Mevlana / Rubailer

ashli

Bayan Üye
RUBAÎLER

Seviyorum seni.. Bana bunun için nasihat neye yarar?
Zehir içmişim ben.. Bana şeker ne eder?
Benim için: “Onun ayağına zincir vurunuz!” diyorlar;
Divane olan gönlümdür, ayağıma zincir vurmak niye?

~ ~ ~

Seninle beraberken senin sevginden uyuyamıyorum.
Sen yokken de ağlamaktan uyuyamıyorum.
Allah Allah! Benim her iki gecem de uykusuz geçiyor,
Fakat sen bu iki uyanıklık arasındaki farkı bir anla!

~ ~ ~

Kendim güzel olmasam da güzelliğe tapanlardanım.
Şarap değilsem bile şarapla mest olanlardanım.
Münacat ehlinden olmazsam olmayım.
Bu arada senin meyhanende sarhoş olanlardanım.

~ ~ ~

Bu gece bana benzeyen bir arkadaşla beraberdim
Çimenlerin üstünde meclis kurmuştuk.
Orada kadeh, şarap, meze, ışık, mutrip.. hepsi vardı.
Keşke yalnız sen olsaydın da bütün bunlar olmıyayd›.

~ ~ ~

Biz şarapsız ve kadehsiz olmaktan memnunuz.
Bizim için kötü de, iyi de söyleseler biz memnunuz.
Bize: “Sizin sonunuz yok!” diyorlar.
Biz sonsuz olmaktan memnunuz.

~ ~ ~

Bağa geliniz ve yeşil giyinen tabiatı seyrediniz,
Her köşede bir çiçekçi dükkanı açan tabiatı seyrediniz
Güller bülbüllere diyorlar ki:
Susunuz ve susarak seyrediniz !

~ ~ ~

Dudaklarını anarak yüzüğümün lâlini öpüyorum.
Onları bulamadım ne yapayım, şimdi bunları öpüyorum.
Senin bulunduğun göğe ellerim yetişmiyor
Ve ben secdeye kapanıp yeri öpüyorum.

~ ~ ~

Sen gittin ve sen gidince ben kan ağladım,
Senin büyük acınla uzun uzun ağladım.
Sen yalnız gitmedin, gözlerim de senin arkandan gitti.
Mademki artık gözlerim yok, nasıl ağlayabilirim?

Türkçesi: Asaf Halet ÇELEBİ
 
---> Mevlana / Rubailer

RÜBAÎLER

Gördüğümden beridir ki seni kan ağlıyorum;
Öyle ki: kalmdadı bir yerde hayâlin bensiz;
Zehir olsun el uzattımsa eğer bir kadehe
Sevgilim kahrolayım ben yaşadımsa sensiz.

*

Bir bakışla çalıyor gönlünü her bir görenin,
Veremezler ona elbette tabipler de ilaç;
Görseler çünkü onun gül yüzünü bir kerre,
O tabipler de olur başka tabîbe muhtaç!

*

Yolumuz uğradı Cânân ile gül bahçesine;
Goncalardan birine gitti gözüm istemeden;
Yüzüme baktı da Cânân dedi ki: Aşkolsun,
Güle bakmak yakışır mı, yanağım hâzır iken?

*

Bir sadâ geldi güzel sevgilimin kabrinden
O dudaklar yoluna ben döküyorken al kan;
Dedi: Uğrumda değil, kendin için gözyaşı dök,
Çünkü sensin daha çok merhamete lâyık olan!.

*

İlk zamanlarda güzel sevgilimin aşkıyla
Komşular ağlayışımdan uyumazdı bir ân;
Şimdi feryadım azaldı, fakat aşkım arttı;
Alev aldıkça ateş, eksilir elbette duman..

*

Ruhumun göklere doğru uçarak gittiği gün,
Kara toprakta harab olduğu anda şu beden;
Kabrime kalk diye parmak ile yazsan güzelim
Yeniden canlanarak fırlar idim ben de hemen.

*

Beni Bayram ile Mey Sofrası eğlendiremez,
Ayrıyım sevgilimin gül yanağından ne yazık;
Şimdiden sonra dikenler bürüsün bağları hep
Gökten isterse çakıl taşları yağsın artık !..

*

Öyle koştum ki güzel sevgilimin uğrunda,
Bıktım artık ve bu gün bekliyorum son yerimi;
Şimdi geç, sevgilime yarın kavuşsam bile
Artık, nerde bulurum ben o geçen günlerimi !..

*

Dedim: Artık kaçarım, derdini çekmektense.
Dedi: Hicran ile hasret seni etmez mi telef ?
Kalmadı bende tahammül bu cefâlarla, dedim;
Dedi: Bir gün benim uğrumda ölürsen ne şeref !..

Türkçesi: İbrahim Edip​
 
---> Mevlana / Rubailer

RÜBAİLER

Gel, aşk, kötü insanlara erdem ver;
Her kim ki güzel yüz ister, sen göster.
Dünyadaki eksen ve güzellik bağı, ver
Şeftali ve elma; bağ küçülmez, ne gezer?

~ ~ ~

Meyhanenin orda bir güzel gördüm ben,
Erdim de onun aşkına bin gönlümden,
Ayrık saçı miskten bile hoş koktu bana:
Ben her iki dünyayı bıraktım tümden.

~ ~ ~

Ondan öte hiç mimse mi var dünyada?
Çirkin de, güzel de yok, açık, gizli ya da…
Her ok atılır ondaki sağlam yaydan;
Her hoş söz onun dudaklarındandır ya!

~ ~ ~

Aşk, dostların en canlısıdır, en güzeli.
“Aşk, aşk dileyenlerden esirgenmemeli.”
Der dost şirin şirin, hemen çağrı yapar:
“Hem böyle severse bir güzel, en güzeli.”

~ ~ ~

Görkemli güzelliğinle gökler bile şen.
Elbet tapar insan sana – sen eşsizken…
Artık, ne çıkar, sen istesen istemesen!
Ben kalmaya andiçtim ömrümce kölen.

~ ~ ~

Bambaşka bir iş bu, ayrı bir gerçeği var;
Bir başka güzel sevdik, eşsiz bir yâr.
Yetmez bize, yetmez bize aşk, andolsun:
Bekler bizi güz geçince bir başka bahar.

Türkçesi: Talât Sait Halman
 
---> Mevlana / Rubailer

RUBAİLER

O güneş kim ki senin gül yüzüne el atıyor?
Ne cesaretle sabâ kâkülünü okşar, öper?
Hocalık taslıyor amma bedenimde şu akıl,
Çıldırırdı yüzünü bir kere görseydi eğer !

~ ~ ~

Her günden daha fazla harabım bu gece;
Dursun da keder, sen bana çal neyle Rebab;
Çünkü yüz kerre namaz, rükû’dan iyidir.
Sevilen bir güzeli kendine etmek mihrâb.

~ ~ ~

Tek mi, çift mi oynadık dün gece Cânân ile
“Tek mi, çift mi elimde, bil” dedi hasnâ Melek;
Dedim ki: Sen ve ben an çift olmak, fakat,
Senden ayrı kalmak isterim her yerde tek !

Türkçesi: Hüseyin Rıfat Işıl​
 
---> Mevlana / Rubailer

Tabiki devam ettiririm benim de severek eklediğim bir konuydu :)
 
---> Mevlana / Rubailer

Çok sevindim:))
Teşekkürler..Tasavvuf ve rubailer çok sevdiğim alanlar
 
---> Mevlana / Rubailer

Ey gece, nerelisin, hep böyle neş'eli gel. Ömrün bitmesin, kıyamete kadar uzasın, gitsin. Dostun yüzünün güzelliğinden, hatırımda öyle bir ateş var ki, ey üzüntü, eğer cesaretin varsa, gel, benim hatırıma gir.
hu_small.gif
Ey yolcu aklını başına al, seferin nereye? Hangi diyara gitmek istiyorsun? Nereye gidersen git, sen bizim gönlümüzdesin,. Denizden uzak düşmüş bir balık gibi, o denizin gamını daha ne kadar çekeceksin? Kupkuru kalmış dudakların ne zamana kadar denize hasret ve ayrılıktan şikâyet incilerini âleme saçacak?
hu_small.gif
Bir kurnazlık ederek sarhoş gibi kendimi oraya atayım, atayım da (bakayım), O cihanın canı orada mıdır? Ya maksadına erişeyim, o yurda ayak basayım, yahut da gönlüm gibi, başımı da, vereyim elden çıkarayım, gitsin.
hu_small.gif
Sesin, gönlümüzün sesine, gönlümüzün huyuna uysun. Gece, gündüz neş'elensin, söyledikçe söylesin...
Sesin yorulunca, biz de yoruluruz, hasta oluruz. Sesin, kamış gibi şekerler çiğnesin, ballar yesin.
hu_small.gif
Âşık, bütün yıl sarhoş olsun rüsva olsun olur mu? diye düşünmez olmalıdır. Aşık, coşkun olmalı, deli, divâne olmalıdır. Ayıkken her şeyin tasasını çekeriz gamını yeriz. Fakat sarhoş olunca: "ne olursa" olsun, der, işin içinden çıkarız.
hu_small.gif
Ömür tükendi ise Allah başka bir ömür verdi. Geçici ömür kalmadiyse, işte şuracıkta tükenmiyen ölümsüz ömür... Aşk, hayat suyudur, bu suya dal Bu denizin her damlasında başka bir hayat, başka bir ömür var.
hu_small.gif
Yazıklar olsun ki vakit geçti, bizse çılgın aşıkız, deli divâneyiz. Kıyısı belli olmayan bir denizdeyiz. Bir gemiye binmişiz, gece, bulutlu bir gece.. Allah'ın denizinde Allah'ın lütfü ile, onun ihsan ettiği güçle, başarıyla gemimizi sürüp durmaktayız.
hu_small.gif
Güzel sâkiyı rü'yamda gördüm, şarab kadehini eline almıştı.. Bu gördüğüm onun hayali idi. Ben, onun hayaline dedim ki:
-Sen onun kulusun, kölesisin ama bizim efendimiz, sahibimiz olmaya da lâyıksın. Umarım ki onun yerine geçersin de onun gibi bize şarab sunarsın.
hu_small.gif
Bu aşk ateşi bizi pişirir, her gece hârâbata doğru çeker götürür. Başkası bizi bilmesin, tanımasın diyet yalnız Harabat ehli ile bizi bir araya getirir onlarla beraber oturtur.
hu_small.gif
Ey seher rüzgarı! Bize haber ver; sen geçtiğin yolda, o alev alev yanan, o ateş dolu, o sevda dolu gönlü gördün mü? 0 gönül, yüzlerce yalçın kayaları, mermeri, graniti, ateşiyle yaktı, eritti.
hu_small.gif
Efendim, sen bizi artık rü'yada bile görmez oldun! Gelecek seneye kadar bir daha, bizi göremiyeceksin Ey gece, her an bize bakıp duruyorsun ama sen seherin aydınlığı olmadan bizi göremezsin.
hu_small.gif
Ey sevgili, geceleri, gök yüzünde dolaşan "ay" senin çevreni bulamamıştır Geceleri seni bulmak için uğraşana, dönüp dolaşana senin ayından armağanlar gelir. Her ne kadar şafağın çevresi al yanak ise de, bu onun tabii renginden değil senin sap sarı yüzünün güzelliğinden mahcup oluşundan, utanışındandır.
hu_small.gif
Bir ömürdür ki, senin gül bahçeni (gül yanağını) görmedik. O mahmur, o insanın aklını başından alan nerkis gözlerini seyretmedik...vefa gibi halktan gizlenmişsin, nice zamandır ki biz senin (güzel) yanaklarını görmedik.
 
---> Mevlana / Rubailer

Ey dost! Dostlukla sana çok yakınız. O kadar ki nereye ayağını bassan o yerin toprağı oluruz Âşıklık mezhebinde reva mıdır ki, âlemi seninle görelim de seni görmiyelim?
hu_small.gif
Ben bir müddet taklid İle kendimi bildim, kendimi beğendim. Ben o vakitler kendimde idim ama, asıl kendi varlığımı sezememiş anlıyamamıştım. Çünkü o zaman, ben kendimi görememiş, kendimi tanıyamamıştım, sâdece adımı işitmiştim. Fakat ne zaman ki kendimden çıktım (benliğimi terk ettim) işte asıl o zaman kendimi gördüm (kendimi buldum.)
hu_small.gif
Ben kendime, bazen "emir'im, bey'im" derim. Bazen de tutar "ben bir esirim" diye haykırırım. 0 haller geçti. Bundan sonra, ben artık kendime gelemem. Zâten kendime gelmemeyi, kendimde olmamayı âdet edindim.
hu_small.gif
Gönlümü, belânın geçtiği yola koydum özellikle senin arkandan koşsun diye gönlün ayak bağını çözdüm.. Bugün rüzgâr, bana senin güzel kokunu getirdi, ben de teşekkür için ona gönlümü verdim.
hu_small.gif
Geceleri, uykumu kaçıran sevgilim, mihrabımın gözyaşlarımla ıslanmasını ister. O, bir şey söylemeden geldi, beni tuttu suya attı..,öyle bir suya attı ki şimdi o su, benim suyuma da tatlılık vermede.
hu_small.gif
Benim zâtım, bahr-i kül, bütünlük âleminin denizi hâline gelince, zerrelerin güzelliği, Hakkın yarattığı bütün varlıkların hoşluğu, nizâmı, bana aydınlanıp görünür. Ben ilâhi tecellilerin heyecanına kapılırım da bütün vakıflarının bir vakit olması için, aşk yolunda gece gündüz mum olup yanmak isterim.
hu_small.gif
Beni, önce binlerce lütuf ile okşadı. Sonra tuttu binlerce kahır ile, binlerce dertle beni eritti.. Benimle, sevgisinin zarı gibi oynuyordu. Ben, benliğimden geçip o olunca, (ben onda yok olunca) beni bırakıp gitti.
hu_small.gif
Birisinin destanı, aşk hikâyesi beni coşturdu, bana el çırptırdı. Beni canımdan etli, beni utanmaz, göremez, düşünemez bir halde yollara düşürdü. Hasılı onun gönlü, benim gönlümü evirdi, çevirdi, istediği hâle, istediği şekle soktu.
hu_small.gif
Bizim ruhumuzu yükselten, canımıza can katan kimdir? Diyorum. -Kim olacak? Ezelde, tâ başlangıçta, bize can lutf eden, can bağışlayandır. 0. bâzan doğan gibi, bizim, gözümüzü bağlar, bâzan da doğan gibi, av avlamamız için, açar, bizi ava salar.
hu_small.gif
Benim, aşktan başka hiç bir arkadaşım yoktu ve olmadı. Ne dünyaya gelmeden önce, ne de daha sonra aşksız yaşadım. Canım, içimden bana şöyle sesleniyor: Ey aşk yolunun olgun yolcusu bana kapıyı aç!
 
---> Mevlana / Rubailer

Adem oğullarının canına, şeytandan gelen gamı, kederi gidermeye 'La havle velâ kuvvete illâ billah" demek faydalıdır. Lâ havle çekenin nefesinden şeytan gamlandı, dertlendi, fakat "Lâ havle" diyenin gücü, arttı, nefesi çoğaldı.
hu_small.gif
Ey gönül, sakın gama kendinde yol verme, kendini kedere kaptırma. Cihanda, ruhen sana yakın olmıyanların, nâ mahremlerin sohbetine katılma. Madem ki, kuru ekmekte, tereyi yeter buluyor; bunlarla kanaat ediyorsun, el âlemin mağrur bakışlarına, bıyık bükmelerine zerre kadar değer verme.
hu_small.gif
Aşık, halvet gecesinde, izi belirsiz olan sevgilisinden ötürü, çok defa yıldızları bile ters görür de yolunu kaybeder. Çünkü vuslat gecesinde âşığın gözüne, gözbebeği bile zahmet verir» rahatsız eder.
hu_small.gif
Ben zerreyim, sen benim güneşimsin; ben gam hastasıyım, sen, tam benim ilâcımsın! Kolsuz, kanatsız arkanda uçar dururum, sanki, ben bir saman çöpü olmuşum, sen de benim kehribarımsın.
hu_small.gif
Ey durmadan akıp giden gözyaşı, gönlümüzdeki sevdayı artıran güzelimize, o bağımız, o baharımız, o hoş seyran yerimize de ki: Birlikte geçirdiğimiz gecelerimizden bir geceyi anınca, saygısızlıkların terbiyetsizliklerin dışına çıktığımızı düşünerek tasalanma, bizi mâzûrgörsün.
hu_small.gif
Bu oruç , kalbur gibi, canımı eler temizler. Onda bulunan gizli altın kırıntılarını, meydana çıkarır Parlak ayı hayran eden, ona gölge düşüren bir canın, hakikat güneşiyle arasında perde kalmaz. 0, o kadar parıldar ki, Zühal yıldızına nur verir,
hu_small.gif
0 cana canlar katan, o güzel, o, tatlı sözler, renksizdir. Amma alıngan mercana renk bağışlar! İman meş'alesine, ne lâtif nurlar verir. Evet, biz de, çok sözler söyledik, söyledik amma, onun gibi söyliyemedik, onun gibi konuşamadık.
hu_small.gif
Sevgilim, senin gönlün, inci ve mercan denizidir. Sen, incileri, mercanları dağıtmaya, saçmaya bak. Az harcayan nekeslere, hak yolu kapalıdır. Ten, sedef gibi ağzını açmış da âh ederek diyor ki: -Canın bile yol bulamadığı bir yere ben nasıl sığarım?
hu_small.gif
Senin canında bir can vardır, sen o canı ara. Senin teninin dağında çok kıymetli bir inci bulunmaktadır. Sen o incinin mâdenini ara. Ey Hak yolunda yürüyüp giden Sofî! Eğer arıya biliyorsan, onu, sen, kendinde ara,, kendinden dışarıda arama.
 
---> Mevlana / Rubailer

Vakit geçmiştir, fakat toklar ona doymazlar, ancak bahtsız kişiler vakta doyarlar. Kahramanlara, yiğitlere ha gündüz olmuş, ha gece, arslanlara ister kurt ister koyun ister kuzu (olsun) ne farkeder.?
hu_small.gif
Dünyâya ârt duygular, üzüntüler senin gözlerini Karartmış da, bahtsız insanların acılarını, günleri karanp giden kişilerin kederli hallerini, göz yaşlarını göremiyorsun. Cehennemde yananların feryadlan, uzaktan duyulmaz...Gönle huzur veren, cana can katan, güzelleri sevdiğini ne diye iddia ediyorsun? Aşk, kendini alçaltanların kârıdır. İyi ad, iyi nâm sahiplerinin aşk ile ne işi var?...
hu_small.gif
O meftunun, o tutkun âşığın gözlerini, sevgilisinin gö*zünde gör, seyret. O kudretine son olmayan, o yaratma gücüne akıl ermiyen, nasıl yarattığı anlaşılamayan Allâhın halk ettiği güzelliklerde, gösterdiği nükteyi, mânayı, inceliği iyice duy anla sonra da, o nergis gözlerin içtiği kanların hepsinin de benim gözlerimden aktığını seyret gör.
hu_small.gif
Gam da ne oluyor ki, adını analım, onu, gûnüle değil, toprağa ekelim,..Gam, bir bademdir, Fakat, içsizdir. Gam bize uymaz, başını yere koymazsa, onun başını kıralım beynini çıkaralım.
hu_small.gif
Ben, güzel huylu sevgilimi denedim o, büyük bir ırmak gibidir bulanık sel suları, onu asla bulandıramaz. Ben, bir gün bile onun kaşlarını çatık görmedim. Onu, tıpkı ölümsüz, fâni olmayan hayata benzetirim.
hu_small.gif
Zaman, halktaki bu bir birine hiddetle söz söylemeyi, kırıp geçirmeyi, şu gürültüyü patırtıyı kısa keser. Ölüm kurdu, bu sürüyü birbirine, parçalar, gider. Herkesin başında, bir gurur, bir ululuk vardır. Fakat ecelin sillesi, günü gelince bütün bunların başına iner.
hu_small.gif
Bu sürünün Musa'sında acayip, görülmemiş bir âsâ var. Mûsâ, onu atınca o, şunlarm hepsini bir lokma eder; ne düğün-dernek bırakır, ne de savaş. Her akıl, her fikir, bunların mânâsını bilemez, bu sözün hakikatini kavrayamaz.
 
---> Mevlana / Rubailer

Senin aşkın, Türkü de, Arabı da öldürdü. Ben o şehidin de, o gazinin de kuluyum, kölesiyim. Aşkın, "benden. kimsecikler canını kurtaramaz" diyordu. Aşk, pek doğru söyledi. Ey gönül, sen de şu oyunu artık bırak
hu_small.gif
Ey imân incisini bir ekmek karşılığı veren, Ey gönül mâdenini bir arpaya feda eden; Nemrud, gönlünü Hakk'ın dostu İbrahim'e teslim etmedi de sonunda canını bir sivrisineğe verdi.
hu_small.gif
Ey nazlı nazlı yürüyen selvi, hazan rüzgârı sana değmesin. Ey cihanın gözbebeği, kem göz senden ırak olsun. Sen göklerin de canısın yerin de Canına rahmetten, rahattan başka bir şey dokunmasın.
hu_small.gif
Ey gönül, gönlümüzün dumanı, sevdamızın alâmetidir. Ey gönül; gönülden tüten dumanın, aşkla yanan, yakılan gönlün dumanı olduğu apaçık görünür. Ey gönül, bir gönlün kandan dalgalanması, o gönlün gönül değil, belki bir aşk deryası olduğunu gösterir
hu_small.gif
Dostun hayâli bizimle oldukça, bütün ömrümüz seyirle, seyranla geçer, mutlu bir hayat yaşarız. Ey gönül, gönül nerede muradına ererse, sevdiğine kavuşursa, oradaki bir diken, binlerce hurmadan daha iyidir daha hoştur.
hu_small.gif
Herkim bizim kâsemizden şerbet içer, dudağımızın ta*dını alırsa, öyfe bir sarhoş olur ki gündüzümüzü gece görür,.. Mezhebimizin kapısından kaçanın kulağını, fe*rahlık yakalar ve çeke çeke bizim gittiğimiz yola getirir.
hu_small.gif
Bizim bineğimiz aşk yükleriyle, yokluk diyarından yola çıktı... Gece idi, fakat gecemiz karanlık değildi, vuslat şarabıyla hep aydınlanıyordu. Mezhebimizde haram olmayan aşk şarabından, dudaklarımızı, yokluk sabahına kadar asla kurumuş bulmayacaksın.
hu_small.gif
Ey bizim milletimizden olan, bizim mezhebimizde bu*lunan, bizim gittiğimiz yolda giden kişi, bizim kalıbı*mızda, bizim bedenimizde soyunuk nice canlar görür Bizim bardağımızdan şerbet içen, öyle sarhoş olur İd, gecemizi de gündüz gibi görür.
hu_small.gif
Mademki Cenâb-i Hakk tezce ayrılmamazı yazmıştı. Bizim o kavgamız, o tiksinmemiz ne içindi? Eğer ben kötü idiysem zahmetten, sıkıntıdan kurtuldum; iyi idîysem, seninle birlikte yaptığımız konuşmaları, tatlı sohbetlerimizi yâd et, an.
hu_small.gif
Peygamberimizin yolu, izi aşktır. Biz, aşk çocuklarıyız. Aşk, bizim anamızdır. Ey ten çadırında gizlenen anamız. Sen bizim, hakikati örten, gerçeği göremeyen tabiatımızdan, nefsimizden saklanmışsın.
hu_small.gif
Gevherimiz, mayamız, lâl renkli şarapla yoğruldu. Kadehimiz, çok şarap içtiğimizden ötürü elimizden, şikâyete, feryada geldi. O kadar çok mey üstüne mey içiyoruz ki, ne biz şarabın başından ayrılıyoruz, ne de şarab, bizim başımızdan ayrılıyor.
 
---> Mevlana / Rubailer

Eğer ben ölürsem, beni ölü olarak alın, götürün sevgilime teslim edin. Sevgilim, eğer benim porsumuş, çürümüş dudağımı öpse de, ben o anda dirilirsem sakın şaşmayın.
hu_small.gif
Sevgilim! ne vakte kadar bize, uzaktan seyirci olacaksın? Biz, çâre bulucuyuz. Aşk bizim, çaresiz bir zavallımızdır. Can kimdir? Beşikte yatan aciz bir çocuğumuz. Gönül kimdir? Bir garib, âvâre konuğumuz.
hu_small.gif
Bâzan, temizliğimizi melekler kıskanırlar. Bazan, korkusuzluğumuzdan Şeytan (bile) bizden kaçar. Şu topraktan olan tenimiz, Hakk'ın bize lûtf ettiği emâneti taşımaktadır (çevikliğimize, gücümüze, kuvvetimize aşk olsun). Ne güzel, ne kadar iyi bizim çevikliğimiz hareketliliğimiz!
hu_small.gif
Bizim topraktan yaratılmış olan bedenimiz göklerin nurudur. Bizim Hakk yolundaki çevikliğimizi melekler kıskanırlar. Bâzan, bizdeki temizliğe melekler hased ederler. Bazan da, hayasızlığımızdan, kötülüğümüzden şeytan kaçar.
hu_small.gif
Sevgilim, incir satan bir kişiye, hangi iş daha iyidir? Ey can kardeşim , elbette, incir satmak daha iyidir... İşte, bize de yaraşan, sermest yaşamak, mest ölmektir Sevgilim, mahşere de koşa koşa mest olarak varmaktır.
hu_small.gif
Tanbur, "tentenen" diye inlemeye başlayınca ten (beden) zindanında mahbus olan gönül elsiz ve ayaksız zincirini koparmaya koyulur..Çünkü, tanburun nağmelerinin mehtabında, gizlenmiş birinin sesi ona: "ey yolunu şaşırmış yaralı gönül, ger diye seslenir.
hu_small.gif
Seni, kimseye muhtaç olmadan tek başına yaratan o eşsiz varlık, seni sevda içinde tek başına bırakmaz... Kendi içine kapanıp hayaller, düşünceler meydana getirdiğin evde, yani senin gönül evinde, seni yalnız bırakmamak için, sana yüzlerce güzel yüzlü eş, dost belirtir.
hu_small.gif
Seninle birlikte olduğum zaman sevgiden, dostluklar yüzünden uyuyamam. Sensiz olduğum vakit de inler dururum, üzüntüden gözümü kapayamam. Şaşılacak şey!... Her iki gece de uyanığım; takat sen bu iki uyanıklığın arasındaki farka bak sen, gör.
hu_small.gif
Ey dönek huylu felek, türlü kötülüklerle, hile ile gönlümün rahatını kaçırdın, bana ne oyunlar ettin! Ama bir gün beni senin sofrana oturmuş, ay gibi nurdan kâseler yaparken görürsün.
hu_small.gif
Aşk ateşinden dünyada sıcaklıklar vardır. Aşkın vefası sütünden cefâ bile yumuşar. Güneşin bile utandığı bir aydan utanmayan kişi, ne utanmazdır.
hu_small.gif
Ey zülüflerinin dağınıklığı yüzünden gönüllere perişanlıklar düşüren güzel! ve yakut dudakları şekerler saçan sevgili! bana:
-"Bizden ayrılırsan pişman olursun" dedin.
-Ey benim canım! Hem de nasıl pişman oldum, bir pişman değil, bin pişman oldum. Bütün pişmanlıklar bu pişmanlıkta.
 
---> Mevlana / Rubailer

İçkiden başımda perişanlıklar var. Dudağındaki tatlılıktan ağzıma şekerin doldu. Ey gizli saki! Birbiri ardı sıra bana şarap sunacağına söz vermiştin. Korkarım ki şu anda bütün gizlilikler sözleşmeler açığa çıkacak.
hu_small.gif
Bizi dirilten o dost, ne kadar temiz ne kadar tatlıdır, ne kadar hoştur, güzeldir... Biz insanlar, ruhlardan, gönüllerden ibaret idik bedenlerimiz yoktu. 0 aziz Dost, bedenlerimizi, ruhlarımıza konukevi olarak yarattı. 0 dostumuz, o efendimiz lütfeder, kerem buyurursa bizi affeder, nasıl önceden yarattıysa, gene öyle yaratır, bizi yeniden diriltir.
hu_small.gif
Sevgili, hiç kimseler yokken, sarhoş olarak benim odama geldi. Onun nergis gibi çok güzel olan gözleri mahmurdu. Onun dudağını öpmek için yerimden fırladım, kalktım. 0 benim kalktığımı görünce: Burada yağmacı var, yağmacı var diye feryada başladı.
hu_small.gif
Aşk geldi, beni her şeyden, herkesden ayırdı beni maddi isteklerden alıkoydu, üzdü perişan etti. Sonra bana acıdı, lütfetti, ihsanlarda bulundu. Allaha şükürler olsun ki, şeker gibi vuslat suyunda, eritti beni kendine kattı.
hu_small.gif
0 dost, beni sevgi ile, nazla, çeşit çeşit nimetlerle besledi. Etden, deri ve damarlardan dokunmuş çok değerli bir kumaşdan arkama usta bir terzinin diktiği süslü püslü bir elbise giydirdi. Aslında, tenimiz bir hırkadır. Onun İçinde bulunan gönül bir sofudur. Şu gök kubbesinin içindeki bütün âlem, bir ibadet yeridir. Benim Şeyhim'de 0 dur.
hu_small.gif
Seni, kucaklamadığımdan beri (ağlıyorum) ağlamadan kaldığımı gören yok. Sen canımda, gönlümde ve gözümdesin, bu sebeble unutulmamaktasın. Allah için sen de beni unutma.
hu_small.gif
Bu sendeki gurur ne kadar artacak? Her çeşit görünüşünün hayâli, sende daha ne kadar sürecek?.. Suphanallah, sen de şaşılacak bir tavır, anlatılmayacak bir iş, bir hâl var. Ben sana "hiç" diyeceğim ama, sen "hiç"de bile değilsin. Bu kendini bir şey görmen, hep senin zannın, vehmindir.
hu_small.gif
Hakk'ın nuruyle nurlanma kabiliyyeti olan gönül sahibinin canı, Hakk'ın sırlarıyla dolar. Sakın benim, etten, kemikten, deriden ibaret olan tenimi o sırlardan habersiz tenler arasında sayma. Çünkü bu ten Hakk'ın ihsan ve lütuf denizine girdi, baştan başa lütuf ve İhsan kesildi.
hu_small.gif
Allah'ı zikretmekle, değerli bir insanın, değeri artar, nurlanır Yolunu kaybetmiş kişiyi, zikir hakikat yoluna getirir. Her sabah her akşam, her namazda, bu (la İlahe illallah (Allahdan başka tapacak yoktur) sözünü kendine vird edin (dilinden düşürme).
hu_small.gif
Ey gönül, senin gibi sevdiklerinin çoğunu helak eden, öldüren bir sevgiliyi ne cesaretle istedin? diye gönlüme sordum. Gönül şöyle cevap verdi: Bu sevmeyi, herkes içinde tek olmam için istedim.
hu_small.gif
Gönül, cana dedi ki: Ey iki cihanın sonradan geleni! Tuttuğun bu işten, uğraşıp durduğun bu didinme yurdundan kurtulmak, göz diktiğin o yüksek yere ulaşman için, sana ötelerden "gel" haberini getiren haberci» gelmeden önce, kalk, ikimiz el ele verelim, seninle birlikte koşalım, ilerliyelim, dosta da çok yaklaşalım.
 
---> Mevlana / Rubailer

Eğer yaşıyorsan, canın varsa, gel orada can feda et. Oradaki sen, buraya gelmeden önce orada idin. Orası senin asıl vatanındı. Can, bir nükte duydu, bir buyrukla o yerden ayrıldı, buraya geldi. Burada yüzlerce nükte duyduğu, yüzlerce işaret aldığı halde nasıl oldu da o yere geri dönmedi?
hu_small.gif
Eğer kendini, gerçek varlığını bulmak istiyorsan, kötü huylarından, nefsani arzularından kurtul, kendi maddi varlığından dışarı çık. Dereyi bırak, Ceyhun nehrine doğru gel. Feleğin yükünü, **** gibi ne diye çekip duruyorsun? Bir sıçra feleğin üstüne çık,
hu_small.gif
Hak yolunda, ten pamuğundan, can esvabını ayıran o efendi Mansur' idi, Aslında, Mansur "Ben Hakk'ım" demedi. Bu sözü Hakk' dedi. Mansur nerede? Bu söz nerede? Bu sözü söyleyen Hakk idi, Hakk idi.

Gece, şehrin etrafında rüzgâr gibi döndüm, dolaştım, su gibi aktım. .Gece vakti şehrin etrafında dolaşan kişiyi uyku tutar mı? Her şeyi, yerli yerinde isteyen akıldır; yoksa sarhoş olmuş, yerlere yıkılmış olandan, iyiyi kötüyü ayırd etmeyi, edepli olmayı bekleme.
hu_small.gif
Gönül, senin sevdanla rebâba döndü, rebâba. Gönül rebâbının her parçası, ateşinle yandı, kavruldu.. Sevgili, eğer bizim derdimizden ötürü susup duruyorsa, bu susuşta yüzlerce cevap var, yüzlerce cevap.
hu_small.gif
Rebâb, İsrafilin nefesiyle seslenmede. Bu yüzden ki, rebâbın sesi, (aşk ateşi ile) kavrulan gönülleri diriltir. Onlara yeniden can verir, onları gençleştirir Zamanın iyi ettiği sevgi yaraları kanamaya başlar, batıp yok olan sevdalanan küçük balıklar gibi, bir bir suyun dibinden yukarıya çıkarlar.
hu_small.gif
Yâ Rabbi, yâ Rabbi, rebâbın teşbihi hakkı için, çünkü, rebâbın teşbihinde yüzlerce soru, yüzlerce cevab vardır. Ya Rabbi, yanmış, kavrulmuş gönül, yaşlarla dolu göz hakkı için söylüyorum, Biz, küpteki şarabdan daha coşkunuz.
hu_small.gif
Biliyor musun, şu rebâbın sesi ne diyor? Diyor ki: Benim arkamdan gel, beni izle de yolu bul. Çünkü doğruya varmak için yola çıkmışsın, ama eğri bir yol tutmuşsun..Çünkü sormakla cevâba yol bulunur
hu_small.gif
Onun ruhu, doğruluk gülşeninden parıldadı, hararetli âşıkane bir edâ ile geldi, çabucak sıçrayıp kalktı...Kaab kadısı buğun, abıhayat aramada, diğer bütün kadıları geçti.
hu_small.gif
İşsiz, güçsüz oturma çabuk gel, içeri gir. Gönül ehlinin arasına karış. İşsiz olmak, kişiyi ya yemeye sürükler, yahut da uykuya daldırır...Semâ ehlinden rebâb sesi geliyor. O ermişlerin halkasına koş, onlara katıl.
hu_small.gif
Ey kâtiplerin arasına geç gelen kişi Çocuklar koşsalar bile, sen koşma. Kavmin, hareketsiz kalsa, elden çıksa bile, bu gene senin elindedir. Çabuk, rebâbı etine al, onu seslendir, inlet.
hu_small.gif
Bir yerde şarab, kebap, rebab bulunursa düşünce ile gam, cesaret edip oraya giremezler. Sarab, kebab ve rebabın olduğu yerde gamın, varlığı ...ve kaderin yetişme gücü yoktur. Ey dostlar, sonsuz, bir mânâ zevkine dalın, gül gibi, çimenler gibi dudağınızı, suyun dudağına değdirin.
hu_small.gif
Bugün de hergünki gibi yine harabız, yine harab olmuşuz. Kıyamet gününe kadar biz, bu aşk selinden kurtulamayız, Ayışığı bir gece geldi, uykunun boynunu vurdu. Ayışığı kan dökmekten hiç korkar mı?
 
---> Mevlana / Rubailer

Bugün de, her günki gibi yine harabız, yine harab olmuşuz. Endişe kapısını açma, içli feryatları ile, yanık sesiyle bize her şeyi unutturan rebâbı eline al, çalmaya başla. Mihrabı sevgilinin ilâhi güzelliği olan kimse için yüz türlü namaz, rûkü ve secde vardır.
hu_small.gif
Bizim, sarhoş olmamız için, şaraba ihtiyacımız yoktur. Meclisimizin neş'elenmesi İçin çenk ve rebab da istemeyiz. Biz gönül alıcı bir güzelin yüzünü görmeden, hoş sesli çalgıcıyı dinlemeden, mest olmuşuz, kendimizden geçmişiz.
hu_small.gif
Bizim şarabımız, kadehsiz sunulmaktadır. Dumansız bir ateşle bu göğsümüzde yüreğimiz kebab olur. Aşk rebâbının feryadı, inlemesi, gerçek sevgilimizin, gönül sultanımızın yayından, O'nun mızrabındandır. Sakın: "Bu, rebabdır, bu sesi rebâb çıkarıyor deme."
hu_small.gif
O eşsiz, parlak incinin hayâli, gözümün önüne geldi O anda kendimi tutamadım, ağlamaya başladım. Gözyaşlarını akarken İçim yanıyordu. Heyecandan şaşırmıştım. Gizlice gözümün kulağına dedim ki: biliyor musun? "Gelen konuk, çok değerlidir, çok acizdir. -Ona bol bol aşk şarabı sun,
hu_small.gif
Subhanallah! Ey parlak, ey eşsiz inci! Sen ve ben, her yönden birbirimize aykırı düşüyoruz. Ben, senin bahtınım, beni geceleri hiç uyku tutmuyor. Sen İse, benim bahtımsın uykudan kendini alamıyorsun, hiç uyanmıyorsun.
hu_small.gif
Düşünme, boş yere kafanı yorma, kendini uykuya ver, uyu. Çünkü düşünce, gönlün ay yüzüne perde olur. Gönül ay gibidir. Düşünce bulut olur onu örter, nurunu gizler Bu sebeple gönülde düşünceye yer verme, düşünüp taşınmayı suya at
hu_small.gif
Uyku geldi, göze girmek istedi, fakat gözde yer bulamadı. Çünkü, göz, senin sevdan yüzünden ateşler içinde kalmış, yaşlarla dolmuştu. Göze giremeyen uyku, bu kez gönle doğru gitti. Cıva gibi yerinde dura*mayan, kararsız bir gönül buldu, sonra o, tene doğru yol aldı, oraya yerleşmek istedi, orayı da harab, hem de çok harab gördü.
hu_small.gif
Ey uyku! sen tadı hoş, içimi hafif bir bengisu bile olsan, bu gece bizim işimize yaramazsın, senin bizimle işin yok. Ey uyku, saçın sayısınca başın olsa, bu gece bir baş kadar işe yaramaz, kendi başını bile kaşıyamazsın.
hu_small.gif
Sâkî! cananın güzel yüzü aşkı sevabına, bana o toprak ve su görmeyen aşk şarabından sun. Ben, beden hastası değilim, gönül hastasıyım. Ben şerbeti ne yapayım? Sen bana şarap sun, şarap.
hu_small.gif
Gece geldi. Şu gönüldeki yanışın, acaba sebebi nedir? Ben sanıyorum ki tanyeri mi ağardı, yoksa gündüz mü oldu? Şaşılacak şey! Aşkın gözüne ne gece sığar, ne de gündüz. Şu aşkın gözü, acaba gözleri mi bağlıyor.. insanı kör mü ediyor.?
 
bayigram takipçi satın al instagram beğeni satın al instagram takipçi satın al tiktok takipçi satın al Buy Followers
vozol
antalya havalimanı transfer
Geri
Üst