Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz.. Tarayıcınızı güncellemeli veya alternatif bir tarayıcı kullanmalısınız.
Türkiye'de geçen yıla oranla kişisel finans durumunun yüzde 14 daha kötü olduğu
ülke ekonomisinin yüzde 44 daha kötüye gittiği ve halkın moralinin ise diğer yıllara oranla yüzde 36 daha bozuk olduğu ortaya çıktı.
Pazar Araştırma Şirketi Millward Brown
krizde tüketici davranışlarını ve tüketicinin kriz ile birlikte ortaya çıkan yeni tüketim trendlerini ortaya çıkaran bir araştırma gerçekleştirdi.
Aralarında Türkiye'nin de bulunduğu İtalya
İspanya
Çek Cumhuriyeti
Almanya
Hollanda
Polonya
Romanya olmak üzere toplam 9 ülkede gerçekleştirilen Millward Brown Idea Blog çalışmasına
Türkiye çalışması için 132 kişi düzenli katılım gösterdi ve Türkiye'de kriz ile birlikte tüketicinin davranışları analiz edildi.
Araştırma
Avrupa ülkelerinde ki tüketiciler ile Türk tüketicinin arasındaki krizdeki davranış farklılıklarını ortaya koydu.
Fransa MORALLER DAHA DA BOZUK
Araştırmaya göre
Türkiye'de geçen yıla oranla kişisel finansal durumunun yüzde 14 daha kötü olduğu
ülke ekonomisin yüzde 44 daha kötüye gittiği ve halkın moralinin ise diğer yıllara oranla yüzde 36 daha kötü olduğu ortaya çıktı.
Araştırmada
Türk tüketicisine yönlendirilen “Önümüzdeki ayları düşündüğünüzde
bir şey satın alacağınız zaman hangisi sizin için geçerli olur?” sorusuna yüzde 56 oranında kişi “Bilinen markaları satın almak daha iyidir çünkü daha güvenilirdirler” cevabını verirken “Farklı markalar arasından seçim yapmak daha iyidir” diyenler yüzde 32 oranında kaldı.
İLK TERCİHLER DEĞİŞMEDİ
Araştırmaya göre tüketici “ilk tercihlerini” değiştirmemiş görünüyor. Ancak
“ilk tercih” skorlarında ciddi düşüşler söz konusu olurken
ana markalar ve market markaları düşüş yaşamıyor. Tüketicilerin büyük bir çelişkiye düştüklerinin görüldüğü araştırmada
şunlar kaydedildi:
“ premium markaların Giderleri kıs düşüncesi hakimken hayat tarzını sürdür düşüncesi de onunla birlikte fazlaca hakim. Kriz zamanında tüketicinin gözdesi indirim marketleri
süpermarketler (2'den fazla kasası olan) ile alışveriş merkezleri.
EN FAZLA TASARRUF EĞLENCEDEN
Araştırma sonuçlarından biri de gelirlerin yüzde 51 aynı kaldığı ve harcamalarında ona paralel olarak yüzde 44 arttığı gözlendi. Geçen senenin aynı dönemlerine kıyasla harcamaların biraz daha azaldığını gösterirken en fazla tasarruf eğlence sektöründe görüldü. Türk insanın eğlence giderleri yüzde 26 azaldı.
Araştırmadan çıkan bir çarpıcı sonuç ise krize rağmen insanların bazı alışkanlıklarından taviz vermediğidir. Örnekler; Temel gereksinim (Düzenli alışverişler
'Ailemin bunlara gereksinimi var')
Ruh sağlığı (Bir bardak kahve
gazete 'günün stresini üzerimden atmalıyım')
Yaşam tarzı (Daha kişisel ve büyük kalem alışkanlıklar 'her gün spor yapmalıyım
çocuklarım piyano dersi almalı')
Eğlence (Ödüller 'dışarıda pahalı bir yemek
harika bir gece...' )
Araştırma'nın Türkiye sonuçlarını hakkında değerlendirmede bulunan Millward Brown Türkiye Genel Müdürü Betül Khan
tüketicilerin harcamak istedikleri için satın aldıklarını ve sadece gereksinim duydukları için satın aldıkları tüketim arasında gidip geldiklerini söyledi.
TÜRKLER DAHA ÜMİTLİ
Khan
fakirlik ve tutumluluk ekseninde krizi yaşayanların olduğunu dile getirerek
Türk tüketicilerinin genelde Avrupalı tüketicilere kıyasla geleceğe daha ümitle baktıklarını ve ülke ekonomisinin daha kötü olsa da kendi finansal durumlarının gelecek 12 ay içinde daha iyi olacağına inandıklarını belirtti.
Gelecek 12 ayda ülkenin finansal durumunun daha kötü olacağına inananların oranı yüzde 44 iken
kişisel finansal durumlarının daha kötü olacağını düşünenler ise sadece yüzde 14 oranında olduğunu ifade ederek
“Krizle baş etme stratejileri sözlerini şöyle sürdürdü: 'krizin yağını çıkarmak' olarak özetlenebilir. İtalyanlar veya Portekizler gibi ümitsizliğe ve çaresizliğe kapılmıyorlar
ya da Çekler ya da Romanyalılar gibi durup beklemiyorlar. Krizde farklı iş olanakları
ya da promosyon
indirim kampanyaları gibi fırsatların doğacağına inanıyorlar.
Bu nispeten daha olumlu havayı üretici sektörlerin ve markaların değerlendirmeleri ve marka ve ürünleri tüketme konusunda tüketici iç görüsüne dayanan çekici ve yaratıcı reklam kampanyalarıyla tüketimi canlandırmaları mümkün. Vermeleri gereken alt mesaj tüketimin israf olmadığını hissettirmek
duygusal tarzlı ama ürün ve hizmetlerin fonsiyonel / fiziksel faydalarını hatırlatan kampanyalara yer vermeli; tıpkı maden suyu üreticilerinin 'içiyorsam sebebi çok' kampanyasında olduğu gibi...”
Betül Khan
Türkiye'nin genç
dinamik
cesur ve geleceğe Avrupalı tüketiciden daha iyimser bakan nüfusunun
krizi atlatma konusunda en büyük desteği olacağını da sözlerine ekledi.