meridyen2
Kayıtlı Üye
Müminler Cennette Yüce Allah'ın İzzet Ve İkramı İle Ağırlanacaklardır
Rabbimiz dünya hayatları süresince Kendisini razı edecek güzel davranışlarda bulunan, Kuran ahlakına bağlı yaşayan müminleri sonsuz cennet hayatıyla müjdeler. Allah onları bu mekanda sonsuza kadar ağırlayacak ve bitmeyen bir şölenle ödüllendirecektir.
Allah kullarına henüz dünya hayatlarında iken çok güzel ve çeşitli nimetler sunmaya başlar. Ancak dünya hayatındaki nimetler hem iman edenler, hem de inkar edenler içindir. Oysa dünyadakilere göre çok kusursuz ve eşsiz olan cennet nimetleri, sadece cennette yaşamaya layık olan salih müminler için hazırlanmıştır. Mümin kullarını sonsuz nimetleriyle müjdeleyen Allah, Araf Suresinde bu gerçeği iman edenlere şöyle bildirmektedir:
De ki: Allahın kulları için çıkardığı ziyneti ve temiz rızıkları kim haram kılmıştır? De ki: Bunlar, dünya hayatında iman edenler içindir, kıyamet günü ise yalnızca onlarındır... (Araf Suresi, 32)
Müminler cennetin kapılarında melekler tarafından karşılanacaklar ve sonsuza kadar sürecek olan muhteşem hayatlarına başlayacaklardır. Dünyadaki hayatları boyunca bu sonsuz hayatları için hazırlanmış olan muttakiler, cennetin kapılarından itibaren Allahın bol ikramının olduğu eşsiz bir şölen ile karşılaşacaklardır. Bu, dünya hayatındaki iyiliklerine karşılık bir mükafat olarak sonsuza kadar devam edecek bir şölendir.
Bir hadiste Peygamberimiz (sav), Yüce Allah'ın salih kulları için ahirette "hiçbir gözün görmediği, hiçbir kulağın duymadığı ve hiçbir beşerin kalbine gelmeyen birtakım nimetler" olacağından bahsetmiştir. [Ölüm-Kıyamet-Ahiret ve Ahirzaman Alametleri, s. 306/497]
Müminler henüz dünyada iken, aynı büyük bir şölene hazırlanır gibi gerek ahlak olarak, gerekse akıl ve ruh güzelliği olarak kendilerini cennet için hazırlarlar. Belki birkaç saniye, belki de birkaç on dakika sonra ölüm melekleriyle karşılaşıp, ahiret hayatlarına geçebileceklerini bildiklerinden çok ciddi bir çaba içindedirler. İnsan aklının kavramakta zorlandığı sonsuzluk boyunca devam edecek büyük bir baloya, muhteşem bir ziyafete hazırlanır gibi heyecan ve neşe içinde Allahın rızasını kazanmak için salih amellerde bulunurlar.
Yüce Allahın İkramı Cennetin Kapılarının Açılmasıyla Başlar
Cennetin kapılarının kendilerine açılmasıyla birlikte bu sonsuz şölen içinde yaşamaya başlayan müminler, eşleriyle birlikte ne çok güneşli ne de soğuk olan, gölge bir mekanda, kendileri için hazır bulunan tahtlara yaslanarak, kendilerine sunulan nimetlerin tadına varırlar. Orada nefislerinin arzuladığı her nimet ve onların akıllarından geçmeyen milyonlarcası hizmetlerine sunulmuştur. Gözlerini ne yöne çevirirlerse çevirsinler karşılarına hep kendileri için hazırlanmış nadide güzellikler çıkar. Çünkü Allah onların etrafını eşsiz bir mülk ve nimetle donatmıştır. Nitekim Kuranda bildirilen Her nereye baksan, bir nimet ve büyük bir mülk görürsün (İnsan Suresi, 20) ayetiyle cennetteki bu ihtişama dikkat çekilmiştir.
Eşsiz güzelliğe sahip cennet hurileri ve gılmanları tarafından etraflarında dolaşılarak, kaynaktan doldurulmuş kadehlerle bembeyaz bir içecek ikramı yapılır. İçeceklerin kimisi içine zencefil karıştırılmış özel bir tada sahiptir. Onlar ise bu sırada Allahın rızasına ve cennet hayatına kavuşmuş olan gelmiş geçmiş tüm iman edenlerle birlikte karşılıklı tahtlarda otururlar. Yedikleri, içtikleri herşey tam onların hoşuna gidecek şekilde hazırlanmıştır. Örneğin tertemiz cennet içkisinin ikramı sırasında kullanılan kaplar ve kadehler billurdan ve gümüşten yapılmadır. Yine oturdukları yerden rahatça ellerini uzatıp koparacakları kadar yakın meyve ağaçları vardır. Bu ağaçlar hem taze meyve dolu oldukları için, hem de devşirilmeleri kolay olduğu için müminler için büyük nimettirler.
Yüce Allahın Cennetteki İkramı Sonsuzdur
İkram, müminlerin ahlakında önemli bir yer tutar. Müminler kendilerine gelen misafirlerine Allahın nimetlerinden ikram etmekten ayrı bir zevk duyarlar. Kuranda Hz. İbrahim (a.s.)ın güzel ahlakı bu konuda örnek verilir. Hz. İbrahim (a.s.)ın kendisine insan görünümünde gelen meleklere, onlara hissettirmeden güzel bir ikramda bulunduğu ayetlerde hikmetli şekilde haber verilmiştir. Yiyeceklerin en güzelini seçerek yaptığı bu ikram Allahın elçisinin ince düşünceli tavrını ve güzel ahlakını göstermektedir. Ayette Hz. İbrahim (a.s.)ın bu üstün ahlakı şöyle bildirilmiştir:
Andolsun, elçilerimiz İbrahime müjde ile geldikleri zaman; Selam dediler. O da: Selam dedi (ve) hemen gecikmeden kızartılmış bir buzağı getirdi. (Hud Suresi, 69)
Dünyadayken güzel ahlaklarıyla öne geçmiş olan müminlere de, cennetteki sonsuz hayatları boyunca sürekli bir ikram vardır. Etraflarında hep Allahın dostları, güzel ahlaklı müminler olacak ve onlarla birlikte büyük bir huzur, neşe ve mutlulukla dolu sonsuz bir hayat yaşayacaklardır. Çünkü müminler; Allahın dünyadayken kendilerine nasip ettiği nimetlere hep şükürle karşılık veren, tüm bunlara kendilerine Allahı ve Onun vadettiği cenneti hatırlattıkları için sevgi duyan insanlardır. Bunları Allahı razı etmek için kullanırken, Rabbimize cennetteki asıllarını nasip etmesi için dua etmektedirler. Allah da bu ahlaklarına bir karşılık olarak onlara sonsuza kadar dünya nimetlerinin asıllarını ikram edecektir. Cennetin önemli bir özelliği de buradaki ikramın diğer nimetlerde de olduğu gibi sürekli olmasıdır. Bunlarda ne bir bozulma, ne bir çürüm, ne de bir yıpranma olmaz. Hepsi yepyeni, tertemiz ve taptaze bir şekilde sonsuza kadar nimet olma özelliklerini korurlar.
Yüce ikram sahibi olan Allah Kendisine teslim olmuş bir kalp ile gelen samimi kulları için sonsuza kadar muhteşem bir hayat hazırlamıştır. Orada onların isteyip arzu ettikleri herşey en güzel şekliyle hazırdır. Nefislerinin arzu ettiği, gönüllerinin istediği her türlü nimet diledikleri anda emirlerine amade kılınmıştır. Onlar için orada sonsuz bir ağırlanma ve sonsuz bir konuklama vardır. Çünkü orası dünya hayatına kanmayan, Allahın rızasından sapmayan samimi insanların sonsuz yurtları, sonsuz mekanlarıdır:
Sabrettiğinize karşılık selam size. (Dünya) Yurdun(un) sonu ne güzel.(Rad Suresi, 24)
Sayın Adnan Oktar insanların, cennetteki nimetlere sonsuza kadar şaşıracaklarını anlatıyor:
ADNAN OKTAR: Bu dünya çok eksik. Sabah kalkıyor insan, elini yüzünü yıkaması gerekiyor. Bin bir türlü işlemden geçiyor insan sabahları. Üstünü, başını giyip sokağa çıkıncaya kadar en az bir saat, bir buçuk saat uğraşıyor kendiyle. Acziyle savaşıyor, acizliklerle savaşıyor. Ahirette, cennette öyle acizlikle savaşmak yok. Ne güzel. Cennete gidiyor, inşaAllah; alışmış ya elini yüzünü yıkamaya, elini yüzünü yıkayacak, 48 saat geçmiş, gerek yok. 72 saat geçiyor, yine gerek yok. 72 gün geçiyor, yine gerek yok. Bu, çok hoşuna gidiyor. Mesela hanımlar makyaj yaparlar oysa cennette makyaj diye bir konu yok, doğal olarak zaten çok güzel. Doğal, hiçbir ihtiyacı yok. Yani acıkmıyor, susamıyor, doktora gitmeye ihtiyacı yok, grip olmuyor, nezle olmuyor, saç tıraşına ihtiyacı yok, sakal tıraşına ihtiyacı yok, bakıma ihtiyacı yok, saçını taramaya ihtiyacı yok. Cennette, her gün onun şaşkınlığı içerisinde olacak insan, her gün. Ne kadar zaman? Sonsuza kadar, sonsuza kadar şaşıracak. Koltuğa oturuyor, oh, ne güzel diyor, halbuki yorgun değil. Ama alışmış ya dünyada yorgunluğa, bir türlü unutamadığı için dünyadaki yorgunluğu, koltuğa her oturuşunda onun sevinci içinde oluyor. Irmakları görüyor, aralardan geçen küçük su arkları, hayran hayran seyrediyor. Dünyada alışmış ya susuzluğa, zorluğa, sıkıntıya; doyamıyor. Mesela cennet mobilyalarına baka, baka, baka, baka doyamıyor. En ihtişamlıları burada işte; bakın, bunlar Versace sandalye; bunlar cennet sandalyesinin yanında kütük bile değil, hiçbir şey değil. Cennet çiçeklerinin yanında buradaki en ala çiçek bile hiçtir yani çok azdır değeri. Mesela bakın burada, her yerde spot var, burayı aydınlatmak için. Cennette kaliteli aydınlık var, bu tarz değil, her şey kendinden ışıkl, yani ışık kaynağı olmadan aydınlık. Öğle saatleri gibi aydınlık.
Her yer temiz, ayakkabıya vs. ihtiyacın yok, yalın ayak gez istiyorsan. İstiyorsan ayakkabıyla gez, hoşuna gidiyorsa. Her yer gıcır gıcır temiz. Şimdi sokağa çıktın mı hemen yıkanman gerekiyor. Bir yere dokunduğunda insan rahat edemiyor. Cennette her yer temiz; mesela cennet bahçesine giriyorsun, oturuyorsun hiçbir şekilde kirlenmiyorsun. Mümkün mü şimdi? Sokakta oturduğun zaman toz toprak içinde kalırsın, eve girecek halin kalmaz. Susama hissi var devamlı su içmek gerekiyor. Devamlı yemek yemek gerekiyor. Çok güzel sofra da olsa hemen doyuyor insan.
Cennette, 150 ton yesen doymazsın ve 150 ton insanda 150 gram ağırlık yapmaz. Hiç ağırlık yapmıyor, istediğin kadar yiyorsun. Bal ye, baklava ye, istediğini ye; ne kilo alma var, ne kolesterol var. Kolesterol, özel yaratılmıştır dünyada; birşey yediğinde hasta olacağını bilirsin, yiyemezsin; kilo alacağını bilirsin, yiyemezsin. Acz olarak yaratılmıştır, özel olarak yaratılmıştır. Zaten anında da doyarsın. Mesela hiçbir meyve suyu insanı tam doyurmuyor. Limonata diyorsun, belli bir derecede insanın hoşuna gider; meyve suyu ve limonata. Cennet içkisine, Allah özel dikkat çekmiş. Şiddetli zevk veren, çok şiddetli zevk veren bir içkidir.
Mesela çok sevimli kuzu oluyor; şimdi sarılamazsın ki, kirli, sarılmak mümkün değil. Kediler de öyle, bugün baktım, hayvan tedirgin anne olduğu için. Ama cennette, gel buraya dersin, hemen geleyim der, inşaAllah. Yavruya, gel buraya dersin; zıplar, kucağına oturur. Nur gibi tertemiz, kirlenmezsin. Dünyada kedi tüyü hastalığa sebep oluyor diye elleyemezsin, kedi tırnağı da öyle, tırmalıyor. Cennet kedisi tırmalamaz. Cennet kuzusunda kir olmaz. Özel olarak, aczin binbir çeşidini Allah yaratıyor, düşünelim diye. (Sayın Adnan Oktarın 21 Haziran 2011 tarihinde A9 TV ve Kaçkar TVde canlı olarak yayınlanan sohbetinden)
Peygamberimiz (sav)in Cennet İle İlgili Bazi Hadisleri
... Oraya giren kimseye nimetler ihtiyaç olmaksızın gelir. Orada ebedi olarak yaşar. Ölmez, elbisesi eskimez ve gençliği de gitmez. [Ramuz el-Ehadis-1, s. 200/6]
... oraya giren mutlu olur, umutsuz olmaz, ebedi olur, ölmez. Ne giydikleri eskir, ne de gençlikleri tükenir. [Büyük Hadis Külliyatı-5, s.408/10088]
Cennette, yay kadar bir yer, Güneş'in üzerine doğduğu veya battığı şeyden (dünyadan) daha hayırlıdır. [(Buhari, Müslim, Tirmizi), Kütüb-i Sitte-14, s. 429/2]
Muhakkak ki cennette (mümin için) içi boşaltılmış bir tek inciden bir çadır vardır. Bu çadırın eni altmış mil (yaklaşık 100 km) mesafe genişliğindedir. Bunun her köşesinde (mümine mahsus) birtakım ev halkı vardır ki onlar başkalarını (yani birbirlerini) göremezler. (Ancak) Mümin onları dolaşıp ziyaret eder. [Tezkireti'l Kurtubi, s. 325/560]
Sidretü'l-Münteha ağacının meyvesinden her bir meyve yarılınca içinden yetmiş iki renk ve çeşit yemek çıkar ki orada öbürüne benzeyen hiçbir renk ve çeşit yoktur. [Tezkireti'l Kurtubi, s. 312/517]
Muhakkak cennette bir çarşı vardır ki melekler orayı ziyaret ederler. Orada gözlerin mislini görmediği, kulakların duymadığı ve kalplere gelmeyen nimetler vardır. Canımızın istediği herşey bize getirilir. Fakat orada satılan ve satın alınan hiçbir şey yoktur. O çarşıda cennet halkının bazısı diğer bazısı ile karşılaşır. Yüksek menzil ve mevki sahibi döner de mevki bakımından kendinden aşağı derece olan kimse ile karşılaşır. Onların içinde herhangi bir şeyi eksik olan kimse yok ki karşılaştığının üzerine gördüğü süs elbiselerinden dolayı rahatsız olsun. Sözünün sonu gelmeden üzerinde daha güzel bir kıyafet bürünür. Şu muhakkak ki cennette hiçbir kimsenin üzülmesi, kederlenmesi yoktur. [Tezkireti'l Kurtubi, s. 325-326/563]
Şüphesiz ki cennette bir çarşı vardır. Fakat orada hiçbir şeyi satın almak ve hiçbir şeyi satmak yoktur. Ancak erkekler ve kadınlar suret ve şekilleri vardır. Binaenaleyh orada hangi kılığı istediğinde ona girecektir. [Tezkireti'l Kurtubi, s. 326/564]
Cennet ehlinin en aşağı derecede olanının baş ucunda 10.000 hizmetçi, her hizmetçinin elinde farklı renkte altın ve gümüşten iki sahan ve içlerinde ayrı ayrı meyveler vardır. En son yediğini de ilk iştiha (açlıktan gelen istek, haz) ile yer... [Ramuz el-Ehadis-1, s. 71/5]
... Orada muazzam köşkler, geniş nehirler, bol ve olgun meyveler, güzel ve dilber zevceler (kadın, eş), ebedi pek çok ve renkli güzel elbiseler vardır. Orası yüksek, güzel ve selim yurtlardan parlak hayat sürülen bir yerdir... [Ramuz el-Ehadis-1, s. 170/1]
"Allah Teâla Hazretleri ferman etti ki: "Ben Azimu'ş-Şân, salih kullarım için gözlerin görmediği, kulakların işitmediği ve insanın hayal ve hatırından hiç geçmeyen nimetler hazırladım." [(Buhari, Müslim, Tirmizi), Kütüb-i Sitte-14, s. 4419/1]
Cennetin en önemli özelliklerinden biri, sonsuz bir ihtişam, göz kamaştırıcı bir zenginlik ve estetiğe sahip olmasıdır. Bu zenginlik, estetik ve ihtişam Rabbimizden gelen bir lütuf, izzet ve ikramdır.
Allah, mümin erkeklere ve mümin kadınlara içinde ebedi kalmak üzere, altından ırmaklar akan cennetler ve Adn cennetlerinde güzel meskenler vaadetmiştir. Allah'tan olan hoşnutluk ise en büyüktür. İşte büyük kurtuluşve mutluluk budur. (Tevbe Suresi, 72)
Cennet, büyük zevk ve lezzetlere sahiptir. Ancak cennetin tüm bunlardan çok daha üstün olan en büyük nimeti, ayette de bildirildiği üzere Allah'ın rızasıdır. Müminin Allah'ın rızasını kazanabilmiş olmasından dolayı hissettiği sevinç ve huzurdur. Dahası, Allah'ın verdiği herşey için O'ndan razı olmanın, O'na daimi bir şükür içinde bulunmanın verdiği asıl mutluluktur
(makale harun yahya)
Bu makale, İlmi Araştırma Dergisi 89. sayı (Kasım 2011) 52. sayfada yayınlanmıştır.
Rabbimiz dünya hayatları süresince Kendisini razı edecek güzel davranışlarda bulunan, Kuran ahlakına bağlı yaşayan müminleri sonsuz cennet hayatıyla müjdeler. Allah onları bu mekanda sonsuza kadar ağırlayacak ve bitmeyen bir şölenle ödüllendirecektir.
Allah kullarına henüz dünya hayatlarında iken çok güzel ve çeşitli nimetler sunmaya başlar. Ancak dünya hayatındaki nimetler hem iman edenler, hem de inkar edenler içindir. Oysa dünyadakilere göre çok kusursuz ve eşsiz olan cennet nimetleri, sadece cennette yaşamaya layık olan salih müminler için hazırlanmıştır. Mümin kullarını sonsuz nimetleriyle müjdeleyen Allah, Araf Suresinde bu gerçeği iman edenlere şöyle bildirmektedir:
De ki: Allahın kulları için çıkardığı ziyneti ve temiz rızıkları kim haram kılmıştır? De ki: Bunlar, dünya hayatında iman edenler içindir, kıyamet günü ise yalnızca onlarındır... (Araf Suresi, 32)
Müminler cennetin kapılarında melekler tarafından karşılanacaklar ve sonsuza kadar sürecek olan muhteşem hayatlarına başlayacaklardır. Dünyadaki hayatları boyunca bu sonsuz hayatları için hazırlanmış olan muttakiler, cennetin kapılarından itibaren Allahın bol ikramının olduğu eşsiz bir şölen ile karşılaşacaklardır. Bu, dünya hayatındaki iyiliklerine karşılık bir mükafat olarak sonsuza kadar devam edecek bir şölendir.
Bir hadiste Peygamberimiz (sav), Yüce Allah'ın salih kulları için ahirette "hiçbir gözün görmediği, hiçbir kulağın duymadığı ve hiçbir beşerin kalbine gelmeyen birtakım nimetler" olacağından bahsetmiştir. [Ölüm-Kıyamet-Ahiret ve Ahirzaman Alametleri, s. 306/497]
Müminler henüz dünyada iken, aynı büyük bir şölene hazırlanır gibi gerek ahlak olarak, gerekse akıl ve ruh güzelliği olarak kendilerini cennet için hazırlarlar. Belki birkaç saniye, belki de birkaç on dakika sonra ölüm melekleriyle karşılaşıp, ahiret hayatlarına geçebileceklerini bildiklerinden çok ciddi bir çaba içindedirler. İnsan aklının kavramakta zorlandığı sonsuzluk boyunca devam edecek büyük bir baloya, muhteşem bir ziyafete hazırlanır gibi heyecan ve neşe içinde Allahın rızasını kazanmak için salih amellerde bulunurlar.
Yüce Allahın İkramı Cennetin Kapılarının Açılmasıyla Başlar
Cennetin kapılarının kendilerine açılmasıyla birlikte bu sonsuz şölen içinde yaşamaya başlayan müminler, eşleriyle birlikte ne çok güneşli ne de soğuk olan, gölge bir mekanda, kendileri için hazır bulunan tahtlara yaslanarak, kendilerine sunulan nimetlerin tadına varırlar. Orada nefislerinin arzuladığı her nimet ve onların akıllarından geçmeyen milyonlarcası hizmetlerine sunulmuştur. Gözlerini ne yöne çevirirlerse çevirsinler karşılarına hep kendileri için hazırlanmış nadide güzellikler çıkar. Çünkü Allah onların etrafını eşsiz bir mülk ve nimetle donatmıştır. Nitekim Kuranda bildirilen Her nereye baksan, bir nimet ve büyük bir mülk görürsün (İnsan Suresi, 20) ayetiyle cennetteki bu ihtişama dikkat çekilmiştir.
Eşsiz güzelliğe sahip cennet hurileri ve gılmanları tarafından etraflarında dolaşılarak, kaynaktan doldurulmuş kadehlerle bembeyaz bir içecek ikramı yapılır. İçeceklerin kimisi içine zencefil karıştırılmış özel bir tada sahiptir. Onlar ise bu sırada Allahın rızasına ve cennet hayatına kavuşmuş olan gelmiş geçmiş tüm iman edenlerle birlikte karşılıklı tahtlarda otururlar. Yedikleri, içtikleri herşey tam onların hoşuna gidecek şekilde hazırlanmıştır. Örneğin tertemiz cennet içkisinin ikramı sırasında kullanılan kaplar ve kadehler billurdan ve gümüşten yapılmadır. Yine oturdukları yerden rahatça ellerini uzatıp koparacakları kadar yakın meyve ağaçları vardır. Bu ağaçlar hem taze meyve dolu oldukları için, hem de devşirilmeleri kolay olduğu için müminler için büyük nimettirler.
Yüce Allahın Cennetteki İkramı Sonsuzdur
İkram, müminlerin ahlakında önemli bir yer tutar. Müminler kendilerine gelen misafirlerine Allahın nimetlerinden ikram etmekten ayrı bir zevk duyarlar. Kuranda Hz. İbrahim (a.s.)ın güzel ahlakı bu konuda örnek verilir. Hz. İbrahim (a.s.)ın kendisine insan görünümünde gelen meleklere, onlara hissettirmeden güzel bir ikramda bulunduğu ayetlerde hikmetli şekilde haber verilmiştir. Yiyeceklerin en güzelini seçerek yaptığı bu ikram Allahın elçisinin ince düşünceli tavrını ve güzel ahlakını göstermektedir. Ayette Hz. İbrahim (a.s.)ın bu üstün ahlakı şöyle bildirilmiştir:
Andolsun, elçilerimiz İbrahime müjde ile geldikleri zaman; Selam dediler. O da: Selam dedi (ve) hemen gecikmeden kızartılmış bir buzağı getirdi. (Hud Suresi, 69)
Dünyadayken güzel ahlaklarıyla öne geçmiş olan müminlere de, cennetteki sonsuz hayatları boyunca sürekli bir ikram vardır. Etraflarında hep Allahın dostları, güzel ahlaklı müminler olacak ve onlarla birlikte büyük bir huzur, neşe ve mutlulukla dolu sonsuz bir hayat yaşayacaklardır. Çünkü müminler; Allahın dünyadayken kendilerine nasip ettiği nimetlere hep şükürle karşılık veren, tüm bunlara kendilerine Allahı ve Onun vadettiği cenneti hatırlattıkları için sevgi duyan insanlardır. Bunları Allahı razı etmek için kullanırken, Rabbimize cennetteki asıllarını nasip etmesi için dua etmektedirler. Allah da bu ahlaklarına bir karşılık olarak onlara sonsuza kadar dünya nimetlerinin asıllarını ikram edecektir. Cennetin önemli bir özelliği de buradaki ikramın diğer nimetlerde de olduğu gibi sürekli olmasıdır. Bunlarda ne bir bozulma, ne bir çürüm, ne de bir yıpranma olmaz. Hepsi yepyeni, tertemiz ve taptaze bir şekilde sonsuza kadar nimet olma özelliklerini korurlar.
Yüce ikram sahibi olan Allah Kendisine teslim olmuş bir kalp ile gelen samimi kulları için sonsuza kadar muhteşem bir hayat hazırlamıştır. Orada onların isteyip arzu ettikleri herşey en güzel şekliyle hazırdır. Nefislerinin arzu ettiği, gönüllerinin istediği her türlü nimet diledikleri anda emirlerine amade kılınmıştır. Onlar için orada sonsuz bir ağırlanma ve sonsuz bir konuklama vardır. Çünkü orası dünya hayatına kanmayan, Allahın rızasından sapmayan samimi insanların sonsuz yurtları, sonsuz mekanlarıdır:
Sabrettiğinize karşılık selam size. (Dünya) Yurdun(un) sonu ne güzel.(Rad Suresi, 24)
Sayın Adnan Oktar insanların, cennetteki nimetlere sonsuza kadar şaşıracaklarını anlatıyor:
ADNAN OKTAR: Bu dünya çok eksik. Sabah kalkıyor insan, elini yüzünü yıkaması gerekiyor. Bin bir türlü işlemden geçiyor insan sabahları. Üstünü, başını giyip sokağa çıkıncaya kadar en az bir saat, bir buçuk saat uğraşıyor kendiyle. Acziyle savaşıyor, acizliklerle savaşıyor. Ahirette, cennette öyle acizlikle savaşmak yok. Ne güzel. Cennete gidiyor, inşaAllah; alışmış ya elini yüzünü yıkamaya, elini yüzünü yıkayacak, 48 saat geçmiş, gerek yok. 72 saat geçiyor, yine gerek yok. 72 gün geçiyor, yine gerek yok. Bu, çok hoşuna gidiyor. Mesela hanımlar makyaj yaparlar oysa cennette makyaj diye bir konu yok, doğal olarak zaten çok güzel. Doğal, hiçbir ihtiyacı yok. Yani acıkmıyor, susamıyor, doktora gitmeye ihtiyacı yok, grip olmuyor, nezle olmuyor, saç tıraşına ihtiyacı yok, sakal tıraşına ihtiyacı yok, bakıma ihtiyacı yok, saçını taramaya ihtiyacı yok. Cennette, her gün onun şaşkınlığı içerisinde olacak insan, her gün. Ne kadar zaman? Sonsuza kadar, sonsuza kadar şaşıracak. Koltuğa oturuyor, oh, ne güzel diyor, halbuki yorgun değil. Ama alışmış ya dünyada yorgunluğa, bir türlü unutamadığı için dünyadaki yorgunluğu, koltuğa her oturuşunda onun sevinci içinde oluyor. Irmakları görüyor, aralardan geçen küçük su arkları, hayran hayran seyrediyor. Dünyada alışmış ya susuzluğa, zorluğa, sıkıntıya; doyamıyor. Mesela cennet mobilyalarına baka, baka, baka, baka doyamıyor. En ihtişamlıları burada işte; bakın, bunlar Versace sandalye; bunlar cennet sandalyesinin yanında kütük bile değil, hiçbir şey değil. Cennet çiçeklerinin yanında buradaki en ala çiçek bile hiçtir yani çok azdır değeri. Mesela bakın burada, her yerde spot var, burayı aydınlatmak için. Cennette kaliteli aydınlık var, bu tarz değil, her şey kendinden ışıkl, yani ışık kaynağı olmadan aydınlık. Öğle saatleri gibi aydınlık.
Her yer temiz, ayakkabıya vs. ihtiyacın yok, yalın ayak gez istiyorsan. İstiyorsan ayakkabıyla gez, hoşuna gidiyorsa. Her yer gıcır gıcır temiz. Şimdi sokağa çıktın mı hemen yıkanman gerekiyor. Bir yere dokunduğunda insan rahat edemiyor. Cennette her yer temiz; mesela cennet bahçesine giriyorsun, oturuyorsun hiçbir şekilde kirlenmiyorsun. Mümkün mü şimdi? Sokakta oturduğun zaman toz toprak içinde kalırsın, eve girecek halin kalmaz. Susama hissi var devamlı su içmek gerekiyor. Devamlı yemek yemek gerekiyor. Çok güzel sofra da olsa hemen doyuyor insan.
Cennette, 150 ton yesen doymazsın ve 150 ton insanda 150 gram ağırlık yapmaz. Hiç ağırlık yapmıyor, istediğin kadar yiyorsun. Bal ye, baklava ye, istediğini ye; ne kilo alma var, ne kolesterol var. Kolesterol, özel yaratılmıştır dünyada; birşey yediğinde hasta olacağını bilirsin, yiyemezsin; kilo alacağını bilirsin, yiyemezsin. Acz olarak yaratılmıştır, özel olarak yaratılmıştır. Zaten anında da doyarsın. Mesela hiçbir meyve suyu insanı tam doyurmuyor. Limonata diyorsun, belli bir derecede insanın hoşuna gider; meyve suyu ve limonata. Cennet içkisine, Allah özel dikkat çekmiş. Şiddetli zevk veren, çok şiddetli zevk veren bir içkidir.
Mesela çok sevimli kuzu oluyor; şimdi sarılamazsın ki, kirli, sarılmak mümkün değil. Kediler de öyle, bugün baktım, hayvan tedirgin anne olduğu için. Ama cennette, gel buraya dersin, hemen geleyim der, inşaAllah. Yavruya, gel buraya dersin; zıplar, kucağına oturur. Nur gibi tertemiz, kirlenmezsin. Dünyada kedi tüyü hastalığa sebep oluyor diye elleyemezsin, kedi tırnağı da öyle, tırmalıyor. Cennet kedisi tırmalamaz. Cennet kuzusunda kir olmaz. Özel olarak, aczin binbir çeşidini Allah yaratıyor, düşünelim diye. (Sayın Adnan Oktarın 21 Haziran 2011 tarihinde A9 TV ve Kaçkar TVde canlı olarak yayınlanan sohbetinden)
Peygamberimiz (sav)in Cennet İle İlgili Bazi Hadisleri
... Oraya giren kimseye nimetler ihtiyaç olmaksızın gelir. Orada ebedi olarak yaşar. Ölmez, elbisesi eskimez ve gençliği de gitmez. [Ramuz el-Ehadis-1, s. 200/6]
... oraya giren mutlu olur, umutsuz olmaz, ebedi olur, ölmez. Ne giydikleri eskir, ne de gençlikleri tükenir. [Büyük Hadis Külliyatı-5, s.408/10088]
Cennette, yay kadar bir yer, Güneş'in üzerine doğduğu veya battığı şeyden (dünyadan) daha hayırlıdır. [(Buhari, Müslim, Tirmizi), Kütüb-i Sitte-14, s. 429/2]
Muhakkak ki cennette (mümin için) içi boşaltılmış bir tek inciden bir çadır vardır. Bu çadırın eni altmış mil (yaklaşık 100 km) mesafe genişliğindedir. Bunun her köşesinde (mümine mahsus) birtakım ev halkı vardır ki onlar başkalarını (yani birbirlerini) göremezler. (Ancak) Mümin onları dolaşıp ziyaret eder. [Tezkireti'l Kurtubi, s. 325/560]
Sidretü'l-Münteha ağacının meyvesinden her bir meyve yarılınca içinden yetmiş iki renk ve çeşit yemek çıkar ki orada öbürüne benzeyen hiçbir renk ve çeşit yoktur. [Tezkireti'l Kurtubi, s. 312/517]
Muhakkak cennette bir çarşı vardır ki melekler orayı ziyaret ederler. Orada gözlerin mislini görmediği, kulakların duymadığı ve kalplere gelmeyen nimetler vardır. Canımızın istediği herşey bize getirilir. Fakat orada satılan ve satın alınan hiçbir şey yoktur. O çarşıda cennet halkının bazısı diğer bazısı ile karşılaşır. Yüksek menzil ve mevki sahibi döner de mevki bakımından kendinden aşağı derece olan kimse ile karşılaşır. Onların içinde herhangi bir şeyi eksik olan kimse yok ki karşılaştığının üzerine gördüğü süs elbiselerinden dolayı rahatsız olsun. Sözünün sonu gelmeden üzerinde daha güzel bir kıyafet bürünür. Şu muhakkak ki cennette hiçbir kimsenin üzülmesi, kederlenmesi yoktur. [Tezkireti'l Kurtubi, s. 325-326/563]
Şüphesiz ki cennette bir çarşı vardır. Fakat orada hiçbir şeyi satın almak ve hiçbir şeyi satmak yoktur. Ancak erkekler ve kadınlar suret ve şekilleri vardır. Binaenaleyh orada hangi kılığı istediğinde ona girecektir. [Tezkireti'l Kurtubi, s. 326/564]
Cennet ehlinin en aşağı derecede olanının baş ucunda 10.000 hizmetçi, her hizmetçinin elinde farklı renkte altın ve gümüşten iki sahan ve içlerinde ayrı ayrı meyveler vardır. En son yediğini de ilk iştiha (açlıktan gelen istek, haz) ile yer... [Ramuz el-Ehadis-1, s. 71/5]
... Orada muazzam köşkler, geniş nehirler, bol ve olgun meyveler, güzel ve dilber zevceler (kadın, eş), ebedi pek çok ve renkli güzel elbiseler vardır. Orası yüksek, güzel ve selim yurtlardan parlak hayat sürülen bir yerdir... [Ramuz el-Ehadis-1, s. 170/1]
"Allah Teâla Hazretleri ferman etti ki: "Ben Azimu'ş-Şân, salih kullarım için gözlerin görmediği, kulakların işitmediği ve insanın hayal ve hatırından hiç geçmeyen nimetler hazırladım." [(Buhari, Müslim, Tirmizi), Kütüb-i Sitte-14, s. 4419/1]
Cennetin en önemli özelliklerinden biri, sonsuz bir ihtişam, göz kamaştırıcı bir zenginlik ve estetiğe sahip olmasıdır. Bu zenginlik, estetik ve ihtişam Rabbimizden gelen bir lütuf, izzet ve ikramdır.
Allah, mümin erkeklere ve mümin kadınlara içinde ebedi kalmak üzere, altından ırmaklar akan cennetler ve Adn cennetlerinde güzel meskenler vaadetmiştir. Allah'tan olan hoşnutluk ise en büyüktür. İşte büyük kurtuluşve mutluluk budur. (Tevbe Suresi, 72)
Cennet, büyük zevk ve lezzetlere sahiptir. Ancak cennetin tüm bunlardan çok daha üstün olan en büyük nimeti, ayette de bildirildiği üzere Allah'ın rızasıdır. Müminin Allah'ın rızasını kazanabilmiş olmasından dolayı hissettiği sevinç ve huzurdur. Dahası, Allah'ın verdiği herşey için O'ndan razı olmanın, O'na daimi bir şükür içinde bulunmanın verdiği asıl mutluluktur
(makale harun yahya)
Bu makale, İlmi Araştırma Dergisi 89. sayı (Kasım 2011) 52. sayfada yayınlanmıştır.