Mübarek Ramazan Hayırlı Olsun!

meridyen2

Kayıtlı Üye
Mübarek Ramazan Hayırlı Olsun!

İçerisinde bulunduğumuz Ağustos ayında başlayacak olan ve tüm İslam dünyasının her yıl büyük bir heyecanla beklediği mübarek Ramazan Ayı, tüm insanlığa Allah sevgisini, kardeşliği, barışı, insanların acizliğini hatırlatan ve Müslümanları doğru yola davet eden çok hayırlı bir vakittir.

Tüm Müslümanların imanlarının ve tesanüdlerinin artmasına vesile olan bu mübarek ay, Kuran ahlakının pekişmesinde de önemli bir vesiledir.

Bu nedenle Ramazan Ayı’nda tüm Müslüman alemi olarak oruç tutmak, namaz kılmak ve güzel ahlak göstermek gibi ibadetlerimizin yanı sıra bizlere önemli bir sorumluluk daha düşmektedir:

Türk İslam Birliği’nin bir an önce kurulması için dua etmek ve çaba harcamak.

Yüce Allah’ın kullarına bir lütfu olan Ramazan Ayı, tüm insanlığa bir rehber olarak gönderilen Kuran’ın indirildiği ve içinde “...bin aydan daha hayırlı” (Kadir Suresi, 3) olduğu bildirilen Kadir Gecesi’nin bulunduğu bir bereket ayıdır. Bu mübarek ay boyunca, dünya üzerindeki tüm Müslümanlar oruç ibadetlerini yerine getirir, verdikleri nimetler için Rabbimiz’e şükreder ve hatalarından dolayı tevbe ederler. Yüce Allah, Bakara Suresi’nde, Ramazan Ayı ile ilgili şu şekilde buyurmaktadır:

“Ramazan Ayı… İnsanlar için hidayet olan ve doğru yolu ve (hak ile batılı birbirinden) ayıran apaçık belgeleri (kapsayan) Kuran onda indirilmiştir. Öyleyse sizden kim bu aya şahid olursa artık onu tutsun. Kim hasta ya da yolculukta olursa, tutmadığı günler sayısınca diğer günlerde (tutsun). Allah, size kolaylık diler, zorluk dilemez. (Bu kolaylık) sayıyı tamamlamanız ve sizi doğru yola (hidayete) ulaştırmasına karşılık Allah’ı büyük tanımanız içindir. Umulur ki şükredersiniz.” (Bakara Suresi, 185)

Mübarek Ramazan Ayı Müslümanların Birbirlerine Kenetlendiği Bir Ay Olmalıdır

Bu yıl mübarek Ramazan Ayı hamiyet-i İslamiye’nin feveran ettiği, Müslümanların tüm dünyanın gözü önünde şehit edildiği bir döneme denk gelmiştir. Özellikle son aylarda;

Gazze’ye yardım götüren Mavi Marmara gemisinde yaşanan olaylar,
Bölücü terör örgütünün ülkemizi korumak için mücadele eden asker kardeşlerimizi şehit etmesi,
Doğu Türkistan’da Çin devletinin Müslüman kardeşlerimize uyguladığı zulüm ve;
Kırgızistan’da Kırgız ve Özbek kardeşler arasında çıkan ve onlarca Müslüman kardeşimizin şehit olmasıyla sonuçlanan ayaklanma; Müslüman alemi olarak Türk İslam Birliği’ne olan ivedi ihtiyacımızı gözler önüne sermiştir.

Tüm bu yaşanan olaylar, Müslümanların hamiyet-i İslamiye duygularını pekiştirmiş ve Müslümanların birlik olmasının önemini bir kez daha hatırlatmıştır. “İnkâr edenler birbirlerinin velileridir. Eğer siz bunu yapmazsanız (birbirinize yardım etmez ve dost olmazsanız) yeryüzünde bir fitne ve büyük bir bozgunculuk (fesat) olur.” (Enfal Suresi, 73) ayetiyle bildirildiği üzere Yüce Allah Kuran-ı Kerim’de Müslümanların birlik olmasını emretmiştir. Müslüman alemi Kuran’da bildirilen bu emre uyup birlik olmadıkları müddetçe, Türk-İslam Birliği’ni oluşturmadıkları sürece Mavi Marmara gemisinde yaşanan olayların ve diğer benzeri acıların devam edeceği açıktır.

Türk-İslam Birliği Yönünde Atılan Adımların Artması İçin Ramazan Ayı Boyunca da Dua Etmeyi Unutmayalım

Son 30 yıldır gerek yazılarıyla gerekse kitaplarıyla Türk-İslam Birliği ülküsünü hep gündemde tutan Sayın Adnan Oktar, hem yazdığı kitap ve makalelerinde hem de basına yaptığı açıklamalarında, her fırsatta Türk-İslam Birliği’nin, kardeşliğin ve dostluğun önemi üzerinde durmakta, her türlü anlaşmazlık ve sorunun sevgi ve muhabbetle hemen çözüme kavuşacağını ifade etmektedir.

Sayın Adnan Oktar’ın bu çok yönlü ilmi çalışmalarını ve Türk-İslam Birliği’nin kurulmasının aciliyetini ve önemini vurgulayan açıklamalarını takiben, bu birliğin tesis edilmesi yolunda her geçen gün önemli bir gelişme yaşanmaktadır. Son iki yıl içerisinde;

Türk-İslam Birliği’nin, İslam dünyasında diplomatik düzeyde yapılan tüm toplantılarda temel konu olarak işlenmesi,
Müslüman aleminin dört bir yanından birlik seslerinin yükselmesi,
Suriye’den Katar’a, Ürdün’den Sudan’a ve en son geçtiğimiz aylarda Sırbistan ve Portekiz'e kadar vizelerin birer birer kaldırılması, bu gelişmelerden sadece birkaçıdır.

Ancak kuşkusuz bu gelişmeler, Türk İslam Birliği’nin bir an önce kurulması için yeterli değildir. Bu nedenle bu yıl mübarek Ramazan Ayı’nı da bu güzel gelişmeleri daha da artıracak, Müslümanları her alanda ortak hareket etmeye vesile edecek bir ay olarak değerlendirmek büyük önem taşımaktadır.

Türk-İslam Birliği’nin Bir An Önce Kurulması İçin Nasıl Katkıda Bulunabiliriz?

Allah’ın “Allah’ın ipine sımsıkı sarılın. Dağılıp ayrılmayın…” (Al-i İmran Suresi, 103) hükmü gereği bir an önce birleşip Türk-İslam Birliği’nin tesis edilmesi, her Müslümanın öncelikli amacı olmalıdır. Kuşkusuz bu amacın gerçekleşebilmesi içinse kadın-erkek, genç-yaşlı her Müslümana büyük sorumluluklar düşmektedir.

Örneğin;

Devletin ilgili kurumlarına Türk – İslam Birliği faaliyetlerinin hızlandırılması için rica içeren mektup ve email yollanabilir.
Vizelerin ardından pasaportların da kaldırılması için Dışişleri Bakanlığı’na ve çeşitli ülke büyükelçiliklerine yine mektup ve email yollanabilir.
İnternette web siteleri ve forumları olan kardeşlerimiz ana sayfalarının en başında “Türk İslam Birliği Bir An Önce Kurulsun İnşaAllah” şeklinde dua mahiyetinde bir yazı yayınlayabilir.
Facebook ve Twitter gibi popüler internet sitelerinde Türk İslam Birliği’nin neden acil olarak kurulması gerektiğini anlatan arkadaş grupları kurulabilir.
Facebook gibi internet sitelerinde kişinin kendi profil resmi yerine, Türk İslam Birliği logoları kullanılabilir.
Yasal toplantı ve organizasyonlar düzenlenerek bu toplantılar için Türk İslam Birliği’ni tanıtan posterler hazırlanabilir.
Türk-İslam Birliği ile ilgili Sayın Adnan Oktar’ın eserleri doğrultusunda yeni blog siteleri oluşturulabilir.
Ve en önemlisi de aile ve arkadaş sohbetlerinde Türk İslam Birliği’nin önemi ve İslam alemine getireceği barış, huzur ve refah anlatılabilir ve Türk İslam Birliği’nin bir an önce kurulması için hep birlikte dua edilebilir.

Sayın Adnan Oktar bu konuda dua etmenin önemini röportajlarında birçok defa hatırlatmış ve tüm Müslümanları bu yönde Rabbimiz’e dua etmeye davet etmiştir. Sayın Adnan Oktar’ın bu açıklamalarından biri şöyledir:

“Hepsi gece gündüz dua etsinler. ‘Ya Rabbi bize Türk İslam Birliği’ni nasip et. Ya Rabbi bize Hz. Mehdi (a.s)’ı nasip et. Ya Rabbi bize Mesih İsa (a.s)’ı nasip et. Ya Rabbi dünyada dirlik düzenlik nasip et. Biz görelim’ diyecekler ‘Ya Rabbi. Bize gözlerimizle görmeyi nasip et’ diyecekler. İnşaAllah. Yoğun dua etsinler. Herkesi duaya teşvik etsinler. Bakın kısa sürede İslam ahlakının dünyaya hakim olduğunu görecekler. Bütün İslam alemi dua ettiğinde yani ay, yıl hesabıyla hakim olacak söyleyeyim. Çok kısa bir süre kaldı inşaAllah. Sadece dua. O kadar. Dediğimin doğru olduğunu görecekler. Yani ‘Hocamız demişti hakikaten’ diyecekler. Hayret edecekler. İnşaAllah.” (Sayın Adnan Oktar’ın 17 Ocak 2010 tarihli Kanal Avrupa ve Kanal 35 röportajından)

“Benim Çabamdan Ne Olur?” Diye Düşünmek İslam Ahlakına Uygun Değildir

İnsan, tüm dünyaya yayılmış olan kötülüğü, zulmü, savaşları, katliamları düşündüğünde kendisini çok zayıf ve hiçbir şeye güç yetiremez olarak görebilir. Oysa işin özü bambaşkadır. Herşeyden önce dünyaya barışı, güvenliği, huzuru, sevgiyi, merhameti, hoşgörüyü, insancıllığı, dostluğu ve anlayışı hiçbir insan hakim edemez, Türk İslam Birliği’ni hiç kimse kuramaz. Bunu ne bir insan, ne bir topluluk, ne de herhangi bir güç sağlayamaz. Bunu gerçekleştirecek olan, herşeye güç yetiren, sonsuz kudret sahibi, herkesin kalbinden, düşündüklerinden, söylediklerinden haberdar olan Rabbimiz’dir.

İman edenlerin bu yolda çabalaması ise onların salih ve temiz niyetlerinin bir göstergesidir. Belki birinin internette açtığı Türk İslam Birliği’nin önemini anlatan bir blog sitesi, bir diğerinin aile ve arkadaş sohbetlerinde Türk İslam Birliği’ni anlatması, birinin de devlet kurumlarına gönderdiği rica mektubu Türk İslam Birliği için dua edenlerin ve çaba harcayanların sayısını artıracaktır. Ancak unutulmamalıdır ki iyileri güçlendirecek, yeryüzüne güzelliği hakim kılacak olan Allah’tır. Bu nedenle “Benim çabamdan ne olur?” demek şeytanın bir vesvesesidir ve bu sese uyanlar sorumluluktan kaçmış olurlar.

Her insanın güzel ahlaklı ve vicdanlı bir insan olduğu sürece iyilik ve hayır adına yapabileceği pek çok güzel şey vardır. Örneğin çok ağır bir yük kaldırılacağı zaman, yükün etrafında bulunan on beş kişiden sadece dördü yükün altına girseler ve diğerleri “biz zaten zayıf, çelimsiz kimseleriz, bizim yardımımızdan ne olur” diye kenarda dursalar isabetli bir karar olmayacağı bellidir. Ancak on beş kişinin on beşi de yükün altına girse ve her biri gücünün yettiği oranda yükü kaldırsa o dört kişinin omzundaki ağırlık çok hafifleyecektir. Kimin neyi ne kadar yaptığı değil, gücünü ne kadar kullandığı önemlidir.

Yüce Allah Kuran’da hiç kimseye gücünün üzerinde bir güç yüklenmeyeceğini bildirerek, zaten her Müslüman için bir kolaylık kılmıştır:

“İşte onlar, hayırlarda yarışmaktadırlar ve onlar bundan dolayı öne geçmektedirler. Hiç kimseye güç yetireceğinden fazlasını yüklemeyiz; elimizde hakkı söylemekte olan bir Kitap vardır ve onlar hiçbir haksızlığa uğratılmazlar.” (Müminun Suresi, 61-62)

Sayın Adnan Oktar Türk İslam Birliği İçin Müslümanlara Düşen Sorumluluğu Anlatıyor

“İslam aleminde, Türklük aleminde en büyük mesele Türk-İslam Birliği. Özellikle Avrupalı kardeşlerimizin, Azerbaycan’daki kar-deşlerimizin, Türklük alemindeki bütün kardeşlerimizin ki onlar da şu an izliyorlar, interneti çok iyi kullanmaları gerekiyor. İnternette güzel arkadaş grubu oluşturmak ve her vesileyle Türk-İslam Birliği’nden bahsetmek, bunun için dua etmek, bunun için gayret etmek, her türlü resmi, fotoğrafı, belgeyi sitelerine koymak. Çünkü Allah bizi evden eve komşuluktan çıkarttı bir anlamda, fakat internet ile komşuluk meydana getirdi. ‘Komşu’ diyoruz kapıyı çalıyoruz, direkt bir başka kardeşimizin evine giriyoruz değil mi? Ve başlıyoruz sohbete. Evimizi gezdirebiliyoruz değil mi, anlatabileceklerimizi anlatabiliyoruz, hem de ne kapsamlı. Mesela normal ev sohbetinin çok üstünde anlatma imkanımız var. Çünkü belgeleri koyuyoruz, dokümanları koyuyoruz, her şeyi koyuyoruz, her şeyi anlatabiliyoruz. Dolayısıyla komşuluk bağlantısını güçlendireceğiz. Herkesin çok fazla tanıdığı olsun. Arabistan’dan, Türkmenistan’dan, Kazakistan’dan, Amerika’dan, Avrupa’dan, her yerden tanıdıkları olacak. Birbirlerini çok sevip, koruyup, kollayacaklar. Sevgi bizim en büyük silahımız. Türk-İslam aleminin atom bombası gibi olan silahı sevgidir. Sevgi, şefkat, merhamet, dostluk, kardeşlik, sanat, marifet, ittifak. Üstad Bediüzzaman’ın dediği bakın. Sanat; her türlü sanat, ilim bunun içerisinde ve marifet; marifetli olmak, becerikli olmak, başarılı olmak ve ittifak; insanların birbirleriyle tam bağlantı halinde olması. İttifakı internetten zaten çok rahat elde edebiliyoruz. Ama şahsi dostluklar da ayrıca olabilir. Mesela davet eder arkadaşını, ‘gelin görüşelim’ der. Şahsi dostluklar; mesela Türkmenistan’dan birisini çağırırsın, Azerbaycan’dan bir arkadaşını çağırırsın.” (Sayın Adnan Oktar’ın 17 Ocak 2010 tarihli Kanal Avrupa ve Kanal 35 röportajından)

Sayın Adnan Oktar’ın Gazze Halkı İçin Yaptığı Dua

“Allah inşaAllah bütün Müslüman alemini birlik ve beraberlik içinde yapsın. Ve bunu en kısa sürede yapsın inşaAllah. Allah Hz. İsa (a.s.)‘ı nüzul ettirsin, Onun nüzulünü çabuklaştırsın, Hz. Mehdi (a.s.)‘ı inşaAllah zuhur ettirsin. Dünyadaki fitne ve fesadı inşaAllah tamamen kaldırıp Müslümanların adaletini, güzelliğini, güzel ahlakını bütün dünyaya göstersin. Musevi kardeşlerimizi, Hıristiyan kardeşlerimizi, bütün Müslüman alemini inşaAllah huzur, barış ve kardeşlik içerisinde birleştirsin Allah. Bütün Müslümanların bu birlik ve beraberliğe uyması için içlerine ilham versin, şiddetle bunu istetsin. Bölünmüşlüğe karşı şiddetle tavır koymalarını sağlasın Allah. Ve birlik ve beraberlik içinde olmak için aşkla şevkle gece gündüz gayret ettirsin Allah. Filistinli kardeşlerimize inşaAllah Allah şehit sevabı versin. Onların inşaAllah şehitlikle ahirete irtihallerini nasib etsin. Hastalara da şifa versin. Onlara Allah tahammül gücü, sabır ve cesaret versin.

Zalimlerin de zulmünü Allah tepelerine geçirsin, onları basiretlerini bağlayarak, ferasetlerini bağlayarak, akıllarını bağlayarak, kalplerini bağlayarak, güçlerini bağlayarak, dillerini bağlayarak güçsüz hale getirsin Allah. Ateist siyonistlerin, ateist masonların zulmünü bertaraf etsin. Bütün Müslüman alemine birlik, beraberlik ve kardeşlik içerisinde huzur içinde mutluluk içinde yaşamalarını nasip etsin inşaAllah. Bu güzel çağa, güzel döneme inşaAllah girdik. Muharrem ayındayız inşaAllah. Bu ayın da bereketiyle Allah onu da vesile etsin inşaAllah. Peygamberimiz (s.a.v.)’in yolundan bizi ayırmasın. Kuran ahlakından bizleri ayırmasın inşaAllah. Bütün Müslümanlara bereket, huzur, cesaret, itidal, acılara karşı tahammül ve yılmazlık, cesaret, güzel ahlak nasip etsin inşaAllah.” (Sayın Adnan Oktar’ın 7 Ocak 2009 tarihli Kanal Malatya röportajından)
(makale harun yahya)

Bu makale, İlmi Araştırma Dergisi 74. sayı (Ağustos 2010) 30. sayfada yayınlanmıştır.
 
bayigram takipçi satın al instagram beğeni satın al instagram takipçi satın al tiktok takipçi satın al Buy Followers bugün haber
vozol
Geri
Üst