Leyla ile Mecnun: Bir Romanın Kökeni/Nadir Marmara

Efsunkar

Bayan Üye
“Leyla ile Mecnun” efsanesini bilmeyen yoktur. Ama bu efsanelerin kökeni, kaynağı ve gerçek olup olmadığı ciddi bir araştırmanın konusu yapılmamıştır. Bilindiği gibi edebiyatımızda “Leyla ile Mecnun” eserinin ilk müellifi Genceli Nizami kabul edilmektedir. Ebu Muhammed İlyas bin Yusuf bin Zeki Mueyyid Nizami 1140/1 yılında Aran’ın (Arran) merkezi Gence’nin Kum denilen bir şehirciğinde doğmuştur. Bütün yaşamı Gence ile sınırlı olan bu ünlü şair, sadece bir defa yaşadığı kenti terketmek zorunda kalmış ve 1209/11 yılında vefat etmiştir. Nizami’nin önemi Doğu edebiyatında ilk hamse yazarı olmasıdır.

Onun eserleri şunlardır: Mahsanü’l-Esrar (Sırlar Hazinesi), Hüsrev ve Şirin, Leyla ve Mecnun, Yedi Güzel ve İskender-name. Bu beş esere bir arada hamse denilmektedir (1).

images

“Leyla ile Mecnun”, Nizami’nin üçüncü eseridir. Bu konunun Nizami tarafından kaleme alınmasından sonra Doğu edebiyatında “Leyla ile Mecnun”a ilgi artmış ve sonunda toplam 140 “Leyla ile Mecnun” isminde eser yazılmıştır. Bunlar arasında en ünlüsü kuşkusuz Muhammed Fuzulî’nin kaleminden çıkmıştır.

“Leyla ile Mecnun” Hakkında Kaynaklar

Genceli Nizami tarafından edebiyata kazandırılmadan önce Leyla ile Mecnun hakkında bilgi veren temel eserler şunlardır:

1. İbn Kuteyben (öl. 889), Kitab eş-Şiir ve’ş-Şüera (IX. Yüzyıl), Leyden 1904 yılında basılmış;
2. el-Müberred (öl. 898), el-Kamil (IX. Yüzyılda), Leipzig 1864-1892;
3. Davud ez-Zahirî (öl. 909), Kitab ez-Zehra (X. Yüzyıl), Beyrut 1932;
4. el-Veşşa (öl. 936), Kitab el-Müveşşe, Leyden 1886;
5. Ebu’l-Ezher Muhammed ibn Zeyd en-Nehevi (öl. 936), Ehbar-i Ukalayil-mecanin;
6. İbn Abdü’r-Rebih (öl. 036), el-İgd el-Ferid, Kahire 1359 h.;
7. Mes’udî (öl. 957), Müruc ez-Zeheb, Paris, c. III-V;
8. Ebü’l-Farac İsfahani (897-967), Kitab el-Ağani, Kahire, c. I-II;
9. el-Merzbani Şeyx Ebu Ubeydullah Muhammed ibn İmran (öl. 994), Mü’cem el-Şüera, Kahire 1354 h.;
10. el-Valibi, Divan-i Mecnun, Beytur 1882, Kahire 1892;
11. İbn es-Serrac (öl. 1106), Mesare el-Üşşak, İstanbul 1301 h.;

Leyla ile Mecnun kimlikleri

Bu eserlerin hiç birinde tam olarak “Leyla ile Mecnun”un menşei tam belirtilmemiştir. Genel anlamda Mecnun’un varlığı kuşkuludur. Eyyub ibn Ebaye, Emeviler dövrü edebiyatını derlediyi “Neşideler kitabı”nda şöyle bir rivayet yer almaktadır: “Ben” – diyor Eyyub ibn Ebaye – “Amır kabilesinde bu kavimden olan Mecnun’la ilgili adeta her kese sordum, ama onu tanıyan kimseye rastlamadım”. Benzer açıklama 787 yılında vefat etmiş İsa ibn De’b tarafından da dile getirilmiştir: “Amır aşiretinin bir temsilcisine sordum: “Mecnun’nu tanıyor musun? Herhangi bir şiirini biliyor musun?” O şöyle yanıt verdi: “Madem biz aklı başında olanların şiirlerinden yüz döndürmüşüz, ki delilerin (cünun) şiirlerini söyleyelim. Onlar (deliler – N.M.) çoktur” (2).

Bu belirtilenlere karşılık bir sonrakı kuşağın temsilcisi İbnü’l-A’rabî (öl. 844) şöyle der: “Bazı Amırlılardan duydum ki, onlar onu (Mecnun’u – N.M.) tanımıyorlarmış, ancak tüm bu şiirleri onun adına yazmışlar” (3).

Bunun üzerine ilk dönem İslam araştırmacıları, Mecnun’u Amır deyil bir başka Arap kabilesi arasında aramaya koyuldular. Zira, Evane ibn el-Kelbi (öl.764) bu hususta ilginç bir bilgi vermektedir: “Mecnun gerçekte olmayan hayali bir isimdir. Amır kabilesi (arasında) onun ne nesebine, ne de ilişkisine rastladım”. Bunun üzerine şöyle sordum: “Peki, bu şiirleri kim söylemiş”. Bana şöyle yanıt verdiler: “Mervaniler aşiretinde bir genç varmış” (4). Nitekim, “Neşideler kitabı” müellifi Eyyub ibn Ebaye de eserinin bir yerinde “Beni-Ümeyya (Emeviler-N.M) soyundan Mervanilerden aşiretinden bir genç aynı aşiretten bir kızı sevmiş, ona şiirler yazmış ve bunları Mecnun mahlasıyla söylemiştir” diye not düşmüştür. Hişam İbnü’l-Kelbî de bu bilgini onaylamaktadır. İbnü’l-Kelbî’nin çağdaşı kabul edilen el-Esma’î (öl. 828) sahrada çok dolaşmış ve Arap aşiretleri (bedevi) hakkında epey bilgi edinmiştir. Ancak onun açıklaması Mecnun’un varlığını kuşku altına alamaktadır. Müellif şöyle der: “Dünyada iki şahsı iyi tanırlar: Amır kabilesinden Mecnun’u ve İbnü’l-Kirrî’ni. Ancak, onları raviler uydurmuştur”. Zira, Evane ibn el-Kelbî de benzer bir açıklamada bulunmuştur: “Üç kişi hiçbir zaman olmamış ve varlıkları belli değildir: savaşlarla ilgili kasidelerin müellifi İbn Ebu’l-Akib, İbnü’l-Kirrî ve Amır kabilesinden Mecnun”(5). Meşhur bilgin ve Mutezile mezhebinin önde gelen isimlerinden Cahizin aşağıdakı ifadeleri “Leyla ile Mecnun” konusu çevresinde yanlış ve doğru epey söylentinin yer aldığını dile getirmiştir: “Toplum, müellifi belli olmayan ve Leyla için yazılmış her şiiri Mecnun adına çıkmaktadır”.

“Leyla ile Mecnun” Hayali Kahramanlar mı?

Bu yönde en ciddi açıklama Sovyet doğubilimci İ. Y. Kraçocskiy’den gelmiştir. Onun vardığı sonuca göre, Beni-Ümeyya soyundan “Leyla ile Mecnun” adlı bir hikayeni tasarlayan beden olarak kusurlu (kör idi) dilçi olan Evane ibnü’l-Hikem’den (öl. 764) başkası değildir (6). Bu zat, Kufeli olub, istilah ve edebiyat alanında ciddi bir bilgin hesab edilirdi. El-Mu’tez isimli bir müellifin şahitliyine başvuracak olursak Evane Emevi yanlısı biriydi. Nitekim, Evane’nin kaleminden çıkan bir “Emevi tarihi” eserinin olduğunu da zikretmektedir. Bu eser şimdilik kayıptır. Ama Nedim “Fihrist”inde onun “Muaviye ve Umeyyidilerin beyanı” (Suret el-arz Umeyyidi) adlı kitabının adı belirtilmiştir (7). Sovyet şarkiyatçıya şunu sorar: “Evanî’nin vaadine inanarak, Mecnun fantazisini pekiştiren Umeyya soyuna mensup o genci göz önüne alarak şunu düşünmeliyiz, bu Emevilerin romantik tarihinin oluşturulmasında ne nedenli etkilidir?” Bu dikkat çekici soruna şarkiyatçı, Eyyub ibn Ebaye’den yanıt arar. Zira, “Neşideler kitabı”nda İbrahim ibn el-Münzir’e istinaden şöyle denilmektedir: “Mervanilerden bir genç kendi aşiretinden bir kıza tutulmuştur, onu aşkından şiirler söylemiş ve Mecnun mahlasıyla dile getirmiştir” (8).

Şarkiyatçının bu yaklaşımı mantıklı gözüküyor. Ama – kendisinin de belirttiyi gibi – bu yaklaşımın karşısında yer alan bilgiler de yok değildir. Örneğin Amır kabilesinde iki Mecnun’un olduğu belirtilir: Müzehim ibn el-Haris el-Ugeylî ve Mu’az ibn Guleyb. İlginçtir her ikisi de “Leyli” adlı bir kıza (aynı kıza) aşık olup “aşkta rakip” olmuşlardır (9).

Sorun şu ki, Arap aşiretleri arasında Mecnun adıyla isim yapmış birden fazla isme rastlamak olasıdır. Bu “cünun”lar arasında bizim hikayenin gerçek kahramanı Mecnun’u bulmak çok zordur. Zira, kaynaklarda birden fazla Mecnun’dan söz edildiği ona atfen verilen ölüm tarihilerinden de anlaşılmaktadır. Mısırlı tarihçi Ebu’l-Mehasin, Mecnun adlı bir aşıkın çok ünlü olduğunu ve hicri 68 (687/88) yılında öldürüğünü belirtmiştir. El-Kutubî ve el-Ayni, Mecnun isimli zatın h. 70 (689/90)’da öldüğünden söz etmişlerdir. Bir başka kaynakta, 718/19 yılında ölen aşık “Mecnun”dan söz edilirken, diğer bir kaynakta bu aşığın ölüm tarihini 823 yılı olarak sunmaktadır. Kraçovskiy, birden fazla Mecnun olabileceğini belirttiği halde, bu tarihleri bir Mecnun’a mal ederek, onun gerçek ölüm tarihinin VII. Yüzyılın sonu olduğunu kaydetmiştir (10).

Hakiki Aşık Mecnun
Kuşkusuz, şairler ve yazarlar bir eser ortaya çıkarırken kendi hayal güclerine ve düşlerine başvururlar. Ama, bilinen gerçekte şuki bir yazarın ve şairin eserinde karşımıza çıkarılan kahramanlarının büyük bir çoğunluğu gerçek yaşamdan esinlenmiş tiplerdir.

Öte yandan, Mecnun’u “Mecnun” olarak değil de, eserde de belirtildiği biçmiyle Gays olarak da aramak gerekir. Zira, bedevi Arap dünyasında lirik aşk şiir tarzı hesab edilen “uzrî” edebiyatında “Gays va Lubna” hikayesi mövcuttur. Bu destan diger uzrî edebiyat örnekleri olan “Urva va Efra”, “Cemil va Buseyne” ile sıralamada ününe göre ikinci yeri işgal ediyordu (11).

Bedevi Arap dünyasında büyük ölçüde destansı bir anlatıma dönüşse de “Mecnun” adlı şahsın gerçek kimliği hakkında bazı ipuçları mevcuttur. İbn Kuteybe “Şiir ve Şairler” adlı eserinde Mecnun’la ilgili özel bir bölüm yazmış ve burada Mecnun denilen şahsın Gays olduğunu, onun bir ailesinin bulunduğunu ve “Leyli” (Türkçedeki yaygın söyleniş biçimiyle “Leyla”) isimli bir kıza aşık olduğunu ziketmiştir. Onun aktardığı kadarıyla Mecnun denilen bu zat “Gays ibn Mu’ad” veya “Gays ibn Mülevveh” olub bir versiyona göre tam künyesi “Ca’d ibn Ka’b ibn Rabi’a ibn Amır ibn Sa’sa’a”, diğerine göre ise “Ukayıl ibn Ka’b ibn Rabi’a” olmuştur (12).

İbn Kuteybe’ye göre, Gays ile Leyla’nın birlikteliyi onların çocukluk dönemine kadar uzanmış ve daha sonra aşka dönüşmüştür. Gays kıvrak zekaya ve yeteneklere sahipmiş. Çok sayıda şiir biliyormuş. Onun bu yeneteği de Leyla’nı etkilemesinde başlıca özellik kabul ediliyor. Ancak iki aşığın birleşmesi mümkün olmayınca Gays “Mecnun” olmuştur.

İbn Kuteybe’de yer alan iki aşığın gerçeğe yakın hikayesi Ebu’l-Farac İsfhanî’de farklı biçimde tasvir edilmiştir. İsfhanî ikilinin karşılaşmasını bir tesadüfe bağlar. Ona göre, Gays bir deve yolçuluğu sırasında bir grup kıza rastlar ve onlara kestiği deveden ikram eder. Bu sırada Gays kızlar arasında Leyla ile tanışır ve ona bağlanır. Gays ile Leyla bu tanışlık sırasında konuşup sözleşirler. Peşinden Gays, Leyla için kendi aracılarını onun ailesine gönderir. Zira, aynı sırada Ukayl kabilesinin ünlü isimlerinden Vard ibn Muhammed el-Ukayli’nin de görücüleri Leyla’nı istemeye gelirler. Gays başlık parası olarak Vard’ın verdiği 10 deveye karşılık 50 deve verdiyi halde ailesi kızlarını Vard’a verimiştir. İşte, Gays’ın “Mecnun”luk hikayesi buradan itibaren başlar (13).

Her iki eserde yer alan Mecnun’un gerçek kişiliyini onaylayacak bir üçüncü eser daha mevcuttur. Bu eser el-Valibî’nin “Divan-i Mecnun”udur. Zira, bu eser, Mecnun adlı şairin toplanmış şiirlerine yazılmış şerhten mündemiçtir. Bu eserin, önemi şuradan kaynaklanmaktadır: el-Valibî, “Leyla ile Mecnun” hikayesinin Arap coğrafyası dışında da bilindiğini ortaya koymaktadır (14).

Mecnun’un gerçekliyinin ortaya çıkarılması açısından üzerinde durulması gereken bir başka isim de Nizami eserinin kahramanları arasında yer edinmiş “Nofel” isimli şahıstır. Taberi ünlü “Tarih er-Resul ve’l-Müluk” adlı eserinin bir yerinde Nofel adlı Medine valisinden ve onun 702 yılında xalife Abdülmelik tarafından görevden alınmasıdan söz etmektedir. Nofel yaklaşık 706 yılında vefat etmiştir. İlginç olan şu ki, bu dönemin Mecnun adıyla tanınmış bir şairi de olmuş ve bu şairin kasidelerinin birinde xalife Abdülmalikin ölüm haberi belirtilmiştir (15).

Nitekim, İbn Kuteybe’de Mecnun’a yardım eden Nofel’in “Nofel ibn Müsehhih” adlı şahs olduğunu belirtmiştir. Ebu’l-Farac İsfahanî de “Nofel”i olayların merkezinde kaydetmektedir. El-Valibî’de de bu şahsa göndermelerde bulunur.

Bir diğer önemli husus Mecnun’un şiirleridir. “Neşideler kitabı”nda Mecnun’un 40 şiiri yer almaktadır. Bu şiirlerde Mecnun’un dilinden belirtilen coğrafi mekanların isimleri belirlenirse, onun Necd’de oturduğu, Mekke ve Medine’de bulunduğu, el-Batıl dağını dolaştığını kestirmek olasıdır. İlginç olan husus şu ki, şiirlerde daha sık adı geçen yerler genelde Arap kabilesinden Amırların mülkleri hesab edilmektedir. Örneğin, Mecnun’un dağlara kaçtığı el-Batıl Beni-Amır kabilesine mahsustu (16).

Tüm bunları bir araya derlediğimizde “Mecnun” adıyla meşhur aşığın Gays olduğunu ve onun da Amır kabilesinden olduğunu bilmerre ortaya koyabiliriz. Kuşkusuz, onun adı bir dizi aşk efsanelerine karıştığından gerçek varlığı, destansı adı yanında pek sönük kalmıştır.
 
Son düzenleme:
---> Leyla ile Mecnun: Bir Romanın Kökeni/Nadir Marmara

Genceli Nizamî’nin Kaynakları

Genceli Nizamî “Leyla ile Mecnun”u kaleme aldığında başlıca üç kaynaktan yararlanmıştır. Bunlar İbn Kuteybe’nin “Şiir ve Şariler”, Ebu’l-Farac İsfahanî’nin “Neşideler kitabı” ve el-Valibî’nin “Divan-i Mecnun”u olmuştur. “Leyla ile Mecnun” eserini okurken Nizamî’nin bu kaynaklardan nasıl ve ne ölçülerde yararlandığını da tespit etmek mümkündür (17).

Bunlarla birlikde Nizamî’nin “Zeyd ve Zeyneb” hikayelerinden de yararlandığı tahmin ediliyor. “Leyla ile Mecnun”un aksine, “Zeyd ve Zeyneb” şehir yaşamını aydınlatmaktadır. Burada Mecnun bedevi Arap dünyasının bir temsilcisi iken, Zeyd “medeni” Arap dünyasını temsil ediyordu.

Nizamî’nin kaynakları arasında eski destansı ve mitolojik hikayeler de yer almıştır. Bunlardan en ilginci, Nizamî’nin Eski Babil inancında yer alan “Kis ve Lilakis” hikayesi hakkında bilgisinin olup-olmadığı üzerinde 1935 yılından beri araştırmaçılar arasında başlayan tartışmadır.


1935 yılında A. Qloba tarafından Rus diline tercüme edilip yayınlanan Nizamî’nin “Leyla ile Mecnun”u eserine Y. Dunayevskiy yazdığı önsözde ilk defa bu konu gündeme gelmiştir. Y. Dunayevskiy’in iddiasına göre, “Leyla ile Mecnun”un orijinali, Eski Babilistan’da iyi bilinen dini bir hikaye olan “Kis ve Lilakis” hakkında söylenen efsanedir. Nizamî bu hikayeni biliyor olduğundan onu “İslam edebiyatı”na kazandırmıştır (18).

Bu tartışma İran Türklerinden Muhassilî isimli Almanya’da eğitim alan bir genç tarafından Avrupa araştırmacılarına duyuruldu. Muhassilî, Almanya’da yayınlanan Farsça Kave dergisinde Nizamî’nin “Leyla ile Mecnun” eserinin kahramanlarının Babilistan “klinopis edebiyatı”nda (çivi yazılı edebiyat) mevcut olduğunu iddia etmiştir (19).

Bu iddialar Danimarkalı doğubilimci Grin adlı birinin “Leyla ile Mecnun”un çivi yazılı orijinal metnini ortaya çıkarmasıyla daha da ciddileşti. Bunun üzerine Mir Muhammed Hicazî, Grin’e dayanarak konuyu yeniden işledi. Hatta o, “Leyla ile Mecnun”un orijinali olarak gösterilen “Kis ve Lilakis” hikayesinin de geniş özetini yayınladı (20). Mir Muhammed Hicazî’nin yayınladığı “Kis ve Lilakis” hikayesinin özeti şöyledir:

“Kis ve Lilakis, Güneş mabedinde kahin Aştarfalazar’dan dini eğitim alan iki gençtir. Bunlar mabedde tanışır ve bir-birlerine aşık olurlar. Ancak durumu öğrenen kahin Kis’i okuldan kovarken, Lilakis’i de mabede kapatır. Amma aşkından vaz geçmeyen Kis sevgilisini kurtarmaya kalkışır. Bunun üzerine baş hakimin emriyle ölümle cezalandırılır. Ama Kis’in babası ünlü ve tanınmış biri olduğundan ölüm cezası sahraya sürgüne çevrilmiştir. Sahraya sürgün edilen Kis burada çöllere, taşlara ve hayvanlara kendi sevgisini konuşmaya başlar. Bu sırada Lilakis de mabedden kaçarak babasının evinde gizlenir. Kis tekrar Lilakis’i kaçırmak için mabede gelir. Ama yakalanır ve şiddetli biçimde dövülür. Yeniden sahraya giden Kis’in babası Lilakis’i oğluna almak için kızın babasının kapısını çalsada isteği redd edilir.

Zira, Lilakis Güneş tanrısının sevgilisi ilan edilmiştir. Bunun üzerine aşkından “deli” olup hayvanlarla konuşan Kis tam bir başarısızlığa uğrar. Öte yandan Güneş tanrısının sevgilisi olduğu halde Lilakis’i Salamis’in oğlu ile evlendirirler. Bunun üzerine Nofel adlı biriyle tanışan Kis ondan yardım ister. Karşılığında Kis kendi ceylan sürüsünü Nofel’e verecektir. Nofel güce başvurur. Meydana gelen savaşta Kis de Lilakis’in kocasını öldürür ve sevgilisini alıp sahraya kaçarlar. Burada izdivaç yapan çiftler bir süre sahrada yaşarlar. Ama Kis, daha sonra bir çobanın karısına aşık olur ve onunla evlenir. Yalnızlığa terk edilen Lilakis ise sahrada ölür”.

Hicazî’nin Grin adlı birine istinaden verdiği hikayenin özeti budur. Ne var ki, Danimarkalı doğubilimci Grin adlı şahsın varlığı kuşku altındadır. Bundan dolayı Y. Bertels bu hikayeni doğru kabul etmemiş ve “Sahte Grin” diye tanıtmıştır (21). Kraçovskiy’de de aynı görüşü paylaşmaktadır (22). Y. Z. Şirvanî ise “Kis ve Lilakis” hikayesinin orijinalinin olmadığını iddia etmektedir (23). Ç. Sasanîan’a göre, adı geçen hikayenin Babil metni bulunmadığı sürece, “Kis ve Lilakis” efsanesi güvenilir değildir (24).

Aradan geçen 70 yıllık sürede Kis ve Lilakis hikayesinin aslı bulunamadı. Ancak böyle bir efsanenin varlığı da araştırmacılarca tümden yok kabul edilmemiştir. Ancak, Nizamî’nin eserlerinde gerçekle destansı kişiliklerin bütünleştikleri (25) göz önüne alınırsa, böyle bir hikayeye şairin baş vurması varsayılabilir. Zira, “Leyla ile Mecnun”da yer alan bazı motiflerde “İslam” dışı öğeler kendini ele vermektedir. Örneğin, Leyle ile Mecnun’un tanışması bu açıdan dikkat çekicidir.

Öte yandan Nizamî’nin yapıtlarında mistik ve mitolojik öğeler içiçe geçmiş sufi bir söylem üslubunda işlenmiştir. Anlaşılan Nizamî’nin yararlandığı kaynaklar arasında ciddi kaynaklarla birlikte eski efsanelerle ilgili kaynaklar ve söylentiler de bulunmaktaydı. Ancak, Nizamî “Leyla ile Mecnun” haikayesinin realist yönlerine öncelik tanımıştır. Bunu onun, Mecnun’u efsanevi bir kişilikten çıkarıp gerçek bir yaşama sahip insan gibi kaleme vermesinden de anlıyoruz. İ. Y. Kraçkovskiy, Nizamî’nin yansıttığı Mecnun tipinin çok normal bir insan olduğunu, hatta erkek ve kız kardeşlerinin olduğunu, genç bir baba ve anneye sahip olduğunu dile getirmiştir. Ona göre, Mecnun kardeşlerinin ortancası idi. Ancak, H. Sultanlı’nın da belirttiği gibi, Nizamî hikayenin rivayet taraflarından da yararlanmış ve bunları daha ziyade “aracı” gibi kullanmıştır. Ama şunu da unutmamak gerekir:

“Leyla ile Mecnun” eserini Nizamî bir istek üzerine kaleme almış ve sifarişçi Şirvanşah I. Aksitan da şöyle veya böyle bu haikeyelerden haberdardı. Hatta, Nizamî eserde yer yer konuyu eleştirmekten de kaçınmamıştır. Örneğin, eserin bir yerinde şöyle der:

Bu destanda ne bahçe, ne dağ vardır,
Ne eğlence, ne şerab, ne mutluluk vardır.
Kumla, daşla ilham yürür mü?
Yürüse de toprağa etki eder mi? (26).

Tüm bu söylenenleri göz önüne aldığımızda “Leyla ile Mecnun” efsanesinin oluşmasında birden fazla kökenden ve etkenden söz edilmektedir. Öte yandan Nizamî’nin konunun ilk yazarı olması dolayısıyla buraya yüzlerle mistik öğeler kattığını ve bu öğelerin uzun bir tarihi geçmişinin olduğunu dikkatten kaçırmamakt gerekir.

Dipnotlar

1. Bunyatov Z, Qosudarstvo Atabekov Azerbaydjana, Bakı 1985, s. 225-226
2. Kraçovskiy İ. Yu, “Rannyaya istoriya povesti o Medjnune i Leyli v arabskoy literature”, İzbrannie soçinenie, Moskva-Leningrad 1956, tom II, s. 594
3. Aynı eser, s. 595
4. Aynı eser, s. 595
5. Aynı eser, s. 596
6. Aynı eser, s. 598-599.
7. Sasanian Ç. S, Nizaminin “Leyli ve Mecnun” poeması, Bakü 1985, s. 27.
8. Kraçovskiy, Rannyaya, s. 599.
9. Sasanian, Nizaminin, s. 28.
10. Kraçovskiy, Rannyaya, s. 600-602.
11. Kraçovskiy, Rannyaya, s. 606-607; Sasanian, Nizaminin, s. 29.
12. Bertels E. E, Nizami i Fizuli, Moskva 1962, s. 243.
13. Aynı eser, s. 245.
14. Kraçovskiy, Rannyaya, s. 592, 593; Sasanian, Nizaminin, s. 31.
15. Sasanian, Nizaminin, s. 28.
16. Kraçovskiy, Rannyaya, s. 605-606.
17. Bu mukayese için bkz. Bertels, Nizami, s. 247-248; Sasanian, Nizaminin, s. 32-33.
18. Nizami, Leyli i Medjnun, per. A. Qloba, Moskva 1935, Y. Dunayevsky’in önsözü, s. 17.
19. Şirvani Y. Z, ““Leyli ve Mecnun” eserinin oluşması”, Nizami almanahı, III Kitab, Bakı 1941, s. 116.
20. Mir Muhammed Hicazî, “Keşf-i edebi”, Ayine dergisi (Yer ve yıl belirtilmemiş), s. 60.
21. Bertels, Nizami, s. 231-232.
22. Kraçovskiy, Rannyaya, s. 589.
23. Şirvani, Leyli ve Mecnun, s. 116.
24. Sasanian, Nizaminin, s. 35.
25. Aynı eser, s. 53.
26. Nicami Gencevi, Leyli ve Mecnun, Moskva 1965, Metin, s. 45.
 
---> Leyla ile Mecnun: Bir Romanın Kökeni/Nadir Marmara

Canım :))))))))))))))))))))))))))))))))))))))))))))))))))))))))))
 
---> Leyla ile Mecnun: Bir Romanın Kökeni/Nadir Marmara

leyla olmak hostur amma;
mecnun olmak baskadir baska....

sarap icmek hostur amma;
ayik kalmak baskadir baska...ayik kalmak..baskadir baska...
 
---> Leyla ile Mecnun: Bir Romanın Kökeni/Nadir Marmara

leyla olmak hostur amma;
mecnun olmak baskadir baska....

sarap icmek hostur amma;
ayik kalmak baskadir baska...ayik kalmak..baskadir baska...

Müthiş bakış açısı..Evet canım..
İçinde mutsuzluk barındırmayan mutluluğun ne önemi var.
 
---> Leyla ile Mecnun: Bir Romanın Kökeni/Nadir Marmara

askin sarabini iceceksen; ayikkende sarhosdanke

o aska mahkum kalacaksin...

baska caresi yolu yordami yok bence Mevsimsiz Baharim...
 
---> Leyla ile Mecnun: Bir Romanın Kökeni/Nadir Marmara

askin sarabini iceceksen; ayikkende sarhosdanke

o aska mahkum kalacaksin...

baska caresi yolu yordami yok bence Mevsimsiz Baharim...
Bilincini hayat ve insan üzerine hep yoran,algıda derinliğin erbabı dostum..
Haklısın canım..

Aşkın hanesine adım atış kalple başlıyorsa bilinçle de sorumluluk alınmıştır..Tahayyüller ve nefes o aşk üzere yaşadığı kadar aşık da maşuku olarak varolur..Bir bütündür..Senlilik benlilik kalmamıştır..Artık dünya o aşkın mekanıdır
 
---> Leyla ile Mecnun: Bir Romanın Kökeni/Nadir Marmara

opuyorum yureginden neguzel aciklik getirmissin....
 
takipçi satın al
instagram takipçi hilesi
takipçi satın al
tiktok takipçi hilesi
vozol
antalya havalimanı transfer
Geri
Üst