meridyen2
Kayıtlı Üye
Mucizeler delili
Hz. Muhammed (s.a.v.)’de bütün güzel huyların bulunması hatta bunu düşmanlarının dahi tasdik etmesi ve “Ay yarıldı.”, “Attığın zaman sen atmadın, ancak Allah attı.” gibi ayetlerin ifadesiyle; bir parmağının işaretiyle ayın iki parça olması ve avucu ile düşman ordusuna attığı az bir toprak, umum o ordunun gözlerine girmesiyle kaçmaları ve susuz kalmış kendi ordusuna beş parmağından akan kevser gibi suyu kifayet derecesinde içirmesi gibi, onun elinde zahir olan ve meydana gelen yüzlerce mucizenin tevatür ile sabit olmasıdır.
Tevatür;yalan söylemesi mümkün olmayan, kalabalık bir cemaat tarafından elden ele, senetleriyle nakledilmiş doğru ve gerçek haberdir ki, Hz. Muhammed (s.a.v.)’in mucizeleri tevatür kuvvetinde haberlerdendir. Bu mucizelerden 1000'den fazlası senetleriyle birlikte hadis kitaplarında nakil edilmiştir. Bu mucizelerin beyanını o eserlere havale ederek deriz ki, bu kadar güzel ahlak ve kemalat ile beraber, bu kadar apaçık mucizeleri bulunan bir zat elbette en doğru sözlüdür. Ahlaksızların işi olan yalana, yanlışa, hileye tenezzül etmesi mümkün değildir. Mucize delili, Efendimiz'in peygamberliği ispat hususunda, bilhassa ehl-i kitaba karşı sunacağımız kuvvetli delillerden biridir. Şöyle ki, mesela bir Hıristiyan’a ilk önce şu soruyu soralım:
- Siz Hz. İsa’nın Allah tarafından gönderilmiş olduğunu nereden biliyorsunuz? Yani nereden biliyorsunuz ki, o zat –hâşâ- yalancı ve hilekâr değildir?
Onlar bu soruya karşı şu cevabı verecektir:
- Onun Allah tarafından gönderildiğini biliyoruz; çünkü o zatın elinde mucizeler gözükmüştür. Duasıyla ölüler dirilmiştir, hastalar iyileşmiştir, çamurdan yaptığı kuş heykeline üflemiş ve kuş canlanarak uçmuştur ve bunlar gibi daha birçok mucizeler göstermiştir.
Biz onun bu izahına karşı şöyle diyeceğiz:
- O hâlde sen tevatür yani içinde yalan ihtimali olmayan ve kuvvetli bir cemaat tarafından nakledilen habere inanıyorsun. Zira biraz evvel saydığın, Hz. İsa'dan zahir olan mucizeleri sen görmedin ve o mucizelere bizzat şahit olmadın. Bilakis bu mucizeler sana tevatür ile geldiği için bu haberlere iman ettin. Öyleyse Hz. Muhammed (s.a.v.)’in peygamberliğine de iman etmek zorundasın. Zira Hz. Muhammed (s.a.v.)’in elinde gözüken mucizeler de bize tevatür yolu ile gelmiştir. Madem tevatüre inanıyorsun, o hâlde bu haberlere de inanmak zorundasın. Yok, eğer “Ben tevatüre inanmam.” dersen, o hâlde iman ettiğin Hz. İsa’ya da inanmamak zorundasın: çünkü sen onun hiçbir mucizesini gözünle görmedin ve mucizeleri esnasında Hz. İsa (a.s.)'nın yanında olmadın.
O hâlde senin için yol ikidir; ya tevatürü inkâr eder ve “Gözümle görmediğime inanmam, bu haberler uydurmadır.” dersin ve inandığın Hz. İsa (a.s.)’yı da inkâr edersin ya da tevatür olarak gelen haberlere inandığın için Hz. Muhammed (s.a.v.)’in peygamberliğini de kabul edersin.
Üçüncü bir yol olan; tevatürü Hz. İsa (a.s.) hakkında kabul etmek, Hz. Muhammed (s.a.v.) hakkında kabul etmemek ise ancak kişinin kendisini aldatmasıdır ki, kendini bile bile aldatana akıllı denilemeyeceği için bizde akılsızlarla konuşmayız.
(alıntı ilmedavet)
Hz. Muhammed (s.a.v.)’de bütün güzel huyların bulunması hatta bunu düşmanlarının dahi tasdik etmesi ve “Ay yarıldı.”, “Attığın zaman sen atmadın, ancak Allah attı.” gibi ayetlerin ifadesiyle; bir parmağının işaretiyle ayın iki parça olması ve avucu ile düşman ordusuna attığı az bir toprak, umum o ordunun gözlerine girmesiyle kaçmaları ve susuz kalmış kendi ordusuna beş parmağından akan kevser gibi suyu kifayet derecesinde içirmesi gibi, onun elinde zahir olan ve meydana gelen yüzlerce mucizenin tevatür ile sabit olmasıdır.
Tevatür;yalan söylemesi mümkün olmayan, kalabalık bir cemaat tarafından elden ele, senetleriyle nakledilmiş doğru ve gerçek haberdir ki, Hz. Muhammed (s.a.v.)’in mucizeleri tevatür kuvvetinde haberlerdendir. Bu mucizelerden 1000'den fazlası senetleriyle birlikte hadis kitaplarında nakil edilmiştir. Bu mucizelerin beyanını o eserlere havale ederek deriz ki, bu kadar güzel ahlak ve kemalat ile beraber, bu kadar apaçık mucizeleri bulunan bir zat elbette en doğru sözlüdür. Ahlaksızların işi olan yalana, yanlışa, hileye tenezzül etmesi mümkün değildir. Mucize delili, Efendimiz'in peygamberliği ispat hususunda, bilhassa ehl-i kitaba karşı sunacağımız kuvvetli delillerden biridir. Şöyle ki, mesela bir Hıristiyan’a ilk önce şu soruyu soralım:
- Siz Hz. İsa’nın Allah tarafından gönderilmiş olduğunu nereden biliyorsunuz? Yani nereden biliyorsunuz ki, o zat –hâşâ- yalancı ve hilekâr değildir?
Onlar bu soruya karşı şu cevabı verecektir:
- Onun Allah tarafından gönderildiğini biliyoruz; çünkü o zatın elinde mucizeler gözükmüştür. Duasıyla ölüler dirilmiştir, hastalar iyileşmiştir, çamurdan yaptığı kuş heykeline üflemiş ve kuş canlanarak uçmuştur ve bunlar gibi daha birçok mucizeler göstermiştir.
Biz onun bu izahına karşı şöyle diyeceğiz:
- O hâlde sen tevatür yani içinde yalan ihtimali olmayan ve kuvvetli bir cemaat tarafından nakledilen habere inanıyorsun. Zira biraz evvel saydığın, Hz. İsa'dan zahir olan mucizeleri sen görmedin ve o mucizelere bizzat şahit olmadın. Bilakis bu mucizeler sana tevatür ile geldiği için bu haberlere iman ettin. Öyleyse Hz. Muhammed (s.a.v.)’in peygamberliğine de iman etmek zorundasın. Zira Hz. Muhammed (s.a.v.)’in elinde gözüken mucizeler de bize tevatür yolu ile gelmiştir. Madem tevatüre inanıyorsun, o hâlde bu haberlere de inanmak zorundasın. Yok, eğer “Ben tevatüre inanmam.” dersen, o hâlde iman ettiğin Hz. İsa’ya da inanmamak zorundasın: çünkü sen onun hiçbir mucizesini gözünle görmedin ve mucizeleri esnasında Hz. İsa (a.s.)'nın yanında olmadın.
O hâlde senin için yol ikidir; ya tevatürü inkâr eder ve “Gözümle görmediğime inanmam, bu haberler uydurmadır.” dersin ve inandığın Hz. İsa (a.s.)’yı da inkâr edersin ya da tevatür olarak gelen haberlere inandığın için Hz. Muhammed (s.a.v.)’in peygamberliğini de kabul edersin.
Üçüncü bir yol olan; tevatürü Hz. İsa (a.s.) hakkında kabul etmek, Hz. Muhammed (s.a.v.) hakkında kabul etmemek ise ancak kişinin kendisini aldatmasıdır ki, kendini bile bile aldatana akıllı denilemeyeceği için bizde akılsızlarla konuşmayız.
(alıntı ilmedavet)