ParadokS
Kayıtlı Üye
Galip Gürel’le İstanbul’daki muayenehanesinde buluşuyoruz. Şık ve aydınlık bir yer. Israrla kask, bone, golf sopası gibi bir şeyler arıyor gözlerim. Yok işte. İşyeri eşittir işyeri demek ki. Ama kendisi öyle dümdüz değil. Eğlenceli, hiperaktif, hızlı düşünen ve genç bir adam. “52” demenize imkân yok. İnatla masanın altına bakıyorum, belki kite board’unu oraya saklamıştır. Yok, sadece çöp kutusu... Neyse canım konuşacak çok şey var, kite, Camel Trophy, golf, sutopu, rekorlar... İsmiyle müsemma diş hekimi Galip Gürel’le spor – hekimlik ilişkisini masaya yatırıyoruz. Bu arada iğneden ödü kopuyormuş, elime koz veriyor.
Bildiğimiz kadarıyla mesleğinizle olduğu kadar sporla da profesyonel olarak ilgileniyorsunuz. Spora teşvik konusunda aile önemli mi?
Tabii, babam hâlâ her gün tenis oynar, annem yüzer. Hayattaki en değerli varlığım, oğlum Ali de başladı sonunda... Keşke herkes genç yaşta spora başlasa. Bizde spora ilaç alır gibi başlanıyor, doktor zoruyla. Ben yapıyorum diye kite’a başlayan hastalarım var, “Sen yapıyorsan iyi bir şeydir” diyorlar. Kibrit kutusu kadar peynir falan olmaz, istediğini yemeli insan, sonra da sporunu yapmalı.
Neden milli yüzücü olarak kalmadınız?
Benim zamanımda hiçbir maddi destek yoktu, bir noktaya gidemeyecektim ama diş hekimliğinde çok şey kaybedecektim. Ama mesleğime çok şey kattı spor. Disiplin maalesef yanlış anlaşılan bir kavram. Disiplin insanın kendi vaktini kontrol edebilme sanatıdır. “Nasıl yapıyorsun hepsini” diyorlar. Cevap bu...
Başarınızın sırrı sporcu kişiliğiniz o zaman...
İnanın hayatımdaki en büyük okul sutopu oynadığım dönem, orada her şeyi yaşadım; hakem yanlış karar verdi, çok formdayken antrenör başkasını oynattı. 7 kişi dili sarkarken bir kişi umursamadığı zaman maçın nasıl gittiğini gördüm. Biz de muayenehanede yüzme takımı gibi çalışıyoruz. Takım sporu hayatın en zararsız kopyasıdır.
Aynı gün aynı saatte Dünya Kite Şampiyonası ve Dünya Diş Hekimleri Kongresi var. Hangisi?
Kongre şu an...
5 sene sonra?
Kite şampiyonası...
İĞNEDEN ÇOK KORKARIM, EKİPTELİLER KOVALAR
Estetik amaçlı gelenler genelde zengin kişiler mi?
İnanın her çeşit hasta geliyor. Kim çirkin olmak ister? Dişçok önemlidir.
Kuaförler genelde, “Saçınızı kim boyadı, mahvetmiş” der... Sizin de gözünüze takılıyor mu kötü dişler?
Maalesef. Anında beynim yüzü okuyor ve doğruyu buluyor ama söyleyemiyorum. Hastadan talep gelmedikçe yorum yapmıyorum.
“Galip Bey bakın dişlerime” diyenler?
O da oluyor. Bakıyorum, görüyorum içim gidiyor, bir şey diyemiyorum.
Gülben Ergen’in dişleri güzel diyorlar, başka?
Evet onunkiler güzel. Yabancı örneklerden Jack Nicholson’ınkiler çok doğal mesela. Angelina Jolie’ninkiler de güzel ama yapılı olduğu belli. İstekle de alakalı tabii.
Yurtdışından hastalarınız var mı?
Avrupa’daki hekimler bazı karışık vakalarda hastaları bize yönlendiriyor, kendileri de geliyor. Fransa, Almanya ve İngiltere’den hatta Ortadoğu’dan hastam var.
Suudi Kralı hastanızmış...
Bilmem...
Güzellik kadar uzun ömür de önemli değil mi?
Tabii ki... İnsan ömrü uzadı. 60 yaşındaki hastayı genç görüyoruz artık, 90’ına kadar kullanabileceği dişler yapıyoruz.
İğneden korktuğunuz doğru mu?
Maalesef, ekiptekiler iğne yapılacakken kovalar beni, çok korkarım. Ekibime çok güvenirim ama... Takım olmak önemlidir bizde. Tel takan, cerrah, implant yapan... Tedavinin sonunu baştan tespit ettiğiniz zaman makete göre herkes kendi branşında ne yapabileceğine bakar. Çarpık düzeltmek için yola çıkılır, diş etlerinin seviyesinde oynamayla biter.
İÇİ DİŞE YANSITMAYA ÇALIŞIYORUZ
Avrupa Estetik Diş Hekimliği Akademisi’nin Başkanı’sınız. Çok özel bir görev bu, nasıl oldu? Akademi’de Türkiye hariç her ülkenin en az 15 temsilcisi var. Genelde de büyük ülkelerden başkan seçiliyordu. Yaptığım çalışmalar, gruba katkım doğrultusunda oybirliğiyle seçildim. Zor bir görev tabii. Dünyayı ilgilendiren kararlara imza atıyoruz. Diş hekimliğinde kullanılan teknikleri ve yöntemleri belirliyoruz.
Şu sıralar gündeminizde neler var?
Minimum doku kaybına yönelik çalışmalar, son 5 senenin en önemli konusu. Dişi hiç kesmeden neler yapılabilir...
İnci gibi diş kavramı gerilerde mi kaldı?
“İnci gibi diş” çok geniş bir kavram. Mesela ABD’de diş konusu hiç sıcak bakmadığım bir noktaya geldi. Karakteri olmayan büyük beyaz dişler yapıldı. Halbuki biz o kadar değişik dizaynlar yapıyoruz ki, hastanın kocası bile anlamıyor hem de inci gibi oluyor.
Hâlâ birinin fotoğrafını getirip “Bunu istiyorum” diyen var mı?
Gerçekten doğalsa, “Ayşe’nin dişi” gibi değil talepler, “Bana ne yapabilirsiniz?” şeklinde. Vizajizm yani karaktere göre diş kavramı önümüzdeki senelere damgasını vuracak. Şimdi uzaylı gibi bakıyorlar ama 4 senede çok iyi bir nokaya getirdik vizajizm olgusunu. Brezilyalı bir grupla seneye kitap hazırlıyoruz.
Nasıl yani? Çılgın birinin dişleri farklı şekillerde olur gibi mi?
Mesela... Bir yargı var; insanın yüzü üçgense üçgen diş, yuvarlaksa yuvarlak diş yakışır gibi. Halbuki bunun yüzle bir ilgisi yok. İnsanın karakterini dizaynın içine katıyoruz. Dik çizgiler daha sağlam, eğik çizgiler daha dinamik, yuvarlak çizgiler daha feminen, rahat, yatay çizgiler iyice sakin karakterleri yansıtır mesela. Herkesin yüzünde bir maske var. İşiniz ciddidir ama içiniz değildir. İşte biz içi dişe yansıtma çalışması yapıyoruz.
Diş psikoloğu gibi...
Biraz o alana giriyor. Hastanın bizimle yaptığı konuşmalardan yola çıkıyoruz. Tabii önceden üç boyutlu çalışma yapıp hastada deniyoruz, bu çok önemli. Son stepi biliyor hasta.
Siz kötü duracağına eminsiniz ama hasta ısrar ediyor, bırakır mısınız o hastayı?
Evet, o an için kırılır belki ama ömür boyu kırgınlık yaşamasından iyidir.
Dişlerini çoktan kesip biçtirmiş okuyucular vardır. Zor mu kurtarmak?
Bugünkü teknolojide kurtarılmayacak hiçbir vaka yok. Üzüntüm hiç gerek olmadığı halde yaptırılmış olması.
Bildiğimiz kadarıyla mesleğinizle olduğu kadar sporla da profesyonel olarak ilgileniyorsunuz. Spora teşvik konusunda aile önemli mi?
Tabii, babam hâlâ her gün tenis oynar, annem yüzer. Hayattaki en değerli varlığım, oğlum Ali de başladı sonunda... Keşke herkes genç yaşta spora başlasa. Bizde spora ilaç alır gibi başlanıyor, doktor zoruyla. Ben yapıyorum diye kite’a başlayan hastalarım var, “Sen yapıyorsan iyi bir şeydir” diyorlar. Kibrit kutusu kadar peynir falan olmaz, istediğini yemeli insan, sonra da sporunu yapmalı.
Neden milli yüzücü olarak kalmadınız?
Benim zamanımda hiçbir maddi destek yoktu, bir noktaya gidemeyecektim ama diş hekimliğinde çok şey kaybedecektim. Ama mesleğime çok şey kattı spor. Disiplin maalesef yanlış anlaşılan bir kavram. Disiplin insanın kendi vaktini kontrol edebilme sanatıdır. “Nasıl yapıyorsun hepsini” diyorlar. Cevap bu...
Başarınızın sırrı sporcu kişiliğiniz o zaman...
İnanın hayatımdaki en büyük okul sutopu oynadığım dönem, orada her şeyi yaşadım; hakem yanlış karar verdi, çok formdayken antrenör başkasını oynattı. 7 kişi dili sarkarken bir kişi umursamadığı zaman maçın nasıl gittiğini gördüm. Biz de muayenehanede yüzme takımı gibi çalışıyoruz. Takım sporu hayatın en zararsız kopyasıdır.
Aynı gün aynı saatte Dünya Kite Şampiyonası ve Dünya Diş Hekimleri Kongresi var. Hangisi?
Kongre şu an...
5 sene sonra?
Kite şampiyonası...
İĞNEDEN ÇOK KORKARIM, EKİPTELİLER KOVALAR
Estetik amaçlı gelenler genelde zengin kişiler mi?
İnanın her çeşit hasta geliyor. Kim çirkin olmak ister? Dişçok önemlidir.
Kuaförler genelde, “Saçınızı kim boyadı, mahvetmiş” der... Sizin de gözünüze takılıyor mu kötü dişler?
Maalesef. Anında beynim yüzü okuyor ve doğruyu buluyor ama söyleyemiyorum. Hastadan talep gelmedikçe yorum yapmıyorum.
“Galip Bey bakın dişlerime” diyenler?
O da oluyor. Bakıyorum, görüyorum içim gidiyor, bir şey diyemiyorum.
Gülben Ergen’in dişleri güzel diyorlar, başka?
Evet onunkiler güzel. Yabancı örneklerden Jack Nicholson’ınkiler çok doğal mesela. Angelina Jolie’ninkiler de güzel ama yapılı olduğu belli. İstekle de alakalı tabii.
Yurtdışından hastalarınız var mı?
Avrupa’daki hekimler bazı karışık vakalarda hastaları bize yönlendiriyor, kendileri de geliyor. Fransa, Almanya ve İngiltere’den hatta Ortadoğu’dan hastam var.
Suudi Kralı hastanızmış...
Bilmem...
Güzellik kadar uzun ömür de önemli değil mi?
Tabii ki... İnsan ömrü uzadı. 60 yaşındaki hastayı genç görüyoruz artık, 90’ına kadar kullanabileceği dişler yapıyoruz.
İğneden korktuğunuz doğru mu?
Maalesef, ekiptekiler iğne yapılacakken kovalar beni, çok korkarım. Ekibime çok güvenirim ama... Takım olmak önemlidir bizde. Tel takan, cerrah, implant yapan... Tedavinin sonunu baştan tespit ettiğiniz zaman makete göre herkes kendi branşında ne yapabileceğine bakar. Çarpık düzeltmek için yola çıkılır, diş etlerinin seviyesinde oynamayla biter.
İÇİ DİŞE YANSITMAYA ÇALIŞIYORUZ
Avrupa Estetik Diş Hekimliği Akademisi’nin Başkanı’sınız. Çok özel bir görev bu, nasıl oldu? Akademi’de Türkiye hariç her ülkenin en az 15 temsilcisi var. Genelde de büyük ülkelerden başkan seçiliyordu. Yaptığım çalışmalar, gruba katkım doğrultusunda oybirliğiyle seçildim. Zor bir görev tabii. Dünyayı ilgilendiren kararlara imza atıyoruz. Diş hekimliğinde kullanılan teknikleri ve yöntemleri belirliyoruz.
Şu sıralar gündeminizde neler var?
Minimum doku kaybına yönelik çalışmalar, son 5 senenin en önemli konusu. Dişi hiç kesmeden neler yapılabilir...
İnci gibi diş kavramı gerilerde mi kaldı?
“İnci gibi diş” çok geniş bir kavram. Mesela ABD’de diş konusu hiç sıcak bakmadığım bir noktaya geldi. Karakteri olmayan büyük beyaz dişler yapıldı. Halbuki biz o kadar değişik dizaynlar yapıyoruz ki, hastanın kocası bile anlamıyor hem de inci gibi oluyor.
Hâlâ birinin fotoğrafını getirip “Bunu istiyorum” diyen var mı?
Gerçekten doğalsa, “Ayşe’nin dişi” gibi değil talepler, “Bana ne yapabilirsiniz?” şeklinde. Vizajizm yani karaktere göre diş kavramı önümüzdeki senelere damgasını vuracak. Şimdi uzaylı gibi bakıyorlar ama 4 senede çok iyi bir nokaya getirdik vizajizm olgusunu. Brezilyalı bir grupla seneye kitap hazırlıyoruz.
Nasıl yani? Çılgın birinin dişleri farklı şekillerde olur gibi mi?
Mesela... Bir yargı var; insanın yüzü üçgense üçgen diş, yuvarlaksa yuvarlak diş yakışır gibi. Halbuki bunun yüzle bir ilgisi yok. İnsanın karakterini dizaynın içine katıyoruz. Dik çizgiler daha sağlam, eğik çizgiler daha dinamik, yuvarlak çizgiler daha feminen, rahat, yatay çizgiler iyice sakin karakterleri yansıtır mesela. Herkesin yüzünde bir maske var. İşiniz ciddidir ama içiniz değildir. İşte biz içi dişe yansıtma çalışması yapıyoruz.
Diş psikoloğu gibi...
Biraz o alana giriyor. Hastanın bizimle yaptığı konuşmalardan yola çıkıyoruz. Tabii önceden üç boyutlu çalışma yapıp hastada deniyoruz, bu çok önemli. Son stepi biliyor hasta.
Siz kötü duracağına eminsiniz ama hasta ısrar ediyor, bırakır mısınız o hastayı?
Evet, o an için kırılır belki ama ömür boyu kırgınlık yaşamasından iyidir.
Dişlerini çoktan kesip biçtirmiş okuyucular vardır. Zor mu kurtarmak?
Bugünkü teknolojide kurtarılmayacak hiçbir vaka yok. Üzüntüm hiç gerek olmadığı halde yaptırılmış olması.