Geceydi
Mor karanlıktı düşünceler Mor karanlıktı düşünceler
Boşa gelmiş
boşa geçen bir sevdanın bedeliydi bu Yüreğin ödediği bedel
İhanetle gelen içimdeki çitlenbik taneleri bu acılarla biriken Di
Geceydi
Ve
morkaranlık seslerle çığlık çığlığa uğulduyordu
ve
sessizlik gecenin içine çöküyordu
Ardından yüreğin inlemeleri duyuluyordu bedenin sırt kaburgaları arasından derin nefeslerle
Ve
titremeler kulak arkalarından aşağıya doğru soğuk terler akıtıyordu
Omuz diplerinden ter boşanıyordu belkemiğinin yoluna doğru
Ve
sanki gece duruyordu...
Derin bir iç çıkıntısı bu
gecenin moralacasıyla başlayan
Aynaların parlak cidarındaki yüzümün yansımasını fark edemeyecek kadar geceye koyulaşmış düşüncelerim
Hangi bakılara sahiptim ki O an seni ilk sevmeye başladığım zaman?
Kendimi yanardağ içinde hissettiğim yangın
Herkesin bakışları öyle mi yansırdı sevgi zamanlarındaki bakışları O aynanın parlak yüzeyini kaybedercesine
Nasıl tarifsiz bir bakışlardır ki onlar kendi kendini tanıyamaz insan
Nadir yakalanan gülmeleri anımsatan daimi sevgi bakışları
Bir alev çemberi parlaklığı sadece kendi etrafını aydınlatan bir utangaçlık hissi aşka Ne büyüksün sen sevgi bakışları mutluluğa yapışan gözler ve dudaklardan dökülen bu cümle
Ne hoştur bu sessiz bakış
Ve
kaç kez görünür bu çile yükleri arasında bu bakışlar
Belki de özlemi hep çekilen hep buydu Belki de bu olacak
Hani yorgun şarkı sözlerilar vardır gramofonun küt iğnesi ile çıkan çok iç acıtan kanatan şarkı sözlerilar vardır Çatlak ses tınısına aldırmadan kulaklarda iz bırakan volümleri ile dudaklarımızla mırıldandığımız
İşte o içli şarkı sözlerilardan biri dolanıyor bu zamanın radyolarının birinde
İlk söylendiği günden bu güne yarım asırdan fazla geçmiştir ki O ses bu gün bütün can yakıcılığında içime damla damla akıyor İnce ve aniden kalınlaşan sesle sanki ucu bedene giren bir kılıcın aniden böğründe açtığı can yakan kesikler gibi
Bu son fasıldır ey ömrüm diyor nakarata yakın bir yerinde
Ey ömrüm yaşayanın kendi yaşamında aciz kalışı ve geri kalan kısmı belki de bezmişliğe belki de pişmanlığa belki de umuda çaresizliğidir
Kaç derin yaralar vardır bedenimizde her gün kabuğunu kendi ellerimizle kopardığımız?
Kaç acı çıkmazı vardır ki içinde dolanıp durduğumuz ve silbaştan yeniden dolanmaya başladığımız?
Kaç ışıktır bu içimizde sönen?
Ve
Kaçıncı eski mektuptur bu ki tekrar tekrar okumaya çalıştığımız ödünç aldığımız aşkın sesi?
Kaç eski mektup var daha elimizde de okunmasını bekliyor tekrarlarla?
Hayatımız eski mektupları bize okutarak tekrar tekrar günlerimizi gülmelerimizi eskitiyor bizden?
aşkın veya sevdiğimiz çok sevdiğimiz sevgimizin bütün solan sararan yapraklarını kendi yüreğimizde topluyoruz?
Bu kaçıncı kezdir ki deyişim bu eski mektupları son kezdir okuyuşum diye?
Başaramıyorum
Seni
tek bir kalemle silip kalanlarını yüreğimden atamıyorum
Başaracağım bir gün
Bir saniyelik ömrümün kaldığı bir anda da olsa senin eskimiş mektuplarını okumamayı başaracağım
Ve
ödünç aşkın bedelini ödemeden gitmeyeceğim bu yaşamdan Gitmeyeceğim.
Göreceksin
Sana geride hiç borcum kalmadan ödenmemiş hiç vereceğim kalmadan gitmeyeceğim bu yaşamdan
Ben sen değilim
Bir vedasız bakışı bile çok görerek senin gibi basıp giden olmayacağım
Omuzlarında ne kadar ödünç aldığın sevgi varsa göreceksin sen de çekileceksin bu yaşamdan
Mor karanlıktı düşünceler Mor karanlıktı düşünceler
Boşa gelmiş
boşa geçen bir sevdanın bedeliydi bu Yüreğin ödediği bedel
İhanetle gelen içimdeki çitlenbik taneleri bu acılarla biriken Di
Geceydi
Ve
morkaranlık seslerle çığlık çığlığa uğulduyordu
ve
sessizlik gecenin içine çöküyordu
Ardından yüreğin inlemeleri duyuluyordu bedenin sırt kaburgaları arasından derin nefeslerle
Ve
titremeler kulak arkalarından aşağıya doğru soğuk terler akıtıyordu
Omuz diplerinden ter boşanıyordu belkemiğinin yoluna doğru
Ve
sanki gece duruyordu...
Derin bir iç çıkıntısı bu
gecenin moralacasıyla başlayan
Aynaların parlak cidarındaki yüzümün yansımasını fark edemeyecek kadar geceye koyulaşmış düşüncelerim
Hangi bakılara sahiptim ki O an seni ilk sevmeye başladığım zaman?
Kendimi yanardağ içinde hissettiğim yangın
Herkesin bakışları öyle mi yansırdı sevgi zamanlarındaki bakışları O aynanın parlak yüzeyini kaybedercesine
Nasıl tarifsiz bir bakışlardır ki onlar kendi kendini tanıyamaz insan
Nadir yakalanan gülmeleri anımsatan daimi sevgi bakışları
Bir alev çemberi parlaklığı sadece kendi etrafını aydınlatan bir utangaçlık hissi aşka Ne büyüksün sen sevgi bakışları mutluluğa yapışan gözler ve dudaklardan dökülen bu cümle
Ne hoştur bu sessiz bakış
Ve
kaç kez görünür bu çile yükleri arasında bu bakışlar
Belki de özlemi hep çekilen hep buydu Belki de bu olacak
Hani yorgun şarkı sözlerilar vardır gramofonun küt iğnesi ile çıkan çok iç acıtan kanatan şarkı sözlerilar vardır Çatlak ses tınısına aldırmadan kulaklarda iz bırakan volümleri ile dudaklarımızla mırıldandığımız
İşte o içli şarkı sözlerilardan biri dolanıyor bu zamanın radyolarının birinde
İlk söylendiği günden bu güne yarım asırdan fazla geçmiştir ki O ses bu gün bütün can yakıcılığında içime damla damla akıyor İnce ve aniden kalınlaşan sesle sanki ucu bedene giren bir kılıcın aniden böğründe açtığı can yakan kesikler gibi
Bu son fasıldır ey ömrüm diyor nakarata yakın bir yerinde
Ey ömrüm yaşayanın kendi yaşamında aciz kalışı ve geri kalan kısmı belki de bezmişliğe belki de pişmanlığa belki de umuda çaresizliğidir
Kaç derin yaralar vardır bedenimizde her gün kabuğunu kendi ellerimizle kopardığımız?
Kaç acı çıkmazı vardır ki içinde dolanıp durduğumuz ve silbaştan yeniden dolanmaya başladığımız?
Kaç ışıktır bu içimizde sönen?
Ve
Kaçıncı eski mektuptur bu ki tekrar tekrar okumaya çalıştığımız ödünç aldığımız aşkın sesi?
Kaç eski mektup var daha elimizde de okunmasını bekliyor tekrarlarla?
Hayatımız eski mektupları bize okutarak tekrar tekrar günlerimizi gülmelerimizi eskitiyor bizden?
aşkın veya sevdiğimiz çok sevdiğimiz sevgimizin bütün solan sararan yapraklarını kendi yüreğimizde topluyoruz?
Bu kaçıncı kezdir ki deyişim bu eski mektupları son kezdir okuyuşum diye?
Başaramıyorum
Seni
tek bir kalemle silip kalanlarını yüreğimden atamıyorum
Başaracağım bir gün
Bir saniyelik ömrümün kaldığı bir anda da olsa senin eskimiş mektuplarını okumamayı başaracağım
Ve
ödünç aşkın bedelini ödemeden gitmeyeceğim bu yaşamdan Gitmeyeceğim.
Göreceksin
Sana geride hiç borcum kalmadan ödenmemiş hiç vereceğim kalmadan gitmeyeceğim bu yaşamdan
Ben sen değilim
Bir vedasız bakışı bile çok görerek senin gibi basıp giden olmayacağım
Omuzlarında ne kadar ödünç aldığın sevgi varsa göreceksin sen de çekileceksin bu yaşamdan