Manes

4MinoRMacH1Né

Hard Work Beats Talent
Kayıtlı Üye
MANES (216-276)

Seyfi Cengiz

Manes, Part kökenli bir çiftin oğluydu. Annesi Meryem Partlar’ın bir kolu olan Kamsarakan evine mensuptu (Arşakuniler, Ermenistan Partları). Yine Part soylu olan babası Patik, başlangıçta Medya’nın başkenti Hemedan’da oturuyordu. Buradan Part başkenti Ctesiphon’a (Selukiya) göçetti. Manes, 216 yılı civarında Irak’ın (Babil) Mardinu köyünde doğdu. Son Part kıralı Artavan dönemiydi bu. Bir süre sonra Part yönetimi yıkıldı. Sasaniler iktidara geldi.

Sasaniler dönemi başladıktan sonra, 228 yılında, Manes peygamber olarak ortaya çıktı. 240’ta ise yeni bir din ilan etti. Asurya, Medya ve Parthav eyaletlerinde havarileri ile birlikte misyoner faaliyet yürüttü. Her yana halifeler yolladı. Fikirleri Sasani sarayına bile sızdı. Bizzat görüştüğü dönemin Sasani Şahı Şapur’u ve yakınlarını etkiledi. O’nun Şapur-akan (Saburakan) adlı kitabı da, adından anlaşılacağı gibi, bizzat Şah’a sunulmuştur.

Şah Şapur, bu sıralarda Manes’in fikirlerinin tüm imparatorlukta serbestçe öğretilmesine izin verir. Hatta Manes’e sarayda görev verir. Romalılara karşı seferlerinde “Ateş-Papazı” Karter’in yanısıra Manes’i de yanında bulundurur. Bu tarihlerde Ortodoks Zerdüştlük henüz Sasaniler’in devlet dini değildir. Ama ateş-papazlarının bu yönde bir çabası ve baskısı vardır.

Zerdüşt, Yahudi ve Hristiyan dinlerinden öğeleri kombine eden Manes’in yeni dini, mülk edinmeyi yasaklıyor, mülk sahibi taraftarlarından mülklerinden feregat etmeyi talep ediyordu. Yalan söylemek de yeni dinin yasakları arasındaydı. Ateşi, suyu, bitki ve hayvanları incitmek de yasaktı. Manes için, dinin özü “gerçek”ti. Halkı gerçeğe çağırıyordu. Gerçek sözcüğünün Arapça karşılığı El-Hakk’tır. “Gerçeğin Yolu” ifadesi ilk kez Gathalar’da ve Manesçi literatürde görünür.

Manes’in sosyalist ütopyasında İrani gelenekteki “düalizm” korunur. Batılılar’ın “düalizm” dediği şey, bana sorarsanız, Doğu düşüncesinde diyalektiğin ta kendisidir. Buna “düalizm” değil, diyalektik denir. Burada zamanın başlangıcından beri varolan ve sürekli çatışan iki karşıt, ama ikiz prensipten, alışılagelen deyişle “karşıtların birliği”nden sözedilir. Çatışan güçlerden biri iyi, diğeri kötü, biri aydınlık, diğeri karanlık, biri haklı, diğeri haksız olarak tanımlanır. Bunların biri tanrı (bag, yazd), diğeri şeytan (dev) adı altında kişileştirilir. Birine Ahura Mazda, diğerine Ahriman adı verilir. Bu, mitolojide alışık olduğumuz malum dildir. Doğal ve toplumsal süreçlerin mitsel kişilikler üzerinden temsili bir anlatımıdır. Hititler çağı kadar eski olan Mithraizm’de iki prensibin ilki “ışık”tır.

Manes’in kurduğu yeni dinin ilkeleri Ortodoks Zerdüştlük ile bağdaşmıyordu. Bu yüzdendir ki Zerdüşt rahipleri ve soyluluğu Şah’ın kararına büyük tepki gösterdiler. Sonunda Şapur, Manes’ten imparatorluk topraklarını terketmesini istedi. Manes, bunun üzerine, Hindistan, Tibet ve Çin’e gitti. Kendi öğretisini bir dünya dini yapmak için çabaladı. Bir zaman sonra İran’a geri döndüğünde engellerle karşılaştı. Zerdüşt ateş-papazlarının lideri Karter’in ve nüfuzlu soyluların kışkırtmasıyla Kuşan Krallığı’na sığınacağı bir sırada yakalandı. İfadesi alınmak üzere yeni Sasani Şahı Behram’ın huzuruna çıkarıldı. Savunmasını tamamen Part diliyle yaptı. Sonuçta tutuklandı ve öldürüldü (276). İzleyicileri kırımdan geçirildi.
Manes’in peygamber olarak ortaya çıkması Selukiya’da patlak veren Sasani karşıtı bir Part ayaklanması ile aynı tarihlere rastladığı için, yaptığı girişimin Part direnişi ile ilişkisi kuruluyor. Bazı araştırmacılar Manesçiliği Part düşünce geleneğinin son görünümlerinden biri olarak tanımlıyor. Manesçi literatürün Part dilinde olması da bu yorumu destekler gibidir.

Manes, daha sağken öğretisi batıda Suriye, Filistin ve Mısır’a dek ulaşmış, Roma İmparatorluğu’nda bir tehdit olarak algılanacak denli güçlenmişti. 279 yılında Roma İmparatoru Diocletian’ın Manesçileri hedef alan kararları ünlüdür. Bu kararlarda Manesçilik “İran orijinli” bir din olarak tanımlanır. Roma İmparatorluğunun pek çok eyaletinde, örneğin Kuzey Afrika ve Mısır’da, Küçük Asya’da, Balkanlar’da, hatta İspanya ve Fransa’da onlara karşı özel önlemler alınır, fermanlar yayınlanır ve cezalandırılırlar.

Manes’in kendi öğretisini “gerçek Hristiyanlık” olarak lanse ettiği kayddediliyor.
Diocletian zamanında Roma İmparatorluğu’nda cezalandırılan Hristiyanlık, 312 yılında resmi din olarak benimsendi. Kaynaklar bu tercihte Manesçilikten duyulan korkunun büyük rolü olduğu inancındadır. Bu tarihten sonra Manesçiliğe karşı mücadelede Hristiyanlıktan yararlanılır. Manesçiliğin Hristiyan bir öz taşımadığı, Hristiyanlık düşmanı olduğu propaganda edilir. Aynı korku, Sasani İmparatorluğu’nu Ortodoks Zerdüştlüğü devlet dini olarak benimsemeye zorlar.

Tüm önlemlere rağmen Manesçiliğin özellikle 6./7. yüzyıl sonrasında Pavlakilik adı altında Bizans İmparatorluğu’nda büyük bir güç haline gelmesi önlenemez. Mezdekilikle birlikte Sasani İmparatorluğu’nda da benzer bir durum görülür.
 
bayigram takipçi satın al instagram beğeni satın al instagram takipçi satın al tiktok takipçi satın al Buy Followers bugün haber
vozol puff
Geri
Üst