Masonların Değişmeyen Taktiği: Komplo

meridyen2

Kayıtlı Üye
Masonların Değişmeyen Taktiği: Komplo

Aynen geçmişte olduğu gibi bugün de derinlere gizlenmiş masonik-materyalist odaklar, din ahlakını yaşayan insanları saf dışı bırakmak ve faaliyetlerine engel olmak maksadıyla yalan, iftira, komplo, tehdit, psikolojik savaş gibi sinsice yöntemler kullanmaktadırlar.

Tarih boyunca Kuran'da haber verilen mübarek peygamberlerin ve geçmişte yaşamış olan salih müminlerin hayatlarına baktığımızda hep zorlu bir mücadele, sürekli bir ölüm veya yurtlarından çıkarılma tehdidi, iftiralar ve asılsız suçlamalarla karşı karşıya olduklarını görürüz. Çünkü onlar Allah'ın emirlerine uymuş ve sadece din ahlakını kendileri yaşamakla kalmamış, her türlü imkanı kullanarak insanlara bu ahlakı anlatmışlardır. Bu samimi ve ciddi çabalarının sonucunda ise birçok insanın imanına vesile olmalarının yanısıra, inkarda direnenlerin öfkesini kazanmış ve dönem dönem zorluklarla dolu bir hayat yaşamışlardır.

Tarih boyunca her salih mümin Kuran'daki, "Biz hangi ülkeye bir uyarıcı korkutucu gönderdikse, mutlaka oranın refah içinde şımaran önde gelenleri: 'Gerçekten biz, sizin kendisiyle gönderildiğiniz şeyi tanımıyoruz' demişlerdir." (Sebe Suresi, 34) ayetinde de belirtildiği gibi içinde bulundukları kavmin önde gelenlerinin tepkisiyle karşılaşmıştır. Bu çevrelerin düzenledikleri iftira ve saldırılar incelendiğinde ise hemen hepsinin tarihte müminlerin karşılaştıkları iftiraların birer benzeri oldukları görülmektedir. Bunlar Kuran'da pek çok ayette haber verilen, müminlere yöneltilen iftira ve suçlamalardır.

Bu, Allah'ın değişmeyen bir kanunudur ve bu tepkilere maruz kalmak müminlerin doğru yolda olduklarının açık bir delilidir.

Masonların Din Düşmanlığının Çarpıcı Bir Örneği

20. yüzyılda yetişmiş en büyük İslam alimlerinden olan Bediüzzaman Said Nursi de, 87 yıllık yaşamı boyunca birçok iftiraya ve komploya maruz kalmıştır. Kuran'ın pek çok ayetinde anlatılan suçlama ve saldırıların Bediüzzaman Said Nursi ve talebelerinin yaşamlarında da tecelli etmesi, izledikleri yolun doğru ve verdikleri mücadelenin etkili olduğunun açık bir göstergesidir. Benzeri olaylarla, Kuran ahlakı yolunda fikri mücadele veren bütün müminler karşılaşabilirler. Allah bu gerçeği bir ayetinde şöyle bildirir:

Yoksa sizden önce gelip geçenlerin hali, başınıza gelmeden cennete gireceğinizi mi sandınız?... (Bakara Suresi, 214)

Bediüzzaman Said Nursi, 87 yıl süren hayatı boyunca İslam dinini savunmuş, materyalist felsefeye, din ve mukaddesat düşmanlarına karşı büyük bir fikri mücadele vermiştir. 6000 sayfalık dev eseri Risale-i Nur Külliyatı, 20. yüzyılda yazılmış en önemli Kuran tefsirlerinden biri ve iman hakikatlerini en güzel şekilde ortaya koyan bir İslam şaheseridir. Bediüzzaman Said Nursi'nin verdiği mücadeleyi durdurmak için en büyük çabayı harcayan ise, materyalist felsefeyi ve din düşmanlığını kendisine temel prensip olarak kabul eden masonluk örgütü olmuştur. Osmanlı İmparatorluğu'nun son döneminden itibaren din ve mukaddesat karşıtı bir tutum izleyen masonluk örgütü; dinin bilime ışık olduğunu ortaya koyan ve Müslüman Türk toplumunda büyük bir uyanış başlatan Bediüzzaman'ı karşısında bulmuştur. Masonluk örgütü bu büyük İslam alimini engellemek için büyük bir iftira ve komplo kampanyası başlatmıştır. Masonik kaynaklarda, masonların Kuran ahlakını yaşayan ve bu ahlakı savunan kimselere uyguladıkları eziyet, iftira ve komplo hareketleri bir kural olarak şöyle anlatılır:

Toplumumuzda İslam medeniyetinden kalma ve onu medeniyete bağlamaya çalışan gizli kuvvetler vardır. Bunun varlığını kabul etmekten kaçınmamak lazımdır. Ama onu ezecek tedbirleri düşünmek ve uygulamak şarttır. (Bilgi Locası Yayınları, No.1, sf.74, Ankara)

Bu prensibe göre hareket eden masonlar, sürekli olarak Bediüzzaman'ı durdurmaya ve talebelerini ondan ayırmaya çalışmışlardır.

Komplolar ve İftira Kampanyaları

Dönemin mason İçişleri Bakanının Bediüzzaman'ın tutuklanması için göstermiş olduğu çaba oldukça dikkat çekicidir. Bediüzzaman ve talebeleri hakkında düzenlenen en büyük komplolardan birisi Eskişehir'de yaşanmıştır. Bediüzzaman'ın hayatını anlatan Son Şahitler isimli kitapta 1935 yılında Eskişehir'de gelişen olaylar şöyle anlatılır:

Süleyman Rüştü Çakın'ın ifadesine göre Said Nursi Cuma namazını kılmak için dışarıya çıkınca binlerce insan sokaklara dökülmüş, vali ve idareciler telaş etmiş, bu sırada 10. söz olan Haşir Risalesi de valinin masasına bırakılmıştı. Bunun üzerine "Bediüzzaman ve talebeleri harekete geçtiler, vilayeti bastılar." diye Ankara'ya bildirilmiş ve Eskişehir hapsine netice veren tevkifler başlamıştı. (Necmeddin Şahiner, Son Şahitler, c.4, sf.141)

Bediüzzaman'ın böyle gerçek olmayan ve anlamsız bir sebepten tutuklanmasında ve daha sonra gelişen olaylarda devrin mason İçişleri Bakanı özel bir çaba göstermiştir. Bu gelişmelerin ardından ise, gizli cemiyet kuruyor iddiasıyla mahkemeye sevk edilen Bediüzzaman'ın idamı istenmiştir. 10 Mayıs 1935 tarihli Cumhuriyet gazetesine bir açıklama yapan İçişleri Bakanı, Bediüzzaman'ı peygamberlik ilan etmekle, makam peşinde koşmakla, saf gençleri kandırıp paralarını almakla ve gericilikle suçlar. Bediüzzaman ve talebeleri Isparta'da tutuklanarak Eskişehir'e getirilir ve 11 ay boyunca Eskişehir Cezaevi'nde hapsedilirler.

Hapishane Günleri

Necmettin Şahiner Son Şahitler adlı kitabında, Bediüzzaman Said Nursi'nin Eskişehir Cezaevi'nde geçen günlerini şu şekilde anlatır:

...Zaten bize idam mahkumu gözüyle bakıyorlardı. Hiçbir ziyaretçi bırakmıyorlardı. 'Siz de idam olacaksınız bunlarla konuşursanız.' diyorlardı. Geceleri pislikten, tahta kurularından, hamam böceklerinden uyumak kabil değildi.

Bediüzzaman'a karşı masonların uyguladığı zulüm Eskişehir'den sonra da devam etmiştir. Eskişehir hapishanesinden tahliye olan Bediüzzaman, Kastamonu'da karakol karşısında bir evde oda hapsine alınmıştır. 8 sene sonra Denizli Mahkemesi 20 ay ceza vermiş, daha sonra Bediüzzaman Emirdağ'a mecburi ikamete yollanmıştır. Üstad hapishane günlerini şöyle anlatır:

Pek basit bahanelerle kışın en şiddetli soğuk günlerinde beni tutuklayarak büyük, gayet soğuk ve sobasız bir koğuşta 2 gün tecrid için hapsettiler. Halbuki ben küçük odamda günde birkaç defa soba yakarken ve daima mangalımda ateş tutarken, zafiyet ve hastalığımdan zor dayanabilirdim. (Lem'alar, s.224)

Bediüzzaman sözlerinin devamında, çektiği bu sıkıntıları hafifleten tesellinin, mahkumların İslam'a girmeleri olduğunu ifade etmektedir.

Masonlar Bediüzzaman'a olan kinlerini bazen şahsen de ortaya koymuşlardır. Bunun örneklerinden biri, Bediüzzaman'a Ankara hükümet binasındaki odasında hakaret eden Ankara'nın o dönemdeki mason valisidir. Bediüzzaman'ın kıyafet tarzına müdahale etmek isteyen vali 1956 yılında, içinde bulunduğu ruh hastalığı nedeniyle intihar eder. Bediüzzaman, vali ile ilgili olarak Risale-i Nur'da şunları yazmıştır:

Yirmi senede kaç vilayetin zabıtları kıyafetime ilişmedi. Yalnız yirmibeş sene evvel Ankara Valisi Nevzat Bey, cebren kıyafetime ilişmek istedi; ama muvaffak olamadı, hem de kendi kendini öldürmekle tokat yedi. (Emirdağ Lahikası, sf. 281)

Risale-i Nur Külliyatını Yaktıran Mason

Bediüzzaman'ı, yürüttüğü mücadeleden geri çevirmek için gösterdikleri çabanın yanı sıra, Risale-i Nurlar'ın basılması ve okunmasını da engellemeye çalışmışlardır. Risale-i Nurlar'ı toplatıp yaktıran o dönemin mason İstanbul Valisi, bunun en iyi örneklerinden biridir. Vali, Risale-i Nurlar'a yaptığı uygulamaları "Said Nursi Hakkında Aydınlar Konuşuyor" adlı eserde kendisi ile yapılan röportajda şöyle anlatıyor:

-Risale-i Nurlar'ı okudunuz mu?

Tulga: - Hayır, ben vali iken bu kitapları toplatır yakar imha ederdik.

-Peki bu toplatıp yaktığınız kitaplara İstanbul Valisi olarak merak saikasıyla olsun "Ne diyor bu Said Nursi?" diye bir defacık bakmadınız mı?

Tulga: -Hayır hiç okumadım.

Bediüzzaman masonların İslam dinine olan düşmanlığını ve kendisine karşı yürüttükleri planları eserlerinin birçok yerinde vurgulamıştır:

Şimdi anlaşıldı ki, millet, vatan ve İslamiyet'e en dehşetli zarar veren komünistlik, masonluk ve dinsizliktir. Çünkü masonluk, komünistlik ve dinsizlik doğrudan doğruya anarşistliği doğuruyor. Ve bu dehşetli duruma karşı ancak ve ancak Hakikat-i Kuraniye etrafında İttihad-ı İslam dayanabilir." (Beyanat ve Tenvirler)

Bediüzzaman'ın Dilinden Masonluk

Bediüzzaman bir mektubunda, kendisine zulmeden gücün komünistlik ve masonluk olduğunu şu ifadeleri ile anlatır:

"Ben beş-on gün içinde iki-üç defa siyaset dünyasına baktım. Acayip bir hal gördüm. Müdafaatımda dediğim gibi masonlar ve komünistler hesabına çalışan ikiyüzlü cereyan, baskı ve rüşvet kullanarak bizi böyle işkencelerle ezmeye çalışmış. Şimdi o kuvveti kıracak başka bir cereyanın bu vatanda tezahüre başladığını gördüm. Fazla bakmak mesleğimce iznim olmadığımdan daha bakamadım." (Emirdağ Lahikası, sf. 15)

87 yıllık yaşamı boyunca birçok iftiraya ve komploya maruz kalan Bediüzzaman Said Nursi kendisine karşı düzenlenen tüm saldırılara rağmen yürüttüğü fikri mücadeleden hiçbir taviz vermemiştir. Bediüzzaman'a yapılanlar, kendisinin ve talebelerinin şevkini ve kararlılığını artırmıştır. Allah'ın Kuran'da vadettiği gibi inkar edenlerin tuzakları boşa çıkmıştır:

... Kötülükleri tasarlayıp düzenleyenler ise; onlar için şiddetli bir azab vardır. Onların tasarladıkları 'boşa çıkıp bozulur'. (Fatır Suresi, 10)

Bediüzzaman'ın, Kendisine Atılan İftiralar Karşısındaki Örnek Tavrı

Bediüzzaman'ın kendisine atılan iftiralara ve aleyhinde kurulan düzenlere karşı tutumu da, Kuran'da bildirilen peygamberlerin ve salih müminlerin ahlakı ile benzer olmuştur. Bu iftiralara karşı son derece sabırlı ve mütevekkil bir tavır göstermiş, çevresindekilere ise şevki, neşesi, kararlılığı ve imanı ile her zaman güzel bir örnek teşkil etmiştir.

Bediüzzaman Said Nursi, Risale-i Nur'da, kendisine yöneltilen iftiralar sonucunda aldığı hapis cezasını ve kendisine çektirilen sıkıntıların güzel ve hayırlı yönlerini şöyle anlatmıştır:

Benim şahsımı çürütmek fikriyle, hiç kimsenin inanmayacağı isnadlarda (yakıştırmalarda) bulundular. Pek acib (acayip) iftiraları işaaya (uygulamaya) çalıştılar. Fakat kimseyi inandıramadılar. Sonra pek adi bahanelerle, zemheririn (kışın) en şiddetli soğuk günlerinde beni tevkif ederek (tutuklayarak), büyük ve gayet soğuk ve iki gün sobasız bir koğuşta tecrid-i mutlak (herkesten ayırarak) içinde hapsettiler. Ben küçük odamda günde kaç defa soba yakar ve daima mangalımda ateş varken, zaafiyet ve hastalığımdan zor dayanabilirdim. Şimdi, bu vaziyette hem soğuktan bir sıtma hem dehşetli bir sıkıntı ve hiddet içinde çırpınırken, bir inayet-i İlahiye (Allah'ın yardımı) ile bir hakikat kalbimde inkişaf etti (ortaya çıktı). Manen: "Sen hapse Medrese-i Yûsufiye (Yusuf Medresesi) namı vermişsin; hem Denizli'de sıkıntınızdan bin derece ziyade hem ferah, hem manevikar, hem oradaki mahpusların Nurlardan istifadeleri, hem büyük dairelerde Nurların fütuhatı (fetihleri) gibi neticeler, size şekva (şikayet) yerinde binler şükrettirdi, her bir saat hapsinizi ve sıkıntınızı, on saat ibadet hükmüne getirdi; o fani (geçici) saatleri bâkileştirdi (sonsuzlaştırdı). (Lemalar, s. 244)

"Dehşetli masonlar, insafsız bir masonu bana musallat eylemişler, ta hiddetimden ve işkencelerine karşı artık yeter demeden bir bahane bulup, zalimane saldırılarına bir sebep göstererek yalanlarını gizlesinler. Ben harika bir ihsan-ı İlahi eseri (Allah'ın lüftu) olarak şakirane (şükrederek) sabrediyorum ve etmeye karar verdim." (Bediüzzaman Said Nursi, 13. Şua, sf. 263)

Bediüzzaman'ın ve çevresinde bulunan iman ehlinin zorluklara, iftiralara ve hileli düzenlere karşı gösterdikleri tavır, tüm Müslümanların kendilerine örnek alması gereken salih ve tevekküllü mümin tavrıdır. Allah Kuran'da müminlerin inkarcıların düzenleri karşısında nasıl davranmaları gerektiğini şöyle hatırlatmıştır:

Sabret; senin sabrın ancak Allah(ın yardımı) iledir. Onlar için hüzne kapılma ve kurmakta oldukları hileli-düzenlerden dolayı sıkıntıya düşme. Şüphesiz Allah korkup-sakınanlarla ve iyilik edenlerle beraberdir. (Nahl Suresi, 127-128)

Masonik Odaklar Günümüzde de Aynı Yöntemleri Uyguluyor

1789'daki Büyük Fransız Devrimi'nden 20. yüzyıla kadar uzanan süreç içinde din ahlakına karşı yürütülen siyasetin ardında masonluğun çok büyük bir etkisi vardır. Amerikalı bir mason, masonluğun bu yöntemini şöyle özetler:

"Masonluk, çalışmasını sessiz bir şekilde yürütür fakat bu çalışma, okyanusa doğru sessiz bir şekilde vuran derin bir nehrin işleyişi gibidir."

ABD'nin Georgia eyaletinin "Büyük Üstad" dereceli masonlarından biri olan J. W. Taylor ise, aynı konuda şu ilginç yorumu yapmaktadır:

Eski kavramların terk edilmesi ve yerine yenilerinin yerleştirilmesi, her zaman dünyanın ilk olarak dikkatini çeken algılanabilir sebeplerden kaynaklanmaz, daha çok insanların zihninde uzun yıllardır işlev gören prensiplerin bir toplamıdır. Ancak son anda uygun şartlar oluşur ve elverişli bir çevre meydana gelir, o zaman gizli olan gerçek hayata aktarılır... Böylece her insanı büyük bir ortak hedefe doğru teşvik eder ve büyük hedeflere varmak için tüm ulusları sanki hepsi birer insan gibi hareket ettirir. İşte masonluk kurumunun, dünyadaki insanoğlu üzerindeki etkisi bu prensip üzerinde gerçekleşmektedir. Sessiz ve gizli olarak çalışır, ama çok yönlü ilişkileri sayesinde toplumun her detayına ve boşluğuna sızar; masonluğun eserlerini görenler bu eserlere karşı hayrete düşerler, ama kaynağının ne olduğunu bilip söyleyemezler. (The Catholic Encyclopedia, "Masonry (Freemasonry)", New Advent)

Chicago Büyük Locası'nın yayınladığı Voice dergisine göre ise, "Masonluk sessiz bir şekilde, fakat kesinlikle ve sürekli olarak insan toplumunun harcını inşa etmektedir". Söz konusu "harç inşası", masonik felsefenin temelleri olan materyalizm, hümanizm ve Darwinizm'in topluma empoze edilmesiyle gerçekleşmektedir. Masonluğun bu sessiz ve derinden işleyen stratejisinin en büyük özelliği, bu stratejide görev alan masonların, bunu masonluk adına yaptıklarını hemen hiçbir zaman açıklamamalarıdır. Farklı kimliklerle, farklı sıfatlarla, farklı makamlarda görev yapar, ama masonluk aracılığıyla benimsedikleri ortak bir felsefeyi topluma empoze ederler. Türk localarının büyük üstadlarından Halil Mülküs, yıllar önce kendisiyle yapılan bir röportajda, bu gerçeği şöyle açıklamıştır:

Masonluk, masonluk olarak ortaya çıkıp hiçbir şey yapmaz. Masonluk bireyleri yönlendirir, burada yetişen bireyler, zikir talimi üretimine katılan Masonlar dış alemde bulundukları yerlerde, çeşitli seviyelerdeki mesleklerdedirler. Bunlar üniversitelerdedirler, rektördürler, bunlar profesördürler, bunlar devlet adamıdırlar, bakandırlar, doktordurlar, hastane başhekimidirler, avukattırlar, vs. Bulundukları yerlerde bu Masonluğun talim ettiği fikirleri yaygın bir biçimde topluma aktarma gayreti içinde olurlar. ("Masonluk Gücünü Yitiriyor mu?", Nokta Dergisi,13 Ekim 1985, sayı 40)

Masonluğun, materyalizm, hümanizm ve evrimcilik kavramlarıyla özetlenebilecek söz konusu felsefesi 21. yüzyılın başından itibaren -giderek hızlanan teknolojik gelişmelerin de kullanılmasıyla-, bilim, sanat, medya, edebiyat, müzik ve her türlü popüler kültür aracılığıyla kitlelere yayılmıştır. Amaç, insanlara Yaratıcımız olan Yüce Rabbimiz'i unutturmak, tesadüfler sonucunda oluşan bir kainatı telkin eden pagan bir kültür oluşturmaktır. Masonluk, bu kültürü oluşturmak, güçlendirmek ve yaymak için büyük bir çaba içindedir ve kendisiyle aynı safta gördüğü tüm toplumsal güçleri desteklemektedir. Bununla birlikte kendi sapkın felsefelerini çürüten, insanlara Allah'ı ve yaratılış amaçlarını hatırlatan her türlü girişimin de önünü kesmeye ve engellemeye çalışmaktadır.

Aynen geçmişte olduğu gibi bugün de derinlere gizlenmiş masonik-materyalist odaklar, din ahlakını yaşayan insanları saf dışı bırakmak ve faaliyetlerine engel olmak maksadıyla her türlü yalan, iftira, komplo, tehdit ve psikolojik savaşı kullanmaktadırlar. Özellikle antimasonik, antievrimci ve antimateryalist çalışmalardan büyük rahatsızlık duyan masonlar, etki altında tuttukları birtakım kitle iletişim araçlarından da faydalanarak bu çalışmaları yapanlara karşı kapsamlı bir iftira kampanyası düzenleme gayreti içine girmektedirler. Ancak unutulmamalıdır ki, bu saldırılar ve kötü niyetli girişimler, tarih boyunca olduğu gibi bundan sonra da -Allah'ın izniyle- iman edenlere hiç bir şekilde zarar veremeyecektir. Allah bir Kuran ayetinde iman eden kullarına bir zarar verilemeyeceğini şu şekilde bildirmiştir:

... Allah, kafirlere mü'minlerin aleyhinde kesinlikle yol vermez. (Nisa Suresi, 141)

Onlar ne kadar uğraşırlarsa uğraşsınlar, tüm bu çabaları boşa çıkacak ve Allah nurunu tamamlayacaktır. Allah bu gerçeği bir ayette şöyle bildirir:

Ağızlarıyla Allah'ın nurunu söndürmek istiyorlar. Oysa kâfirler istemese de Allah, Kendi nurunu tamamlamaktan başkasını istemiyor. (Tevbe Suresi, 32)
(makale harun yahya)
 
---> Masonların Değişmeyen Taktiği: Komplo

Osmanlıdan gelen Birşey MasonLuk... Bunları bilmiyen kalmamışdır ama türkiyede ki herkes gönül rahatlığı ile masonum diyor.
 
bayigram takipçi satın al instagram beğeni satın al instagram takipçi satın al tiktok takipçi satın al Buy Followers
vozol
antalya havalimanı transfer
Geri
Üst