Misimovic, Lincoln ve Galatasaray!

RaPizM^^

Bayan Üye
Misimovic, Lincoln ve Galatasaray!

Lincoln vardı bir de... Bundesliga'da yarattığı etki Misimovic'in çarpı ikisiydi, özel yaşantısı, sorunları, karakteri de tabii.


Medyada ciddi bir Galatasaray kirliliği, karamsarlığı var! Medya şu anda taraf, medya şu anda biraz farklı renklerde... Galatasaray, her küçük kademesine kadar sorgulanıyor, eleştiriliyor ve her geçen saniye negatif bir hava empoze edilmeye devam ediliyor. Neden? Çıkış noktası yapılamayan transferler ve sarı-kırmızılı yönetimin uyguladığı transfer politikası... Biz de, bu köşede yazdık, çizdik; az çok taraftar odaklı heyecan ve umut gerçeğinden yola çıkarak sıkıntılarımızı, isteklerimizi dile getirdik.

Galatasaray'ın eleştirilmesi, sorgulanması tabii ki normal; eleştirilmediği anda bir sorunun olduğu düşünülmeli ancak basında ciddi bir 'adaletsizlik' ve 'yıpratma eşitsizliği' söz konusu... Galatarasay geç transfer yaptı, UEFA Avrupa Ligi'nden elendi, ligde üç maçta iki mağlubiyet aldı (rakiplerle aradaki fikstürü gerçeğini de değerlendirmek lazım), Keita'yı sattı, vb... Ortada bir başarısızlık var ve eleştiri olağan... Şimdi medyadaki Fenerbahçe rüzgarına bakalım.

Galatasaray'da olmayan transfer Fenerbahçe'de var(dı). Fenerbahçe, Şampiyonlar Ligi Ön Elemesi'nde 10 takımlı İsviçre Ligi'nin bir takımına elendi. Olağan karşılandı, bir kişi çıkıp ağzını açmadı; eleştiremedi, sustu herkes. Ardından PAOK'a elendi bu takım... PAOK? Kimdir PAOK... Transfer dönemini başarılı geçiren (!) Fenerbahçe'nin iki Avrupa elemesinde de bir üst tura çıkamaması karşısında sessiz kalan medyanın, transfer yapamayan Galatasaray'ın Karpaty'e elenmesine de kendi normları içerisinde ses çıkarmaması lazım.

Burada asıl yerden yere vurulması gereken Fenerbahçe. Neden? Transfer yapılmış, eksikler giderilmiş, kombineler satılmış, kasa para dolmuş! Ya başarı? Yok... Medya kendi içerisinde çelişiyor, kalemler üzerindeki sarı-lacivert etki her geçen gün yuvarlanarak büyüyor. İşte burada Galatasaray'ın yönetiminin masaya yumruğunu vuramaması baş gösteriyor. Gerçi bildiğiniz, bildiğim Galatasaray yönetimi de dahil kimse... Adnan Polat, acı verse de Aziz Yıldırım olamıyor; Galatasaray markasının büyüklüğünü kullanamıyor; kesemiyor o parazitleri, hakaretlere boyun eğiyor. Öncelikli sorun da buradan başlıyor.

POLİTİKA


Galatasaray yönetimi Zlatan Ibrahimovic'i de getirse bu yıl uyguladığı transfer politikasında başarısızdır. Transferler geç yapılmıştır, satılmaması gereken oyuncular satılmış; alınmaması gereken oyuncular alınmıştır. Keita'yı 8.5 milyon avro'ya satan Galatasaray yönetiminin Misimovic için 7 milyon avro ödemesi ekonomik, dengeli transfer politikası ile açıklanamaz.

Sarı-kırmızı, Misimovic ve Insua transferleriyle kendisiyle ters düşmüştür. Realitede Keita'yı para kazanmak için satan, ekonomik dengeleri sağlamak için sansasyonel transferler yapmayacağı açıklayan sarı-kırmızılı yönetim Misimovic'i transfer ederek taraftar, medya ve camia baskısına yenilmiş; kiralık futbolcu almayacağız diyen yönetim Insua'yı kiralık olarak Florya'ya getirerek güven kaybına uğramıştır.

Aynı zamanda Keita'nın gidişi ve buna bağlı olarak Misimovic için ödenen bonservis bedeli; gün yüzüne çıkan çelişkiler ve Bosnalı oyuncunun tutmaması Galatasaray yönetiminin sonu olur. Konuşup, 'tartışabileceğimiz' her şeye rağmen Misimovic ve Insua hamlesi, heyecanını, coşkusunu, umudunu kaybeden sarı-kırmızılı taraftarlar için ateşleyici bir güç olmuştur. Adnan Polat ve kurmayları dinamik bir hamle yapması gerekiyordu; sadece onu yaptı.

FRANK RIJKAARD


Frank Rijkaard düz bir adam! Graeme Souness ve Eric Gerets'in sıcaklığı, içtenliği ya da amatörlüğü onda yok... Net konuşuyor, yönetimin çizdiği yolda yürüyor, basın mensuplarıyla sohbet; soru-cevap olayını, tuzakları artık aşmış... Dışarıdan felaket soğuk, itici ancak bir o kadar da karizması tavanda... Taraftarlar ilişkisi mesafeli, herkesle olduğu gibi... O, takım kalitesiz diyor, Ali Sami Yen tribünleri her maç onu alkışlıyor, herkesi ıslıklıyor; onu bağrına basıyor, sebebini bilmese de, doymasa da yine Rijkaard diyor. Tarif edilmesi mümkün olmayan bir güven var Frank Rijkaard'a. Medya hariç her cephede... Futbol bilgisi şaşırtıcı bir şekilde sürekli sorgulansa da o, Hakan Balta ve Çağlar Birinci'ye rağmen orta saha ya da kaleye değil de ısrarla sol bek mevkiine transfer istediği için meşin yuvarlak ile temasını nirvanaya ulaştırmıştır.

ARDA TURAN

Henüz 22 yaşında, üzerinde 25 milyon sarı-kırmızının baskısı var. Herkes Arda diyor, herkes ona sarılıyor. Koşsun Arda, asistler yapsın, goller atsın... Severiz biz Arda'yı... Sarı-kırmızının dayanılmaz ağırlığı 22'lik gencecik bir çoçuğun üzerine yüklendi. Arda odaklı bir takım oluşturuldu, Arda odaklı bir Galatasaray imajı... Biraz kıpırdadı mı takım oynuyor, maç kazanıyor, zevk veriyor. Arda, Galatasaray taraftarının heyecanı, belki de tribüne gelme nedeni. Her futbolcu gibi onun da kötü oynama, etksiz kalma ve baskı altında ezilme gibi mazaretleri olabilir ve her futbolcu gibi onun da tek başına yapabilecekleri kısıtıldır. Galatasaray taraftarı öncelikle bunu kabul edecek, koca bir camia tarafından omuzlarına ağır taşlar yüklenen futbolcunun 30 değil 23 yaşında olduğu unutmayacak.

ZVJEZDAN MISIMOVIC

Galatasaray, Gheorghe Hagi'nin ardından 'playmaker' mevkiisine yaptığı her transferde hayal kırıklığı yaşadı. Transfer edilen oyuncuların hiçbirinin kalitesi tartışılmaz... Felipe geldi, müthiş bir teknik kapasitesi olan; bana göre yeryüzündeki en iyi çalım becerisine sahip oyuncularından biriydi ama istikrarı yoktu! En az Misimovic kadardı o da... Ama olmadı, tutmadı. Transfer havası yaver gitmedi Felipe'nin...

Lincoln vardı bir de... Bundesliga'da yarattığı etki Misimovic'in çarpı ikisiydi, özel yaşantısı, sorunları, karakteri de tabii. Galatasaray taraftarı onu geri dönüşü olmayan bir aşkla sevdi, kalbinin en değerli noktasına koydu. Transfer etkisi kadar faydası olmasa da bir Lincoln geçti Florya'dan... 'Yetenek olarak' Lincoln ile Misimovic'i kıyaslamak futbol körlüğünden öteye gitmez. Gitmez ama sadece yetenek olarak!

Misimovic, Lincoln'e göre futbol karakteri kadar sosyal karakteri de kuvvetli bir adam... Performansı Armin Veh ile tavan yapan Misimovic'in Veh tarafından "Tanıdığım en karakterli futbolcu Misimovic" şeklinde nitelendirilmesi de boşa değildir. Dürüstür, açık sözlüdür, aklına geleni söyler; Wolfsburg'ta en iyi olduğu dönemde bile "Ayrılmak istiyorum" diyebilme cesaretine sahiptir kendisi... Taraftarın tepkisine sessiz kalmaz, o da tepki verir; hala amatördür. Jo, Leo Franco ya da Arda'yı ıslıklayan Galatasaray tarafarı Misimovic'i ıslıkladığında hiç de alışık olmadığı bir tepkiyle karşılaşabilir.

Misimovic, Lincoln'e göre yaşam ve sosyal kalitesi daha yüksek bir oyuncudur ancak Misimovic bir Lincoln değildir. Lincoln dar alanları sever, Misimovic geniş alan topçusudur. Lincoln oyun zekası sınırları zorlayan bir futbolcudur, Misimovic ise yapması gerekeni yapandır. Lincoln, taraftarı ayağa kaldırmasını, onları heyecanlandırmasını bilir ve taraftarı iyi tanır; Misimovic daha sadedir, gösterişten uzak bir yapıya sahiptir. Lincoln gole uzaktır; Misimovic nefes kadar yakın. Lincoln belki de en önemlisi her an oyunun kaderini değiştirebilir, Misimovic bunu yapabilmek için takım arkadaşlarından destek almak zorundadır.

Misimovic'in performansı yanında oynayan, arkasına iyi toplayan oyunculara göre katlanarak artar; Lincoln kendisinden sorumludur, ayağına top geldiği zaman olumsuz kullandığı anları çok az izleyebilirsiniz. Kısacası Misimovic bir Lincoln değildir. Misimovic'in bir Lincoln olmaması sarı-kırmızılı takıma faydalı olmayacağı anlamına da gelmiyor. Aksine bence, Misimovic en az Kewell ya da Baros kadar faydalı olabilir sarı-kırmızıya... Ancak her transfer ciddi bir risktir ve transferi etkileyen bir çok dinamik vardır. Bu etkin dinamikler Lincoln'ü etkilemedi; Misimovic'i ise? Beklemek lazım...

EMILIANO INSUA

Frank Rijkaard, iki sezondur savunmaya takviye istiyor. Bu aşırı arzudaki tek sebep Servet Çetin... Rijkaard, Servet'i kafasından silmiş, Servet de Rijkaard'ı... Rijkaard için Servet bir kumar; Servet için ise Rijkaard işini bilmeyen, basit, düz bir teknik adam! İkisi de birbirinden hoşnut değil; ikisi de her mağlubiyet sonrası ya da fırsat bulduğunda giydiriyor birbirine... Yönetim, Rijkaard'ı Servet'e mecbur bıraktı. Rijkaard'ın aklı sürekli o bölgede de olsa 'yaratılan alternatifsizlik- Servet'i o bölgenin hakimi yaptı!

Rijkaard, Neill'a partner yaratabilmek için Servet'i kullanmayarak o bölgede herkesi denedi. Hatırlayın Mehmet Topal oynadı stoperde bir ara. Rijkaard ısrarla stoper mevkiine transfer istedi, yönetim almak yerine sattı! Lucas Neill'a rağmen aksayan savunma kurgusunda Servet'in üzerini çizdi Hollandalı teknik adam Hakan Balta planını devreye soktu!

Rjkaard, stoper transferine sıcak bakmayan yönetimden sol bek transferi istedi ve Insua transferinin gerçekleşme nedeni de budur! 'Cin adam', Insua hamlesi ile hem Servet'i pasifize etme şansını yakaladı hem de Hakan Balta'ya alternatifler listesini yolunu gösterdi. Kısacası gerçekleşmesi muhtemel olan planlar, en az Insua transferi kadar önemlidir. Insua transferi, getirdikleriyle daha da anlam kazanacaktır.
 
bayigram takipçi satın al instagram beğeni satın al instagram takipçi satın al tiktok takipçi satın al Buy Followers
vozol
antalya havalimanı transfer
Geri
Üst