Makarna deyince akla İtalyanlar gelir. Dünya üzerinde en fazla makarna çeşidi İtalyanlarda bulunmaktadır. Hatta bu çok çeşitlilik İtalyadaki makarna türlerini hangi şehrin bulduğu kavgasına bile neden olur
Makarnanın Marco Polo tara-fından Çinden 13. yüzyılda italyaya getirildiği söylenmektedir ama ünlü seyahatnamede yalnızca Çindeki ekmek ağacının şaşırtıcılığından söz edilmektedir; yoksa ağacın unundan pasta yapılmasında ve Marco Polonun Çinde şehriye ve benzerlerini yemesinde şaşırtıcı bir yön yoktur.
Pasta İtalyancada ekmek veya kuru pasta, un çorbası veya lapası için hazırlanmış hamur demektir, zaten bu yüzyılda makarna, spagetti veya vermicelli yoktur. Espresso (bastırılmış), canelloni (büyük boru), ravioli (kü-çük şalgam), spaghetti (küçük iplik), tutti frutti (bütün meyve-ler), vermicelli (küçük solucan), lasagna (tava), parmesan (Parmalı), minestrone (çukur) İtalyanların dünya lokantalarına kendi adlarıyla tanıttıkları makarna çeşitleri
Türkiyede erişte (Farsça rişta), tarhana (Farsça terhuvâne), şehriye (Arapça şar) ve göçebe kültürüne çok uygun mantı (Çince mantu) yemekleri geçmişe doğru gidildikçe İtalyan makarnalarıyla ve birçok ülkenin hamur, hatta buğday yerine pirinç, fasulye, soya unu kullanılan yemekleriyle benzeşir.
Makarnanın Commedia dellArte kahramanı Mascheronenin adından, Imparator III. Frederickin (1515-1576) bir şölende kendisine sunulan makarnayı beğenip Yunanca makarios (hoşnut) demesinden ve-ya Napolili bir prensin si buoni ma caroni (İtalyanca bozuk olmakla birlikte, güzel ama pahalı) demesinden geldiği gibi birçok öneri vardır.
İtalyan şehirleri arasında makarna kavgası 17. yüzyıla uzanmaktadır. 14. yüzyılda makarna çeşitleri yapılmaya başlanmıştır, fakat örneğin 1481de ravioli makarnadan çok mantıyı hatırlatmaktadır. Et, peynir, yumurta ve ot doldurulan hamurlu yemek, daha çok bugünkü canneloni gibidir. Spagettinin Napolide kitlesel üretime geçilip ahşap çerçeveler içinde güneşte kurutulması ise 1800leri bulmuştur. 1830lara kadar hamur elle yoğrulurken karıştırma makinesinin geliştirilmesi makarna üretimini artırmıştır. İtalyan asıllı New Yorklu Hector Boiardi şişede spagetti, teneke kutuda ravioli satışına başlayarak 1920lerde makarnayı gıda sektörünün ürünü haline getirdi ve kurduğu zincirle büyük bakkallara dağıtmaya başladı. 1940larda İtalyan makarnası restoranlara, makarna fabrikaları kurulunca da evlere girdi.
Türkiye de makarna biçimine göre düdük, fiyonk, çubuk, şehriye veya içindekilere göre domatesli, yumurta, baharatlı olarak isimlendirilir. Yurt çapında ün yapan ilk makarna fabrikaları Piyale (1942), Ece (1954), Ruhun Ankara Makarnası (1959), Ulukartardır (1961). Zayıflama diyetlerinin her gün basında yer aldığı bir dönem, makarna şişmanlatması nedeniyle kara listeye alınmış, üreticilerini karşı kampanya düzenlemeye mecbur etmişti ama, makarnanın mutfaktaki yeri çok sağlamdır.
Makarnanın Marco Polo tara-fından Çinden 13. yüzyılda italyaya getirildiği söylenmektedir ama ünlü seyahatnamede yalnızca Çindeki ekmek ağacının şaşırtıcılığından söz edilmektedir; yoksa ağacın unundan pasta yapılmasında ve Marco Polonun Çinde şehriye ve benzerlerini yemesinde şaşırtıcı bir yön yoktur.
Pasta İtalyancada ekmek veya kuru pasta, un çorbası veya lapası için hazırlanmış hamur demektir, zaten bu yüzyılda makarna, spagetti veya vermicelli yoktur. Espresso (bastırılmış), canelloni (büyük boru), ravioli (kü-çük şalgam), spaghetti (küçük iplik), tutti frutti (bütün meyve-ler), vermicelli (küçük solucan), lasagna (tava), parmesan (Parmalı), minestrone (çukur) İtalyanların dünya lokantalarına kendi adlarıyla tanıttıkları makarna çeşitleri
Türkiyede erişte (Farsça rişta), tarhana (Farsça terhuvâne), şehriye (Arapça şar) ve göçebe kültürüne çok uygun mantı (Çince mantu) yemekleri geçmişe doğru gidildikçe İtalyan makarnalarıyla ve birçok ülkenin hamur, hatta buğday yerine pirinç, fasulye, soya unu kullanılan yemekleriyle benzeşir.
Makarnanın Commedia dellArte kahramanı Mascheronenin adından, Imparator III. Frederickin (1515-1576) bir şölende kendisine sunulan makarnayı beğenip Yunanca makarios (hoşnut) demesinden ve-ya Napolili bir prensin si buoni ma caroni (İtalyanca bozuk olmakla birlikte, güzel ama pahalı) demesinden geldiği gibi birçok öneri vardır.
İtalyan şehirleri arasında makarna kavgası 17. yüzyıla uzanmaktadır. 14. yüzyılda makarna çeşitleri yapılmaya başlanmıştır, fakat örneğin 1481de ravioli makarnadan çok mantıyı hatırlatmaktadır. Et, peynir, yumurta ve ot doldurulan hamurlu yemek, daha çok bugünkü canneloni gibidir. Spagettinin Napolide kitlesel üretime geçilip ahşap çerçeveler içinde güneşte kurutulması ise 1800leri bulmuştur. 1830lara kadar hamur elle yoğrulurken karıştırma makinesinin geliştirilmesi makarna üretimini artırmıştır. İtalyan asıllı New Yorklu Hector Boiardi şişede spagetti, teneke kutuda ravioli satışına başlayarak 1920lerde makarnayı gıda sektörünün ürünü haline getirdi ve kurduğu zincirle büyük bakkallara dağıtmaya başladı. 1940larda İtalyan makarnası restoranlara, makarna fabrikaları kurulunca da evlere girdi.
Türkiye de makarna biçimine göre düdük, fiyonk, çubuk, şehriye veya içindekilere göre domatesli, yumurta, baharatlı olarak isimlendirilir. Yurt çapında ün yapan ilk makarna fabrikaları Piyale (1942), Ece (1954), Ruhun Ankara Makarnası (1959), Ulukartardır (1961). Zayıflama diyetlerinin her gün basında yer aldığı bir dönem, makarna şişmanlatması nedeniyle kara listeye alınmış, üreticilerini karşı kampanya düzenlemeye mecbur etmişti ama, makarnanın mutfaktaki yeri çok sağlamdır.