sensiz olmaz
Kayıtlı Üye
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Erdem Başçı, seçim bildirgeleri ve hükümet programında teknik olarak herkesin anlayacağı dilden "araç bağımsızlığı"nın tarif edildiğini, kendi içinde tutarlı olduğunu vurgulayarak, "Bu, önceki yıllardaki hükümet programlarında farklı dille yazılmıştı. Daha açık bir dille yazılmış olması araç bağımsızlığını ifade eden bir cümledir, tamamen Merkez Bankası Kanunu'ndaki ifadelerdir. Dolayısıyla burada herhangi bir değişiklik yok diye düşünüyoruz" dedi.
Başçı, Merkez Bankası binasında düzenlenen "2016 yılı Para ve Kur Politikası" toplantısında gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Hükümetin yeni programında daha öncekilerin aksine Merkez Bankası'nın bağımsız şekilde para politikasını belirleme ve uygulama ifadelerinin yer almamasına yönelik bir soru üzerine Başçı, "Metne baktım, önceki seçim bildirgelerine baktım. Bütün siyasi partilerin seçim bildirgelerinde o konuda beyanları var. Daha sonra kasım seçimlerindeki var daha sonra da hükümet programı var. Bunların üçü de birbirinin tamamen aynı" dedi.
Söz konusu ifadenin aslında teknik olarak herkesin anlayabileceği dilden "araç bağımsızlığını" tarif ettiğini belirten Başçı, kendi içinde tutarlı olduğunu ifade etti.
Geçen sene ve önceki yıllarında hükümet programlarında farklı bir dilde yazıldığını hatırlatan Başçı, "Daha açık bir dilde yazılmış olması, araç bağımsızlığını ifade eden bir cümledir. Tamamen Merkez Bankası Kanunu'ndaki ifadelerle de uyumludur. Dolayısıyla orada herhangi bir değişiklik yoktur diye düşünüyoruz" değerlendirmesinde bulundu.
Merkez Bankası yasasının değiştirilmesi yönündeki görüşleri nasıl değerlendirildiğinin sorulmasına karşılık da Başçı, bu tartışmaların sadece Türkiye'de değil, her yerde zaman zaman olabileceğine işaret etti.
- "Hesap verme tarafının mutlaka olması lazım"
Teknik ve siyasi alan ayrımlarını iyi yapmak gerektiğini vurgulayan Başçı, şöyle devam etti:
"En son gelinen noktada; teknik alanı iyi tanımlayıp ve mümkün olduğu kadar da ölçülebilir ve dar tutup, onu teknik bir kuruma verip, daha sonra da elindeki araçlarla bunu sağlayamıyorsa, neden sağlayamadığını, gene siyasi otoriteye hesap vermesi öngörülmüş. Bu çalışan bir mekanizma. Şu ana kadar tecrübeler bunu gösteriyor. Zaman zaman bütün dünyada bu gündeme gelip tartışılabiliyor. Çünkü para politikası gerçekten önemli bir politika alanıdır. Bunun bağımsız bir idari otoriteye devredilmesi, delege edilmesi pek çok sorunu çözmüş ama dikkatli bir şekilde bunun hesap verme tarafının da mutlaka olması gerekiyor."
Merkez Bankasının yılda iki defa olabildiğince şeffaf bir şekilde TBMM'de seçilmişlere hesap verdiğini anlatan Başçı, "Hükümete yılda iki defa giderek, soru cevap yaparak, sunum yaparak, neyin neden tam olarak arzu edildiği gibi gitmediğini anlatıyoruz. Buna karşı Merkez Bankası ve hükümet tarafından ne gibi tedbirlerin alınabileceğine dair müzakereler yapıyoruz" dedi.
Enflasyon hedefi tutmadığı zaman yıl sonunda teknik görüş içeren bir mektup yazdıklarını da hatırlatan Başçı, bunu kamuoyunun da görebildiğine dikkati çekti. Başçı, "Atanmışlara bu önemli fonksiyonu delege ediyorsunuz, karşılığında mutlaka siyasilere hesap verilmesinin de beraberinde gelmesi gerekir" şeklinde konuştu.
Farklı ülkelerden örnekler de veren Başçı, ABD Merkez Bankasının sık sık Kongre'ye giderek soruları yanıtladığını, Japonya'da ayda birden fazla Meclis'e gidilerek soru cevap yapıldığını kaydetti. Başçı, "Bu durum bazı ülkelerde daha seyrek, bazılarında ise daha sık oluyor. Bizde yılda iki defa olarak bu kanuna konmuş. Bu kanun da TBMM'nin çıkardığı kanun, dolayısıyla siyasi iradenin bir yansıması oluyor" dedi.
- "Enflasyon hedefinde hükümetin sözünün olması gerekir"
Gelecek yıl kendisiyle 5 üyenin görev süresinin dolacağının hatırlatılması üzerine Başçı, bu konunun kanunla belirlendiğini anımsattı.
Para politikası veya diğer alanlarda teknik bir kararın etkisinin görülebilmesi için bazen zamana ihtiyaç olduğunu belirten Başçı, bazı ülkelerde görev sürelerinin 8 yıla kadar çıktığını dile getirdi. Başçı, Türkiye için 5 yıllık görev süresinin uygun görüldüğünü vurguladı.
Başçı, Avrupa Birliği ile müzakerelerde 17'nci faslın açıldığını hatırlatarak, buradaki Merkez Bankasına ilişkin düzenlemelere dikkati çekti.
Başçı, şöyle devam etti:
"17'nci fasıl içerisinde yapısal olarak çok kolayca yapılabilecek iki tane madde var. Onlardan bir tanesi Banka Meclisi üyelerinin görev süresinin 3 yıl değil, 5 yıl olması. Aynı Merkez Bankası Başkanı ve Başkan Yardımcısı gibi hükümlere sahip olması. İkinci bir husus da Avrupa Merkez Bankası kendi enflasyon hedefini kendisi belirliyor. Türkiye'de enflasyon hedefi hükümetle birlikte belirleniyor ve Merkez Bankası tarafından açıklanıyor. Onun da Merkez Bankasının kendisi tarafından belirlenmesi gerektiğini söylüyor Avrupa Birliği. Biz burada, hükümetin mutlaka sözünün olması gerektiği görüşündeyiz. Dolayısıyla çok aceleye etmeye gerek yok. Müzakere süreci de hemen bitecek bir süreç değil, onun ne zaman yapılacağına dair takvim daha sonra görüşülebilir."
- "17'nci faslın sembolik önemi var"
Söz konusu faslın açılmasının önemine işaret eden Başçı, "Ekonomik ve parasal politikalar faslı sembolik bir değer taşıyor. Bu fasıl daha önce bloke edilmişti. Şimdi bunun açılmasının çok önemli, güzel bir sinyal değeri var. Aslında Türkiye'de tam üyelik müzakerelerinin bir yerde fiilen devam edeceği sinyali verilmiş oluyor" ifadelerini kullandı.
- Bankacılık karları
Başçı, bir soru üzerine bankacılık karlarının dünyanın her yerinde azaldığına işaret etti. Sermaye getirisinin bankacılıkta bütün dünyada azalma eğiliminde olduğunu kaydeden Başçı, "Bizde de şu anda yüzde 10'un hafif üzerinde bir orana geldi. Bu biraz dikkat çekti fakat şu anda stabilize olmuş durumda görülüyor. Oralarda devam edecek gibi görünüyor. Biz buna karşın nasıl bir tavır aldık? Nasıl iyi zamanlarda Merkez Bankası bankalara daha nispeten dengeleyici yönde önlemler aldıysa, şimdi nispeten daha zorlu zamanlarda destekleyici yönde tedbirler alıyor" değerlendirmesini yaptı.
Zorunlu karşılıklara ödenilen faiz oranlarında kademeli şekilde artırımlara gidildiğini hatırlatan Başçı, şunları kaydetti:
"Fed'in kararından sonra yabancı parada bunu hemen ertesi gün artırabilecek durumdayız. Yabancı para zorunlu karşılıklara 0,24 ödüyoruz şu anda. Fed 0,25 ödüyor. Kendi bankalarına, serbest mevduatlarına 0,25 ödüyor. Zorunlu karşılıklara da aynı miktarda. Fed eğer bir artış yaparsa biz de hemen ertesi gün bu uyumu sağlayabiliriz. Onların yaptığı artışa bağlı olarak diyelim ki 0,50'ye çıktılar, 0,50'nin biraz daha altında biz de vermeye devam edebiliriz. Böyle bir açıklanmış politikamız var, yol haritasında mevcut."
- "Rezervlerimiz azalmayacak, bilakis artabilir"
Türk lirası tarafından ise kademeli olarak 50'şer baz puanlık artışları arka arkaya yaptıklarını hatırlatan Başçı, "Orada da rezerv opsiyon mekanizmasının kullanım oranlarıyla bunun ilişkisini teknik dokümanda bulabilirsiniz. Buna devam edebiliriz. Yalnız buna devam ettiğimiz zaman rezerv opsiyon mekanizmasının kullanımında bir miktar düşüş olabilir. Oradaki rezervlerde herhangi bir azalma olursa da onu teminat döviz depo dediğimiz mekanizmayla takviye edeceğiz. Yani rezervlerimiz azalmayacak, belki bilakis artabilir. Teminata getirdikleri döviz depolar sayesinde orada rezervlerde bir artış olacak. Ondan sonra rezerv opsiyonlarını azaltıcı yönde, bankaları destekleyici yönde adım atılabilir" ifadelerini kullandı.
Başçı, bu adımların ne zaman ve nasıl atılacağına dair konuların Kurulda konuşulması gerektiğini belirterek, iyi çalıştıklarını ve hazırlandıklarını, her duruma karşı ellerindeki her türlü aracı kullanabildiklerini söyledi.
Bankaların da bu anlamda zor dönemlerde arkasında olduklarının altını çizen Başçı, "İyi dönemlerde biraz dikkatli gitmelerini tavsiye ediyoruz. Araçlarımızla bunu sağlamaya çalışıyoruz, zor dönemlerde destekliyoruz" dedi.
- Kredilerin büyüme hızı
Kredilerin büyüme hızına ilişkin bir soruya da Başçı, "Kredilerin büyüme hızı da bizim sürdürülebilir olarak düşündüğümüz yüzde 15 seviyesinin bir miktar altında. Belki yılı kapatacak gibi. Kur etkisinden arındırılmış yüzde 14'ler seviyesinde şu anda" yanıtını verdi.
TCMB'nin 2016 Yılı Para ve Kur Politikası Sunumu, Bankanın internet sitesinde yayımlandı
Merkez Bankası Kanunu çerçevesinde döviz üzerinden düzenlenen senetlerin reeskonta kabulü suretiyle Türkiye İhracat Kredi Bankası AŞ (Türk Eximbank) ve ticari bankalar aracılığıyla ihracatçılara 240 güne kadar vadeli ve Türk lirası olarak kullandırılan ihracat reeskont kredilerinin, vade sonunda döviz olarak geri ödenmesi özelliğiyle 2015'te de TCMB döviz rezervlerine katkı sağlayan araçlardan biri olmaya devam ettiği belirtilen sunumda, dengeli büyümeyi desteklemek amacıyla ihracat reeskont kredilerinin cari açığın azaltılmasına ve Merkez Bankası döviz rezervlerinin güçlendirilmesine katkısı da göz önünde bulundurularak, 20 Ekim 2014'te 15 milyar dolar olarak belirlenen kredi limitlerinin, 23 Ocak 2015'te 17 milyar dolara yükseltildiği hatırlatıldı.
Bu tutarın 15 milyar dolarlık bölümünün Türk Eximbank'a, 2 milyar dolarlık bölümünün ise ticari bankalara tahsis edildiğine yer verilen sunumda, aynı tarihteki değişikliklerle ihracatın yanı sıra döviz kazandırıcı hizmetlerin (turizm, sağlık, müşavirlik, yazılım ve mühendislik, taşımacılık, bakım ve onarım hizmetleri) de reeskont kredisi kapsamına alındığı ifade edildi.
Türk Eximbank ve ticari bankalara, döviz kazandırıcı hizmetlerin finansmanı için reeskont kredisi kullandırılmasına aracılık etme imkanı getirildiği anımsatılan sunumda, ticari bankalara, sevk öncesi ihracatın finansmanı için de reeskont kredisi kullandırılmasına aracılık etme olanağı sağlandığına işaret edildi. Faktoring firmalarına temlik edilen sevk sonrası ihracat alacaklarına ilave olarak döviz kazandırıcı hizmet ve sevk öncesi ihracat alacaklarına da Eximbank ve bankalar aracılığıyla reeskont kredisi kullandırılması imkanı getirildiği ifade edilen sunumda, 5 Haziran 2015'te yapılan değişikliklerle sağlanan imkanlara da yer verildi. Sunumda şunlar kaydedildi:
"Firma bazında kredi limitleri, dış ticaret sermaye şirketleri için 300 milyon ABD doları, diğer firmalar için ise 250 milyon ABD doları olup; bu limitlerin 120 güne kadar vadeli kredi başvurularında tamamının, 121-240 gün vadeli kredi başvuruları için ise 5 Haziran 2015 tarihinde yapılan düzenlemeyle daha önceki yüzde 50 yerine en fazla yüzde 60'ının kullanılabilmesine imkan verilecek şekilde değiştirilmiştir.
Yapılan düzenleme değişiklikleriyle limitlerin artırılması ve yeni imkanların getirilmesi ile kredi talebinde bulunan firma sayısında ve bu kredilerin TCMB rezervlerine katkısında artış beklenmektedir. Bu çerçevede kredi kullanımının 2015 sonunda yaklaşık 14,5 milyar ABD doları olması ve TCMB döviz rezervlerine 15,2 milyar ABD doları katkı yapması beklenmektedir.
Kredi limitlerinin artırılması ve getirilen diğer uygulama kolaylıklarının etkisiyle kredi kullanımının 2016 yılında 15 milyar ABD dolarına ulaşabileceği, kullandırılan bu kredilerin Bankamız döviz rezervlerine katkısının ise 14,1 milyar ABD doları civarında gerçekleşebileceği değerlendirilmektedir."
- Dövizde sağlıksız fiyat oluşumları
Gelecek yıl dalgalı döviz kuru rejimi uygulamasına devam edileceği ifade edilen sunumda, Merkez Bankasının, geçmişte olduğu gibi, 2016'da da döviz piyasasının sağlıklı çalışması ve döviz likiditesinin dengelenmesi amacıyla döviz arz ve talep gelişmelerini yakından takip ederek gerekli önlemleri almaya devam edeceği bildirildi. Sunumda, şu değerlendirmelere yer verildi:
"Piyasa derinliğinin kaybolmasına bağlı olarak spekülatif davranışlar sonucunda kurlarda sağlıksız fiyat oluşumları gözlenmesi ve aşırı oynaklık durumlarında piyasaya esnek ihaleler yoluyla veya doğrudan müdahale edilebilecektir.
Döviz ve efektif piyasalarında Merkez Bankası ile söz konusu piyasalarda işlem yapmaya yetkili bankalar arasında gerçekleştirilen döviz karşılığı efektif işlemlerine 2016'da da devam edilecektir.
Rezerv opsiyon mekanizmasının (ROM) dengeleyici özelliğini güçlendirmek amacıyla TL yükümlülükler için ROM kapsamında tutulacak dövizlerin hesaplanmasında yükümlülük tarihi itibarıyla geçerli olan döviz kurları yerine tesis başlangıç tarihinden önceki günlere ilişkin kurların ortalamasının kullanılmasına yönelik bir düzenleme yapılabilecektir.
Finansal istikrarın fiyat istikrarının ayrılmaz ön koşullarından biri olduğunun bilinciyle Merkez Bankası, ülkemiz döviz piyasasının etkin bir şekilde çalışabilmesi için gerekli önlemleri almaya devam edecektir."
Finansal istikrara yönelik yapılan düzenlemelere de yer verilen sunumda, Merkez Bankasının, dengeli büyümeyi desteklemek ve yurt içi tasarrufları güçlendirmek amacıyla geçen yıl kasımda başladığı Türk lirası olarak tesis edilen zorunlu karşılıklara faiz ödenmesi uygulamasının, faiz oranları artırılarak bu yıl da devam ettiği, Kasım 2014'ten itibaren kredi/mevduat oranındaki yükselişin yerini yatay bir seyre bıraktığı belirtildi.