Meral Demir - Güle Güle Kelebekler…

' Kontes..

Bayan Üye
Güle Güle Kelebekler…
Yedi sekiz santimlik
yeşil iki tırtıl vermişti öğretmenim.
Kopardığım dut yapraklarıyla
onlara oluşturduğum yuvayı pek beğendim.
Derin oyuntular açıyorlardı
çıtır çıtır yiyerek
Bir altına giriyorlardı yaprağın,
bir üstüne sürünerek
Tırtıllardan biri
kafasını kaldırıp bir şeyler arıyormuşçasına
dut kabından başını uzaklaştırıyordu.
Sanki bir sancısı varmış gibi
geriye kıvrılıyordu
ve hatta kıvranıyordu
Üzüyordu izleyenleri bu durum
“Psikolojisi bozulmuş galiba “diyordu ninem;
Üzülüyordum…
E tabi benim de kalmamıştı huzurum
Ertesi gün bir baktım,
kendi etrafında tam tur geriye dönmüş tırtılım.
Sanki saklanmak ister gibi
bir de tül örmüş etrafına, canııım.

“Ne güzel bir sürpriz” dedim ona
“Ne yapacaksın orada? ”
“Sabırla gözle ve bekle” dedi bana
“Neler neler öğreteceğim sana…”

Ertesi gün tırtılımı göremiyordum.
Sert bir perde örmüştü etrafına.

Peki niçin diğer tırtıl yetişemiyordu ona? ! ...

Aaa ne güzel,
ben bunları düşünürken
diğer tırtıl da başlamış tül dokumaya…
Artık ikisi de görünmüyordu.
İkisi de beyaz birer kozanın içinde,
belki de saklambaç oynuyordu
Çok özlemiştim,
hiç göremeyecek miydim onları?

Bu kadar mıydı yani?
Anlayamıyordum olanları…
İki gün, üç gün, dört gün…
Ne kadar ve niçin bekleyecektim?
Beklersem sonunda neler görecektim?

Sabah uyandığımda bir de ne göreyim!
Birinci kozanın baş kısmında bir delik…
Aman Allahım!
Yanında da bir kelebek
bakıyor melik melik…
Ertesi sabah
diğer kozadaki deliği gördüm, biraz lekeli.
Demek bu kelebek biraz zorlandı çıkarken belli.
Antenleri vardı.
Ve de kanat çırpıyorlardı.
Ama neden uçamıyorlardı?

Ne yaprağı yiyorlardı tırtıl gibi;
Ne de içecek su arıyorlardı.
Sadece yaprağın üzerinde gezinip kanat çırpıyorlardı.
Öğretmenim kaç gün yaşayacaklarını söylememişti.
'Gözleyip kendiniz göreceksiniz.' demişti.

İki gün neşe kattılar evimize.
Yavaşça tutup kondurduk bedenimize.
Sanki heyecanlanıyorlardı.
Ve gözlerimin içine bakıyorlardı.
Hiç bitmeyecek gibiydi misafirlik.
Onlar da bilmiyorlardı ki yarını,
Bilselerdi bu kadar neşeli olurlar mıydı?
Kondukları yeri sonsuza dek
keşfedeceklerini sanırlar mıydı?

Üçüncü gün yavaşlamıştı hareketleri…
Bir anormallik vardı,
pek yoktu dünkü neşeleri

“Ne oluyor kelebekler?
Hasta mı oldunuz yoksa?
Sizleri çok seviyorum.
Şüphe mi duydunuz yoksa? ”

“Hayır hayır küçük hanım.
Sevginden hiç şüphemiz yok.
Tırtıl olarak doğduk;
dut yaprağıyla olduk
Kabuğumuzu oluşturup,
kendi hayatımızı kurduk.
Tırtıl değildik artık.
Bir kelebek olacaktık.
Sonra ömür ne kadarsa,
O kadarcık yaşayacaktık.

Bil ki sen de bizim gibisin.
Nasibinle büyüyeceksin.
Kendi özelini kurup
kendi çabanla
bambaşka bir kimliğe bürüneceksin
Ömür ne kadar biçildiyse sana
son güne kadar çalışıp yürüyeceksin.

Kimi erken yakalar hayatı
Kimi biraz yaya kalır
Kimi erken çıkar kozadan
Kimisi arkada kalır…

Sakın unutmayasın güzel kız
Yardım eli uzansa da
Yarınlar için çaban gerek
Çok çalışıp çok okursan
Başarıya varman gerek.
İnan her şey sana bağlı
Mutluluğu dilemen gerek
Hoşça kal küçük arkadaş
Bizim ömrümüz buraya kadar
Mutlu ettiysek seni
Biz de mutlu olduk emi
Unutma söylediklerimi
Biz de çooook sevdik seni…”

Kımıldamıyordu artık
kelebeklerimin antenleri.
Üzülmüştüm öldüklerine...
Demek tüm gidenler
buna benzer şeyler söylüyorlardı
ardında kalan sevdiklerine...
Kalanların sevgilerini umursamadan...
Belki de yapacak hiçbir şeyleri olmadıklarından
gidiyorlardı gidecek yerlerine.

Bu gün kurumuş dut yapraklarının üzerinde
kurumuş iki kelebek ve
iki delik koza
ilk ördükleri ip kalıntılarının arasında
hala durmakta…

On beş yıl geçti belki üzerinden
Ama söyledikleri hala aklımda…

……………………………………….

Güle güle kelebekler…

Bilin ki ibret oldu
üç günlük nefesiniz...
Bilin ki inandım,
doğruydu söyledikleriniz...
Anladım ki görmesini bilene ders verir
yaşadıklarımız, hissettiklerimiz...

Güle güle kelebekler....
Meral Demir​
 
bayigram takipçi satın al instagram beğeni satın al instagram takipçi satın al tiktok takipçi satın al Buy Followers haber
vozol puff
Geri
Üst