sensiz olmaz
Kayıtlı Üye
Marko Paşa-
«Derdini Marko Paşa'ya anlat» sözüyle günümüzde hâlâ anılan «Marko» adlı Paşa kimdir ve bu adam ölümünden bu ya*na doksan bir yıl geçmesine rağmen yukarıdaki söz ile mi, yok*sa tıp ilmi yönünden beş para etmeyen pâdişan katli ile alâkalı bir rapora imza koymakla mı anılmağa lâyıktır?!..
Marko Paşa, Sakızlı bir Rumdur. 1814'de doğmuş. İstanbul Askerî Tıbbiyesi'ni bitirmiş, Sultan Aziz devrinde saray hekimliği yapmış, 1870'de Askeri Tıbbiye başına getirilmiş ve 5 Aralık 1888 tarihinde Burgaz Adasında ölmüş, cenazesi büyük mera*simle Kuzguncuk'a getirilip oraya gömülmüştür.
Yetmiş dört yıl yaşayan Marko Paşanın hayat hikâyesi kısa*ca budur... Ve bu adamın «Derdini Marko Paşa'ya anlat» sö*züyle şöhret bulması, bâzı kimselerin zannettiği gibi, dert dinlemeşinden değil, aksine doğru dürüst bilmediği Türkçesiyle: «Anlaşıldı, fakat ne demek istiyorsun?.. sualini sık sık tekrar*layarak dertliyi bıktırıp başından savmasını bilmesindendir Üstelik, Marko Paşa'ya müracaat eden dertliler, şahsî mesele*leriyle ona başvuranlar değildirler!.. Marko Paşa'nın: «Anlaşıl*dı, fakat ne demek istiyorsun?» sualini tekrarlayarak başından savdığı kimseler, Askerî Tıbbiye'de türeyen Jön-Türkler'den şi*kâyetçidirler!..
Müslüman-Türk'e düşman şer kuvvetler, bilindiği gibi, çe*şitli vasıtalarla Tıbbiye talebesine çengel atmışlar ve İmpara*torluğumuz bünyesine zarar veren fikirleri masonik yollarla bâzı talebeye aşılayıp ilk İttihat ve Terakki'nin Askerî Tıbbiye'*de kurulmasını temin etmişlerdir!.. İşte bu başarının (!) Sultan Aziz devrine uzanan kısmında Marko Paşa, Askerî Tıbbiye ba*şında bulunmuş ve kendisini tanıyanlarca itiraf edildiğine göre, Jon-Türklere yakın olanları mektebe almış, Hanedandan yana olanların ise Trbbiye'ye girmesine mâni olmuş; daha evvel girip de, Jön-Türklerin faliyetlerinden şikâyet edenleri ise: «Anlaşıl*dı, fakat ne demek istiyorsun?..» tekerlemesiyıe zararsız hâle getirmesini becermiştir!..
Yazılıp söylendiğine göre: Marko Paşa, talebenin şikâyeti*ni dinler, sonra yukarıdaki tekerlemeyi birkaç defa tekrarlar, şayet şikâyetçiyi tekrarladığı bu tekerleme ile bıktırıp başından savamazsa Muhtar Efendi adlı başkâtibini (Muhtar Efendi, ün*lü doktorlardan Celâl Muhtar ve Âkil Muhtar Özden kardeşle*rin babasıdır) çağırıp:
« Bu efendi birşeyler anlatıyor, ama ne demek istiyor...» diye sorar, talebe şikâyetini bir daha tekrarlar ve yine Marko Paşa'nın: «Anlaşıldı, fakat ne demek istiyorsun?..» sualiyle karşılaşır... Bu hâl, müştekinin sabrı kadar devam eder, neticede şikâyet neticesiz kalırmış...
Marko Paşa, Jön-Türklerce tezkiye edilenlerin Tıbbiye'ye girmesin: kolaylaştırdığı kadar, imtihanlarda Rum talebeye çok sert, Müslümanlara ise mülayim davranmakla da meşhurdur!.. Ki, bu hâli pek manidardır!...
Ve bütün bunlardan başka Marko Paşa, 4 Haziran 1876 Pa*zar günü, Eşekçi Ahmed'in oğlu Serâsker Hüseyin Avni Paşa'nın öldürttüğü Suttan Abdülaziz Hân'ın, bileklerinin damarlarınıkesmek suretiyle intihar ettiği (!!!) yolunda düzenlenen raporu imzalayanlardadır!.. Daha evvel teferruatiyle incelediğimiz gibi, şehîd edilen Abdülaziz Hân'ın cesedi, çağrılan yerli-yabancı doktorların muayenesine müsaade olunmadan yalnız bilekleri gösterilmiş, böylesine entipüften bir raporu imzalamak istemeyen bâzı doktorlar, kılıcına dayanmış bir halde orada bekleyen Eşekçi Ahmed'in oğlu Serâsker Hüseyin Avni Paşa ta*rafından tehdit olunmuş, bu arada Marko Paşa da, Sultan Aziz'in cesedini görmeden raporu imzalayıvermiştir!.
Bahusus Marko Paşa, Eşekçi Ahmed'in oğlu Hüseyin Avni Paşa'nın dostudur da!. Abdülaziz Hân'ın tahtdan indirildiği gü*nün gecesinde Marko Paşanın Hüseyin Avnı'nın konagınua olduğuna dair Yıldız Sarayı evrakı arasında ele geçen vesikayı İbnulemın Mahmud Kemal Bey «Son badrâzamıar»ında yayın*lamıştır!.. HaT gecesinde rakı içen Hüseyin Avni Paşa'nın kona*ğında ve belki de içki sofrasında bulunan Marko Paşa ya, Pa*dişah kanlı Serâsker Hüseyin Avni o aerece güvenmektedir kı. Sultan Aziz'in katledildiği gün, mahlû Padişahın henüz hayatta olduğu saatte, hemen sahte bir heyecan ve hassasiyetle: «Ace*le Marko Paşa'ya haber verin» diyerek, başka doktor yokmuş gibi Pâdişâha bakmak üzere Marko Paşayı çağırttırması, Hü*seyin Avni ile Marko Paşa arasınaaki oostluğun başka bir te*zahürüdür!..
Marko Paşa, Sultan Aziz'in İntihar ettiğine dair hazırlanan raporu, cesedi görmeden imzalamakla kalmamış; Abdülaziz tfan'ın güya bilek damarlarını kestiği (!) makası da Tıbbiye Mü*zesinde saklamıştır!,. Ve Masonluğu yanısıra. Kızılay'm da ku*rucularından olan Marko Paşa, ne «Derdmi Marko Paşa'yo an*lat» sözüyle, ne de, diğer vazifeleriyle değil, Sultan Abdülaziz Hân hakkında düzenlenen entipüften raporu imzalamakla anılmalıdır!..
«Derdini Marko Paşa'ya anlat» sözüyle günümüzde hâlâ anılan «Marko» adlı Paşa kimdir ve bu adam ölümünden bu ya*na doksan bir yıl geçmesine rağmen yukarıdaki söz ile mi, yok*sa tıp ilmi yönünden beş para etmeyen pâdişan katli ile alâkalı bir rapora imza koymakla mı anılmağa lâyıktır?!..
Marko Paşa, Sakızlı bir Rumdur. 1814'de doğmuş. İstanbul Askerî Tıbbiyesi'ni bitirmiş, Sultan Aziz devrinde saray hekimliği yapmış, 1870'de Askeri Tıbbiye başına getirilmiş ve 5 Aralık 1888 tarihinde Burgaz Adasında ölmüş, cenazesi büyük mera*simle Kuzguncuk'a getirilip oraya gömülmüştür.
Yetmiş dört yıl yaşayan Marko Paşanın hayat hikâyesi kısa*ca budur... Ve bu adamın «Derdini Marko Paşa'ya anlat» sö*züyle şöhret bulması, bâzı kimselerin zannettiği gibi, dert dinlemeşinden değil, aksine doğru dürüst bilmediği Türkçesiyle: «Anlaşıldı, fakat ne demek istiyorsun?.. sualini sık sık tekrar*layarak dertliyi bıktırıp başından savmasını bilmesindendir Üstelik, Marko Paşa'ya müracaat eden dertliler, şahsî mesele*leriyle ona başvuranlar değildirler!.. Marko Paşa'nın: «Anlaşıl*dı, fakat ne demek istiyorsun?» sualini tekrarlayarak başından savdığı kimseler, Askerî Tıbbiye'de türeyen Jön-Türkler'den şi*kâyetçidirler!..
Müslüman-Türk'e düşman şer kuvvetler, bilindiği gibi, çe*şitli vasıtalarla Tıbbiye talebesine çengel atmışlar ve İmpara*torluğumuz bünyesine zarar veren fikirleri masonik yollarla bâzı talebeye aşılayıp ilk İttihat ve Terakki'nin Askerî Tıbbiye'*de kurulmasını temin etmişlerdir!.. İşte bu başarının (!) Sultan Aziz devrine uzanan kısmında Marko Paşa, Askerî Tıbbiye ba*şında bulunmuş ve kendisini tanıyanlarca itiraf edildiğine göre, Jon-Türklere yakın olanları mektebe almış, Hanedandan yana olanların ise Trbbiye'ye girmesine mâni olmuş; daha evvel girip de, Jön-Türklerin faliyetlerinden şikâyet edenleri ise: «Anlaşıl*dı, fakat ne demek istiyorsun?..» tekerlemesiyıe zararsız hâle getirmesini becermiştir!..
Yazılıp söylendiğine göre: Marko Paşa, talebenin şikâyeti*ni dinler, sonra yukarıdaki tekerlemeyi birkaç defa tekrarlar, şayet şikâyetçiyi tekrarladığı bu tekerleme ile bıktırıp başından savamazsa Muhtar Efendi adlı başkâtibini (Muhtar Efendi, ün*lü doktorlardan Celâl Muhtar ve Âkil Muhtar Özden kardeşle*rin babasıdır) çağırıp:
« Bu efendi birşeyler anlatıyor, ama ne demek istiyor...» diye sorar, talebe şikâyetini bir daha tekrarlar ve yine Marko Paşa'nın: «Anlaşıldı, fakat ne demek istiyorsun?..» sualiyle karşılaşır... Bu hâl, müştekinin sabrı kadar devam eder, neticede şikâyet neticesiz kalırmış...
Marko Paşa, Jön-Türklerce tezkiye edilenlerin Tıbbiye'ye girmesin: kolaylaştırdığı kadar, imtihanlarda Rum talebeye çok sert, Müslümanlara ise mülayim davranmakla da meşhurdur!.. Ki, bu hâli pek manidardır!...
Ve bütün bunlardan başka Marko Paşa, 4 Haziran 1876 Pa*zar günü, Eşekçi Ahmed'in oğlu Serâsker Hüseyin Avni Paşa'nın öldürttüğü Suttan Abdülaziz Hân'ın, bileklerinin damarlarınıkesmek suretiyle intihar ettiği (!!!) yolunda düzenlenen raporu imzalayanlardadır!.. Daha evvel teferruatiyle incelediğimiz gibi, şehîd edilen Abdülaziz Hân'ın cesedi, çağrılan yerli-yabancı doktorların muayenesine müsaade olunmadan yalnız bilekleri gösterilmiş, böylesine entipüften bir raporu imzalamak istemeyen bâzı doktorlar, kılıcına dayanmış bir halde orada bekleyen Eşekçi Ahmed'in oğlu Serâsker Hüseyin Avni Paşa ta*rafından tehdit olunmuş, bu arada Marko Paşa da, Sultan Aziz'in cesedini görmeden raporu imzalayıvermiştir!.
Bahusus Marko Paşa, Eşekçi Ahmed'in oğlu Hüseyin Avni Paşa'nın dostudur da!. Abdülaziz Hân'ın tahtdan indirildiği gü*nün gecesinde Marko Paşanın Hüseyin Avnı'nın konagınua olduğuna dair Yıldız Sarayı evrakı arasında ele geçen vesikayı İbnulemın Mahmud Kemal Bey «Son badrâzamıar»ında yayın*lamıştır!.. HaT gecesinde rakı içen Hüseyin Avni Paşa'nın kona*ğında ve belki de içki sofrasında bulunan Marko Paşa ya, Pa*dişah kanlı Serâsker Hüseyin Avni o aerece güvenmektedir kı. Sultan Aziz'in katledildiği gün, mahlû Padişahın henüz hayatta olduğu saatte, hemen sahte bir heyecan ve hassasiyetle: «Ace*le Marko Paşa'ya haber verin» diyerek, başka doktor yokmuş gibi Pâdişâha bakmak üzere Marko Paşayı çağırttırması, Hü*seyin Avni ile Marko Paşa arasınaaki oostluğun başka bir te*zahürüdür!..
Marko Paşa, Sultan Aziz'in İntihar ettiğine dair hazırlanan raporu, cesedi görmeden imzalamakla kalmamış; Abdülaziz tfan'ın güya bilek damarlarını kestiği (!) makası da Tıbbiye Mü*zesinde saklamıştır!,. Ve Masonluğu yanısıra. Kızılay'm da ku*rucularından olan Marko Paşa, ne «Derdmi Marko Paşa'yo an*lat» sözüyle, ne de, diğer vazifeleriyle değil, Sultan Abdülaziz Hân hakkında düzenlenen entipüften raporu imzalamakla anılmalıdır!..