Geleneksel Manisa Mesir Şenliklerinde 15 Nisanda halka bedâva dağıtılan, 41 çeşit baharattan îmâl
edilmiş şifâlı bir mâcun. Arapça yoğurmak mânâsına gelen acn kelimesinden türeyen mâcun sözü,
yoğrulmuş veya hamur edilmiş demektir.
Mâcunlar, eski çağlardan beri gerek Anadoluda gerekse Hind, Mısır ve Mezopotamyada hastalıklara
karşı ve kuvvet verici olarak kullanılmıştır. Selçuklu ve Osmanlılar zamanında, Anadoluda en iyi
mâcunu ilk Türk eczâcıları yaparlardı. Mâcunculuk Türklerde ayrı bir esnaflık kolu olup, Evliyâ Çelebi
zamânında İstanbulda 300 mâcuncu dükkanı bulunmaktaydı. Mesir mâcunu, târihî Türk tıp
geleneklerine bağlı olarak, on altıncı yüzyılda meşhur hekim Merkez Efendi tarafından yapılmış şifâlı
bir terkiptir.
Kânûnî Sultan Süleyman Han, Manisada hastalanan annesi Hafsa Sultan için devrin hekimlerinden
Merkez Efendiye bir ilâç yapmasını emreder. Merkez Efendi de 41 çeşit baharattan şifâlı bir mâcun
yapar. Hafsa Sultan bu mâcunu kullanarak iyileşir. Bunun üzerine Kânûnî Sultan Süleyman, bu
mâcundan herkesin istifâde etmesi için, her yıl şenlik düzenlenmesini irâde eder. Bu târihten itibâren
her yıl mesir şenliklerinde, geleneklere bağlı kalınarak, halka mesir mâcunu dağıtılmaya başlandı.
Mesir mâcunu, 41 çeşit şifâlı nebât ve baharat karışımından yapılır. Mesir mâcunu; kuvvet verici, sindirimi kolaylaştırıcı, iştah açıcı, hormanları harekete geçirici,
yorgunluğu giderici ve zehirli hayvanların sokmalarına karşı bağışıklık kazandırıcı özelliğe sâhiptir.
Mesir mâcununun bu tıbbî faydaları yanında; mâcun kullanıldığında çocuğu olmayanların isteklerine
kavuşacağı ve bir yıl boyunca çeşitli hastalıklara iyi geleceği gibi halk inançları da vardır.
edilmiş şifâlı bir mâcun. Arapça yoğurmak mânâsına gelen acn kelimesinden türeyen mâcun sözü,
yoğrulmuş veya hamur edilmiş demektir.
Mâcunlar, eski çağlardan beri gerek Anadoluda gerekse Hind, Mısır ve Mezopotamyada hastalıklara
karşı ve kuvvet verici olarak kullanılmıştır. Selçuklu ve Osmanlılar zamanında, Anadoluda en iyi
mâcunu ilk Türk eczâcıları yaparlardı. Mâcunculuk Türklerde ayrı bir esnaflık kolu olup, Evliyâ Çelebi
zamânında İstanbulda 300 mâcuncu dükkanı bulunmaktaydı. Mesir mâcunu, târihî Türk tıp
geleneklerine bağlı olarak, on altıncı yüzyılda meşhur hekim Merkez Efendi tarafından yapılmış şifâlı
bir terkiptir.
Kânûnî Sultan Süleyman Han, Manisada hastalanan annesi Hafsa Sultan için devrin hekimlerinden
Merkez Efendiye bir ilâç yapmasını emreder. Merkez Efendi de 41 çeşit baharattan şifâlı bir mâcun
yapar. Hafsa Sultan bu mâcunu kullanarak iyileşir. Bunun üzerine Kânûnî Sultan Süleyman, bu
mâcundan herkesin istifâde etmesi için, her yıl şenlik düzenlenmesini irâde eder. Bu târihten itibâren
her yıl mesir şenliklerinde, geleneklere bağlı kalınarak, halka mesir mâcunu dağıtılmaya başlandı.
Mesir mâcunu, 41 çeşit şifâlı nebât ve baharat karışımından yapılır. Mesir mâcunu; kuvvet verici, sindirimi kolaylaştırıcı, iştah açıcı, hormanları harekete geçirici,
yorgunluğu giderici ve zehirli hayvanların sokmalarına karşı bağışıklık kazandırıcı özelliğe sâhiptir.
Mesir mâcununun bu tıbbî faydaları yanında; mâcun kullanıldığında çocuğu olmayanların isteklerine
kavuşacağı ve bir yıl boyunca çeşitli hastalıklara iyi geleceği gibi halk inançları da vardır.