Mektuba Mektup

Earl Freyja

Bayan Üye
Yüreklerimizdeki hasreti, aşkı, yangını hep sana aktardık ey vefakar mektup!

Âşık olunca, pembe kağıtlara yazılır kenarın sigarayla yakılırdı. “senin için yanıyorum anla artık”
dercesine. Bazen duygulara gem vurulamaz, ağlanırdı. Yıldızlar yapılırdı gözyaşlarıyla kağıdına. Yazıların dağılırdı. Bazen kibrit kutusuyla duvar kovuklarına konulurdun. Sevgililer alsın diye.

“Asker oldum giydim yelek” türküsüyle askere gidilir, “Her Şey Vatan için” diyerek uygun adım yürünürdü “ . “ İyi istirahatler” komutuyla kantine koşulur, beş kuruşa alınan çizgili kağıda sen yazılmaya başlamadan evvel çaydan bir yudum, elde ki sigaradan derin bir nefes çekilirdi.

“ Anne ve babama mahsus selam eder ellerinizden öperim” diye başlanır. Kardeşlere, emmilere, dayılara, caminin hocasına, okulun öğretmenine mahsus selamlar edilirdi. Ahırdaki inek, kapıdaki köpek bile unutulmazdı. Fakat eşe selam söylenemez, hamile olup olmadığı sorulamazdı. Ancak seni yazmayı;
Ey mektup güzel mektup, memlekete var da gel.
Bir iken iki olduk üç olduk mu sor da gel.
Diye bitirirdi evlenir evlenmez askere alınan yiğit...

Sonra sen cevap olarak gelirdin. Zarfına “ER MEKTUBU GÖRÜLMÜŞTÜR” damgası vururlardı. Çavuşlar seni kağıttan uçak gibi sahiplerine fırlatırlardı.Seni alanlar sevinir,uğramadıkların üzülürdü.

Okuması yazması olmayan ihtiyarların da vaz geçilmeziydin sen. Onlar seni başkalarına yazdırır, gurbetteki oğluna, torununa gönderirdi. Cevap olarak geldiğinde yine başkalarına defalarca okutturulur koklayarak, öpülerek ceplerinde saklanırdın.

Bazen de bir dosta;

“Bazen cırım cırım yüzünü yolduğum. Bazen de yoluna kurban olduğum kardeşim benim.

Biliyorsun benim de Şarka tayinim çıktı. Gün gelecek bu şark hizmetleri de, sayılı yıllar da bitecek. Emekli olacağız. O güne kadar okullarımız da bitecek. Sen Hukuk büronu açacaksın. Ben de bitirdiğim okulun bana vereceği imkanlarla bir iş sahibi olacağım. İlk işimiz bıyık bırakmak olacak. Senin ki biraz topluca, benim ki uçları burulan cinsinden…

GÖSTERİ, VARLIK, YEDİTEPE gibi edebiyat dergilerine abone oldum. Okuyorum. Arada yazıyorum da. Sana NURİ isimli öykümü gönderiyorum. Acımadan eleştir. Yazmaya devam edeceğim. Önceleri yazdıklarımı bu işin çeşnici başları beğenmeyecek kıyısından köşesinden ısırıp atacaklar. Zamanla güzelleşecek değişik tatta, güzellikte bir bahçem olacak. Ama ne olacaksa İstanbul’da olacak.

Keşke beraber olsak. Yazdıklarımı eleştirsen. Çapaya, sulamaya yardım etsen. Buradan Malatya’ya mektup onbir günde gidiyormuş. Olsun bütün tren düdükleri, postacının bütün adımları bizim için.

………………………….

Bu günlük bu kadar. Saat gecenin üçü oldu. Yarın mesai var.
Hasretle öperim gözlerinden. Cevabımı geciktirme.”

Diye yazıldın.

Sevgili Mektup!
Sen edebiyatın vazgeçilmeziydin. İletişim kolaylıkları seni de bir kenara attı. Unutuldun gittin. Boynu bükük garip kaldın. Postacılar eskisi kadar heyecanlı çalmıyorlar artık kapı zillerini. Arada bir uğrasalar da getirdikleri ya banka hesap özetleri ya da boşanma davası bildirimleri.
Mahsus selam eder kaleminden, kağıdından öperim.
Hakkını helal et.​
 
takipçi satın al
Uwell Elektronik Sigara
instagram takipçi hilesi
takipçi satın al
tiktok takipçi hilesi
Geri
Üst