' Kontes..
Bayan Üye
Gerisi Boş
Tutkulu bir öpüşün ardından,
Buz gibi bir ıslaklığın verdiği titreyişle uyandım az önce...
Seni görmeye bile tahammül edemezken,
Nasıl da heyecanlanmıştım rüyama girince…
Balkondan görmüştüm seni,
Tahmin bile etmezdim kapıya gelmeni...
Kapının ziliyle silkinmiştim ihtimallerden;
Kapının ziliyle kanım tutuşmuştu birden...
Kapının ziliyle adımlarım idama gider gibi ilerlerken,
sensizliğimde
bir kez daha
seni yaşamak korkusu yaratmıştın?
Elim kapının kolundaydı artık.
Ardına bakmadan çıkıp giderken,
Kızımızın geleceği için her şeyi hesap etmişken,
ne oldu da
aramızda bir kapı açımlık mesafe varken oradaydın? …
Suratımda
ne idiğini anlayamadığım duygularımı
belli etmeye, engel bir direniş
İçimde isyana teşebbüs eden serzenişlerde
suskun bekleyiş...
Yavaş yavaş araladım önümüzdeki engeli.
Baktın …
Arkanı dönüp birkaç adım attın…
Gidecektin yine…
Tıpkı egzersizini önceden yaptığın gibi…
Gidecektin…
Hızla dönüp sarıldın.
Ummuyordum …
Ne oluyordu?
Derken, dudaklarımdan soğuk bir akış…
Gözlerim birden açılmıştı.
Boşluğumdan boşluğa, boş bir bakış…
Yoktun…
Bir depremi yaşıyordu bedenim…
Neydi bu sarsıntı, neydi bu engel olunmaz titreyiş…
Kızımız koşarak geldi hemen…
Koşarak geldi tuttu ellerimden…
“Anne, korkma ben varım” dedi.
Sanki bir şeyler anlamıştı halimden…
Sanki hissettiklerimi anlıyordu ben söylemeden...
Hatırlar mısın ne çok sevmiştik onu…
Ne mutluluklar yaşatmıştı bize
Olabilir miydi sonu? ...
Şimdi sadece cumartesileri sende…
Seninleyken yaptıklarını hiç konuşmuyor benle…
Oynuyorum onunla;
Şebeklik yapıyorum.
İkimiz de bir kaç parçası kaybolmuş yap boz gibiyiz.
Dikkat ettim de
Seninle telefonla konuşurken bile
başka odaya gider oldu…
Zaten oldum olası seni çok seviyordu.
İkimiz evdeyiz giden sensin
Seni ben gönderdim sanıyordu.
Bazen tartışıyoruz onla
Küsüyor konuşmuyor…
Senin ona aldığın telefona bakıyor…
Evlenmişsin diye duydum bana tercih ettiğin kadınla….
Gerçi evine gelen ortak dostlarımız
Evlendiğine ihtimal vermiyor.
Günde beş kez dua ediyorum Allah’a
Eğer değiyorsa mutlu ol onunla.
Ama değiyor muydu diye de düşün!
Tüm bunlar yaşatılır mıydı,
Sekiz yaşındaki bir kız çocuğuna.
Okulda aile ilgili anlatım ödevlerine katılmak istemiyormuş.
Babası okula gelen arkadaşlarıyla konuşmuyormuş
Arkadaşından duydum
Kendi küçüklük elbiselerini
Bir kardeşim daha olursa, o giyer diye vermiyormuş.
Her şey boş….
Niye anlatıyorum ki bunları sana.
Bir aşk evliliği yapmıştık ama,
Sonu sessizce biten bir masal oldu mahkeme salonunda.
Niye direnecektim ki? ! ...
Bu senin tercihindi…
Ne söyleyecektim ki?
Neyi değiştirecekti?
Her şey boş.
Kızımın yüreciğinde bıraktığın
Boşluk gibi boş…
Bir genç kız olacak…
Kendince bir delikanlı bulacak…
Bir yuva kuracak…
Anne olacak...
Mutlu olacak…
Gerisi boş…
Tıpkı bizim için “boş” olduğun gibi boş…
Tutkulu bir öpüşün ardından,
Buz gibi bir ıslaklığın verdiği titreyişle uyandım az önce...
Seni görmeye bile tahammül edemezken,
Nasıl da heyecanlanmıştım rüyama girince…
Balkondan görmüştüm seni,
Tahmin bile etmezdim kapıya gelmeni...
Kapının ziliyle silkinmiştim ihtimallerden;
Kapının ziliyle kanım tutuşmuştu birden...
Kapının ziliyle adımlarım idama gider gibi ilerlerken,
sensizliğimde
bir kez daha
seni yaşamak korkusu yaratmıştın?
Elim kapının kolundaydı artık.
Ardına bakmadan çıkıp giderken,
Kızımızın geleceği için her şeyi hesap etmişken,
ne oldu da
aramızda bir kapı açımlık mesafe varken oradaydın? …
Suratımda
ne idiğini anlayamadığım duygularımı
belli etmeye, engel bir direniş
İçimde isyana teşebbüs eden serzenişlerde
suskun bekleyiş...
Yavaş yavaş araladım önümüzdeki engeli.
Baktın …
Arkanı dönüp birkaç adım attın…
Gidecektin yine…
Tıpkı egzersizini önceden yaptığın gibi…
Gidecektin…
Hızla dönüp sarıldın.
Ummuyordum …
Ne oluyordu?
Derken, dudaklarımdan soğuk bir akış…
Gözlerim birden açılmıştı.
Boşluğumdan boşluğa, boş bir bakış…
Yoktun…
Bir depremi yaşıyordu bedenim…
Neydi bu sarsıntı, neydi bu engel olunmaz titreyiş…
Kızımız koşarak geldi hemen…
Koşarak geldi tuttu ellerimden…
“Anne, korkma ben varım” dedi.
Sanki bir şeyler anlamıştı halimden…
Sanki hissettiklerimi anlıyordu ben söylemeden...
Hatırlar mısın ne çok sevmiştik onu…
Ne mutluluklar yaşatmıştı bize
Olabilir miydi sonu? ...
Şimdi sadece cumartesileri sende…
Seninleyken yaptıklarını hiç konuşmuyor benle…
Oynuyorum onunla;
Şebeklik yapıyorum.
İkimiz de bir kaç parçası kaybolmuş yap boz gibiyiz.
Dikkat ettim de
Seninle telefonla konuşurken bile
başka odaya gider oldu…
Zaten oldum olası seni çok seviyordu.
İkimiz evdeyiz giden sensin
Seni ben gönderdim sanıyordu.
Bazen tartışıyoruz onla
Küsüyor konuşmuyor…
Senin ona aldığın telefona bakıyor…
Evlenmişsin diye duydum bana tercih ettiğin kadınla….
Gerçi evine gelen ortak dostlarımız
Evlendiğine ihtimal vermiyor.
Günde beş kez dua ediyorum Allah’a
Eğer değiyorsa mutlu ol onunla.
Ama değiyor muydu diye de düşün!
Tüm bunlar yaşatılır mıydı,
Sekiz yaşındaki bir kız çocuğuna.
Okulda aile ilgili anlatım ödevlerine katılmak istemiyormuş.
Babası okula gelen arkadaşlarıyla konuşmuyormuş
Arkadaşından duydum
Kendi küçüklük elbiselerini
Bir kardeşim daha olursa, o giyer diye vermiyormuş.
Her şey boş….
Niye anlatıyorum ki bunları sana.
Bir aşk evliliği yapmıştık ama,
Sonu sessizce biten bir masal oldu mahkeme salonunda.
Niye direnecektim ki? ! ...
Bu senin tercihindi…
Ne söyleyecektim ki?
Neyi değiştirecekti?
Her şey boş.
Kızımın yüreciğinde bıraktığın
Boşluk gibi boş…
Bir genç kız olacak…
Kendince bir delikanlı bulacak…
Bir yuva kuracak…
Anne olacak...
Mutlu olacak…
Gerisi boş…
Tıpkı bizim için “boş” olduğun gibi boş…
Meral Demir