kadar Batini fikir akimlari ile mücadele etmek durumunda kalmistir Bu bakimdan Murabitlari önemli kilan faktörlerden biri de Batini hareketlerle mücadele etmis olmalaridir Batinilerin Islam dünyasina ve tarihine yasattiklari sancili süreç, ayrica bir inceleme konusu olarak da ele alinabilir
Murabitun Hareketinin Dogusu: Hareketin lideri olan Abdullah b Yasin, Büyük Sahra ile Fas siniri arasinda yasayan Cuzuli kabilesine mensuptur Ispanya'da Kurtuba sehrinde basladigi tahsiline, bölgenin ünlü fakihi Veccac b Zellu el-Lamti'nin yaninda (Sus'ta) devam etmis ve burada Darülmurabitin adiyla kurulmus olan ilk ribatta egitimini tamamlamistir5
Bu dönemin Afrika müslümanlik tarihine dair fazla bilgi içermeyen kaynaklarin satir aralarinda elde ettigimiz bilgilere bakarak, onun Berberilerden Cüdale kabilesi reisi Yahya b Ibrahim'in davetine uyarak, Büyük Sahra'nin güneyinde yasayan ve kelime-i sahadetten baska Islamla bir iliskisi olmayan kabilelere Islam dinini ögretmeye basladigini ifade edebiliriz6
Abdullah b Yasin'in irsad faaliyetlerinin ilk dönemlerde, bahsi geçen kabileler arasinda umdugu basariyi saglayamadigini görüyoruz Bu nedenle o, kendisine siki bagli kimselerle, Senegal nehri çevresine çekilmis ve bu nehir üzerinde bulunan adada ilk "ribat"tan faaliyetlerini yürütmeye baslamistir Bu degisiklik sonuç vermis, çevredeki kabilelerden, bilhassa Senhacelerin bir kolu olan Lemtune kabilesinde etkili olmusturBöylece, "murabitun" hareketi, merkezi Senegal olmak üzere çevrede yayilmaya baslamistir7
Kaynaklardan ögrenebildigimize göre Murabitlar hareketi sadece bir züht hareketi olarak toplumun degisik kesimleri içinde yayilmakla kalmamis, giderek bir devlet disipliline dönüsmüstür Özellikle Senhaceleri'in bir kolu olan Cudale kabilesi reisi, Islami bilgilere vakif, kültürlü ve cesur bir insan Yahya b Ibrahim'in destegi ile, Murabitun hareketi çevrede bulunan diger kabilelerin de intisabi ile hizla yayilmaya baslamistir
Abdullah b Yasin'in baslattigi bu sufi hareketin, kabileler arasinda yayilip devletlesmesinde, doktrininin ikna ediciligi yaninda, süphesiz hareketin askeri bir disipline dönüsmüs olmasi da yer alir Farkli bölgelerde yasayan kabileler arasinda kurulun ribatlarda meskun muridandan olusan fedailerin, hareketin prensipleri dogrultusunda belirlenmis kurallari uygulamalari ve ticaret yollarinin güvenligini saglamalari ile, bölgede huzur ve adaletin tesisi sonucu kurulan bu devlete, tarihte Murabitun Devleti denilmistir8
Lemtune, Cudale ve Senhace kabilelerinin kendisine baglanmasindan sonra, Abdullah b Yasin, sayilari 30000'i asan, dini ve askeri yönden iyi yetistirilmis bir ordu tesekkül ettirmis ve baslarina da dava arkadasi Yahya b Ibrahim'i, daha sonra da Yahya b Ömer'i getirmistir Sicilmase hakimi Mesut es-Zenati gibi9 mahalli liderlerin halka ve alimlere zulmetmesi üzerine, fetih faaliyetlerine girisilmistir
Murabitlar Devleti: Yahya b Ömer'in sehit düsmesi üzerine, 1056 yilinda "emirü'l-müslimin" ünvani ile Ebubekir b Ömer (lemtuni) is basina getirilmistirBazi kaynaklar, Murabitlar devletinin kurulusunu bu tarihle baslatirlar10Bunun sebebi, esas fetihlerin bundan sonra yasanmasi olmalidir
Islam dinine sikica bagli ve Bati kaynaklarinda "Almovarides" seklinde geçen Murabitlar, ehl-i sünnet mezheplerinden Malikiligi benimsemisler ve cihat düzenine dayanan devletlerinin sinirlarini,Misir'dan Atlas okyanusuna, Nijer havzasindan Ispanya'da Ebro nehrine kadar genisletmislerdirBaskentleri ise Merakes sehridir
Abdullah b Yasin'in manevi liderliginde kurulan ve giderek genisleyen Murabitlar Devleti'nin, Ebubekir b Ömer'in emirligi döneminde büyük fetih hareketine giristigini görüyoruz Ilk hedef olarak Fatimilerin bir kolu olan Sii Sus prensligi ortadan kaldirilmis, iyi yetistirilmis bir komutan olan Yusuf b Tafsin'in de yardimi ile ele geçirilen bu prenslikte sii akidesine son verilip Maliki mezhebinin esaslarina dayanan yeni bir idare kurulmustur Murabitlar bundan sonra Mesmudalar idaresindeki, Magrip topraklarina girmisler ve buranin bir kismini ele geçirmislerdirDaha sonra da, Afrika'nin bati kismina egemen olan Fana Kralligina son vererek, sufi hareketin yayilma alanini da genisletmislerdir 1059'da Temasna bölgesinin hakimi olan putperest Bergavatalarla yapilan savasta Abdullah b Yasin sehit düsmüstür11
Ebubekir b Ömer Lamtuni'den sonra devletin basina sirasi ile su isimler geçmistir:
1- Ebu bekir b Ömer Lamtuni (1056-1061)
2- Nasiruddin Yusuf b Tafsin (1061-1106)
3- Ebu'lHasan Ali b Yusuf (1106-1143)
4- Ebu Yusuf Tafsin b Ali (1143-1145)
5- Ebu Ishak Ibrahim b Tafsin (1145-1146)
6- Ishak b Ali (1146-1147)12
Murabitlar, esas ihtisamli dönemini Yusuf b Tafsin döneminde yasamislardir Onun zamaninda, zahidlerden olusan Islam ordusu, Ispanya'ya çikartma yaparak Hristiyanlari Zellaka Meydan Muharebesinde (1086) agir bir yenilgiye ugratmislardir Diger müslüman emirlerin de itaat etmesi ile Ispanya'da Murabitlar devri baslamis, böylece bölgede Islamin hakimiyeti bir kaç asir daha uzamistir Onlarin bu faaliyetleri, Islam dünyasinda büyük yanki uyandirmis, hatta Abbasi ve Selçuklu hükümdarlari üzerinde büyük tesirleri olan Nizamiye medreselerinin bas rektörü Imam Gazali Hazretleri, Emir Tafsin'i ziyaret için yola çikmis, ancak Misir'a geldiginde vefat haberini duyup geriye dönmüstür
Murabitlarin Ispanya hakimiyeti 1147 yilina kadar, yarim asirdan fazla sürmüstür Onlarin hakimiyeti döneminde yetistirilen Islam bilginleri ve sufilerin gayretleri ile Islam dini, Moritanya, Senegal, Gana, Yeni Gine, Nijerya, Mali ve Gambiya gibi yerlere yayilma imkani bulmustur
Tarihçilerin, bu devletin üç temel nedenden dolayi yikildigini ifade ederler:
* Ispanya'nin alinmasindan sonra, buranin safahat hayatina kendilerini kaptiran, çöl kültürüne bagli Bedevilerin, benliklerini ve cihatçi ruhlarini kaybetmeleri
* Ibn Rüst ve Ibn Hazm gibi rasyonalist Endülüslü feylosoflarin meydana getirdikleri fikir anarsisine halkin ve mutasavvif yöneticilerin hazir olmamalari
* Batinilerin yikici faaliyetleri karsisinda, mukavemet edici bilimsellik sürecini olusturamamis olmalari
Balear adalarinda 79 yil (1126-1205) hüküm süren Beni Ganiye melikleri de Murabitlara bagli olarak yasamislardir Akdeniz'in batisinda yer alan bu adalar ülkesinde bundan sonra, egemenligi ele geçirmis olan Sii Muvahhitler'in dönemi de dahil edilecek olursa, müslümanlarin buradaki hakimiyet süreleri, Aragon istilasina kadar, 518 yil sürmüstür
Islam dünyasinin Magrip kanadini olusturan ve Berberi kabileler arasinda Islamin yayilmasini saglayan Murabitlar devleti, Gazzali ekolüne bagli olarak bir asir kadar bölgeye hükmetmis, ancak yukarida ifade edilen sebeplerle ve en çok da,Batini Muvahhitlerin saldirilari ile, 1147'de kesin olarak yikilmistir
Netice:
1- Murabitun hareketi, Sunni/Sufi bir harekettir Islamin coskulu bir biçimde yasandigi ve bu nedenle de kisa sürede yayilarak kita disina tastigi anlasilmaktadir
2- Cihat faaliyetini esas alan bir hareket olmasi, Islam dininin Hristiyan veya putperest olan Berberi kabileler arasinda yayilmasini kolaylastirmistirBu durum tasavvufun, Afrika'nin Islamlasmasinda en üst seviyede katki sagladigini bize göstermektedir
3- Islam dünyasinda çok ciddi bir sorun olan Batini anarsizmi, bu devletin de iç ve dis politikasinin en önemli belirleyicisi olmusturBu yüzden Murabitun hareketinin ilgi alanlarindan biri de, Batinilikle mücadele olmustur Afrika kitasinda Sia'nin yayilmasini engelleyen, tarihsel açidan çok önemli bir görev üstlenmistir
4- Sii Erdebil tarikati hariç tutulacak olursa, Islam dünyasinda devlet kuran ve kendi esaslarini devletin kurumlarinin sekillenmesine yansitan Murabitun hareketi, bu yönü ile Senusilige benzemektedir
5- Islam dünyasinin baska yerlerinde, daha çok toplum içinde "irsad" misyonunu üstlenerek örgütlenmis olan tasavvufi hareketlerden çok farkli olarak, Imam-i Gazali'nin sistemine uygun gelistirilen tasavvuf egitiminin askeri nitelik tasimasi, onun giderek devlet düzenine dönüsmesini de saglamistir
6-Murabitun hareketi, daha çok Afrika'da görülen "ihyaci ve islahatçi" sufiligin bidayetini teskil eder 19 yüzyilda etkin bir sufi hareket olarak karsimiza çikan Senusiligin; hatta 20 yüzyilda Misir ve Suriye'de, etkili siyasi muhalefet örgütlenmesi olarak bilinen Ihvan-i Müslimin hareketinin arka planinda,Murabitlarla baslayan bu ihyaci tarihi gelenek vardir
(1056 – 1147 m)
Mehmet FATSA
Giris: Selman-i Farisi'nin, Iran'in kültür tarihinde temsil ettigi misyon gibi Bilal-i Habesi adinin da Afrika'nin siyasi tarihinde simgesel bir anlami vardir Bu nedenle Islam ordularini komuta edenlerin, kitayi "Bilalilestirmek" gibi bir amaçlarinin daima oldugunu söylemek yanlis degildir Afrika'nin siyah tenli insanlarini gören her bilinçli müslüman Hz Bilal gibi bir sahsiyeti hatirlamadan edememistir Onu, "kölelikten gelmis bir siyah" olarak görmek yerine, "mü'minlerin efendisi" kabul ederek, bütün siyahlari "Bilallestirmek" temel ilke olmustur
Müslümanlar açisindan böyle bir tarihi anlam tasiyan bu topraklar, Batililar için,Pon savasindan bu yana, "istah kabartici bir pasta" olma özelligini bütün çaglar boyunca sürdürmüstür Nitekim, bir "din savasi" gibi gösterilmeye çalisilan Haçli Seferlerinin, aslinda ekonomik amaçlar tasidigini artik herkes bilmektedir Özellikle, kesiflerden sonra yasanan sömürgecilik döneminin, Sanayi devriminden sonra, uluslar arasi emperyalizme dönüsmesi, bu kara kitanin "kara talihi"ni de belirleyen en temel gerekçe olmustur diyebiliriz
Iste bu mütevazi çalisma, önceleri kitanin Islamlasmasini saglayan, daha sonraki asirlarda da, bahsini ettigimiz sömürgecilere karsi örgütlenmis ve önemli basarilar elde etmis sufi hareketlerin, tarihi arka planini ortaya koymayi amaçlamaktadir
Afrika'nin müslümanlasma sürecinin 615 yilinda yasanan "ilk hicret" olayina kadar indigini biliyoruz Hz Ömer döneminde gerçeklestirilen ilk fetihlerden sonra, Ukbe b Nafi ve Musa b Nusayr'in, Berberi kabileler ile mücadaleleri, bu süreçte ayri bir yer teskil eder Özellikle Emevi halifesi Ömer ibn Abdülaziz'in arzusuna uyularak, Berberi kabileler arasina gönderilen bilginlerin, bunda daha fazla etkili oldugu bilinen bir konudur Iskenderiyeli rahip Arius'un "monofizit" ilkelere dayali olarak kurdugu Arianizm mezhebinin, Ortadox Bizans'a ragmen bu kitada yayilmis olmasi ve "gerçek hristiyanliga yakin" ilkeler tasimasi, Islamiyetin de burada yayilmasini kolaylastirici bir neden olarak görülebilir Buna ragmen Islamlasma süreci, yüzyillarca devam etmis, puta tapan ve kötü aliskanliklarini kutsallastiran ilkel kabileler arasinda Islamiyetin köklesmesi kolay olmamistir
Abbasiler döneminin "esitlikçi ve özgürlükçü" politakalari nedeniyle gelisen fikri ve tasavvufi akimlar, ülkenin diger yerlerinde oldugu gibi, Afrika'nin iç kesimlerinde de etkisini göstermis, bir çok mahalli lider veya kabile reisi, Islami kabul ettikten sonra basinda bulundugu kabileler ile birlikte bu akimlardan birine intisap etmistir2
Afrika insaninin mistik yapisi ve gizemli kavramlara olan ilgisinin bir gerekçe olarak kabul edilmesi durumunda, Islamiyet'in daha çok neden tasavvuf kanaliyla bu cografyada yayildigi anlasilmis olur Daha Islam dininin ilk vahyedildigi zamanlarda, Afrikali bir kölenin müslüman olduktan sonra yasadigi "dramatik" hayatin, bir bakima bu cografyada yasayan siyah insanlar için simgesel bir anlaminin oldugunu da unutmamak gerekir
Murabitun hareketinin etkili oldugu miladi 11 ve 12 yüzyillarda Islam dünyasinin genel siyasi durumunun çok da iç açici olmadigi görülmektedir Bagdat merkez olmak üzere Asya'da sembolik gücünü korumaya çalisan Abbasi halifeliginin karsisinda, en ciddi tehdit olarak duran Batini hareketinin3, bütün K Afrika, Suriye, Bati Arabistan ve Sicilya'yi içine alacak sekilde Fatimi devletini, Basra Körfezi'nin kuzeybati havzasi (Kirman)ni içine alacak sekilde de Büveyhogullari devletini kurdugunu görüyoruz Bu iki devletin siiligi yaymaya dayanan politikasi, Batini fikir akimlarina dayanan terör hareketlerinin de güçlenmesine ve Sünni devletlerin içeride zayif düsmelerine imkan saglamistir Fatimilerin, Haçlilari, Islam dünyasi üzerine kiskirtmalarini da bu politikanin bir yansimasi olarak görmek gerekmektedir
Batini devletlerin takip ettikleri politikalarin genel ekseni, tarih boyunca hep Sünni devletleri içeriden zayiflatmaya yönelik olmustur Bu durum Islam dünyasinda, bir tehlike ve tehdit olarak halen devam etmektedirTarihimizde birer Sünni devlet olarak yer almis olan Gazneliler'in, Selçuklular'in, Aksitler'in ve sonraki asirlarda Osmanlilar'in disarida ve içeride en fazla mücadele etmek durumunda kaldiklari akim Batinilik olmustur diyebiliriz4
Çalismamizin konusunu olusturan Murabitun hareketi de, kurulusundan yikilisina kadar Batini fikir akimlari ile mücadele etmek durumunda kalmistir Bu bakimdan Murabitlari önemli kilan faktörlerden biri de Batini hareketlerle mücadele etmis olmalaridir Batinilerin Islam dünyasina ve tarihine yasattiklari sancili süreç, ayrica bir inceleme konusu olarak da ele alinabilir
Murabitun Hareketinin Dogusu: Hareketin lideri olan Abdullah b Yasin, Büyük Sahra ile Fas siniri arasinda yasayan Cuzuli kabilesine mensuptur Ispanya'da Kurtuba sehrinde basladigi tahsiline, bölgenin ünlü fakihi Veccac b Zellu el-Lamti'nin yaninda (Sus'ta) devam etmis ve burada Darülmurabitin adiyla kurulmus olan ilk ribatta egitimini tamamlamistir5
Bu dönemin Afrika müslümanlik tarihine dair fazla bilgi içermeyen kaynaklarin satir aralarinda elde ettigimiz bilgilere bakarak, onun Berberilerden Cüdale kabilesi reisi Yahya b Ibrahim'in davetine uyarak, Büyük Sahra'nin güneyinde yasayan ve kelime-i sahadetten baska Islamla bir iliskisi olmayan kabilelere Islam dinini ögretmeye basladigini ifade edebiliriz6
Abdullah b Yasin'in irsad faaliyetlerinin ilk dönemlerde, bahsi geçen kabileler arasinda umdugu basariyi saglayamadigini görüyoruz Bu nedenle o, kendisine siki bagli kimselerle, Senegal nehri çevresine çekilmis ve bu nehir üzerinde bulunan adada ilk "ribat"tan faaliyetlerini yürütmeye baslamistir Bu degisiklik sonuç vermis, çevredeki kabilelerden, bilhassa Senhacelerin bir kolu olan Lemtune kabilesinde etkili olmusturBöylece, "murabitun" hareketi, merkezi Senegal olmak üzere çevrede yayilmaya baslamistir7
Kaynaklardan ögrenebildigimize göre Murabitlar hareketi sadece bir züht hareketi olarak toplumun degisik kesimleri içinde yayilmakla kalmamis, giderek bir devlet disipliline dönüsmüstür Özellikle Senhaceleri'in bir kolu olan Cudale kabilesi reisi, Islami bilgilere vakif, kültürlü ve cesur bir insan Yahya b Ibrahim'in destegi ile, Murabitun hareketi çevrede bulunan diger kabilelerin de intisabi ile hizla yayilmaya baslamistir
Abdullah b Yasin'in baslattigi bu sufi hareketin, kabileler arasinda yayilip devletlesmesinde, doktrininin ikna ediciligi yaninda, süphesiz hareketin askeri bir disipline dönüsmüs olmasi da yer alir Farkli bölgelerde yasayan kabileler arasinda kurulun ribatlarda meskun muridandan olusan fedailerin, hareketin prensipleri dogrultusunda belirlenmis kurallari uygulamalari ve ticaret yollarinin güvenligini saglamalari ile, bölgede huzur ve adaletin tesisi sonucu kurulan bu devlete, tarihte Murabitun Devleti denilmistir8
Lemtune, Cudale ve Senhace kabilelerinin kendisine baglanmasindan sonra, Abdullah b Yasin, sayilari 30000'i asan, dini ve askeri yönden iyi yetistirilmis bir ordu tesekkül ettirmis ve baslarina da dava arkadasi Yahya b Ibrahim'i, daha sonra da Yahya b Ömer'i getirmistir Sicilmase hakimi Mesut es-Zenati gibi9 mahalli liderlerin halka ve alimlere zulmetmesi üzerine, fetih faaliyetlerine girisilmistir
Murabitlar Devleti: Yahya b Ömer'in sehit düsmesi üzerine, 1056 yilinda "emirü'l-müslimin" ünvani ile Ebubekir b Ömer (lemtuni) is basina getirilmistirBazi kaynaklar, Murabitlar devletinin kurulusunu bu tarihle baslatirlar10Bunun sebebi, esas fetihlerin bundan sonra yasanmasi olmalidir
Islam dinine sikica bagli ve Bati kaynaklarinda "Almovarides" seklinde geçen Murabitlar, ehl-i sünnet mezheplerinden Malikiligi benimsemisler ve cihat düzenine dayanan devletlerinin sinirlarini,Misir'dan Atlas okyanusuna, Nijer havzasindan Ispanya'da Ebro nehrine kadar genisletmislerdirBaskentleri ise Merakes sehridir
Abdullah b Yasin'in manevi liderliginde kurulan ve giderek genisleyen Murabitlar Devleti'nin, Ebubekir b Ömer'in emirligi döneminde büyük fetih hareketine giristigini görüyoruz Ilk hedef olarak Fatimilerin bir kolu olan Sii Sus prensligi ortadan kaldirilmis, iyi yetistirilmis bir komutan olan Yusuf b Tafsin'in de yardimi ile ele geçirilen bu prenslikte sii akidesine son verilip Maliki mezhebinin esaslarina dayanan yeni bir idare kurulmustur Murabitlar bundan sonra Mesmudalar idaresindeki, Magrip topraklarina girmisler ve buranin bir kismini ele geçirmislerdirDaha sonra da, Afrika'nin bati kismina egemen olan Fana Kralligina son vererek, sufi hareketin yayilma alanini da genisletmislerdir 1059'da Temasna bölgesinin hakimi olan putperest Bergavatalarla yapilan savasta Abdullah b Yasin sehit düsmüstür11
Ebubekir b Ömer Lamtuni'den sonra devletin basina sirasi ile su isimler geçmistir:
1- Ebu bekir b Ömer Lamtuni (1056-1061)
2- Nasiruddin Yusuf b Tafsin (1061-1106)
3- Ebu'lHasan Ali b Yusuf (1106-1143)
4- Ebu Yusuf Tafsin b Ali (1143-1145)
5- Ebu Ishak Ibrahim b Tafsin (1145-1146)
6- Ishak b Ali (1146-1147)12
Murabitlar, esas ihtisamli dönemini Yusuf b Tafsin döneminde yasamislardir Onun zamaninda, zahidlerden olusan Islam ordusu, Ispanya'ya çikartma yaparak Hristiyanlari Zellaka Meydan Muharebesinde (1086) agir bir yenilgiye ugratmislardir Diger müslüman emirlerin de itaat etmesi ile Ispanya'da Murabitlar devri baslamis, böylece bölgede Islamin hakimiyeti bir kaç asir daha uzamistir Onlarin bu faaliyetleri, Islam dünyasinda büyük yanki uyandirmis, hatta Abbasi ve Selçuklu hükümdarlari üzerinde büyük tesirleri olan Nizamiye medreselerinin bas rektörü Imam Gazali Hazretleri, Emir Tafsin'i ziyaret için yola çikmis, ancak Misir'a geldiginde vefat haberini duyup geriye dönmüstür
Murabitlarin Ispanya hakimiyeti 1147 yilina kadar, yarim asirdan fazla sürmüstür Onlarin hakimiyeti döneminde yetistirilen Islam bilginleri ve sufilerin gayretleri ile Islam dini, Moritanya, Senegal, Gana, Yeni Gine, Nijerya, Mali ve Gambiya gibi yerlere yayilma imkani bulmustur
Tarihçilerin, bu devletin üç temel nedenden dolayi yikildigini ifade ederler:
* Ispanya'nin alinmasindan sonra, buranin safahat hayatina kendilerini kaptiran, çöl kültürüne bagli Bedevilerin, benliklerini ve cihatçi ruhlarini kaybetmeleri
* Ibn Rüst ve Ibn Hazm gibi rasyonalist Endülüslü feylosoflarin meydana getirdikleri fikir anarsisine halkin ve mutasavvif yöneticilerin hazir olmamalari
* Batinilerin yikici faaliyetleri karsisinda, mukavemet edici bilimsellik sürecini olusturamamis olmalari
Balear adalarinda 79 yil (1126-1205) hüküm süren Beni Ganiye melikleri de Murabitlara bagli olarak yasamislardir Akdeniz'in batisinda yer alan bu adalar ülkesinde bundan sonra, egemenligi ele geçirmis olan Sii Muvahhitler'in dönemi de dahil edilecek olursa, müslümanlarin buradaki hakimiyet süreleri, Aragon istilasina kadar, 518 yil sürmüstür
Islam dünyasinin Magrip kanadini olusturan ve Berberi kabileler arasinda Islamin yayilmasini saglayan Murabitlar devleti, Gazzali ekolüne bagli olarak bir asir kadar bölgeye hükmetmis, ancak yukarida ifade edilen sebeplerle ve en çok da,Batini Muvahhitlerin saldirilari ile, 1147'de kesin olarak yikilmistir
Netice:
1- Murabitun hareketi, Sunni/Sufi bir harekettir Islamin coskulu bir biçimde yasandigi ve bu nedenle de kisa sürede yayilarak kita disina tastigi anlasilmaktadir
2- Cihat faaliyetini esas alan bir hareket olmasi, Islam dininin Hristiyan veya putperest olan Berberi kabileler arasinda yayilmasini kolaylastirmistirBu durum tasavvufun, Afrika'nin Islamlasmasinda en üst seviyede katki sagladigini bize göstermektedir
3- Islam dünyasinda çok ciddi bir sorun olan Batini anarsizmi, bu devletin de iç ve dis politikasinin en önemli belirleyicisi olmusturBu yüzden Murabitun hareketinin ilgi alanlarindan biri de, Batinilikle mücadele olmustur Afrika kitasinda Sia'nin yayilmasini engelleyen, tarihsel açidan çok önemli bir görev üstlenmistir
4- Sii Erdebil tarikati hariç tutulacak olursa, Islam dünyasinda devlet kuran ve kendi esaslarini devletin kurumlarinin sekillenmesine yansitan Murabitun hareketi, bu yönü ile Senusilige benzemektedir
5- Islam dünyasinin baska yerlerinde, daha çok toplum içinde "irsad" misyonunu üstlenerek örgütlenmis olan tasavvufi hareketlerden çok farkli olarak, Imam-i Gazali'nin sistemine uygun gelistirilen tasavvuf egitiminin askeri nitelik tasimasi, onun giderek devlet düzenine dönüsmesini de saglamistir
6-Murabitun hareketi, daha çok Afrika'da görülen "ihyaci ve islahatçi" sufiligin bidayetini teskil eder 19 yüzyilda etkin bir sufi hareket olarak karsimiza çikan Senusiligin; hatta 20 yüzyilda Misir ve Suriye'de, etkili siyasi muhalefet örgütlenmesi olarak bilinen Ihvan-i Müslimin hareketinin arka planinda,Murabitlarla baslayan bu ihyaci tarihi gelenek vardir