ashli
Bayan Üye
1940'lı yıllara ait vatkalı ceketler, 50'li yılların tayyörleri, 60'lı yılların plastik materyalleri bu sezon yeniden gündemde... Geçmişin şık duruşu tasarımcıların hayalgücü ile yeniden yorumlanarak karşımıza çıkıyor. Geçmişi referans alan ışıltılı sezonda neler olduğuna hep birlikte bakıyoruz.
VINTAGE
Gerçek şu ki biz kadınlar film izlemeye bayılırız. Dönem filmleri, dram ve ya duygusal içerikli filmler... İlla ki bir sahnesinde özeneriz Grace'e, Romy'e ya da Silvana'ya... Ve oradaki kadın siluetlerini kendi dünyamıza yapıştırmaya çalışırız. Belki farkında değiliz bunu yaptığımızın ama farkettirmeden giriyorlar bu retro ikonlar dolabımıza... Bazen dolabımızdaki uzun eldivenler ile de kalmıyor onlara hayranlığımız. Tavırlarımıza, saç kesimlerine özeniyoruz içten içe ve farketmeden taklit de ediyoruz aslında.
Sinemografik ögelerin hayatımızda büyük bir unsur oluşturduğu bir gerçek... Bize öğrettikleri de yok değil hani. Örneğin artık cazibeli görünmek için artık tek yönlü düşünmememiz gerektiğini oldukça iyi biliyoruz. Biliyoruz ki Brigitte Bardot sırf kahkülleri ile bile erkeklerin rüyalarına girebiliyordu. Yalnızca Brigitte mi? Marlene Dietrich smokinleriyle kamera karşısına geçtiğinde herkes onu fetişist seksapalin temsilci saymıştı bile çoktan. Ya Tippi Hedren'in bakışları? Manhattan'da yağmur yağarken giydiği plastik anorakla bile dikkatleri üzerinde toplayabiliyordu.
Audrey'i ise bilmeyen zaten yoktur. O yüzden hiç bahsetmiyorum bile zaman içerisindeki bitmek bilmeyen etkisinden, cazibesinden... Ancak söylemeden geçemiyorum Tiffany'de Kahvaltı filminin 50. yıl şerefine Universal Pictures, Blake Edwards'ın bu klasik çalışmasının ilk versiyonunu blu-ray olarak yayınladı. Muhakkak izleyin. Audrey hayranlarına duyrulur!
Peki, ya defileler? Özellikle de Bottega Veneta ya da Alessandro Dell'Acqua'nın tasarımlarına göz atmanızda fayda var. Podyuma çıkacak tüm esmer modeller, Alfred Hitchcock'un taparcasına sevdiği sarışın kadınlara dönüştürüldü.
1967 yapımı "Gündüz Güzeli" filmi ise Yves Saint Laurent ve Prada'nın retro tasarımları sayesinde yeniden yorumlandı adeta podyumlarda.
Retro akımı bu kadar çok görmeye başladığımız son yıllarda insanın aklına bir soru gelmiyor değil. Retro akımın cazibesi, günümüzdeki moda düşkünü kadınlara, kot pantolon ve spor ayakkabıdan vazgeçmeyen yeni nesil ile neden tanıştırılmaya gerek duyuluyor? Günümüze ait parçalar neden kalem eteklere, kabartılmış saçlara, plastik el çantalarına dönüştürülmeye çalışıyor? Ve nasıl oluyor da yeni nesil bu akımı bu kadar çabuk benimseyebiliyor?
Bu sorunun cevabını yalnız moda da değil de sinemanın etkisindeki moda da aramak daha doğru olurdu. Çünkü günümüzde insanların görünüşünü değiştirme hissiyatı, yeni bir kıyafet giydirme isteği genellikle eski filmlerden yansıyan geçmişin büyülü dünyası ile oluşturuluyor. Çünkü birçok kişi, geçmişin sinema yıldızlarını bugünkülerden çok daha güzel, çok daha doğal ve çok daha özgün buluyor. Biz kadınlar için 1930'lu yıllara ait görünüme sahip olmak adına kalın eyeliner'lar sürmek ya da asimetrik şapkalar ve dirseğe kadar uzanan eldivenler kullanmak hem oldukça ilginç hem de eğlenceli oluyor. E bunu da gören tasarımcılar boş durmayıp zaten benimsemek için can attığımız akıma bizi daha da çekiyorlar.
Podyumlardan yeteri kadar ilham alamıyorum, bu bana yetmiyor diyorsanız işte size bir ipucu: Retro görünümü yakalamak için uzayan etekleri, kombinezonları ve tabi ki topuzu tercih edin. Pop ve Soul müziğin yeni kraliçeleri de size bu konuda yardımcı olacaklardır. Adele'e bir bakın. Bol miktarda jöle ve spreyli nostaljik topuzu, Selah Sue'nun taranmamış gibi duran özensiz saçları ve Nina Zilli'nin başındaki bir kaç düzine saç tokaları...
Son düzenleme: