meleklere mektuplar

omenfear

Kayıtlı Üye
Merhaba sevgili
Bugün sesini duyar gibi oldum ensemde, nefesini hissetim, sanki bir çift göz gördüm o kadar derin baktı ki bana bir an kendimi kaybettim, ve nerede olduğumu anımsamak için birkaç saniye bocaladım ama baktım ki yine aynı yerdeymişim, kalbim öle delicesine attı ki bir an göğsümden fırlayacağını zannettim bir bayan gördüm arkadan sana öle bir benziyordu ki saçları seninki gibi küt kesmiş ve aynı renk karamel, bir an nefesim kesildi sen zannettim hafif döndü ve benim yine omuzlarım düştü sen değildin çünkü, bugün yine bekledim seni kapıdan her girene dikkatlice baktım ama tabi bunların önceside vardı, bugün senin kokunun sindiği duvarların arasında uyandım mesela bugün resmin karşıladı beni bu sabah, yine bana her sabahki gibi gülümsedi, bana derin ve içten kimsenin bana gülümsemediği gibi, günaydın meleğim dedim, ama karşılık alamadım sesin çıkmadı sadece içimi yakan bakışlarınla bakıyordun her zamanki gibi, oka dar güzelsin ki tarifi olmayan bir resim
Ardından kahvaltı yapmaya çalıştım bilirsin sabahları pek bir şey yemem sende buna hep kızarsın bilirim sen kızma diye atıştırdım biliyor musun hatta bu sabah senin çok sevdiğin yumurtadan kaynattım kendime hafif katı ama sarısı sap sarı birde istemeye isteme süt, tam karşımdaki boş duran sandalyeye baktım sonra içimden içeri seslenmek geldi –hadi böceğim- ama biliyorum cevap gelmeyecekti, içim daha fazla acımasın diye seslenmedim aslında biliyordum yanımdaydın her zamanda yanımda olacaktın zaten çünkü bu sözü sen vermiştin, kahvaltımı yaptıktan sonra işe gitmek için hazırlandım tam mağazaya gidecektim ki yolun kenarında senin çok sevdiğin çiçekleri satan bir kadın gördüm gözlerinin içinde gülücükler açması için bir demet aldım, ve mağazadan önce senin yanına gelmek ve çok sevdiğin çiçekleri sana vermek için yolumu değiştirdim sabırsızlıkla trafiğin akmasını beklerken bir taraf tanda içimden şoföre hızlı olmasını söylüyordum seni oka dar özlemiştim ki hemen yanında olmak istiyordum münübüsden indim yavaşça sana doru yaklaşıyordum içim kıpır kıpırdı sanki ilk defa buluştuğumuz gün gibi avuçlarım terlemişti tam giriş kapısından girerken bir adam yanaştı yanıma ve sanki acır gibi bir ses tonuyla hoş geldin fatih dedi beni tanıyordu ama ben onu tanımıyordum üzerindeki elbise bir bekçinin elbisesini andırıyordu hafifçe kafamı öne doğru eğdim merhaba dermişçesine sonra içeri girdim seni uzaktan gördüm yanına yavaşça geldim elimdeki çiçeği sana uzattım ama sen uyuyordun yanına bıraktım sessiz bir şekilde sonra yanağına bir öpücük kondurmak istedim ve kulağına fısıldamak SENİ SEVİYORUM BÖCEĞİM bir anda arkamda konuşan iki üniformalı adamların sözleri dikkatimi çekti
Sevgilisinin mezarı galiba
Evet, ama işin en kötü tarafı ne biliyor musun sevdiği kişi ölmemiş hayatta yani hala
Peki, orda yatan kim neden böle bir davranış içinde
Bu çocuk askerdeyken sevdiği kız onu en yakın arkadaşıyla aldatmış oda dayanamamış ve onu içinde öldü kabul etmiş mezardaki kişiyi bilmiyorum ama sadece aynı ismi taşıdığı için bu mezarı seçmiş ve iki üç günde bir gelir az mezarın başında durur mezarı temizler sonrada geldiği gibi sessiz bir şekilde döner hımm birde her ayın altısında elinde bir tane gül ile gelir onunda sebebi ilk çıktıkları ay kendi kendine söz vermiş ben ölene kadar her ayın altısında seni elimde bir gül ile karşılayacağım ilk çıktıkları gün ayın altısıymış


By-unal
 
bayigram takipçi satın al instagram beğeni satın al instagram takipçi satın al tiktok takipçi satın al Buy Followers bugün haber
vozol
Geri
Üst