Salvo
Kayıtlı Üye
Gâziantep’te yaşayan büyük velîlerden. Hayâtı hakkında fazla bir bilgi yoktur. Doğum ve vefât târihleri belli değildir. Göksüncük köyünde bir âilenin yanında uzun süre kahyalık yapmıştır. Burada çift sürer, ekin eker, hayvan güder, dağdan odun kesip taşırdı. Yalan ve kötü söz söylemez, harama el uzatmazdı. Ağasından aldığı parayı hak etmek için hîlesiz çalışırdı.
Memik Dede, gereksiz yere ağaç kesmenin, adam öldürmek kadar kötü olduğunu telkin ederdi. Bu yüzden dağa oduna gittiğinde yıkılmış ölü ağaçlarla, çalı çırpı toplayıp gelirdi. Ağası bu duruma kızınca; “Kestiğim ağaç dallarının yerinden sanki insan öldürmüş gibi kan fışkırıyor.” derdi. Hayvanlara da iyi davranılması gerektiğini sık sık söylerdi. Bir gün hayvanlardan birisi geç geldi. Sebebini ineğe sorunca, inek Allahü teâlânın izniyle konuşmaya başladı. “Evin hanımı beni sağarken fazla süt almaya çalışıyor. Doymadan gelip istenilen sütü versem, yavrum aç kalıyor. Bu yüzden tam doymaya çalışıyorum.” dedi. Bunun üzerine Memik Dede durumu evin hanımına anlatarak, hayvana eziyet etmemesini tavsiye etti.
Memik Dede’nin ağası hac farîzasını yerine getirmek için Mekke’ye gitmişti. Bu sırada ağanın hanımı içli köfte yaptı ve; “Ah oğlum Memik! Ağan olsaydı da şundan yeseydi.” dedi. Memik Dede de; “İstersen biraz ver götüreyim.” dedi. Kadıncağız herhalde bir arkadaşına götürecek diye düşündü ve bir tabak doldurup verdi. Bir süre sonra ağa hacdan döndü. Âdet üzere köylüler tarafından karşılandı. Ağa hürmet gösterilmesi gereken kişinin Memik Dede olduğunu söyledi ve hacda iken getirdiği köfte tabağını çıkarıp gösterdi. Tarla sürmekten dönen Memik Dede, kerâmetinin ortaya çıktığını anlayarak oradan uzaklaştı. Yere sapladığı saban ve odunlar Allahü teâlânın izniyle yeşererek türbesinin yanındaki ağaçları meydana getirdi.
Memik Dede, ölümünden bir süre önce; “Şimdiye kadar ben size hizmet ettim, bundan sonra da siz bana hizmet edeceksiniz.” dedi. Vefât edince, saban odunundan yeşeren ağaçların yanına defnedildi. Türbe bakıcılığı babadan oğula kalmak sûretiyle, kahyalık ettiği âile tarafından yapılmaktadır.
Gâziantep bölgesinin Fransızlar tarafından işgâli sırasında Ermeniler birkaç defâ Göksüncük köyünü ve Memik Dede’nin türbesini yıkmaya geldiler. Fakat köye ve türbeye yaklaşamadan geri döndüler. Savaştan sonra Ermeniler, türbenin ve köyün etrâfında çok kalabalık bir askerin mevzilenmiş olduğunu gördüklerinden yaklaşamadıklarını söylediler.
Tekke ve zâviyelerin kaldırılması sırasında bir karakol komutanı bu türbeyi yıktırmak istedi. O anda üzerine bir fenâlık geldi ve bacakları tutmaz oldu. Köylü karakol komutanını türbenin içine götürerek altı gün orada bırakıp, baktılar. Komutan yaptığı hatâyı anlayıp, tövbe etti. Bir süre sonra iyileşti.
1) Gâziantep Evliyâları; s.37
Memik Dede, gereksiz yere ağaç kesmenin, adam öldürmek kadar kötü olduğunu telkin ederdi. Bu yüzden dağa oduna gittiğinde yıkılmış ölü ağaçlarla, çalı çırpı toplayıp gelirdi. Ağası bu duruma kızınca; “Kestiğim ağaç dallarının yerinden sanki insan öldürmüş gibi kan fışkırıyor.” derdi. Hayvanlara da iyi davranılması gerektiğini sık sık söylerdi. Bir gün hayvanlardan birisi geç geldi. Sebebini ineğe sorunca, inek Allahü teâlânın izniyle konuşmaya başladı. “Evin hanımı beni sağarken fazla süt almaya çalışıyor. Doymadan gelip istenilen sütü versem, yavrum aç kalıyor. Bu yüzden tam doymaya çalışıyorum.” dedi. Bunun üzerine Memik Dede durumu evin hanımına anlatarak, hayvana eziyet etmemesini tavsiye etti.
Memik Dede’nin ağası hac farîzasını yerine getirmek için Mekke’ye gitmişti. Bu sırada ağanın hanımı içli köfte yaptı ve; “Ah oğlum Memik! Ağan olsaydı da şundan yeseydi.” dedi. Memik Dede de; “İstersen biraz ver götüreyim.” dedi. Kadıncağız herhalde bir arkadaşına götürecek diye düşündü ve bir tabak doldurup verdi. Bir süre sonra ağa hacdan döndü. Âdet üzere köylüler tarafından karşılandı. Ağa hürmet gösterilmesi gereken kişinin Memik Dede olduğunu söyledi ve hacda iken getirdiği köfte tabağını çıkarıp gösterdi. Tarla sürmekten dönen Memik Dede, kerâmetinin ortaya çıktığını anlayarak oradan uzaklaştı. Yere sapladığı saban ve odunlar Allahü teâlânın izniyle yeşererek türbesinin yanındaki ağaçları meydana getirdi.
Memik Dede, ölümünden bir süre önce; “Şimdiye kadar ben size hizmet ettim, bundan sonra da siz bana hizmet edeceksiniz.” dedi. Vefât edince, saban odunundan yeşeren ağaçların yanına defnedildi. Türbe bakıcılığı babadan oğula kalmak sûretiyle, kahyalık ettiği âile tarafından yapılmaktadır.
Gâziantep bölgesinin Fransızlar tarafından işgâli sırasında Ermeniler birkaç defâ Göksüncük köyünü ve Memik Dede’nin türbesini yıkmaya geldiler. Fakat köye ve türbeye yaklaşamadan geri döndüler. Savaştan sonra Ermeniler, türbenin ve köyün etrâfında çok kalabalık bir askerin mevzilenmiş olduğunu gördüklerinden yaklaşamadıklarını söylediler.
Tekke ve zâviyelerin kaldırılması sırasında bir karakol komutanı bu türbeyi yıktırmak istedi. O anda üzerine bir fenâlık geldi ve bacakları tutmaz oldu. Köylü karakol komutanını türbenin içine götürerek altı gün orada bırakıp, baktılar. Komutan yaptığı hatâyı anlayıp, tövbe etti. Bir süre sonra iyileşti.
1) Gâziantep Evliyâları; s.37