Mükemmel bahçe hiyerarşi tanımaz!
"Mükemmel bahçe yoktur, öylesi cennette olur ancak" dese de , İtalyan Peyzaj Mimarı Ermanno Casasco'nun düzenlediği bahçeler cennetten kopan bir parça gibi
Kimya okuduktan sonra estetik bir iş yapma kaygısıyla peyzaj tasarımı eğitimi için San Francisco'nun yolunu tutan Casasco, döndüğünde ülkesinin ünlü mimarlarıyla çalışmaya başlar.
Mimar Stefano Parodi ile çalışırken bir gün yolu Türkiye'ye de düşer Casasco'nun.
Sanatını konuşturduğu ilk yer, 1995 yılında düzenlediği Büyükada'daki Amram Ailesi'nin bahçesi olur.
Ardından, Sabancı Ailesi için Atlı Köşk'ü, Sabancı Müzesi'ni ve Türkan Sabancı Parkı'nın bahçelerini düzenler.
En canlı hatıraları ise Sakıp Sabancı hakkında olan Casasco, Sabancı hakkında, Bana özgürlük tanıyan, parlak zekalı bir adamdı. Çocuk gibi coşkulu, harika bir insandı" diyor.
"Bir bahçeyi asla bugüne göre düzenleyemezsin"
Kendi deyimiyle manikürlü ve asker gibi bahçelerden haz etmiyor. Onları nörotik buluyor.
Tabiatla ve mimariyle uyumlu, nefes alan bahçeler tasarlıyor: Belli bir stilim yok. Mutlu, kullanışlı ve yaşayan bir yer olsun yeter. Bir bahçeyi asla bugüne göre düzenleyemezsin. En erken 20-30 yıl sonrasını düşünmek zorundasın. Bitkilerin dilinden anlarsan tepkilerini de bilirsin. Büyük alanlar daha heyecan verici çünkü özgürsünüz. Öyle minik bahçeler düzenledim ki, her santimi hesap etmek durumunda kaldım.
"Olsa olsa bir zanaatkarım"
Yaptığı işe birçokları 'sanat' dese de, o kendini 'sanatçı' olarak görmüyor: Abartmayalım, nihayetinde Mikelanjelo değilim . Olsa olsa bir zanaatkarım. Hem güzel bir bahçe için pek unsur gerekli; iklim, rüzgar, toprak, bitkilerin uyumu, parfümü, geometrisi ve daha pek çok şey... Doğa bildiğini okur ve hiyerarşi tanımaz. Ayrıca mimar da her şeye karışmamalı. İtalyadakiler kendilerini Leonardo sanıyor, buradakiler daha iyi
"Mükemmel bahçe yoktur, öylesi cennette olur ancak" dese de , İtalyan Peyzaj Mimarı Ermanno Casasco'nun düzenlediği bahçeler cennetten kopan bir parça gibi
Kimya okuduktan sonra estetik bir iş yapma kaygısıyla peyzaj tasarımı eğitimi için San Francisco'nun yolunu tutan Casasco, döndüğünde ülkesinin ünlü mimarlarıyla çalışmaya başlar.
Mimar Stefano Parodi ile çalışırken bir gün yolu Türkiye'ye de düşer Casasco'nun.
Sanatını konuşturduğu ilk yer, 1995 yılında düzenlediği Büyükada'daki Amram Ailesi'nin bahçesi olur.
Ardından, Sabancı Ailesi için Atlı Köşk'ü, Sabancı Müzesi'ni ve Türkan Sabancı Parkı'nın bahçelerini düzenler.
En canlı hatıraları ise Sakıp Sabancı hakkında olan Casasco, Sabancı hakkında, Bana özgürlük tanıyan, parlak zekalı bir adamdı. Çocuk gibi coşkulu, harika bir insandı" diyor.
"Bir bahçeyi asla bugüne göre düzenleyemezsin"
Kendi deyimiyle manikürlü ve asker gibi bahçelerden haz etmiyor. Onları nörotik buluyor.
Tabiatla ve mimariyle uyumlu, nefes alan bahçeler tasarlıyor: Belli bir stilim yok. Mutlu, kullanışlı ve yaşayan bir yer olsun yeter. Bir bahçeyi asla bugüne göre düzenleyemezsin. En erken 20-30 yıl sonrasını düşünmek zorundasın. Bitkilerin dilinden anlarsan tepkilerini de bilirsin. Büyük alanlar daha heyecan verici çünkü özgürsünüz. Öyle minik bahçeler düzenledim ki, her santimi hesap etmek durumunda kaldım.
"Olsa olsa bir zanaatkarım"
Yaptığı işe birçokları 'sanat' dese de, o kendini 'sanatçı' olarak görmüyor: Abartmayalım, nihayetinde Mikelanjelo değilim . Olsa olsa bir zanaatkarım. Hem güzel bir bahçe için pek unsur gerekli; iklim, rüzgar, toprak, bitkilerin uyumu, parfümü, geometrisi ve daha pek çok şey... Doğa bildiğini okur ve hiyerarşi tanımaz. Ayrıca mimar da her şeye karışmamalı. İtalyadakiler kendilerini Leonardo sanıyor, buradakiler daha iyi