meridyen2
Kayıtlı Üye
Mümin, İma Yollu Konuşmayı, Esprilerle Mesaj Vermeyi Güzel ve Asil Ruhuna Yakıştırmaz
Konuşma, insanların fikir, düşünce ve duygularını, istek ve arzularını dış dünyaya aktarmalarına, birbirleri arasında geniş çaplı iletişim kurmalarına yardımcı olur. Fakat insanlar arasında bütün komplekslerini ve kişilik bozukluklarını konuşma üslupları içine gizleyen kişiler vardır. Bu insanların bir kısmı esprilerle mesaj vererek ima yollu konuşma yolunu seçerler.
Yüce Allahın beğenmediği ve Müslümanların titizlikle sakınması gereken bu gibi konuşmalardaki bozukluklar nelerdir?
İnsan bu konuşma üslubundan nasıl kurtulur?
Arkadan çekiştirip duran ve kaş göz işaretiyle alay eden her kişinin vay haline. (Hümeze Suresi, 1) ayetinde Yüce Allah insanlarla alay edilmesini yasaklamıştır. Fakat bazı insanlar fırsat bulduklarında karşı tarafın eksikliğini, başarısızlığını veya fiziksel özelliklerini esprilerle, ima yollu konuşmalarla dile getirmeyi alışkanlık edinmişlerdir. Basitliğin kirli kültürünü yaşayan kişilerin karşı tarafı küçük düşürmeye yönelik olan bu konuşma üsluplarının belirgin özellikleri şöyle özetlenebilir:
Acizlikleri dile getiren konuşmalar yapılması: İnsanların sahip oldukları kimi acizlikler, din ahlakından uzak yaşayan kişiler için önemli bir espri unsurudur. Akıl ve irade ile sürekli olarak ortadan kaldırılması gereken ve aklı başında bir insanın asla konusunu yapmayacağı, dile getirmeyeceği acizlikler, basitlik kültürünü yaşayan kişilerin konuşmalarında geniş yer bulmakta hatta onları güldürebilmektedir. Oysaki insan hiçbir acizliğin konusunu dahi duymak istemez, istemeden duyarsa da bunları duymazdan gelir. Basit insanlar bunun aksine, özellikle acizlikleri ön plana çıkaran espriler yapar ve bunlara gülerler. İlkel eğlence anlayışını yansıtan bu esprilere kimi zaman filmlerde, TV programlarında da rastlamak mümkündür.
Fiziksel kusurları dile getiren konuşmalar yapılması: İnsanların sahip oldukları fiziksel kusurları dile getirmek de bu konuşma anlayışında önemli bir yer tutar. Örneğin boy uzunluğu genel ortalamanın çok altında olan bir insan ya da farklı fiziksel eksikliği olan bir kimse gördüklerinde o kişinin fiziksel özellikleriyle alay etmek, karşı tarafın eksik ya da vasat özelliklerini ima etmek için o şahsı bu özelliklerinin zıttıyla överek aşağılamaya çalışmak bu konuşma üslubunun genel özellikleri arasındadır. Aslında bu kişiler, son derece gafil ve basit olduklarından içinde bulundukları durumu takdir edenin Allah olduğunu, dilerse kendilerini de benzer eksikliklerle imtihan edebileceğini düşünemezler.
Alaycı esprilerle veya kötü lakaplar ve sıfatlar takılarak konuşmalar yapılması: Bu konuşma tarzında karşı tarafı küçük düşürmek, ezmeye çalışmak kendi üstünlüğünü ortaya koymak için üslup, ses tonu ve kelimeler özel olarak seçilir. Karşıdaki kişinin eksikliğini ima ederek bu aslında çok yakışıklı, çok zeki, çok zengindir gibi alaycı bir üslup kullanılır. Bunların yanı sıra ortamda hata veya sakarlık yapan birisiyle esprilerle dalga geçmek, eğlence konusu edinmek için saflığı ya da iyi niyetiyle tanınan bir kişiyle özellikle ima yollu şakalar yaparak uğraşmak, onun her hareketinden, her sözünden alay edilecek bir şeyler çıkararak şakaya devam etmek, sevmediği, ezmek istediği bir kimseyi bilhassa kalabalık ortamları kollayarak küçük düşürücü şekilde esprilere boğmak, bu konuşma üslubunun çirkin yöntemleri arasındadır. Oysa alaycılık, aşağılama, lakap takma gibi davranışlar, Kuranda şiddetle kınanmış ve yasaklanmıştır:
Ey iman edenler, bir kavim (bir başka) kavimle alay etmesin, belki kendilerinden daha hayırlıdırlar; kadınlar da kadınlarla (alay etmesin), belki kendilerinden daha hayırlıdırlar. Kendi nefislerinizi (kendi kendinizi) yadırgayıp-küçük düşürmeyin ve birbirinizi olmadık-kötü lakaplarla çağırmayın. İmandan sonra fasıklık ne kötü bir isimdir. Kim tevbe etmezse, işte onlar, zalim olanların ta kendileridir. (Hucurat Suresi, 11)
Müminlerin Konuşma Üslupları Hikmetli ve Asildir
Müslümanların güzel bir özelliği samimiyetleridir. Bir söz söyleyecekleri zaman bunu sözün en güzeliyle ama doğrudan ve açıkça dile getirirler. Dolambaçlı yöntemleri, imalı konuşmaları asla tercih etmezler. Din ahlakına göre yaşamayan toplumlarda laf dokundurma deyimiyle ifade edilen yöntemlere hiçbir şekilde yanaşmazlar. Yaptıkları esprileri karşılarındaki kişilere mesaj vermek için kullanmazlar. Tavır ve hareketleriyle çevrelerine bir şeyler anlatmaya çalışmazlar. Eğer söylemek istedikleri bir şey varsa, bunu samimiyetle, gönül alıcı bir üslupla, rencide etmeyecek sözlerle, olabilecek en anlaşılır şekilde karşılarındaki kimseye açıklarlar. Amaçları içlerindeki kızgınlığı deşarj etmek, karşı tarafı küçük düşürmek, yaptığı hatadan dolayı o kişiye unutamayacağı bir ders vermeye çalışmak, onun tavrına aynı tarzda bir karşılık vermek değildir. Aksine amaçları, Allah rızası için yalnızca karşı tarafa fayda sağlayabilmektir. Bu niyetleri tavırlarına yansıdığı için, karşılarındaki kişi de onların samimi sözlerinden ya da eleştirilerinden gerçekten istifade eder ve tavırlarındaki eksiklikleri iyice kavrayıp düzeltebilme imkanı bulurlar.
Mümin, güzel ruhunu basit konuşma ve tavırlarla kirletmez. Müminlerin bu özelliği aynı zamanda onların ahlakındaki yüksek kalitenin ve derinliğin de önemli bir göstergesidir. Basit tavırlara, basit üsluplara tenezzül etmeyen, insanlarla basit konular için çekişmeye girmeyen, lafla sözle sürtüşmeyen, kaş göz işaretleriyle, yüz ifadeleri ya da mimiklerle çevrelerindeki kişilerle mesajlaşmayan yüksek bir kişiliğe sahiptirler. Aksi ise söz konusu insanların ruhlarındaki basitliği, sıradanlığı, yüzeyselliği gösteren bir alamettir.
Müminin vicdanı alaycı ve ima yollu konuşma tarzını bir hayat şekli olarak asla kabul etmez. Yukarıdaki bölümde bahsedildiği gibi din ahlakından uzak yaşayan toplumlarda basit konuşma üslubunu benimseyen insanlar sayıca oldukça fazladır. Hatta pek çok insan, çevresindeki kişilerle başka türlü iletişim kurmayı aklına bile getirmez. Gününün büyük bölümünü insanlarla bu tarzda ima ve gizli mesaj alışverişleri yaparak geçirir. Samimiyete; dürüstçe ve doğrudan fikir belirteceği konuşmalara hiç gerek duymaz. Çünkü bunun sonucunda elde etmek istediği karşı tarafa fayda vermek- gibi bir amacı yoktur. Amaç sadece öfkeyi deşarj etmek, rahatlamak, karşı tarafı kızdırmak, rencide etmek ve çekişmektir. Söz konusu insanlar, bu tarz bir diyalog şeklini, samimiyetten çok daha cazip bulurlar.
Mümin ise çevresindeki insanlarla bu şekilde diyalog kurarak yaşamayı asla makul göremez. Ruhu böyle bir üslupta asla huzur bulamaz. Böyle insanların kişiliğine de asla uyum sağlamaz. Toplumda yaygın bile olsa bu çirkin üslupla karşılaştığı zaman, müminin asil tavrı yine hiçbir şekilde değişmez. Ruhundaki yüksek kaliteden, asaletten, samimiyetten, dürüstlükten asla ödün vermez. Basitliğe asla eğilim göstermez. Bu tür insanlara sözün en güzeliyle, en asil tavırlarla, en açık ve samimi sözlerle karşılık verir. Kuranda müminlerin bu güzel ahlakları şöyle haber verilmiştir:
Ki onlar, yalan şahidlikte bulunmayanlar, boş ve yararsız sözle karşılaştıkları zaman onurlu olarak geçenlerdir. (Furkan Suresi, 72)
O Rahman (olan Allah)ın kulları, yeryüzü üzerinde alçak gönüllü olarak yürürler ve cahiller kendileriyle muhatap oldukları zaman Selam derler. (Furkan Suresi, 63)
Görmedin mi ki, Allah nasıl bir örnek vermiştir: Güzel bir söz, güzel bir ağaç gibidir ki, onun kökü sabit, dalı ise göktedir. Rabbinin izniyle her zaman yemişini verir. Allah insanlar için örnekler verir; umulur ki onlar öğüt alır-düşünürler. Kötü (murdar) söz ise, kötü bir ağaç gibidir. Onun kökü yerin üstünden koparılmış, kararı (yerinde durma, tutunma imkanı) kalmamıştır. (İbrahim Suresi, 24-26)
Kuran Ahlakına Uygun Yaşamak Müminlere Güç ve Onur Verir
Din ahlakından uzak yaşayan toplumlarda bazı kimselerin gösterdikleri tavır bozukluklarından olan alaycı, ima yollu ve mesaj vererek konuşma üslubunu Yüce Allah Kuranda (Hucurat Suresi, 11) yasaklamıştır. Bu nedenle müminler Yüce Allahın yasakladığı bu ve benzeri konuşma tarzlarının hiçbirine yaklaşmazlar. Tüm bunların Allahın razı olmayacağı, insanı küçük düşüren, asaletten uzaklaştıran ve kişiliğini zedeleyen davranışlar olduğunu bilirler. Kuran ahlakına uygun bir tavır içerisinde olmanın insanı daima en asil konuma getireceğini bilerek bu konuda kararlılık gösterirler.
İnsanın asil bir ruha sahip olabilmesi bunu konuşmalarına, olaylara bakış açısına kısacası hayatının her anına yayabilmesi için Allahın kendisini sürekli gördüğünden, duyduğundan, yaptığı her şeyden haberdar olduğundan, aklından geçen her düşünceyi bildiğinden emin olması gerekir. Bunu unutmayan Müslüman ne olursa olsun, karşısına ne tür olaylar çıkarsa çıksın basitliğe, alaycılığa ve Kuran hükümleri dışındaki herhangi bir tavra eğilim göstermez. Bundan dolayı da hareketleri, tepkileri daima Kuran ahlakına uygun ve Allahın hoşnut olacağı umulan şekildedir. Yüce Allah bir ayetinde Kuran ahlakına uygun yaşayan kişilerin sahip oldukları bu üstün özelliği şöyle bildirmiştir:
... Oysa izzet (güç, onur ve üstünlük) Allahın, Onun Resûlünün ve müminlerindir... (Münafikun Suresi, 8)
(makale harun yahya)
Bu makale, İlmi Araştırma Dergisi 80. sayı (Şubat 2011) 52. sayfada yayınlanmıştır.
Konuşma, insanların fikir, düşünce ve duygularını, istek ve arzularını dış dünyaya aktarmalarına, birbirleri arasında geniş çaplı iletişim kurmalarına yardımcı olur. Fakat insanlar arasında bütün komplekslerini ve kişilik bozukluklarını konuşma üslupları içine gizleyen kişiler vardır. Bu insanların bir kısmı esprilerle mesaj vererek ima yollu konuşma yolunu seçerler.
Yüce Allahın beğenmediği ve Müslümanların titizlikle sakınması gereken bu gibi konuşmalardaki bozukluklar nelerdir?
İnsan bu konuşma üslubundan nasıl kurtulur?
Arkadan çekiştirip duran ve kaş göz işaretiyle alay eden her kişinin vay haline. (Hümeze Suresi, 1) ayetinde Yüce Allah insanlarla alay edilmesini yasaklamıştır. Fakat bazı insanlar fırsat bulduklarında karşı tarafın eksikliğini, başarısızlığını veya fiziksel özelliklerini esprilerle, ima yollu konuşmalarla dile getirmeyi alışkanlık edinmişlerdir. Basitliğin kirli kültürünü yaşayan kişilerin karşı tarafı küçük düşürmeye yönelik olan bu konuşma üsluplarının belirgin özellikleri şöyle özetlenebilir:
Acizlikleri dile getiren konuşmalar yapılması: İnsanların sahip oldukları kimi acizlikler, din ahlakından uzak yaşayan kişiler için önemli bir espri unsurudur. Akıl ve irade ile sürekli olarak ortadan kaldırılması gereken ve aklı başında bir insanın asla konusunu yapmayacağı, dile getirmeyeceği acizlikler, basitlik kültürünü yaşayan kişilerin konuşmalarında geniş yer bulmakta hatta onları güldürebilmektedir. Oysaki insan hiçbir acizliğin konusunu dahi duymak istemez, istemeden duyarsa da bunları duymazdan gelir. Basit insanlar bunun aksine, özellikle acizlikleri ön plana çıkaran espriler yapar ve bunlara gülerler. İlkel eğlence anlayışını yansıtan bu esprilere kimi zaman filmlerde, TV programlarında da rastlamak mümkündür.
Fiziksel kusurları dile getiren konuşmalar yapılması: İnsanların sahip oldukları fiziksel kusurları dile getirmek de bu konuşma anlayışında önemli bir yer tutar. Örneğin boy uzunluğu genel ortalamanın çok altında olan bir insan ya da farklı fiziksel eksikliği olan bir kimse gördüklerinde o kişinin fiziksel özellikleriyle alay etmek, karşı tarafın eksik ya da vasat özelliklerini ima etmek için o şahsı bu özelliklerinin zıttıyla överek aşağılamaya çalışmak bu konuşma üslubunun genel özellikleri arasındadır. Aslında bu kişiler, son derece gafil ve basit olduklarından içinde bulundukları durumu takdir edenin Allah olduğunu, dilerse kendilerini de benzer eksikliklerle imtihan edebileceğini düşünemezler.
Alaycı esprilerle veya kötü lakaplar ve sıfatlar takılarak konuşmalar yapılması: Bu konuşma tarzında karşı tarafı küçük düşürmek, ezmeye çalışmak kendi üstünlüğünü ortaya koymak için üslup, ses tonu ve kelimeler özel olarak seçilir. Karşıdaki kişinin eksikliğini ima ederek bu aslında çok yakışıklı, çok zeki, çok zengindir gibi alaycı bir üslup kullanılır. Bunların yanı sıra ortamda hata veya sakarlık yapan birisiyle esprilerle dalga geçmek, eğlence konusu edinmek için saflığı ya da iyi niyetiyle tanınan bir kişiyle özellikle ima yollu şakalar yaparak uğraşmak, onun her hareketinden, her sözünden alay edilecek bir şeyler çıkararak şakaya devam etmek, sevmediği, ezmek istediği bir kimseyi bilhassa kalabalık ortamları kollayarak küçük düşürücü şekilde esprilere boğmak, bu konuşma üslubunun çirkin yöntemleri arasındadır. Oysa alaycılık, aşağılama, lakap takma gibi davranışlar, Kuranda şiddetle kınanmış ve yasaklanmıştır:
Ey iman edenler, bir kavim (bir başka) kavimle alay etmesin, belki kendilerinden daha hayırlıdırlar; kadınlar da kadınlarla (alay etmesin), belki kendilerinden daha hayırlıdırlar. Kendi nefislerinizi (kendi kendinizi) yadırgayıp-küçük düşürmeyin ve birbirinizi olmadık-kötü lakaplarla çağırmayın. İmandan sonra fasıklık ne kötü bir isimdir. Kim tevbe etmezse, işte onlar, zalim olanların ta kendileridir. (Hucurat Suresi, 11)
Müminlerin Konuşma Üslupları Hikmetli ve Asildir
Müslümanların güzel bir özelliği samimiyetleridir. Bir söz söyleyecekleri zaman bunu sözün en güzeliyle ama doğrudan ve açıkça dile getirirler. Dolambaçlı yöntemleri, imalı konuşmaları asla tercih etmezler. Din ahlakına göre yaşamayan toplumlarda laf dokundurma deyimiyle ifade edilen yöntemlere hiçbir şekilde yanaşmazlar. Yaptıkları esprileri karşılarındaki kişilere mesaj vermek için kullanmazlar. Tavır ve hareketleriyle çevrelerine bir şeyler anlatmaya çalışmazlar. Eğer söylemek istedikleri bir şey varsa, bunu samimiyetle, gönül alıcı bir üslupla, rencide etmeyecek sözlerle, olabilecek en anlaşılır şekilde karşılarındaki kimseye açıklarlar. Amaçları içlerindeki kızgınlığı deşarj etmek, karşı tarafı küçük düşürmek, yaptığı hatadan dolayı o kişiye unutamayacağı bir ders vermeye çalışmak, onun tavrına aynı tarzda bir karşılık vermek değildir. Aksine amaçları, Allah rızası için yalnızca karşı tarafa fayda sağlayabilmektir. Bu niyetleri tavırlarına yansıdığı için, karşılarındaki kişi de onların samimi sözlerinden ya da eleştirilerinden gerçekten istifade eder ve tavırlarındaki eksiklikleri iyice kavrayıp düzeltebilme imkanı bulurlar.
Mümin, güzel ruhunu basit konuşma ve tavırlarla kirletmez. Müminlerin bu özelliği aynı zamanda onların ahlakındaki yüksek kalitenin ve derinliğin de önemli bir göstergesidir. Basit tavırlara, basit üsluplara tenezzül etmeyen, insanlarla basit konular için çekişmeye girmeyen, lafla sözle sürtüşmeyen, kaş göz işaretleriyle, yüz ifadeleri ya da mimiklerle çevrelerindeki kişilerle mesajlaşmayan yüksek bir kişiliğe sahiptirler. Aksi ise söz konusu insanların ruhlarındaki basitliği, sıradanlığı, yüzeyselliği gösteren bir alamettir.
Müminin vicdanı alaycı ve ima yollu konuşma tarzını bir hayat şekli olarak asla kabul etmez. Yukarıdaki bölümde bahsedildiği gibi din ahlakından uzak yaşayan toplumlarda basit konuşma üslubunu benimseyen insanlar sayıca oldukça fazladır. Hatta pek çok insan, çevresindeki kişilerle başka türlü iletişim kurmayı aklına bile getirmez. Gününün büyük bölümünü insanlarla bu tarzda ima ve gizli mesaj alışverişleri yaparak geçirir. Samimiyete; dürüstçe ve doğrudan fikir belirteceği konuşmalara hiç gerek duymaz. Çünkü bunun sonucunda elde etmek istediği karşı tarafa fayda vermek- gibi bir amacı yoktur. Amaç sadece öfkeyi deşarj etmek, rahatlamak, karşı tarafı kızdırmak, rencide etmek ve çekişmektir. Söz konusu insanlar, bu tarz bir diyalog şeklini, samimiyetten çok daha cazip bulurlar.
Mümin ise çevresindeki insanlarla bu şekilde diyalog kurarak yaşamayı asla makul göremez. Ruhu böyle bir üslupta asla huzur bulamaz. Böyle insanların kişiliğine de asla uyum sağlamaz. Toplumda yaygın bile olsa bu çirkin üslupla karşılaştığı zaman, müminin asil tavrı yine hiçbir şekilde değişmez. Ruhundaki yüksek kaliteden, asaletten, samimiyetten, dürüstlükten asla ödün vermez. Basitliğe asla eğilim göstermez. Bu tür insanlara sözün en güzeliyle, en asil tavırlarla, en açık ve samimi sözlerle karşılık verir. Kuranda müminlerin bu güzel ahlakları şöyle haber verilmiştir:
Ki onlar, yalan şahidlikte bulunmayanlar, boş ve yararsız sözle karşılaştıkları zaman onurlu olarak geçenlerdir. (Furkan Suresi, 72)
O Rahman (olan Allah)ın kulları, yeryüzü üzerinde alçak gönüllü olarak yürürler ve cahiller kendileriyle muhatap oldukları zaman Selam derler. (Furkan Suresi, 63)
Görmedin mi ki, Allah nasıl bir örnek vermiştir: Güzel bir söz, güzel bir ağaç gibidir ki, onun kökü sabit, dalı ise göktedir. Rabbinin izniyle her zaman yemişini verir. Allah insanlar için örnekler verir; umulur ki onlar öğüt alır-düşünürler. Kötü (murdar) söz ise, kötü bir ağaç gibidir. Onun kökü yerin üstünden koparılmış, kararı (yerinde durma, tutunma imkanı) kalmamıştır. (İbrahim Suresi, 24-26)
Kuran Ahlakına Uygun Yaşamak Müminlere Güç ve Onur Verir
Din ahlakından uzak yaşayan toplumlarda bazı kimselerin gösterdikleri tavır bozukluklarından olan alaycı, ima yollu ve mesaj vererek konuşma üslubunu Yüce Allah Kuranda (Hucurat Suresi, 11) yasaklamıştır. Bu nedenle müminler Yüce Allahın yasakladığı bu ve benzeri konuşma tarzlarının hiçbirine yaklaşmazlar. Tüm bunların Allahın razı olmayacağı, insanı küçük düşüren, asaletten uzaklaştıran ve kişiliğini zedeleyen davranışlar olduğunu bilirler. Kuran ahlakına uygun bir tavır içerisinde olmanın insanı daima en asil konuma getireceğini bilerek bu konuda kararlılık gösterirler.
İnsanın asil bir ruha sahip olabilmesi bunu konuşmalarına, olaylara bakış açısına kısacası hayatının her anına yayabilmesi için Allahın kendisini sürekli gördüğünden, duyduğundan, yaptığı her şeyden haberdar olduğundan, aklından geçen her düşünceyi bildiğinden emin olması gerekir. Bunu unutmayan Müslüman ne olursa olsun, karşısına ne tür olaylar çıkarsa çıksın basitliğe, alaycılığa ve Kuran hükümleri dışındaki herhangi bir tavra eğilim göstermez. Bundan dolayı da hareketleri, tepkileri daima Kuran ahlakına uygun ve Allahın hoşnut olacağı umulan şekildedir. Yüce Allah bir ayetinde Kuran ahlakına uygun yaşayan kişilerin sahip oldukları bu üstün özelliği şöyle bildirmiştir:
... Oysa izzet (güç, onur ve üstünlük) Allahın, Onun Resûlünün ve müminlerindir... (Münafikun Suresi, 8)
(makale harun yahya)
Bu makale, İlmi Araştırma Dergisi 80. sayı (Şubat 2011) 52. sayfada yayınlanmıştır.