Bezmi$h
Banned
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Erdoğan ve Kılıçdaroğlu arasında yapılan liderler zirvesi üzerine bir açıklama yaptı.
"Sözde Kürt sorunu kapsamında yaptıkları görüşmeye katılmayacaklarını belirten Bahçeli'nin yazılı açıklaması şöyle:
"Başbakan R.Tayyip Erdoğan ile CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu sözde Kürt sorununu konuşmak ve bu konu etrafında değerlendirmelerde bulunmak maksadıyla bugün bir araya gelmişlerdir.
Bu görüşmenin, CHP Genel Başkanının girişim ve talebiyle gerçekleştiği bilinen bir husustur.
AKP ile CHP arasındaki siyasi akrabalık ilişkisi, bilhassa bölücü teröre sakat ve mahsurlu bakıştaki yakınlık yapılan karşılıklı temaslarla iyice su üstüne çıkmıştır.
CHPnin yanlış tespit ve içine girdiği tehlikeli ve tereddütlü teşhis karmaşası, bölücü terör yerine sözde Kürt sorununun tekrar ön plana geçmesine neden olmuştur. Özellikle anamuhalefet partisinin PKKnın ve İmralı canisinin taleplerine sözcülük yapması kendi geçmişini inkardan başka hiçbir anlama gelmemiştir.
AKPnin dikiş tutmayan yamalı zihniyeti ise bu garabet ve şaibeli yaklaşıma fırsattan istifade ederek hemen kapısını açmış ve bölücülük yarışı bu şekilde hız kazanmıştır.
Bununla birlikte AKPnin, CHPnin getirdiği teklifleri prensipte kabul ettiği, ancak bunların uygulanabilmesi için partimizin mutlaka ikna edilmesi gerektiği yapılan görüşme sonunda da ortaya çıkmıştır.
Başbakan Erdoğanın sözde Kürt sorununun bittiğini ifade eden açıklamalarından sonra CHP genel başkanının tekliflerine sıcak yaklaşması, kaygan zeminde uzlaşma ve diyalog çabasına girmesi, zihniyetinin çelişkilere ve gelgitlere teslim olduğunu bir kez daha ispat etmiştir. Öncelikle CHPnin bölücülük ve terör sorununu kasıtlı olarak görmezden gelerek, sözde Kürt sorununu her şeyin öznesi yapan düşüncesi büyük sakıncaları beraberinde getirecektir.
Bu durum PKKnın statü arayışına dayanak teşkil ederek, İmralı canisinin ve Kandil fitnesinin önerilerini kaygı verici düzeyde meşrulaştıracaktır. Türkiyenin halihazırda Kürt sorunu asla yoktur.
Israrla bu sorunun varlığı kabul edilirse, terör ve bölücülükle Kürt kökenli kardeşlerimizin irtibatlandırılması kaçınılmaz bir hal alacaktır.
Unutulmamalıdır ki Türk milletinin her ferdi; var olan ve hukukla sınırları çizilen haklardan eşit bir şekilde istifade edebilmektedir. Yöresi, kökeni ve inancı ne olursa olsun tüm Türk vatandaşları hiç bir ayrım gözetilmeksizin siyasal, sosyal, ekonomik, kültürel ve insan olmaktan kaynaklanan haklara ulaşabilmekte ve bunları da kullanabilmektedir.
Bunun hilafına Türk milletinin bir bölümünü etnik aidiyet kümesinin içine sokarak bir sorun tanımlaması yapmaya kalkışmak kesinlikle ayrılıkçı ve bölücü terör ve yandaşlarının hanesine kazanç olarak yazılacaktır. Şayet Türk vatandaşlarının sahip olduğu temel hakların kullanımında açmazlarla ve engellerle karşılaşılıyorsa; ortada demokrasi, eşitlik ve özgürlük alanlarında biriken sorunlar olduğu açıkça görülecektir.
Bu meselelerin aşılmasında ise Milliyetçi Hareket Partisi sonuna kadar katkı vermeye hazırdır.
Bu itibarla Türkiyenin Kürt sorunu değil, vahşi nitelikli bölücülük ve terör sorunu bulunmaktadır.
Tüm vahametiyle ortada duran bu gerçeğin üzerini örterek, sözde Kürt sorunu çevresinde AKP ile CHPnin fikir birliği içine girmesi Türk milleti adına büyük bir talihsizlik ve hüsrandır.
Milliyetçi Hareket Partisinin gerek AKPye gerekse de CHPye açık çağrısı şudur:
Emperyalist mirastan tevarüs edilen yapay, asılsız ve suyu yokuşa akıtmaktan başka hiçbir işe yaramayan tehditlerle dolu sözde Kürt sorununu konuşmaktan acilen vazgeçilmelidir.
Bilinmelidir ki, Kürt kökenli kardeşlerimiz sorun değil, Türk milletinin şerefli ve onurlu mensuplarıdır.
Milletimizin bin yıllık derin kardeşlik hukukunu problem haline getiren ve Kürt kökenli kardeşlerimizi ayrımcılığın bir parçası olarak gören tahripkâr fikirler acilen bir kenara bırakılmalıdır.
Terör sorununu etnik kimlik mertebesine indirmekten ve bununla izah etmekten uzak durmak mutlak anlamda elzemdir.
Siyaset kurumunun temsilcileri, eğer bir araya gelecekse, bu etnik bölücü terörün kökünün kazınması amacına dönük olarak gerçekleşmelidir. Uludereye birlikte gitmeyi planlayan AKP ile CHP, asıl terörle mücadele amacıyla müşterek bir çaba içinde hareket edecek iradeyi göstermelidir.
Milliyetçi Hareket Partisi, hunhar cinayetlerini sürdüren kanlı örgütün tümüyle tasfiye etmeye yarayacak ve bölücülüğün besin kaynaklarını kurutacak her girişim ve teklife açık olup bunlara destek vermeye ne pahasına olursa olsun hazırdır.
Maksat çözüm ve huzuru temin etmek ise, herkes bölücü terörün yok edilmesi amacına baş koymalı ve bu hedefe samimiyetle eğilmelidir. Bilinmelidir ki, Milliyetçi Hareket Partisi, PKKnın hain tekliflerini allayıp pullayıp kabul ettirmeye çalışan hiç kimseye boyun eğmeyecek, iradeli ve omurgalı tavrından ödün vermeyecektir.
Bu durum ışığında partimizin sözde Kürt sorunu dâhilinde CHP ile görüşmesi, bin yıllık kardeşliği sorun olarak gören sinsi tertip ve önerileri müzakere etmesi asla söz konusu olmayacaktır.
"Sözde Kürt sorunu kapsamında yaptıkları görüşmeye katılmayacaklarını belirten Bahçeli'nin yazılı açıklaması şöyle:
"Başbakan R.Tayyip Erdoğan ile CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu sözde Kürt sorununu konuşmak ve bu konu etrafında değerlendirmelerde bulunmak maksadıyla bugün bir araya gelmişlerdir.
Bu görüşmenin, CHP Genel Başkanının girişim ve talebiyle gerçekleştiği bilinen bir husustur.
AKP ile CHP arasındaki siyasi akrabalık ilişkisi, bilhassa bölücü teröre sakat ve mahsurlu bakıştaki yakınlık yapılan karşılıklı temaslarla iyice su üstüne çıkmıştır.
CHPnin yanlış tespit ve içine girdiği tehlikeli ve tereddütlü teşhis karmaşası, bölücü terör yerine sözde Kürt sorununun tekrar ön plana geçmesine neden olmuştur. Özellikle anamuhalefet partisinin PKKnın ve İmralı canisinin taleplerine sözcülük yapması kendi geçmişini inkardan başka hiçbir anlama gelmemiştir.
AKPnin dikiş tutmayan yamalı zihniyeti ise bu garabet ve şaibeli yaklaşıma fırsattan istifade ederek hemen kapısını açmış ve bölücülük yarışı bu şekilde hız kazanmıştır.
Bununla birlikte AKPnin, CHPnin getirdiği teklifleri prensipte kabul ettiği, ancak bunların uygulanabilmesi için partimizin mutlaka ikna edilmesi gerektiği yapılan görüşme sonunda da ortaya çıkmıştır.
Başbakan Erdoğanın sözde Kürt sorununun bittiğini ifade eden açıklamalarından sonra CHP genel başkanının tekliflerine sıcak yaklaşması, kaygan zeminde uzlaşma ve diyalog çabasına girmesi, zihniyetinin çelişkilere ve gelgitlere teslim olduğunu bir kez daha ispat etmiştir. Öncelikle CHPnin bölücülük ve terör sorununu kasıtlı olarak görmezden gelerek, sözde Kürt sorununu her şeyin öznesi yapan düşüncesi büyük sakıncaları beraberinde getirecektir.
Bu durum PKKnın statü arayışına dayanak teşkil ederek, İmralı canisinin ve Kandil fitnesinin önerilerini kaygı verici düzeyde meşrulaştıracaktır. Türkiyenin halihazırda Kürt sorunu asla yoktur.
Israrla bu sorunun varlığı kabul edilirse, terör ve bölücülükle Kürt kökenli kardeşlerimizin irtibatlandırılması kaçınılmaz bir hal alacaktır.
Unutulmamalıdır ki Türk milletinin her ferdi; var olan ve hukukla sınırları çizilen haklardan eşit bir şekilde istifade edebilmektedir. Yöresi, kökeni ve inancı ne olursa olsun tüm Türk vatandaşları hiç bir ayrım gözetilmeksizin siyasal, sosyal, ekonomik, kültürel ve insan olmaktan kaynaklanan haklara ulaşabilmekte ve bunları da kullanabilmektedir.
Bunun hilafına Türk milletinin bir bölümünü etnik aidiyet kümesinin içine sokarak bir sorun tanımlaması yapmaya kalkışmak kesinlikle ayrılıkçı ve bölücü terör ve yandaşlarının hanesine kazanç olarak yazılacaktır. Şayet Türk vatandaşlarının sahip olduğu temel hakların kullanımında açmazlarla ve engellerle karşılaşılıyorsa; ortada demokrasi, eşitlik ve özgürlük alanlarında biriken sorunlar olduğu açıkça görülecektir.
Bu meselelerin aşılmasında ise Milliyetçi Hareket Partisi sonuna kadar katkı vermeye hazırdır.
Bu itibarla Türkiyenin Kürt sorunu değil, vahşi nitelikli bölücülük ve terör sorunu bulunmaktadır.
Tüm vahametiyle ortada duran bu gerçeğin üzerini örterek, sözde Kürt sorunu çevresinde AKP ile CHPnin fikir birliği içine girmesi Türk milleti adına büyük bir talihsizlik ve hüsrandır.
Milliyetçi Hareket Partisinin gerek AKPye gerekse de CHPye açık çağrısı şudur:
Emperyalist mirastan tevarüs edilen yapay, asılsız ve suyu yokuşa akıtmaktan başka hiçbir işe yaramayan tehditlerle dolu sözde Kürt sorununu konuşmaktan acilen vazgeçilmelidir.
Bilinmelidir ki, Kürt kökenli kardeşlerimiz sorun değil, Türk milletinin şerefli ve onurlu mensuplarıdır.
Milletimizin bin yıllık derin kardeşlik hukukunu problem haline getiren ve Kürt kökenli kardeşlerimizi ayrımcılığın bir parçası olarak gören tahripkâr fikirler acilen bir kenara bırakılmalıdır.
Terör sorununu etnik kimlik mertebesine indirmekten ve bununla izah etmekten uzak durmak mutlak anlamda elzemdir.
Siyaset kurumunun temsilcileri, eğer bir araya gelecekse, bu etnik bölücü terörün kökünün kazınması amacına dönük olarak gerçekleşmelidir. Uludereye birlikte gitmeyi planlayan AKP ile CHP, asıl terörle mücadele amacıyla müşterek bir çaba içinde hareket edecek iradeyi göstermelidir.
Milliyetçi Hareket Partisi, hunhar cinayetlerini sürdüren kanlı örgütün tümüyle tasfiye etmeye yarayacak ve bölücülüğün besin kaynaklarını kurutacak her girişim ve teklife açık olup bunlara destek vermeye ne pahasına olursa olsun hazırdır.
Maksat çözüm ve huzuru temin etmek ise, herkes bölücü terörün yok edilmesi amacına baş koymalı ve bu hedefe samimiyetle eğilmelidir. Bilinmelidir ki, Milliyetçi Hareket Partisi, PKKnın hain tekliflerini allayıp pullayıp kabul ettirmeye çalışan hiç kimseye boyun eğmeyecek, iradeli ve omurgalı tavrından ödün vermeyecektir.
Bu durum ışığında partimizin sözde Kürt sorunu dâhilinde CHP ile görüşmesi, bin yıllık kardeşliği sorun olarak gören sinsi tertip ve önerileri müzakere etmesi asla söz konusu olmayacaktır.