Salvo
Kayıtlı Üye
Mercü Rahit Savaşı; Mervan'ın Konumunun Güçlenmesi
İslam öncesi dönemde, Himyerliler ile Mainler arasında -neden birbirleriyle savaştıkları hiç bir zaman anlaşılamayan- nefret dolu, şiddetli ve sürekli bir düşmanlık vardı. Bu kin, İslam'ın öğrettiği din kardeşliği ile kısmen hafiflemişti. Fakat Araplar arasındaki bu Kuzey-Güney çatışması, Kays kabilesinin Yezid’in; Güneyli Kelb ailesine iltimas geçtiği iddiası üzerine yeniden başladı. Halifelik iddia eden iki rakibin destekçileri, kabilelere göre ayrılmıştı. Kelb kabilesi Mervan tarafını tutarken, Suriye'deki Kays kabilesi, meşru halife olarak Abdullah'a biat ettiler. Şam'ın bir kaç mil Kuzey Doğusunda bir ova olan Mercü Rahit'te, Abdullah taraftarlarının yenildiği ve Mervan'ın, bütün Suriye tarafından Halife (686-5) olarak tanındığı bir savaş yapıldı. Böylece, halifelik Emevilerin kalan 11 halifesini çıkaracak olan Mervani koluna geçmiş oldu. Mervan, kısa bir süre sonra Mısır'ı da hakimiyeti altına aldı fakat, Abdullah'ın esas üssü olan Irak ve Arabistan kendisinde kaldı. Böylece, İmparatorluk Mekke'nin iki muhalif kanadı olan rakipleri arasında ikiye bölünmüş oldu; Abdullah, Haşimi, Mervan da Ümeyye ailelerindi.
Mercü Rahit savaşı, her ne kadar Emevilerin iktidarının güçlendirmiş olsa da; uzun yıllardır rafa kaldırılmış olan, Himyeriler ile Mainliler arasındaki yıkıcı kini tekrar ortaya çıkardı. Arapların iki kolu arasındaki bu kin öyle genişledi ki, ilerdeki bir kaç on yıl daha sönmedi. I. Muaviye, birliği sağlamak ve iktidarını kuvvetlendirmek için, bu kini ustaca kontrol altında tutmuştu, fakat daha sonraki daha az yetenekli Emevi hükümdarları, iktidarda kalmak için, bazen bu kabilelerden birini, bazen de diğerinin desteğine yaslanmak eğilimi gösterdiler. Sonuçta, diğer faktörlerle birlikte, bu, Emevi iktidarının müesseselerini yıprattı ve 750'deki nihai çöküşlerine zemin hazırladı. Müslüman topluluğun kindar hiziplere bölünerek bu şekilde kutuplaşması, sadece Suriye'ye has olarak kalmadı ve İmparatorluğun başka bölgelerine, mesela gelecek asırlarda değişik isimler altında devam ettiği Kuzey Afrika ve İspanya'ya da yayıldı.
İslam öncesi dönemde, Himyerliler ile Mainler arasında -neden birbirleriyle savaştıkları hiç bir zaman anlaşılamayan- nefret dolu, şiddetli ve sürekli bir düşmanlık vardı. Bu kin, İslam'ın öğrettiği din kardeşliği ile kısmen hafiflemişti. Fakat Araplar arasındaki bu Kuzey-Güney çatışması, Kays kabilesinin Yezid’in; Güneyli Kelb ailesine iltimas geçtiği iddiası üzerine yeniden başladı. Halifelik iddia eden iki rakibin destekçileri, kabilelere göre ayrılmıştı. Kelb kabilesi Mervan tarafını tutarken, Suriye'deki Kays kabilesi, meşru halife olarak Abdullah'a biat ettiler. Şam'ın bir kaç mil Kuzey Doğusunda bir ova olan Mercü Rahit'te, Abdullah taraftarlarının yenildiği ve Mervan'ın, bütün Suriye tarafından Halife (686-5) olarak tanındığı bir savaş yapıldı. Böylece, halifelik Emevilerin kalan 11 halifesini çıkaracak olan Mervani koluna geçmiş oldu. Mervan, kısa bir süre sonra Mısır'ı da hakimiyeti altına aldı fakat, Abdullah'ın esas üssü olan Irak ve Arabistan kendisinde kaldı. Böylece, İmparatorluk Mekke'nin iki muhalif kanadı olan rakipleri arasında ikiye bölünmüş oldu; Abdullah, Haşimi, Mervan da Ümeyye ailelerindi.
Mercü Rahit savaşı, her ne kadar Emevilerin iktidarının güçlendirmiş olsa da; uzun yıllardır rafa kaldırılmış olan, Himyeriler ile Mainliler arasındaki yıkıcı kini tekrar ortaya çıkardı. Arapların iki kolu arasındaki bu kin öyle genişledi ki, ilerdeki bir kaç on yıl daha sönmedi. I. Muaviye, birliği sağlamak ve iktidarını kuvvetlendirmek için, bu kini ustaca kontrol altında tutmuştu, fakat daha sonraki daha az yetenekli Emevi hükümdarları, iktidarda kalmak için, bazen bu kabilelerden birini, bazen de diğerinin desteğine yaslanmak eğilimi gösterdiler. Sonuçta, diğer faktörlerle birlikte, bu, Emevi iktidarının müesseselerini yıprattı ve 750'deki nihai çöküşlerine zemin hazırladı. Müslüman topluluğun kindar hiziplere bölünerek bu şekilde kutuplaşması, sadece Suriye'ye has olarak kalmadı ve İmparatorluğun başka bölgelerine, mesela gelecek asırlarda değişik isimler altında devam ettiği Kuzey Afrika ve İspanya'ya da yayıldı.