Mantuku't Tayr'dan Alıntılar

ashli

Bayan Üye
Padişahın Acı Meyvesi

Güzel huylu bir padişah bir gün kölelerinden birisine bir meyve verdi. Köle meyveyi öyle güzel, öyle iştahla yemeye başladı ki sanki daha önce hiç öyle bir şey yememişti.! Kölenin ağzını şapırdatarak yemesine padişah da imrendi, yemek istedi. Dedi ki: ''Bir parçacık da bana ver, pek iştahlı yiyorsun, imrendim doğrusu!''

Köle padişaha da o meyveden bir parça sundu. Ama padişahın meyveyi ısırmasıyla kaşlarını çatması bir oldu: Meyve öyle acıydı ki! Dedi ki: ''A köle, bu işi başka kim yapar? Böyle acı bir meyveyi başka kim yer?''
''Şimdiye kadar elinden yüzlerce armağan aldım, yedim padişahım'' dedi köle. Hepsi de birbirinden lezzetliydi. Bir kerecik de elinden böyle acı meyve geldi diye hemen elimi eteğimi çekip suratımı buruşturamam ki! Hep senin nimetlerinle beslenip sana şükreden bana senin elinden gelen bir nimet nasıl olur da acı gelir?''


Eyaz'ın Kırdığı Değerli Kadeh

Eyaz'ın elinde yakuttan bir kadeh vardı. Değeri hadde hesaba gelmezdi kadehin, görenlerin gözlerini kamaştırırdı.

Padişah, ''At onu yere Eyaz'' dedi. Eyaz kadehi yere öyle bir çaldı ki kadeh belki yüz parça oldu, her parçası bir köşeye dağıldı. Etrafta bulunan herkesi bir heyecandır sardı. Hepsi Eyaz'a bakakaldılar. ''A şaşkın'' dediler. ''Onun değerini Allah'tan başka kimse bilemez, sense onu yerlere attın kırıverdin, utan!''
Eyaz, halkın bu heyecanını görüp gülümsüyor, kimseden çekinmeden öylece bekliyordu. Bir başkası: ''A köle'' dedi, ''Bu cihanı aydınlatan kadehi neden böyle kırıverdin?''

Eyaz dedi ki: ''Padişahın emrini yerine getirmek, bence kainattaki her işten daha yüce bir iştir. Sen kadehe bakarsın, ama ben padişahın emrinden başka birşeye bakmam. Çünkü onun kölesiyim ben.

Kul emre uyan kişiye derler. Hem kadeh dediğin ne ki? Onun emrinden daha değerli değil ya!''


Kaknüsün Ölümü

Kaknüs,Hindistan'da yaşayan güzel fakat acayip bir kuştur.Üzerinde ney gibi yüzlerce delik bulunan uzun,kuvvetli bir gagası vardır Kaknüs'ün.Sonra bu kuşun ne eşi,ne kardeşi vardır,tekdir bu kuş.

Kaknüs bir kere ötmeye,gagasının deliklerinden türlü türlü nağmeler çıkarmaya başladı mı bütün hayvanların aklı başından gider,onu dinlemeye koşarmış.Hepsi susar,onun ormanı dolduran nağmelerinde kaybolurlarmış.

Ömrü bin yıla yakınmış Kaknüs'ün,öleceği zamanı da iyi bilirmiş.Ölüm vakti gelip çattığında Kaknüs çalı çırpı toplar,onları çepeçevre yığar,sonra da ortasına oturup en acıklı nağmelerle feryada başlarmış.

Kaknüs bir yandan böyle feryad eder,bir yandan da kurumuş yapraklar gibi titrermiş.Hep onun nağmeleriyle coşan bütün hayvanlar,kuşlar bu defa ağıdını dinlemek için etrafında halkalaşırlarmış.

Onun feryadından kimisinin yüreğinden kan damlar,kimisi de oracıkta ölüp gidermiş.

Can boğaza gelip,bir solukluk nefesi kaldığında Kaknüs şiddetle kanatlarını çırpar,kanadından çıkan bir kıvılcım çalıları da kendisini de yakar kül edermiş.Ateş sönüp dumanlar dağıldığında ise küllerin içinden bir yavru Kaknüs baş gösterirmiş.Öldükten sonra doğmak,ya da doğurmak...Böyle birşey başka kime nasip olmuş ki?

Zavallı Kaknüs bin yıl kendi derdine ağlar durur,alemle hiçbir işi olmaz.Fakat sonunda ölüm başa gelince külünü rüzgara savurup gider.Buna bak da ibret al.Dünyaya sarılmakla hiç kimse ölümün pençesinden kurtulamaz.Bütün alemde ölümden kurtulacak kimse yoktur da şaşılacak şeye bak ki,kimse yol azığı hazırlamaz.Başımıza çok işler geldi ama bu,hepsinden de çetin...


Şibli ile Aşık

Adamın biri,derdinden dolayı ağlayıp sızlanıyordu.Şibli onun bu halini gördü,ağlamasının sebebini sordu.

Adam, '' Benim güzelliği canıma can katan,ömrümü arttıran bir sevgilim vardı.O geçenlerde öldü,şimdi ben de ayrılık derdiyle ölüyorum.Onsuz bir alem gözüme kapkara görünüyor.'' dedi.

Şeyh,adama şöyle dedi:''Madem ki gönlün sevgili hasretiyle yanıp tutuşuyor,yeni bir sevgili bul! Ama dikkat et de aşık olduğun sevgili ölümlü olmasın, ölüp gittiğinde seni gam içinde bırakmasın !''


Hiç' e

Bir sufi Bağdat pazarını gezerken bir ses duydu. Bir satıcı, ''Bir hayli halım var, çok ucuza satıyorum, alan yok mu?'' diye bağırıyordu.

Sufi, satıcının yanına yaklaştı, ''ucuza satıyorum diyorsun, hiç'e de verir misin?'' diye sordu.

Satıcı, ''Git başımdan be adam! Sen deli misin ki? Kim hiç'e karşılık başkasına birşey verir?'' dedi.

Sufi, ''Allah veriyor'' dedi. ''Üstelik hiçe karşılık herşeyi veriyor, istersen daha fazlasını da ihsan ediyor.''

Allah'ın rahmeti öğlen güneşi gibidir, ışığının ulaşmadığı yer olmaz.
 
---> Mantuku't Tayr'dan Alıntılar

Teşekkürler Ashli:))
Bugün eklemek istediğim konuydu,sen eklemişsin..
Yüreğine sağlık
 
takipçi satın al
instagram takipçi hilesi
takipçi satın al
tiktok takipçi hilesi
vozol
antalya havalimanı transfer
Geri
Üst