sensiz olmaz
Kayıtlı Üye
İhtilalci Sosyalizm ve İlmi Sosyalizm, aynı doktrini ifade etmek üzere genellikle kullanılan terimlerdir.
Karl Marx'ın fikir sistemini temsil eden bu doktrin, 19. Yüzyılın ikinci yarısında yankılar uyandırmaya başlamıştır. Siyasi etkileri 20. Yüzyılda en kuvvetli devresine erişmiştir.
Karl Marx, doktrinini 1848 de Engels ile beraber imzaladığı Komünist Beyannamesinde, 1858 de tamamladığı Siyasi iktisadın Tenkidi adlı kitabında Kapital'in 1867 de çıkan birinci cildinde ve aynı eserin Engels tarafından 1885-1893 yıllarında bastırılan ikinci ve üçüncü ciltlerinde izah etmiştir.
i) Marksizm'in hareket noktası, tarihi gelişmenin tahlilidir. Karl Marx'ın tarih felsefesine, TARİHİ MADDECİLİK denilmektedir.
Yazar, toplumların tarihini bitmek tükenmek bilmez bir sınıf kavgası olarak tanımlamaktadır. Her iktisadi düzenin kendine özgü nüfus kanunları ve üretim yapısı bulunduğunu belirtmektedir. Hür insanlarla esirlerin, toprak sahipleri ile serflerin, patronlarla işçilerin eskidenberi bir gerilim içinde yaşadıklarına işaret etmektedir.
Ezen ve ezilen sınıflar arasındaki mücadelelerin eninde sonunda egemen azınlığın yenilgisini tescil ettiğini yazmaktadır.
Karl Marx'a göre;
Burjuva toplum sistemi, üretim ve ticaret alanlarındaki uzun gelişmelerin ve zincirleme devrimlerin sonucudur. Feodal derebeyleri, burjuvalara eziyet etmişlerdir. Ancak burjuvalar gitgide siyasi güçlerini artırmışlar ve feodalitenin yıkılmasını kolaylaştırmışlardır. Bu sefer de işçilerin ezildikleri ve haklarının tanınmadığı bir sistem belirmiştir. Bu sistem, Kapitalizm'dir.
Kapitalist üretim mekanizması o derece büyümüş ve piyasalar o derece genişlemiştir ki, artık burjuvazi bu yeni dünya gidişinin kontrolünü elden kaçırmış ve burjuvazinin varlığını haklı gösterebilecek gerekçeler ortadan kalkmıştır.
Karl Marx'ın doktrinine hakim olan fikre göre kaçınılması imkansız bir tarihi çığır, insanlığı Sosyalizme imektedir. Kapitalizm, tarihin kapanmağa mahkûm bir sayfasıdır. Özel mülkiyet ve sermaye rejimleri, geçmişteki belirli bir dönemin ihtiyaçlarını karşılamağa hizmet etmişlerdir. Fakat yürürlükteki iktisadi düzenin ilelebet payıdar kalabilmesi imkansızdır. Yapısal çelişmeler ve zaaflar. Kapitalizmi aşındırmış ve çürütmüştür.
Bu çelişmelerin en önemlisi, üretimin kitleler tarafından yapılmasına karşılık, üretim araçları mülkiyetinin sayılı kişilere ait bulunmasıdır. Makineleşme hareketinin gelişmesile, küçük işletmelerin yerini büyük firmalar almıştır. Üretim kollektif faaliyete daha uygun bir karakter kazanmış, fakat mal sahiplerinin sayısı azalmıştır. Binlerce kişinin emek verdiği tesislerin kişisel mülkiyet senedine bağlı tutulması, devam edemeyecek bir ahenksizlik kaynağıdır.
Tarihin akışı ve uygarlığın ilerlemesi, iktisadi nedenlere bağlıdır.
iktisadi faktörler, toplumun altyapısıdır. Din, sanat, politika ve sosyal şartlar gibi üstyapı oluşumları, daima iktisadi altyapının etkisine bağlıdır.
Toplumun genel görüntüsü ve eğilimleri, altyapıya göre şekillenmektedir. Feodaliteyi el tezgahları doğurmuş ve yaşatmıştır. Buhar makinesi ise. Kapitalizm çığırını açmıştır.
Artı değerin, sömürme hareketlerinin, Yedek Sanayi Ordusunun ve gitgide kuvvetlenen konjonktür krizlerinin doğurdukları gerginlikler yüzünden Kapitalizm süresiz, olarak bütün bir istikbal boyunca devam edemiyecektir.
ii) Karl Marx, alt ve üstyapı gerilimlerinin nedenini Değer Teorisile izah etmektedir.
Karl Marx'ın Değer Teorisi şöyle özetlenebilir:
Bir malın mübadele değeri, onu üretmek için harcanmış emektir. Sermaye de birikmiş emekten başka şey değildir.
Sermayeler, değişken ve sabit olarak ikiye ayrılır. Makineler, binalar, arsalar gibi üretim araçlarına bağlı kıymetler sabit sermayedir. Emek bedelinin ödendiği fon, değişken sermayedir.
Değişken sermaye, üretime bilfiil harcanmış maddi emek değerine eşittir. Birikmiş eski emekleri temsil eden sabit sermaye ise, üretim sürecinde uğradığı aşınmaya ve yıpranmaya orantılı olarak imalata değer katmaktadır.
Sermaye kendiliğinden değer yaratamaz. Girişimciler, sermayelerini kullanmak için, iş gücünü satın almak zorundadırlar.
Emeğinden başka satacak şeyi olmayan işçiyi çalıştırarak, sermayedarlar kazanç elde etmektedirler.
Girişimci, işçiye adil ücreti ödemektedir. Adil ücret, işçinin geçimini ancak karşılamağa yetecek emek bedelidir.
İşçi, çalışma süresinin diyelim ki ilk 7 saatinde, kendi ücretini kazanmaktadır. Fakat çalışma süresi, işçinin ücretini kazandığı noktada sona ermemektedir. Kapitalist, onu mesela 12 saat çalıştırmaktadır. Geri kalan 5 saatlik emek yahut fazla çalışma, kapitalistin karını teşkil etmektedir. Bu beş saatlik fazla çalışma. ARTI DEĞER'in kaynağıdır.
Kapitalist, artı kıymeti ve dolayısile karını çoğaltmak amacını gütmektedir. Bu maksatla, durmaksızın kapitalin organik bileşimini değiştirmektedir. Sabit sermayeyi yeni Yatırım larla değişken sermaye zararına genişletmektedir.
Sabit sermayenin zamanla genişlemesi bir yandan istismarlara yol açmakta ve kütleleri fakirleştirmektedir. Diğer yandan kar oranlarını düşürmektedir.
Şöyle ki;
Sabit sermayeyi s, değişken sermayeyi d, artı değeri a ile gösterirsek,
a/d artı değer oranını ifade edecektir. Değişken sermayenin üretimdeki nisbi payı daraldıkça, artı değer artacakdır. istismar olayı, yoğunlaşacaktır.
Mesele bundan ibaret değildir.
a/d+s, yani artı kıymetin sabit ve değişken sermayeler toplamına oranı, kar haddi'dir. Kar haddinin yükselmesi, a/d oranının büyümesine ve d+s toplamının küçülmesine bağlıdır.
Oysa ki, eskidenberi birikegelen sermaye stokuna her yıl yapılan yeni ilavelerle 5 durmaksızın büyümektedir, d nin nisbi payındaki eksiliş, sabit sermaye stokuna intikal etmektedir. Kapital stoku çoğaldıkça, a/d+s oranı da küçülmeğe yüz tutmaktadır. Bu yüzden, işçilerin durumu, zamanla bozulduğu gibi, kar haddi de küçülmektedir.
Makinenin insan gücü yerine kaim olması, açıkta kalanların meydana getirdikleri Yedek Sanayi Ordusunun gitgide kalabalıklaşmasına yol açacaktır. Değişken sermayenin, diğer bir deyimle nisbi ücret tonunun daralması yüzünden işçi kendi üretimini satın alamıyacak derecede fakirleşeceğinden, iktisadi buhranların şiddeti artacaktır. Kar haddinin azalması, iktisadi büyümeyi aksatacaktır.
iii) Karl Marx'ın çizdiği iktisadi büyüme ve gelişme tablosu karamsarda. Ona göre, kapitalistler. kendilerini asmak üzere kullanılacak ipi bizzat imal etmektedirler. Burjuvazi, yalnız kendisine karşı kullanılacak silahları imal etmekle kalmamış, aynı zamanda proleterleri, yani bu silahları kullanacak sınıfı da var etmiştir.
Karl Marx'a göre, kapitalist ve burjuva iktisat düzeni ergeç bir ihtilalle yıkılacaktır. İşçi sınıfı, demokratik yoldan değil, kuvvet kullanarak iktidarı ele geçirecektir.
Karl Marx'ın yazıları, On Dokuzuncu Yüzyılın nisbeten az okuyan zümrelerine hitap etmiştir. Buna rağmen, fikirlerinin ve kanaatlerinin derin etkiler uyandırmasına sebep, kitlelerin kin ve ihtirasını tahrik etmesindendir. Toplumun fakir tabakalarına sayı üstünlüğünden faydalanarak ve kan dökerek iktidarı ele geçireceklerini müjdelemiştir. İnsan psikolojisinin en hassas bir noktasını işleyerek on milyonlarca insanın ruhunda ve dimağında, bir fikir fırtınası koparmağa muvaffak olmuştur.
Almancası : Marxismus.
Fransızcası : Marxisme.
İngilizcesi : Marxism.
(Bk; artı değer. Değer Teorileri, Marx, Yedek Sanayi Ordusu, istismar Teorisi, ilmi Sosyalizm, İhtilalci Sosyalizm, Engels, Kautsky, Lenin, Bernstein, Diyalektik Materyalizm, Trotski, Burjuvazi. Bürokrasi).
Karl Marx'ın fikir sistemini temsil eden bu doktrin, 19. Yüzyılın ikinci yarısında yankılar uyandırmaya başlamıştır. Siyasi etkileri 20. Yüzyılda en kuvvetli devresine erişmiştir.
Karl Marx, doktrinini 1848 de Engels ile beraber imzaladığı Komünist Beyannamesinde, 1858 de tamamladığı Siyasi iktisadın Tenkidi adlı kitabında Kapital'in 1867 de çıkan birinci cildinde ve aynı eserin Engels tarafından 1885-1893 yıllarında bastırılan ikinci ve üçüncü ciltlerinde izah etmiştir.
i) Marksizm'in hareket noktası, tarihi gelişmenin tahlilidir. Karl Marx'ın tarih felsefesine, TARİHİ MADDECİLİK denilmektedir.
Yazar, toplumların tarihini bitmek tükenmek bilmez bir sınıf kavgası olarak tanımlamaktadır. Her iktisadi düzenin kendine özgü nüfus kanunları ve üretim yapısı bulunduğunu belirtmektedir. Hür insanlarla esirlerin, toprak sahipleri ile serflerin, patronlarla işçilerin eskidenberi bir gerilim içinde yaşadıklarına işaret etmektedir.
Ezen ve ezilen sınıflar arasındaki mücadelelerin eninde sonunda egemen azınlığın yenilgisini tescil ettiğini yazmaktadır.
Karl Marx'a göre;
Burjuva toplum sistemi, üretim ve ticaret alanlarındaki uzun gelişmelerin ve zincirleme devrimlerin sonucudur. Feodal derebeyleri, burjuvalara eziyet etmişlerdir. Ancak burjuvalar gitgide siyasi güçlerini artırmışlar ve feodalitenin yıkılmasını kolaylaştırmışlardır. Bu sefer de işçilerin ezildikleri ve haklarının tanınmadığı bir sistem belirmiştir. Bu sistem, Kapitalizm'dir.
Kapitalist üretim mekanizması o derece büyümüş ve piyasalar o derece genişlemiştir ki, artık burjuvazi bu yeni dünya gidişinin kontrolünü elden kaçırmış ve burjuvazinin varlığını haklı gösterebilecek gerekçeler ortadan kalkmıştır.
Karl Marx'ın doktrinine hakim olan fikre göre kaçınılması imkansız bir tarihi çığır, insanlığı Sosyalizme imektedir. Kapitalizm, tarihin kapanmağa mahkûm bir sayfasıdır. Özel mülkiyet ve sermaye rejimleri, geçmişteki belirli bir dönemin ihtiyaçlarını karşılamağa hizmet etmişlerdir. Fakat yürürlükteki iktisadi düzenin ilelebet payıdar kalabilmesi imkansızdır. Yapısal çelişmeler ve zaaflar. Kapitalizmi aşındırmış ve çürütmüştür.
Bu çelişmelerin en önemlisi, üretimin kitleler tarafından yapılmasına karşılık, üretim araçları mülkiyetinin sayılı kişilere ait bulunmasıdır. Makineleşme hareketinin gelişmesile, küçük işletmelerin yerini büyük firmalar almıştır. Üretim kollektif faaliyete daha uygun bir karakter kazanmış, fakat mal sahiplerinin sayısı azalmıştır. Binlerce kişinin emek verdiği tesislerin kişisel mülkiyet senedine bağlı tutulması, devam edemeyecek bir ahenksizlik kaynağıdır.
Tarihin akışı ve uygarlığın ilerlemesi, iktisadi nedenlere bağlıdır.
iktisadi faktörler, toplumun altyapısıdır. Din, sanat, politika ve sosyal şartlar gibi üstyapı oluşumları, daima iktisadi altyapının etkisine bağlıdır.
Toplumun genel görüntüsü ve eğilimleri, altyapıya göre şekillenmektedir. Feodaliteyi el tezgahları doğurmuş ve yaşatmıştır. Buhar makinesi ise. Kapitalizm çığırını açmıştır.
Artı değerin, sömürme hareketlerinin, Yedek Sanayi Ordusunun ve gitgide kuvvetlenen konjonktür krizlerinin doğurdukları gerginlikler yüzünden Kapitalizm süresiz, olarak bütün bir istikbal boyunca devam edemiyecektir.
ii) Karl Marx, alt ve üstyapı gerilimlerinin nedenini Değer Teorisile izah etmektedir.
Karl Marx'ın Değer Teorisi şöyle özetlenebilir:
Bir malın mübadele değeri, onu üretmek için harcanmış emektir. Sermaye de birikmiş emekten başka şey değildir.
Sermayeler, değişken ve sabit olarak ikiye ayrılır. Makineler, binalar, arsalar gibi üretim araçlarına bağlı kıymetler sabit sermayedir. Emek bedelinin ödendiği fon, değişken sermayedir.
Değişken sermaye, üretime bilfiil harcanmış maddi emek değerine eşittir. Birikmiş eski emekleri temsil eden sabit sermaye ise, üretim sürecinde uğradığı aşınmaya ve yıpranmaya orantılı olarak imalata değer katmaktadır.
Sermaye kendiliğinden değer yaratamaz. Girişimciler, sermayelerini kullanmak için, iş gücünü satın almak zorundadırlar.
Emeğinden başka satacak şeyi olmayan işçiyi çalıştırarak, sermayedarlar kazanç elde etmektedirler.
Girişimci, işçiye adil ücreti ödemektedir. Adil ücret, işçinin geçimini ancak karşılamağa yetecek emek bedelidir.
İşçi, çalışma süresinin diyelim ki ilk 7 saatinde, kendi ücretini kazanmaktadır. Fakat çalışma süresi, işçinin ücretini kazandığı noktada sona ermemektedir. Kapitalist, onu mesela 12 saat çalıştırmaktadır. Geri kalan 5 saatlik emek yahut fazla çalışma, kapitalistin karını teşkil etmektedir. Bu beş saatlik fazla çalışma. ARTI DEĞER'in kaynağıdır.
Kapitalist, artı kıymeti ve dolayısile karını çoğaltmak amacını gütmektedir. Bu maksatla, durmaksızın kapitalin organik bileşimini değiştirmektedir. Sabit sermayeyi yeni Yatırım larla değişken sermaye zararına genişletmektedir.
Sabit sermayenin zamanla genişlemesi bir yandan istismarlara yol açmakta ve kütleleri fakirleştirmektedir. Diğer yandan kar oranlarını düşürmektedir.
Şöyle ki;
Sabit sermayeyi s, değişken sermayeyi d, artı değeri a ile gösterirsek,
a/d artı değer oranını ifade edecektir. Değişken sermayenin üretimdeki nisbi payı daraldıkça, artı değer artacakdır. istismar olayı, yoğunlaşacaktır.
Mesele bundan ibaret değildir.
a/d+s, yani artı kıymetin sabit ve değişken sermayeler toplamına oranı, kar haddi'dir. Kar haddinin yükselmesi, a/d oranının büyümesine ve d+s toplamının küçülmesine bağlıdır.
Oysa ki, eskidenberi birikegelen sermaye stokuna her yıl yapılan yeni ilavelerle 5 durmaksızın büyümektedir, d nin nisbi payındaki eksiliş, sabit sermaye stokuna intikal etmektedir. Kapital stoku çoğaldıkça, a/d+s oranı da küçülmeğe yüz tutmaktadır. Bu yüzden, işçilerin durumu, zamanla bozulduğu gibi, kar haddi de küçülmektedir.
Makinenin insan gücü yerine kaim olması, açıkta kalanların meydana getirdikleri Yedek Sanayi Ordusunun gitgide kalabalıklaşmasına yol açacaktır. Değişken sermayenin, diğer bir deyimle nisbi ücret tonunun daralması yüzünden işçi kendi üretimini satın alamıyacak derecede fakirleşeceğinden, iktisadi buhranların şiddeti artacaktır. Kar haddinin azalması, iktisadi büyümeyi aksatacaktır.
iii) Karl Marx'ın çizdiği iktisadi büyüme ve gelişme tablosu karamsarda. Ona göre, kapitalistler. kendilerini asmak üzere kullanılacak ipi bizzat imal etmektedirler. Burjuvazi, yalnız kendisine karşı kullanılacak silahları imal etmekle kalmamış, aynı zamanda proleterleri, yani bu silahları kullanacak sınıfı da var etmiştir.
Karl Marx'a göre, kapitalist ve burjuva iktisat düzeni ergeç bir ihtilalle yıkılacaktır. İşçi sınıfı, demokratik yoldan değil, kuvvet kullanarak iktidarı ele geçirecektir.
Karl Marx'ın yazıları, On Dokuzuncu Yüzyılın nisbeten az okuyan zümrelerine hitap etmiştir. Buna rağmen, fikirlerinin ve kanaatlerinin derin etkiler uyandırmasına sebep, kitlelerin kin ve ihtirasını tahrik etmesindendir. Toplumun fakir tabakalarına sayı üstünlüğünden faydalanarak ve kan dökerek iktidarı ele geçireceklerini müjdelemiştir. İnsan psikolojisinin en hassas bir noktasını işleyerek on milyonlarca insanın ruhunda ve dimağında, bir fikir fırtınası koparmağa muvaffak olmuştur.
Almancası : Marxismus.
Fransızcası : Marxisme.
İngilizcesi : Marxism.
(Bk; artı değer. Değer Teorileri, Marx, Yedek Sanayi Ordusu, istismar Teorisi, ilmi Sosyalizm, İhtilalci Sosyalizm, Engels, Kautsky, Lenin, Bernstein, Diyalektik Materyalizm, Trotski, Burjuvazi. Bürokrasi).