mary cassat (1844-1926) pittsburgh’de, amerikalı bir bankerin kızı olarak dünyaya geldi. babasının nasihatlerinin aksine mary, pennsylvania güzel sanatlar akademisinde eğitimini görüp, avrupa’ya seyahat etti ve sonunda paris’e yerleşti. 1868’den itibaren, salon sergisinde ve new york’ta resimlerini sergiledi. gustave courbet (1819-1877) gibi fransız ressamlardan etkilenerek realist stilde çalışmaya başladı. bu noktada, sanatçı imkansızı başardı – çalışmaları, isteksiz edgar degas’ı (1834-1917) cezbetti ve degas, onun empresyonistlere katılmasını teklif etti. cassat grupla beraber, 1879’dan itibaren sergilere katılmaya başladı ve muhteşem, çığır açıcı gravürler üretmeye devam etti.
erkek sanatci dolu bir paris'te kendi basina biseyler yapmaya calisan bir sanatci imis cassatt. degas'dan etkilenerek yaptigi resimler sayesinde kadinlarin toplum icerisinde statusunu degistirmeye calismis ve hakikaten basarili olmustur. soyle ki;
resimlerinde sergiledigi figurler guclu ve ortami domine eden kisiliklerdir, toplumdan kolayca siyrilabilen tiplerdir. yani cogu ressamin yapmaya calistigi gibi, resimlerine bol bol kendi kisiligini katmistir.
degas'in resimlerinde, zamanin kadin-erkek figurleri yansitilirken (pasif kadin, aktif erkek baabinda), cassatt resimlerinde tam tersini yaratmaya calismistir, bir anlamda o kadar ilham aldigi degas'i domine etmeye calismistir.
genel olarak tum sanat hayatı boyunca eserleri yuksek fiyatla alıcı bulmus amerikali kadın ressam. sonunda o da kendine şatodan bozma bir malikhane almıs oraya yerleşmiştir..
O eşsiz eserlerinden bir kaçı;