Müminler Eleştirilerinde İyiliği Emredip, Kötülükten Sakındırırlar

meridyen2

Kayıtlı Üye
Müminler Eleştirilerinde İyiliği Emredip, Kötülükten Sakındırırlar

muminler_elestirilerinde_iyiligi_emredip_kotulukten_sakindirirlar_tr.jpg


Müminlerin eleştirilerini din ahlakına göre yaşamayan toplumlarda yapılan eleştirilerden ayıran yönler nelerdir?

Müminlerin eleştirileri, eleştirilen kişiye niçin fayda sağlar?

Bir kişinin hata ve eksikliklerini göstermek ve o kişinin bu eksikliklerini düzeltmek amacıyla yapılan eleştiri kişiye fayda sağlar. Ancak günümüzde eleştirilerin çoğu kötülemeyi, yanlış yönleri açığa çıkarmayı hedefler ve karşı tarafın incinip kırılmasına dikkat edilmeden, bilmiş bir üslupta, kişisel çıkarlara ters düşen durumlarda yapılır. Ancak bu tarzda yapılan eleştirinin karşı tarafa bir fayda sağlamak amacıyla yapılmadığı açıktır. Din ahlakından uzak toplumlarda sıkça yapılan bu eleştiri tarzı Kuran ahlakında asla yeri olmayan yanlış bir tavırdır.

Din Ahlakından Uzak Bir Toplumda Yapılan Eleştiri Nefsani Nedenlere Dayanır

Müminlerin din ahlakına göre yaşamayan insanlardan çok önemli bir farkı vardır. Din ahlakına göre yaşamayan insanlar birbirlerinde gördükleri kusurları, genellikle o kişiye duydukları öfkeden dolayı dile getirirler. Yoksa, karşı tarafın daha iyi olmasına yönelik bir amaçları yoktur. İstedikleri sadece, bu kişinin kendilerini rahatsız eden, kendi menfaatlerine zarar verdiğini düşündükleri, hayat kalitelerini bozan özelliklerinden kurtulmalarıdır. Böylece kendileri de bu sıkıntılardan kurtularak daha iyi bir hayat yaşayabilmeyi umarlar.

Söz konusu kişilerin bu bakış açıları, karşı tarafa yaptıkları eleştirilerin içeriğinden de kolaylıkla anlaşılır. Konular, yalnızca eleştiriyi yapan kişi merkezlidir. Bu kişi, kendisiyle bağlantılı olmayan konularda, karşısındaki kişinin ne tür kusurları olduğuyla ilgilenmez. Ama kendisi söz konusuysa, en küçük bir detayı bile bir eleştiri malzemesi yapar.

Eleştiride kullanılan üslup ise, yine bu bakış açısını ortaya koyan bir başka önemli delildir. Bu kişiler, karşı tarafta kendilerine dokunan yanlış bir tavır gördüklerinde öfkeye kapılırlar. Ve içlerindeki bu kızgınlığı hiç düşünmeden ve hiç bekletmeden dışa vururlar.

Müminler Eleştirilerinde İyiliği Emredip, Kötülükten Sakındırırlar

Müminler eleştirilerinde Kuran ahlakını yaşamaya teşvik ederler. Çünkü Kuran’da müminlerin insanları hayra çağırmak, onlara iyiliği anlatmak ve kötülükten sakındırmakla yükümlü oldukları bildirilmektedir:

“Sizden; hayra çağıran, iyiliği (marufu) emreden ve kötülükten (münkerden) sakındıran bir topluluk bulunsun. Kurtuluşa erenler işte bunlardır.” (Al-i İmran Suresi, 104)

Bu ayetin bir gereği olarak, Müslümanlar hem birbirlerini hem de diğer insanları Allah’ın beğeneceği ahlaka yöneltmeye çalışırlar. Kuran’da müminlere ‘sözün en güzelini’ söylemeleri emredilmektedir. Bu nedenle iman edenler akıllarını ve vicdanlarını en güzel şekilde kullanarak eleştiri yaparlar, karşılarındaki insanlara en faydalı olacak sözü söylemeye çalışırlar. Bu kimselerin eksik ya da hatalı yönlerinin, Kuran ahlakından uzak kalmış olmalarından, bilgisizlik ya da cahilliklerinden kaynaklanabileceğini bilerek onlara şefkat ve merhamet dolu bir üslupla yaklaşırlar. Kendilerinin de Kuran ahlakını öğrenmeden önce hatalı bir tavır içerisinde olduklarını ve ancak Allah’ın rahmeti sayesinde güzel bir ahlaka erişebildiklerini unutmazlar.

Müminler Eleştiri Yaparken Karşı Tarafa Zarar Verecek Bir Üslup Kullanmazlar

Kuran’ın “Artık sen, öğüt verip-hatırlat. Sen, yalnızca bir öğüt verici-bir hatırlatıcısın. Onlara ‘zor ve baskı’ kullanacak değilsin.” (Ğaşiye Suresi, 21-22) ayetleriyle hatırlatıldığı gibi, Yüce Allah Müslümanlara eleştiri yaparken sadece güzel sözle öğüt vermeleri gerektiğini, hidayeti verecek olanın ise Zatı olduğunu hatırlatmaktadır. “Rabbinin yoluna hikmetle ve güzel öğütle çağır ve onlarla en güzel bir biçimde mücadele et...” (Nahl Suresi, 125) ayetinde bildirildiği gibi müminler ‘en güzel üslupta’ eleştiri yapmaya davet edilir.

Bir başka ayette ise “...onlara öğüt ver ve onlara nefislerine ilişkin açık ve etkileyici söz söyle” (Nisa Suresi, 63) şeklinde bildirildiği gibi, Müslümanlar hataya düşen insanların nefislerine yönelik açık ve etkileyici sözler söyleyerek doğrudan karşı tarafın vicdanına hitap ederler. Ancak hiçbir zaman kibirlenerek, kendilerini üstün görerek konuşmazlar. Son derece saygılı ve itidalli bir üslup kullanır, karşı tarafa olumlu ve yapıcı bir bakış açısıyla yaklaşırlar. Bu kimseleri akılcılığa ve samimiyete çekecek konuşmalar yaparlar. İçerisinde bulundukları hatalı durumdan vazgeçmeleri, daha güzel bir tavra yönelmeleri için ahireti, hesap gününü, Allah’ın söylenen her sözü duyduğunu, her tavrı gördüğünü hatırlatarak onları Allah’tan korkup sakınmaya davet ederler.

Müminler Eleştiriyi Allah Rızası İçin Yaparlar

Allah’ın Müslümanlara verdiği bu sorumluluk, aynı zamanda müminler arasındaki dostluğu geliştiren, aralarındaki sıcaklığı, yakınlığı, güveni artıran çok değerli bir ahlak özelliğidir. İman eden her insanın bu bakış açısını alması çok önemlidir. Güvendiği, aklı başında, samimi bir mümin, bir kişiye bir tavsiyede bulunuyorsa; karşı tarafın o kişi hakkında hiç şüpheye kapılmaması; sözlerinin ardında hiçbir art niyet olmadığını bilmesi ve bundan dolayı da eleştiriden hiçbir rahatsızlık duymadan istifade edebilmesi gerekir. Din ahlakının yaşanmadığı toplumlarda insanların ‘eleştiri yapmak’ ile kastettikleri gibi, bir müminin asla kavga çıkartmak, tartışmak, karşı tarafı rencide etmek, küçük düşürmek, aşağılamak, alay etmek, ona karşı büyüklük taslamak, huzursuzluk çıkartmak, öfkeyi deşarj etmek, intikam almak gibi amaçları olmayacağından kesin emin olmalıdır.

Her zaman için, “Bu benim Müslüman kardeşim; eğer o bana bir tavsiyede bulunuyorsa, mutlaka samimi olarak bu konuda eksik olduğumu düşündüğü içindir. Tüm bu sözleri, benim daha iyi olmamı, Kuran ahlakını yaşamamda bir eksiklik olmasını istemediği içindir. Bu kişi Allah’tan korkan, hesap gününe, ahirete, Kuran’a iman eden bir insan. Art niyetli olması, benim zararıma bir şey yapması -Allah’ın izniyle- mümkün değil. Bu nedenle içim çok rahat olsun. Eleştirildiğim için huzursuzluk duyacağım, şüpheleneceğim, tedirgin olacağım hiçbir şey yok. Allah beni Müslümanlarla destekliyor. Allah eksikliklerimi ve bunları nasıl telafi edeceğimi mümin kardeşlerim vesilesiyle bana duyurtuyor. Elhamdülillah, inşaAllah en iyi şekilde istifade etmeye çalışacağım.” diye olumlu düşünerek içerisinde bulunduğu bu durumdan sevinç duymalıdır.

Din ahlakına göre yaşamayan toplumlarda, çocukluklarından itibaren insanlara gizli ya da açık bir dille verilen, “Eleştiri kötü bir şeydir.”, “Kimse eleştirilmek istemez.”, “Eleştiri, insanı çok olumsuz etkiler.”, “Eleştiri yapan insanlar eleştirdikleri kişiye mutlaka kızgın ve öfkelidirler.” gibi telkinlerin tamamı Kuran ahlakına göre yanlıştır.

Bu tarz toplumlarda bu kurallar geçerli olabilir, ama müminler bu bakış açısından tamamen uzaktırlar. Bir mümin, bu telkinleri ne kadar almış olursa olsun, Müslümanlar arasında bu kuralların asla geçerli olmayacağını bilmenin güveni ve rahatlığı içerisinde olmalıdır. Çünkü müminler dünyanın en güzel ahlaklı, en samimi, en güvenilir, en doğru sözlü ve en içi-dışı bir insanlarıdır. Bu nedenle Allah’tan korkan insanlardan gelen eleştiriler, bir Müslüman için çok büyük bir nimettir.

Eleştiri Müslümanların İmanlarının Artmasına Vesile Olur

Yüce Allah, Kuran’da Müslümanların hatalarında bile bile ısrar etmediklerini şöyle bildirmiştir:

“... Bir de onlar yaptıkları (kötü şeylerde) bile bile ısrar etmeyenlerdir.” (Al-i İmran Suresi, 135)

Bir Müslüman hayatı boyunca çeşitli hatalar yapabilir, yanlışa düştüğü anlar olabilir. Ancak yaptığı hata, içinde bulunduğu yanlış tavır Müslüman bir kardeşi tarafından kendisine hatırlatıldığında, hemen doğruyu görüp ona yönelebilir. Hatasından dolayı Allah’tan bağışlanma diler ve Rabbimiz’in kendisini affetmesini umar. Bu nedenle, Müslümanların birbirlerine öğüt verip hatırlatmada bulunmaları, yanlış birşey gördüklerinde birbirlerini uyarmaları son derece önemli ve değerli bir özelliktir. Allah’ın izniyle, Müslümanların daha iyiye, doğruya ve güzele yönelmelerine vesile olur.

Kendisine yanlışı gösterildiğinde dinlememek, öğüt verildiğinde öğüt almamak ise Müslümanların çok sakınmaları gereken kötü bir ahlak özelliğidir. Kuran ayetlerinde öğüt almaktan kaçınan insanların durumu şöyle haber verilmiştir:

“Şu halde, eğer ‘öğüt ve hatırlatma’ bir yarar sağlayacaksa, ‘öğüt verip hatırlat.’ Allah’tan ‘İçi titreyerek korkan’ öğüt alır-düşünür. ‘Mutsuz-bedbaht’ olan ondan kaçınır.” (Ala Suresi, 9-11)

Dolayısıyla Müslümanlar, birbirlerine her konuda rahatlıkla öğüt verebilmeli, yaptıkları hizmette bazı kusur veya hatalar oluyorsa bunu da birbirlerine rahatlıkla söyleyebilmelidirler. Öğüt alan Müslümanın yapması gereken ise, gelen eleştiriyi hemen kabul etmek, samimi bir biçimde düşünmek ve bunu daha doğruya ilerlemek için bir vesile saymaktır. Kuran ahlakını yaşayan ve sünnet-i seniyyeye uyan her Müslümanın yapması gereken budur.
(makale harun yahya)

Bu makale, İlmi Araştırma Dergisi 81. sayı (Mart 2011) 46. sayfada yayınlanmıştır.
 
bayigram takipçi satın al instagram beğeni satın al instagram takipçi satın al tiktok takipçi satın al Buy Followers bugün haber
vozol puff
Geri
Üst