Herhangi bir maddeyi tanıtmaya,
benzerlerinden ayırmaya, eşyaların îmal edildikleri yerleri belirlemeye yarayan, resim, harf, mühür ve
rakamlardan yapılan işaretler. Marka ve markacılık, ilk olarak eski Türklerde hayvanların sağ veya sol arka bacaklarının yan
taraflarına, kime ait olduğunu belirtmek için, kızdırılmış çeşitli demir şekillerinin vurulmasıyla ortaya
çıkmıştır. Bugün Anadoluda sürü sahiplerinin kendi hayvanlarını, diğer sürülerden ayırmak için hala
aynı metodu uyguladıkları görülmektedir. Göktürklerde marka kelimesi yerine tamga (damga)
kelimesinin kullanıldığı, tarih kitaplarında yazılıdır. Hatta Göktürk Alfabesinin her kabileye, her boya,
her devlete ait tamgalardan meydana çıktığı rivayet edilmektedir.
Avrupa, ortaçağın ilk yıllarında marka kelimesini tanımaya başladı. Bu başlangıç, insanların, şahsi
eşyalarına çeşitli resim ve motiflerin çizilmesiyle kendini gösterdi. Fransa krallarının çamaşırlarına
marka olarak fildişi mühürler üzerine işlenmiş zambak resimlerinin vurulması ve işlenmesi bunun bir
delilidir.
Bugün ise marka, reklam özelliğini taşıyan ve satılan mal veya eşyanın kalitesini belirtmek gayesini
güden işaretler halini aldı
Markalar, hukûkî bir statüye tabidir. Tescil ettirilen markalar, hukûken korunma altına alınmıştır. Sınaî
mülkiyetine tabidir. Belli kanûnî şartlara uyulması şartıyla millî sınırlar içerisinde korunduğu gibi
milletlerarası alanda da korunur. Herhangi bir markanın bu şekilde korunabilmesi için 1891 tarihli
Madrit Antlaşması hükmünce Bernde mevcut olan Sınaî Mülkiyet bürosuna müracaat edilmesi ve
buranın gerekli şartları yerine getirilerek, bu teşkilatın özel siciline kaydolunmak lazımdır. Bu sûretle
tescil edilen bir markanın, 20 yıl milletlerarası geçerliliği olduğu gibi, kanûnî korunmadan faydalanılır.
Bu durumda, belirli bir markayı taşıyan ve başarı sağlayan ticarî bir malın markasını aynı amaçla bir
başkasının kullanması suçtur. Bu hareketi yapan firma ve kimseler haksız bir davranış içinde
bulunmuş olurlar.
Ticaret hayatında markanın görevi, üzerine vurulduğu maddenin sahibini ve kuruluşunu temsil
etmektir. Bu cins markalar; bir şekil olduğu gibi resim de olabilir.
benzerlerinden ayırmaya, eşyaların îmal edildikleri yerleri belirlemeye yarayan, resim, harf, mühür ve
rakamlardan yapılan işaretler. Marka ve markacılık, ilk olarak eski Türklerde hayvanların sağ veya sol arka bacaklarının yan
taraflarına, kime ait olduğunu belirtmek için, kızdırılmış çeşitli demir şekillerinin vurulmasıyla ortaya
çıkmıştır. Bugün Anadoluda sürü sahiplerinin kendi hayvanlarını, diğer sürülerden ayırmak için hala
aynı metodu uyguladıkları görülmektedir. Göktürklerde marka kelimesi yerine tamga (damga)
kelimesinin kullanıldığı, tarih kitaplarında yazılıdır. Hatta Göktürk Alfabesinin her kabileye, her boya,
her devlete ait tamgalardan meydana çıktığı rivayet edilmektedir.
Avrupa, ortaçağın ilk yıllarında marka kelimesini tanımaya başladı. Bu başlangıç, insanların, şahsi
eşyalarına çeşitli resim ve motiflerin çizilmesiyle kendini gösterdi. Fransa krallarının çamaşırlarına
marka olarak fildişi mühürler üzerine işlenmiş zambak resimlerinin vurulması ve işlenmesi bunun bir
delilidir.
Bugün ise marka, reklam özelliğini taşıyan ve satılan mal veya eşyanın kalitesini belirtmek gayesini
güden işaretler halini aldı
Markalar, hukûkî bir statüye tabidir. Tescil ettirilen markalar, hukûken korunma altına alınmıştır. Sınaî
mülkiyetine tabidir. Belli kanûnî şartlara uyulması şartıyla millî sınırlar içerisinde korunduğu gibi
milletlerarası alanda da korunur. Herhangi bir markanın bu şekilde korunabilmesi için 1891 tarihli
Madrit Antlaşması hükmünce Bernde mevcut olan Sınaî Mülkiyet bürosuna müracaat edilmesi ve
buranın gerekli şartları yerine getirilerek, bu teşkilatın özel siciline kaydolunmak lazımdır. Bu sûretle
tescil edilen bir markanın, 20 yıl milletlerarası geçerliliği olduğu gibi, kanûnî korunmadan faydalanılır.
Bu durumda, belirli bir markayı taşıyan ve başarı sağlayan ticarî bir malın markasını aynı amaçla bir
başkasının kullanması suçtur. Bu hareketi yapan firma ve kimseler haksız bir davranış içinde
bulunmuş olurlar.
Ticaret hayatında markanın görevi, üzerine vurulduğu maddenin sahibini ve kuruluşunu temsil
etmektir. Bu cins markalar; bir şekil olduğu gibi resim de olabilir.