meridyen2
Kayıtlı Üye
Mercek Altında: İlmi Mercek Sayı 43
Müceddid
Bu ay sizler için Peygamberimiz (sav) tarafından hadislerde haber verilen ve “dini yenileyen” anlamına gelen müceddidleri mercek altına aldık…
Müceddid; dini hurafelerden arındırıp tekrar Kuran'da bildirildiği şekliyle ortaya koyan, Peygamberimiz (sav)'in sünnetiyle hareket eden, zamanın ihtiyaçlarına göre insanların kafasında oluşan sorulara Kuran'dan çözümler getiren kişi anlamına gelir. Peygamberimiz (sav)'den sonraki her yüzyıl başında insanlara doğruyu gösterecek bir müceddid gönderilmiştir.
Peygamber Efendimiz (sav) bir diğer hadisinde şöyle bildirmiştir: “Gerçekten Aziz ve Celil olan Allah her yüz sene başında şu ümmetin dinini bidatten (dine sonradan sokulan hurafelerden) ayıracak, yenileyecek (ilim sahibi) BİR ZATI gönderir.” (Sünen-i Ebu Davud, 5/100)
Bu mübarek İslam alimlerinin her biri beklenildiği gibi gelip görevlerini yerine getirmişlerdir. Her birinin çevresinde, talebelerinden oluşan ve kendilerini temsil eden şahs-ı manevileri olmuştur. Çevrelerinde bulunan bağlıları ve talebeleri büyük hizmetler yapmışlar, onların şahs-ı manevilerini oluşturmuşlardır.
6. Yüzyılın müceddidi Seyyid Şerif El Cürcanidir. Seyid Şerif Cürcani ya da tam adı ile Ali bin Muhammed es- Seyyid Eş-Şerif, 1340'ta Esterabad (Curcan) bölgesinde doğmuş, 1413'te Şiraz'da vefat etmiştir. Soyu Peygamber Efendimiz (sav)’in soyuna dayandığı için Seyyid Şerif ismiyle tanınmıştır. Eserleri İslam alimleri tarafından çok önemli olarak görülmüştür. Ünlü matematikçi Kadızade-i Rumi, Fethullah eş-Şirvani, Fahreddin-i Acemi talebeleri arasındadır.
İbni Dakik ya da diğer adıyla Muhammed El Saluki 7. yüzyılın müceddidi olarak kabul edilir.
1228 (H.625) senesinde Kızıldeniz'le Hicâz arasında bulunan Yenba şehrinde doğmuş ve 1302 (H.702) senesinde Kâhire'de vefât etmiştir. Her yönüyle üstün vasıflara sahip, vaktinin büyük çoğunluğunu ilim ve tefekküre ayırmış bir kişidir.
İbni Salah 8. yüzyılın müceddidi olarak kabul edilir. İmam Zeynüddin olarak da bilinir. Hüccetü'l-İslam Ebu Hâmid b. Muhammed el-Gazâlî'nin (ks) yanında uzun yıllar eğitim almıştır.
İmam Suyuti 9. yüzyılın müceddididir ve asıl adı Abdurrahman’dır. 1445 yılında Mısır’ın Esyut şehrinde doğmuştur. Genç yaşta tefsir, hadis, fıkıh gibi pek çok alanda ihtisas sahibi olmuş ve dersler vermeye başlamıştır. İlmi kariyerinin yanında sahip olduğu örnek ahlakı ile de çok sevilen ve sayılan bir kişi olmuştur.
10. yüzyılın müceddidi olan İbni Hacer, 1372’de Eski Mısır’da doğmuştur. Ailesinin memleketi olan Filistin’deki Askalân şehrinden dolayı Askalânî olarak anılmıştır. İbni Hacer dokuz yaşında iken hıfzını tamamlamış, çok sayıda alimden ders alarak yirmi yaşından itibaren ilmi seyahatlere çıkmıştır. 1403 yılında vefatına kadar yaklaşık 46 yıl boyunca medreselerde hadis dersleri okutmuştur. İbni Hacer’in sadece hadis alanında yüz yetmişe yakın eseri bulunmaktadır.
Asıl ismi Ahmed Faruk-u Serhendî olan İmam-ı Rabbani Hazretleri Hz. Ömer'in (r.a.) soyundan gelmektedir. 1563'te Hindistan'ın Serhend şehrinde dünyaya gelmiş ve aynı yerde 1624 tarihinde vefat etmiştir. 11. yüzyılın müceddidi olarak kabul edilen İmam-ı Rabbani hayatı boyunca İslam ahlakına sokulmaya çalışılan bid’atleri reddetmiş ve İslam ahlakının özüne dönmesi için çalışmalar yapmıştır.
Mevlana Halid-i Bağdadi Hicri 1193 (Miladi 1779) yılında doğmuş, Hicri 1242 yılında (Miladi 1827) vefat etmiştir. Bu mübarek insan, İslam alimlerinin büyük çoğunluğunun ittifakıyla, Hicri 12. ve 13. yüzyıllar arasındaki müceddiddir.
Bediüzzaman Said Nursi, Mevlana Halid-i Bağdadi'den tam 100 sene sonra, Hicri 1293 (Miladi 1878) yılında doğmuştur. Vefatı ise Hicri 1379 (Miladi 1960) yılıdır. Bediüzzaman, Hicri 12. asrın müceddidi Mevlana Halid'den yüz sene sonra yani 13. asırda büyük bir iman hizmeti gerçekleştirmiştir. Dolayısıyla Bediüzzaman da 13. ve 14. asırlar arasındaki müceddiddir. Bediüzzaman Said Nursi müceddidlik yani dini yenileme görevini tam olarak yerine getirmiştir. Risale-i Nur'un etkileri ile müceddidlerin faaliyetleri tam bir uygunluk göstermiştir. Bediüzzaman, İslam aleminin üzerindeki zulüm ortamının kendisinden "bir asır sonra" ancak Hz. Mehdi vesilesi ile dağıtılacağını söylemiştir. Kendisinden bir sonraki yüzyılda yani Hicri 1400'lü yıllarda Hz. Mehdi'nin yapacağı çalışmalarla, Müslümanların büyük sıkıntılardan kurtulup feraha kavuşacaklarını açıklamıştır.
İçinde bulunduğumuz ahir zamanın büyük müceddidi de Peygamber Efendimiz (sav)’in çeşitli hadislerinde ve birçok İslami kaynakta belirtildiğine göre Allah’ın izniyle Hz. Mehdi olacaktır. Ahir zamanda Allah’ın varlığını inkar eden felsefi sistemlerin ortaya çıkmasıyla dünyada bir karmaşa ortamı hakim olacaktır. Allah bu dönemde insanları kurtuluşa erdirmek için “Mehdi” sıfatını taşıyan üstün ahlaklı bir kulunu vesile kılacaktır. Hz. Mehdi, pek çok hadiste bildirildiği gibi, Kuran ahlakını eksiksiz bir şekilde uygulayacak, ahir zamanda dejenere edilmeye çalışılan din ahlakını batıl inanış ve uygulamalardan arındıracak, Peygamberimiz (sav)'in sünnetini yeniden canlandıracak ve -Allah’ın izniyle- tüm dünyaya hakim kılacaktır.
(makale harun yahya)
Müceddid
Bu ay sizler için Peygamberimiz (sav) tarafından hadislerde haber verilen ve “dini yenileyen” anlamına gelen müceddidleri mercek altına aldık…
Müceddid; dini hurafelerden arındırıp tekrar Kuran'da bildirildiği şekliyle ortaya koyan, Peygamberimiz (sav)'in sünnetiyle hareket eden, zamanın ihtiyaçlarına göre insanların kafasında oluşan sorulara Kuran'dan çözümler getiren kişi anlamına gelir. Peygamberimiz (sav)'den sonraki her yüzyıl başında insanlara doğruyu gösterecek bir müceddid gönderilmiştir.
Peygamber Efendimiz (sav) bir diğer hadisinde şöyle bildirmiştir: “Gerçekten Aziz ve Celil olan Allah her yüz sene başında şu ümmetin dinini bidatten (dine sonradan sokulan hurafelerden) ayıracak, yenileyecek (ilim sahibi) BİR ZATI gönderir.” (Sünen-i Ebu Davud, 5/100)
Bu mübarek İslam alimlerinin her biri beklenildiği gibi gelip görevlerini yerine getirmişlerdir. Her birinin çevresinde, talebelerinden oluşan ve kendilerini temsil eden şahs-ı manevileri olmuştur. Çevrelerinde bulunan bağlıları ve talebeleri büyük hizmetler yapmışlar, onların şahs-ı manevilerini oluşturmuşlardır.
6. Yüzyılın müceddidi Seyyid Şerif El Cürcanidir. Seyid Şerif Cürcani ya da tam adı ile Ali bin Muhammed es- Seyyid Eş-Şerif, 1340'ta Esterabad (Curcan) bölgesinde doğmuş, 1413'te Şiraz'da vefat etmiştir. Soyu Peygamber Efendimiz (sav)’in soyuna dayandığı için Seyyid Şerif ismiyle tanınmıştır. Eserleri İslam alimleri tarafından çok önemli olarak görülmüştür. Ünlü matematikçi Kadızade-i Rumi, Fethullah eş-Şirvani, Fahreddin-i Acemi talebeleri arasındadır.
İbni Dakik ya da diğer adıyla Muhammed El Saluki 7. yüzyılın müceddidi olarak kabul edilir.
1228 (H.625) senesinde Kızıldeniz'le Hicâz arasında bulunan Yenba şehrinde doğmuş ve 1302 (H.702) senesinde Kâhire'de vefât etmiştir. Her yönüyle üstün vasıflara sahip, vaktinin büyük çoğunluğunu ilim ve tefekküre ayırmış bir kişidir.
İbni Salah 8. yüzyılın müceddidi olarak kabul edilir. İmam Zeynüddin olarak da bilinir. Hüccetü'l-İslam Ebu Hâmid b. Muhammed el-Gazâlî'nin (ks) yanında uzun yıllar eğitim almıştır.
İmam Suyuti 9. yüzyılın müceddididir ve asıl adı Abdurrahman’dır. 1445 yılında Mısır’ın Esyut şehrinde doğmuştur. Genç yaşta tefsir, hadis, fıkıh gibi pek çok alanda ihtisas sahibi olmuş ve dersler vermeye başlamıştır. İlmi kariyerinin yanında sahip olduğu örnek ahlakı ile de çok sevilen ve sayılan bir kişi olmuştur.
10. yüzyılın müceddidi olan İbni Hacer, 1372’de Eski Mısır’da doğmuştur. Ailesinin memleketi olan Filistin’deki Askalân şehrinden dolayı Askalânî olarak anılmıştır. İbni Hacer dokuz yaşında iken hıfzını tamamlamış, çok sayıda alimden ders alarak yirmi yaşından itibaren ilmi seyahatlere çıkmıştır. 1403 yılında vefatına kadar yaklaşık 46 yıl boyunca medreselerde hadis dersleri okutmuştur. İbni Hacer’in sadece hadis alanında yüz yetmişe yakın eseri bulunmaktadır.
Asıl ismi Ahmed Faruk-u Serhendî olan İmam-ı Rabbani Hazretleri Hz. Ömer'in (r.a.) soyundan gelmektedir. 1563'te Hindistan'ın Serhend şehrinde dünyaya gelmiş ve aynı yerde 1624 tarihinde vefat etmiştir. 11. yüzyılın müceddidi olarak kabul edilen İmam-ı Rabbani hayatı boyunca İslam ahlakına sokulmaya çalışılan bid’atleri reddetmiş ve İslam ahlakının özüne dönmesi için çalışmalar yapmıştır.
Mevlana Halid-i Bağdadi Hicri 1193 (Miladi 1779) yılında doğmuş, Hicri 1242 yılında (Miladi 1827) vefat etmiştir. Bu mübarek insan, İslam alimlerinin büyük çoğunluğunun ittifakıyla, Hicri 12. ve 13. yüzyıllar arasındaki müceddiddir.
Bediüzzaman Said Nursi, Mevlana Halid-i Bağdadi'den tam 100 sene sonra, Hicri 1293 (Miladi 1878) yılında doğmuştur. Vefatı ise Hicri 1379 (Miladi 1960) yılıdır. Bediüzzaman, Hicri 12. asrın müceddidi Mevlana Halid'den yüz sene sonra yani 13. asırda büyük bir iman hizmeti gerçekleştirmiştir. Dolayısıyla Bediüzzaman da 13. ve 14. asırlar arasındaki müceddiddir. Bediüzzaman Said Nursi müceddidlik yani dini yenileme görevini tam olarak yerine getirmiştir. Risale-i Nur'un etkileri ile müceddidlerin faaliyetleri tam bir uygunluk göstermiştir. Bediüzzaman, İslam aleminin üzerindeki zulüm ortamının kendisinden "bir asır sonra" ancak Hz. Mehdi vesilesi ile dağıtılacağını söylemiştir. Kendisinden bir sonraki yüzyılda yani Hicri 1400'lü yıllarda Hz. Mehdi'nin yapacağı çalışmalarla, Müslümanların büyük sıkıntılardan kurtulup feraha kavuşacaklarını açıklamıştır.
İçinde bulunduğumuz ahir zamanın büyük müceddidi de Peygamber Efendimiz (sav)’in çeşitli hadislerinde ve birçok İslami kaynakta belirtildiğine göre Allah’ın izniyle Hz. Mehdi olacaktır. Ahir zamanda Allah’ın varlığını inkar eden felsefi sistemlerin ortaya çıkmasıyla dünyada bir karmaşa ortamı hakim olacaktır. Allah bu dönemde insanları kurtuluşa erdirmek için “Mehdi” sıfatını taşıyan üstün ahlaklı bir kulunu vesile kılacaktır. Hz. Mehdi, pek çok hadiste bildirildiği gibi, Kuran ahlakını eksiksiz bir şekilde uygulayacak, ahir zamanda dejenere edilmeye çalışılan din ahlakını batıl inanış ve uygulamalardan arındıracak, Peygamberimiz (sav)'in sünnetini yeniden canlandıracak ve -Allah’ın izniyle- tüm dünyaya hakim kılacaktır.
(makale harun yahya)