Mantık Nedir?

ashli

Bayan Üye
Mantıkın iyi düşünme sanatı olduğu söylenir. Gerçeğe uygun bir biçimde düşünmek demek, mantığın kurallarına göre düşünmektir.

Bu kurallar nelerdir?

Başlıca şu üç büyük kural vardır:

1. Özdeşlik ilkesi: Daha önce de gördüğümüz gibi, bu, bir şeyin kendi kendisine özdeş olduğunu, değişmediğini kabul eden kuraldır (at, attır).

2. Çelişmezlik ilkesi: Bir şey, aynı zamanda, hem kendisi, hem de karşıtı olamaz. Seçmek gerekir (yaşam, hem yaşam ve hem de ölüm olamaz).

3. Üçüncünün olanaksızlığı ilkesi - ya da üçüncü durumun olanaksızlığı: Bu demektir ki, çelişik iki olabilirlik arasında, bir üçüncünün yeri yoktur. Yaşam ile ölüm arasında seçim yapmak gerekir. Üçüncü bir olanak yoktur.

Şu halde, mantıklı olmak iyi düşünmek demektir, iyi düşünmek ise bu üç kuralı uygulamayı unutmamak demektir. Daha önce incelediğimiz ve metafizik anlayıştan gelen ilkelerden, bunu biliyoruz.

O halde, mantık ile metafizik sıkısıkıya birbirine bağlıdır; mantık, her şeyi çok belirli bir biçimde sınıflandırma yolunu tutan, bu bakımdan bizi, şeyleri kendi kendileriyle özdeş görmeye zorlayan, ve sonra bizi, seçmek, evet ya da hayır demek zorunda bırakan ve sonuç olarak, iki durum arasında, örneğin yaşam ile ölüm arasında, üçüncü bir olanağı kabul etmeyen bir düşünüş yöntemi, bir alettir.

Bütün insanlar ölümlüdür; bu arkadaş da bir insandır; öyleyse o da ölümlüdür dendiği zaman, bu, tasım (kıyas, syllogisme) denilen şeydir (bu, mantıklı düşünüşün tipik biçimidir). Biz, böyle düşünmüş olmakla, arkadaşın yerini belirlemiş olduk, bir sınıflandırma yaptık.

Bir insanla ya da bir şeyle karşılaştığımız zaman, Onu nasıl sınıflandırmak (nereye koymak) gerekir? diye kendi kendimize sormak, bizim zihinsel eğilimimizdir. Aklımıza, bu sorundan başka bir şey gelmez. Biz, şeyleri, çeşitli boyutlarda, çemberler ya da kutular gibi düşünürüz, ve aklımız, bu çemberleri ya da kutuları, belli bir sıraya göre birbiri içine sokmaya çalışır.

Yukarıdaki örneğimizde, ilkin bütün ölümlüleri içine alan bir çember, sonra bütün insanları içine alan daha küçük bir çember; ve daha sonra da yalnız bu arkadaşı içine alan bir çember gösteriyoruz.

Eğer bu çemberleri sınıflandırmak istersek, belli bir mantıka göre, bu çemberleri birbiri içine sokacağız.

Demek ki, metafizik anlayış, mantık ve tasımla yapılmıştır. Bir tasım üç önermelik bir gruptur; ilk iki önermeye, önceden gönderilmiş anlamında öncüller denir; üçüncü önerme vargıdır. Başka bir örnek: Sovyetler Birliği'nde; son anayasadan önce proletarya diktatörlüğü vardı. Diktatörlük, diktatörlüktür. SSCB'de de diktatörlüktür. Öyleyse SSCB ile, diktatörlüğün ülkeleri İtalya ve Almanya arasında hiçbir fark yoktur.

Burada, diktatörlüğün kimin için ve kimin üzerinde işlediğine bakılmıyor, aynı biçimde, burjuva demokrasisi övüldüğünde de, bu demokrasinin kimin çıkarına işlediği söylenmiyor.

Böylece, şeyleri ve toplumsal dünyayı, ayrı ayrı çemberlerle bölünmüş ve bu çemberleri birbiri içine girmiş gibi düşünmeye, sorunları bu biçimde koymaya varılır.

Kuşkusuz bunlar, teorik sorunlardır, ama pratikte de bir davranış biçimine götürürler. Bunun gibi, örneğin, mutsuz 1919 Almanyası örneğini söyleyebiliriz. Almanya'da sosyaldemokrasi, davranışı ile kapitalizmin varlığını sürdürüp gitmesine izin vereceğini ve naziliğe de vesile olacağını göremeden, demokrasiyi korumak için, proletarya diktatörlüğünü öldürdü.

Hayvanların da, bitkilerin de bir evrimi olduğu bilininceye kadar, zooloji ve biyoloji de şeyleri ayrı ayrı görür ve incelerdi. Eskiden, bütün varlıklar, şeyler, nasıl ise, her zaman öyle oldukları düşünülerek sınıflandırılıyordu. Ve gerçekten, geçen yüzyılın sonuna dek, doğabilim, her şeyden çok olguları toplayan bir bilim, bir tamamlanmış şeyler bilimi oldu. (F. Engels, Ludwig Feuerbach ve Klasik Alman Felsefesinin Sonu, s. 44.)

Ama bu konuyu tamamlamamız için şunu da görmemiz gerekir:

METAFİZİK SÖZCÜĞÜNÜN AÇIKLAMASI

Felsefede metafizik denilen önemli bir bölüm vardır. Ama metafizik, ancak, tanrı ve ruhla uğraştığı için, burjuva felsefesinde böyle bir önem taşır. Onda her şey sonsuzdur. Tanrı, sonsuzdur, değişmez, kendi kendisiyle özdeş kalır; ruh da öyle. İyi de, kötü de vb. hep aynıdır, bütün bunlar, açıkça belirlenmiş, kesin ve sonsuzdur. Demek ki, felsefenin metafizik denilen bu bölümünde, şeyler, donmuş bir topluluk olarak görülürler ve her şeyi karşı karşıya koyma yoluyla, ruh maddeye karşı, iyi kötüye karşı vb. konarak, yani karşıtlar arasındaki birbirine karşı olma durumuyla uslamlama yürütülür.

Bu uslamlama, bu düşünüş biçimine, bu anlayışa, metafizik denir. Çünkü bu anlayış, tanrı gibi, iyilik, ruh, kötülük vb. gibi fizik dışında bulunan şeyleri ve fikirleri işler. Metafizik, Yunanca ötesinde demek olan meta ve dünya olaylarının bilimi demek olan fizik sözlerinden gelir. Demek ki metafizik, dünyanın ötesinde yeralan şeylerle uğraşır. Ayrıca, bu anlayış, tarihsel bir raslantı sonucu da, metafizik diye adlandırılır. Mantığı ilk inceleyen (ki hala kullanılmaktadır) Aristoteles, çok şeyler yazdı. Ölümünden sonra, öğretilileri, onun yazılarını sınıflandırdılar; bir katalog yaptılar ve sonra, Fizik diye başlık atılmış bir yazı ile ruh sorunlarını işleyen başlıksız bir yazısını buldular. Ve o yazıyı, fizikten sonra anlamına gelen Yunanca Metafizik sözü ile sınıflandırdılar.

Sonuç olarak, incelediğimiz üç terim arasında bulunan bağ üzerinde önemle duralım: Metafizik, mekanikçilik, mantık. Bu üç bilgi kolu, her zaman birlikte görünürler ve hep birbirlerini gerektirirler. Bir sistem oluştururlar ki, biri olmadan öteki anlaşılamaz.

Georges Politzer-Felsefenin Baslangic İlkeleri
 
bayigram takipçi satın al instagram beğeni satın al instagram takipçi satın al tiktok takipçi satın al Buy Followers bugün haber
vozol
Geri
Üst