Muhteşem Yüzyıl dizisinin Hürrem Sultan karakterini canlandıran Meryem Uzerli; bakır kızılı saçları, iri mavi gözleri, sempatik konuşmasıyla Türkiyenin en sevilen kadın oyuncularından biri oldu.
Yayına başladığı günden bu yana, binlerce insanı ekran başına toplayan, ödüller toplayan Muhteşem Yüzyıl dizisinde Hürrem Sultanın entrikaları, aşkı, planları, saflığı da ilgi çekiyor. Biz, Hürrem Sultanı biliyoruz, peki Ona hayat veren Meryem Uzerli kimdir? Güzelliğini korumak için neler yapıyor, nasıl giyiniyor, Türkiyede yaşarken kendini nasıl hissediyor? InStyle dergisine röportaj veren Meryem Uzerli; hakkında merak edilenleri, samimiyetle anlatmış. Şimdi biz de keyifle okuyalım, Meryem Uzerliyi yakından tanıyalım
Tam adı Meryem Sarah Uzerli olan oyuncu, 12 Ağustos 1983 Almanya doğumlu Ailesinin dördüncü çocuğu olan Meryem Uzerli'nin babası Türk, annesi Alman Anadili Almanca ama Türkiyede yaşamaya başlamasıyla birlikte Türkçe konuşmayı ciddi derecede ilerletmiş.
173 cm boyunda olan genç oyuncu, Almanyada birçok dizide ve televizyon programında rol almış. Almanyada yaşadığı yıllarda binicilik, yüzme ve basketbol sporlarını yapmıştır.
Türkiyeye gelene kadar hayatında hiç kuaföre gitmediğini duyunca şaşırmamak elde değil ama doğru. Hep mutfak makasıyla (yani tavuk makası) kendi saçlarını kendisi kesmiş güzel oyuncu. Kimi zaman kısa kestim, kimi zaman perçem yaptım. Ama hep kendim yaptım. Türkiyeye gelince kadınların normal olarak kuaföre gittiklerini gördüm. Ben de yaptırıyorum artık. Hoşuma gidiyor. Şimdi saçlarım çok daha sağlıklı. Meğer benim mutfak makası saçlarıma düşündüğüm kadar iyi gelmiyormuş!
Pırıl pırıl cildi için (Arada sırada çıkan sivilcelerine ilgi göstermeyince daha çabuk kaybolduklarını düşünüyor), sadece sabah-akşam nemlendirici kullanan, haftada bir kez nem maskesi yapan Uzerli, makyaj konusunda da çok pratik. Renkli bir nemlendirici, gözaltlarına aydınlatıcı, pudra, rimel ile makyajını hızlıca yapıyor. Gece çıkarken buna bir de eye-liner ekleniyor. Setimin olmadığı bir günde beş dakikada makyajımı yapıp çıkarım. Bu süre gece çıkacaksam 10 dakika, olur derken bir yandan da tatlı tatlı gülüyor. Bu konuda annesinden çok daha iyi olduğunu söylüyor Uzerli. Annesi hiç makyaj yapmazmış çünkü. Yıllar içinde makyaj konusunda komik deneyimlerim oldu. Bir ara renkli rujlar ve allıklarla palyaço gibi görünüyormuşum.
Fotoğraflara bakınca daha iyi anlıyorum, derken sadeliğin en iyisi olduğu fikrine 30larına gelmeden ulaşmış bile. Düzgün bacaklarını orta çıkaran jean şortu, salaş beyaz tişörtü ve ayağındaki Birkenstock terlikleriyle oldukça rahat görünen Uzerlinin beline kadar uzanan kızıl saçları ve kıvılcımlar saçan lacivert gözleri ona ne giyerse giysin başka bir hava veriyor. Kıyafetlerime aşırı önem vermiyorum ama dolabımda her tarza uygun bir şeyler var. Bol miktarda tişört, jean, özel ortamlar için elbiseler... En çok da minik şortlar... Nasıl hissedersem öyle giyiniyorum. Bazen insanlar bana bakıp, Keşke Meryem bizim gibi güzel giyinse diye düşünüyor olabilirler.
Ama bu benim ve o sabah nasıl uyanırsam öyle giyinirim. Mutlaka Bu renk, şu renkle giyilir, Bununla şu iyi gider gibi şartlar ve kurallar koymuyorum. Sadece bu konuda değil, hayatımda da ne kendime ne de çevremdeki insanlara kural koyuyorum. Yoksa mutlu olamam derken kendinden emin ve özgüvenli duruyor.
Rahatlık anlayışı ayakkabıda da devam ediyor: İstanbula gelene kadar her mevsimde dört-beş ayakkabım olurdu. Buraya gelince o kadar güzel ayakkabılar görmeye başladım ki sayıları birazcık arttı. Günlük hayatımda spor ayakkabılar, Birkenstock gibi sağlıklı terlikler giymeyi tercih ediyorum. Topuklu ayakkabıları da İstanbula gelene kadar daha nadir giyerdim. Şimdi beğenmeye başladım.