Çok eski bir web tarayıcısı kullanıyorsunuz. Bu veya diğer siteleri görüntülemekte sorunlar yaşayabilirsiniz.. Tarayıcınızı güncellemeli veya alternatif bir tarayıcı kullanmalısınız.
Sisli geceler de arayacaksın beni. Karanlık çökünce bir parıltı göreceksin o benim işte... Bir zamanlar senin için gökyüzünde gökkuşağı olan ben
beni nasıl yorgun düşürdüğünü anlayacaksın.
Meleğindim ben senin şimdi karanlıklar da üzerimde ki sevginle yaşıyorum bu bana cesaret veriyor...O zaman gökyüzüne uçuyorum;seni oradan izliyorum
neler yaptığını görüyorum
ama ben sana dokunmak ve seninle olmak istiyorum.
Bu lanet çok kötü birşey görüyorum ama dokunamıyorum sana
bazen karabasanlarla savaşıyorum daha rahat uyuyabilesin diye; ama bunlar yetmiyor bana...
Son nefesini yadason kez beni sevdiğini duymak istiyorum... Anla ki o zaman huzuru bulacağım
yalnız zaman değil bütün asır sensiz olacak bunun farkındayım.
Her nefes alışında içine çekeceksin beni
rüzgar vurduğunda ise küllerim havada uçuşacak; sen farkında olmayacaksın ama seni izliyor olacağım.
Birden rüzgar kesildiğinde bakakalacağım ardından...
Son kez bana el sallarmısın çok acı çekiyorum
Melekler bile acı çekermiş bunu öğrettin bana
Gözlerini kapattığında yanında ben olacağım beni hayal et
beni düşün ellerini tutuyorum hisset beni...Hisset ki ruyalarında ben olayım...
Son bir kez kulağına fısıldıyorum hisset beni ebediyete göçtüm sebebi sensin... Sen ki uçsuz bucaksız bir dünya; ben ki üzerimdeki ölümsüz sevgini yaşayanbir melek...
Kanadım kırıldı uçamıyorum artık... Huzuru bulmak istiyorum ama dur son bir kez bakayım sana
sanırım sürem doldu
sanırım sen hiç bir zaman benim değildin...
Bir kez olsun son bir kez bütün ömrüm için
seni seviyorum de... Söyle ki huzuru bulayımmm.......
AşK Dediğin Beklemektir... Aşk dediğin beklemektir Ey Sevgili!
Kays gibi Mecnun olana kadar
Hz. Yakup gibi aydınlığa hasret kalana kadar beklemek bekleye bekleye gözden olmak
sözden olmaktır.
Ve beklemek dünyanın en asil eylemidir
eğer beklenene değecekse. Bilesin!
Aşk; yanmaktır Ey Sevgili!
Yanıp kül olmaktır
Kerem gibi Aslına ermektir. Ateşin ortasına hesapsız girmektir ibrahim misali. Ki onun gönlünün yangınıdır ateşi gülistana çeviren.
Ki yanmak insanı kurtarır hamlıktan çiğlikten. Hem ne diyordu şair; "Yanmışın halinden ne bilsin ham/ Sükut gerektir bize gayrı vesselam..
Gözlerinden ayrı geçen her an yanmaktayım. Bilesin!
Aşk; bedel ödemektir Ey Sevgili!
Bülbül
gonca gülü görebilmek için her seher uyanık olmak ve güle ulaşmak için yüreğini gülün dikenine asmak
kanını akıtmak zorundadır. Ya ben yüreğimi nereye asayım Ey Sevgili.
çünkü Aşk bedel ister
külfetsiz nimet olmaz.
Beklemek bedel ödemekse eğer hâlâ ödüyorum o bedeli. Bilesin!
Aşk; vazgeçmektir Ey Sevgili!
Mecnun gibi aklından
Kerem gibi bedeninden vazgeçmek. Yardan gayrısından
cümle cihandan vazgeçmek.
Yemeden
içmeden
uykudan uyanıklıkdan ve vazgeçmekten bile vazgeçmektir gün gelince.
Senin için senden vazgeçmişim. Bilesin!
Aşk; bilmektir Ey Sevgili!
Bir tek yârı bilmek
onu candan daha aziz bilmektir. Ondan gayrı bildiklerinin hiçbir şey olduğunu dünyanın onunla mana bulduğunu bilmektir.
Onun selamı ile gelen bela olsa Eyvallah diyebilmektir.
Kızmana
gülmene
gelmene
gitmene hepsine Eyvallah. Bilesin!
Aşk; susmaktır Ey Sevgili!
Onun güzelliğini
iyiliğini tarif etmeye gücün yetmediği an susmaktır. Kelâmın
kalemin
sözün tükendiği yerde
manayı sessizliğe yükleyip susmaktır.
Artık sustum Ey Sevgili. Bilesin!
Aşk dediğin susup beklemektir
Ey Aşkın Binbir Başlı VaV Hâli! Ey sonsuz kavram
Gaflet vaktinde
Gel gönlümün üstüne
Usta bir hattatım ben
Aşkı çizerim mekânlara
Aşk sığmaz ki bu ummana Vav olur gözlerimiz
Bürünürüz canlara
Bir seyyah gibi
Gelip göçen
göçüp giden
Bu mekândan mekân’a
Demem o ki
Tarifini yapamam ben imkâna
Bir hattatım
Zamanavav çizmekteyim
Hilal’in dolunaya
Dolunayın hilal’e dönüştüğü zamana…
Ve mahlukat!
Nefes nefes aşk çekerken Mevla’ya
Üstümde aşk kokusu var
Yaşadıkça beni yontar
Ve benzetir insana
Elimde vav Gönlümde vav Gözümde vav Dem dem vav kesilirim
Beni insan yapana... Ey kalbimden geçeni bilen Allah’ım!
“Kulum” de kâfi bana
İster nârına garket
İster nuruna ….. Mehmet Ekici
sen yarammışsın ve ben o yarayla yaşamışım yıllarca. Önemsiz olacağı Düşünülüp kaçılan bir söz bir tek cümle sonradan ne kadar acı verebiliyormuş.
Ben her gün işte böyle can acısıyla gözlerimi açıyorum
gecelere kadarda yaramı sarmaya çalışıyorum. Meğer ben seni ne kadar içime saklamışım
bilmeden yıllarca böyle yaşamışım..
Hep gizliden seni istemişim
yürekten seni gizlice sevmişim ama itiraf edememişim kendime bile... Şimdi tek isyanım yanlış zaman olması. Yarayı taşımışım gerçek mutluluğu es geçerek.
Neymiş o engel olan... o engeller ne saçmaymış şimdi daha iyi anlıyor insan! meğer her şey ne kadar acemiymiş
o yıllar neden yanlış geldi bu itiraf
bu yanlışsa peki neden yaptığım diğer yanlışlar...
bunların cevabını arıyorum her gün.. en uzaktakine geçilen sonsuz toleranslar
en yakındakine ise tanınmayan şanslar....
Karmakarışığım
pişmanım o korkunç ateş yakıyor beni her gün. Kendime de sana da haksızlık etmişim. dilimde binlerce isyan kelimesi barınıyor şimdi
bu isyanlar hep kendime.. sen öylesine bendesin ki ve öylesine derinlerdesin ki.... benimsin hep yalnız benim... Benim hiç olamasan da... SEN YÜREĞİME AİTSİN BUNU BİLMİYORSUN... istiyorum şimdi çaresizim şimdi kavuşamıyorum şimdi işte yüreğimin tek derdi..!
içimi tek hafifleten teslimiyet
geleceği bilememek her şey kader kısmet. Artık geleceği de aştım ben .... ben seni daima bekleyeceğim..... koyu kara kapkara şuan her şey diyorum
çalsam bütün kapıları kapanır mı bu yara...?
bütün bu kapıları kapasam üşür müyüm yalnız başına..? o kadar derin yaşıyorum ki seni ve o kadar yanımda hissediyorum ki Kelimeler kifayetsizleşir anlatmaya çalışınca... Şimdi seninle ama sensiz mi geçecek mevsimler
ben hep üşüyecek miyim balım ölüm gibi geliyor her şey...! sen diye dokunmak
sen diye hissetmeye çalışmak seni hep onda aramak!!!
artık seni anlamaya çalışmakla geçiyor zamanlarım
seni yap boz gibi birleştiriyorum ve her birleştirmemde seni daha fazla anlayıp bi kat daha fazla tanıyorum her daha iyi tanımamda da seni bin kat daha fazla seviyorum.... hem hayalini kurduğum aşkı yaşayamamak hem de o fırtınayı yaşatamamak üstelik yaşatmak ve yaşamak istediğim tek kişiye...
ben ilk defa hafife almışım duygularımı belki korkmuşum belki kaçmak zorunda kalmışım....!!!! oysaki hiç bi duygumu ertelememiştim ben
her şey çok netti hayatımda bu yüzden şimdiki bu serzenişlerim
yaptığım hatanın pişmanlığı ondan çok içimi yakıyo. bu nasıl bi acı böyle... bana ölüm mü yoksa kavuşamamak mı daha beter dedirtti.. ve ben bunun cevabını artık verebiliyorum.... her nefesim seninle artık... kimi zaman bi fırtınaya dönüşüyorsun içimde onu durdurmaya ve yol göstermeye çalışıyorum
ben AŞKI SIRADAN YAŞAYANLARDAN DEĞİLİMKİİ.. kimi zamanda fırtına yerini huzura bırakıyor
huzur oluyorsun
mutluluk oluyorsun bende
seni sessiz sessiz yaşamaya başlıyorum yüreğimin en kuytu yerinde hissederek yaşıyorum seni...
kimi zaman dua oluyorsun kimi zaman acıtan bi kalp kimi zaman benim oluyorsun
kimi zamanda benliğime en büyük düşman.. ne yapayım içim işte içim seviyor
seni sevmeyi seviyor....! kaçtığın için değil.sen olduğun için
sen olduğun için istiyorum içinde sakladığın acılar için.senin aşkın için değil senin için..... ben keşke.... kendimi de senide aşka doyurabilseydim
istediğim sevgiyi senle yaşayabilseydim
sana yaşatabilseydim seninle bir ömür paylaşabilseydim
kucağında sabahları karşılayıp
geceleri yıldızları senle seyredebilseydim
yollarını gözleyip seni bekleyen ben olup
kollarında son nefesimi verseydim... varsın olsun bu bizim masalımızda böyle olsun. bi nefes kadar yakın olup
birbirlerini görmeyen yada görmek istemeyen yıllar sonra birbirini fark edip geç kalanlardan olalım.... tek çare ZAMAN..... tek ümit GELECEĞİ BİLEMEMEK tek istek SEN.....
Sefalet Yüklü Duygulara Asılı Kalmış Sevdam. . .
Öfkeli Bir Dile Gelişin Bıraktığı İzler Var Mısralarımda . . . Sineme Saplı Kalmış Bir Sevdanın Yarası Hala İyileşmiş Değil . . .
Sinir Harbinde Şimdi Bakışlar . . .
Öfke İle Harmanlanmış Gözlerim; Siyah Ummanlar Da Fırtınalı Haykırışlar Sunuyor Dalgalara . . .
Benim Değil Bu Bakışlar . . .
Benim Değil Bu Öfkeli Gözler . . .
Benim Değil Bu Kan Kusan Kelimeler . . .
Hepsi
Ama Hepsi Senin Eserin . . .Yitmişliğe . .! Bitmişliğe . .!
Sefilliğe İtilişin Haykırışlarıdır Bunlar . . . Gazap Bulutları Selamlarken Gökyüzünü
Yine Gözyaşı Bırakıyor Daha Hasat Tutmamış Sevdalarımın Üzerine . . .
Ayrılık Kol Geziyor Sokaklarım Da . . .Yine Hüzün Şarkıları Çalınıyor . . Yine Şarkılarda Hep Sen . . .Yine Ömrümce Adım Adım
İsmini Sayıkladığım Kaldırımlar . . .
Çal Kemancı Yine Bu Akşam
Tüm Acılarım Sağnak Misali Dökülüversin $akaklarıma . . .
Ben Seni Unutmak İçin Sevmedim Diyen Sesi Bölsün Bu Hıçkırığım. . . Yakıcı Ateşler Kussun Gözlerim Kararan Geceye . . .
Ay Bir Başka Renk Alsın Semada . . .
Yıldızlar Dökülsün Tek Tek Gökyüzünden . . .
İnleyen Nağmelerde Hep Adın Kalsın . . .
Aşkı anlatan sonbaharda
Sevmeyi bilen mısralarda
Ellerim seni yazarken
Dudaklarım sen derken
Gözlerim senden başkasını görmezken
Sesin kulaklarımda inlerken
Aşık olmuştum sana.
Gözlerim gözlerimdeyken
Kalbim kalbindeyken
Maviyi giyinmiş gökyüzünde
Yıldızların cirit attığı gecede
Aşık olmuştum sana.
Aşk Atfetmekti Kimi Zaman
Yirmidört saatimin kadınıydı
Dahası olmadığından
Gülüşünün sıcaklığında ısınırdım
Tüm kış ve sonbahar
Havalı duruşunda serinlerdim
Koca yaz
İnce uzun bacakları
Rakseder gibi yürüyüşü
Albenili endamı
Uçururdu beni fantezi diyarlarına
Pandora'nın kutusundan çıkanları
Sayardı tek tek
Ağzım açık dinlerdim
suskun
Ecemdi yere indiremediğim
Aşk atfetmekti kimi zaman
Makyajdı
sevgiliye düşlerde sürülen;
Kopan ilk fırtınanın yağmuruyla akan
Ve bir daha anımsanmayan
Gözlerim çocukları yoksul bir ülke şimdi
içimin kızıllığınca gül ve yangın
dalında unutulmuş bir üzüm tanesiyim belki
belki bir söğüt dalının efil efil titreyen yaprağıyım
uzak bir iklimde esip geçen rüzgarlara ağıt yakan
bir gün çözüp bakışlarımı tel tel kirpiklerimden
elif elif ağlayan gümüş saçlı bir anneye bağışlayacağım
son kez ağlayacağım belki düşerken sevdanın eşiğine
varsın bağışlamasın beni hayat ki
ay uzak tepelerin ardına çekilsin
çarpa çarpa dövsün kıyılarımı acılar
yarasına figan düşsün kırlangıçların
eriyip gitsin hüzünlü bakışlarımda ne varsa
yokluğuma kahırlanmayacaksa bu kent
ah! çekmeyecekse ardımda kalan anılar
Ah! ey yarasında nehirler fışkıran kalbim
susuyorum işte acılara akan bir sesle
hayat ki
ateşten bir ip boynumda
koynumda buzdan bir top
ne zaman doğrulsam dokuz yerimden vururlar beni
biliyorum her susuşun ardında bir yalnızlık var
bir özlem
bir kahır var
bilinsin ki
bir yanı yangındır susuşlarımın
bir yanı ölüm
aşkın kor ateşlerinde sınanmış bir semenderim ben
her gece kalbimin ortasında bir çöl çiçeği açar adı Leyla
bir yanı Yusuf’tur acılarımın bir yanı Züleyha
yolları beklemekten yorgun
yıllara gözyaşı dökmekten
hüzünlü yüzüm
aykırı sakalımla
ondandır dünyanın orta yerinde kederli bir dağ gibi duruşum
siyahlar giyinişim
saçlarımı taramayışım
bir yaban gülü gibi ıssızda ağlayışım
bir derviş gibi yakışım kalbimi
acıma kimseler merhamet etmesin
çünkü hep sevgilerden aldım suların derin akışını
ve nakışını yüreği elmas bir kızın dantelinden söktüm
biliyorum yangınlar kentinde kıvılcımlar
bir sevdadır gül yaprağına konmuş
bütün yıldızlar sırtını dönmüş bana
ayda küs
hayat bu işte ey kalbim bir varmış bir yokmuş
varsın kirpiklerimden acı dökülsün
yüreğimde büyüttüğüm kır menekşeleri için
son bir damla su istiyorum senden ey kalbim allah aşkına
bu çölleri sen yarattın iflah olmaz ömrüme
senden aldım bu kadar sevmeyi
özlemeyi
kahrolmayı
şimdi boynumda kendi ellerim bağışlama beni
tükenmiş ümitlere yeni vahalar gerekmiyor çünkü
her bahar kuşlar kanat çırpınca özgürlüklere
sesler gelince karlı dağların ardından türkü ırmaklarında
ve ben uzanıp durduğumda yatağıma ince bir su gibi ıssız
sorun kalbime özlemek nedir
acı nedir
hüzün nedir
yasaksa aşk titreyen yüreklerin deltasında
varsın kurusun güller
sular kararsın
kumlar yansın
bir çöl akşamıyım artık
bıçak keskinliğinde yakınmadan esip geçiyor düşlerim
Yavaş yavaş gidiyor benden hayat; Damarlarımdan çekiliyor içimdeki sen ! Bense düşüyorum hiçlik ötesi bir hayata
Kanıyorum sana
sende aşkı buluyorum Hem de ayrılığa çarpa çarpa... Suskunlukta sesler daha çok acıtıyormuş
Bu yüzden senden harf harf kaçışım. Yalnızlığıma esir düşüyorsun
Bense kayboluyorum cümlelerinde. Ve susuyorum sana
avaz avaz susuyorum. Sende birikiyor içimin tüm sökülenleri Ben dipsiz bir kuyu oluyorum. Biriktiriyorum her harfimde seni... Şimdi yokluğa düşüyor zaman
Ben bir adımda düşüyorum senden. Kuytularıma sokulma
Bir ayak sesi duymayayım
Kapıya koşuyorum
Gelen sen misin diye
Bir siyah saç görmeyeyim
Yüreğim burkuluyor
Ağlamaklı oluyorum
Her şey bana seni hatırlatıyor
Gökyüzüne baksam
Gözlerinin binlercesine görürüm
Bir rüzgar değse yüzüme
Ellerini düşünmeden edemem
Yaktığım bütün sigaraların dumanları sana benzer
Tadı senden gelir
Yediğim yemişlerin
İçtiğim içkilerin
Ve içimdeki bu dayanılmaz sıkıntı
Bu emsalsiz hüzün
Seni beklediğim içindir
Resmine bakamaz oldum
Uykulardan korkuyorum artık
Utanıyorum odamdaki bütün eşyalardan
Şu sedir hala gelip oturmanı bekliyor
Şu ayna karsısında güzelliğini seyretmeni
Şu kadeh dudaklarına değebilmek için duruyor masada
Ve şu saat geldiğin anda
Durabilir sevincinden
Zaman çıldırabilir
Çünkü benim dünyamda
Ölümsüzlük
seni sevmek demektir.
Bir çocuk dogmayı bekler
Bir ağır hasta ölmeyi
Bitkiler yağmur ve güneşi bekler
Yalnız bir kadın sevilmeyi
Ve düşün ki bir adam
İçinde bütün bekleyenlerin korkusu ve ümidi
Seni bekler
Asılmayı bekleyen bir idam mahkumu gibi
Sen gelinceye kadar
Pencerem kapalı duracak
Rüzgar gelmesin diye
Artık perdeleri açmayacağım
Gün ışığı girmesin diye
Sonra kahrolacağım
Bu karanlıkta
bu derin yalnızlıkta
Ve günlerce gecelerce haykıracağım
Nerdesin diye
Nerdesin?
Bir gün bu kapıdan sen gireceksin
Biliyorum
Ergeç bu bekleyişin bir sonu gelecek
Yıllarca sonra
Öldüğüm gün bile gelsen
Butun bu bekleyişimi ve olduğumu unutup
Çocuklar gibi sevineceğim
Kalkıp sarılacağım ellerine
Uzun uzun ağlıyacağım
düzde kervan gidiyor
Solgun bir gül oluyor insan
Bir demet kar çiçeği ölüyor
sen gidiyorsun
Ne ucuz yaşıyorsun
ne kolay
Bir kristal gibi ellerimden düşüyorsun
Bakma öyle
Ben kanıyorum sen üşüyorsun
Kolay değil bir yalan bu
Yaralayan koca bir yalan
Yalan işte
Sevdiğim yalan
Şarkılardan arta kalan ve sabah buğusu
Ve tarla faresi ve ekmek derdindeki işçi kalbi gibi
Yumuşacık sıcak bir yalan
Islak gözlerimle geçiyorum
Yaralı bir ceylanın kalbinden
Ceplerimde kül var
Bir yangından arta kalan
Sorduğum adreslerde kimse oturmuyor
Ve kimse olmuyor ben sorduğum zaman
Herşey bir yalan gibi yandığı zaman
Yalnız olduğunu anlıyor insan
Anladım ve geçtim
Yaralı bir ceylanın kalbinden