leylmira
Bayan Üye
Hayat misket oyunu gibi aslında. Çocukluktan çıktığımız andan itibaren elimizdeki misketlerimiz ile oynamaya başlıyoruz. Her vurduğumuz ve kazandığımız miskette çocuk heyecanımız ile seviniyoruz. Ama aslında geç anladığımız bir şey var. O da kazansak da kaybetsek de cebimizdeki misketlerimizin sayısı hep aynı. Renkleri hiç değişmiyor. Kendi kabuğumuzda kaldığımız ve oyunumuza kimseyi almadığımız sürece değişen bir şey yok. Bu yüzden bir süre sonra hayatımıza insanlar eklemeye başlıyoruz. Dostlar, arkadaşlar, sevgililer. Misketimizi eksilten varsa yavaşça onu oyunun dışına itiyoruz. Kazandıranı ise daha büyük tutku ile oyunda tutmaya çalışıyoruz. Ama karşı taraf paylaşmak istemiyorsa misketlerini. Oyunbozanlık ediyorsa.
Almak kadar vermeyi de önemsediğimiz zaman, eşitlediğimizde kazançlarımızı ve kaybettiklerimizi düzen geliyor oyunumuza.
Öyle ya da böyle, kazana kaybede oyun tamamen bittiğinde cebimizdeki misketlerin sayısı hep aynı, belki bazen renkleri farklı.
Ama her ne olursa olsun, çocuk heyecanımız kalmasa bile içimizde, büyüdüysek bile bir gün biz fark etmeden oynamaya devam ediyoruz. Oyunu hiç bırakmamak, olanların dışında kalmamak için yuvarlıyoruz hala misketlerimizi hayatın içine
Kaynak
Bir Delinin Yazı Yazma Hakkı Vardır