lâ ilâhe illâ ente sübhâneke innî küntü minez-zâlimîn

'hayaL

Bayan Üye
Resûlullah (s.a.v.) bu hususta şöyle buyurmuşlardır:
Bir söz bilirim ki büyük bir üzüntüye sıkıntıya düşmüş bir kul söylerse Allah Teâlâ ona muhakkak bir çıkış yolu açar. Bu Kardeşim Yûnusun sözüdür; o karanlık içinde (balığın karnında) kaldığı vakit






lâ ilâhe illâ ente sübhâneke innî küntü minez-zâlimîn


Senden başka ilâh yoktur. Seni bütün noksanlıklardan tenzih ederim muhakkak ki ben zalimlerden oldum? demişti. (Süyûtî).


(La ilâhe illâ ente sübhaneke, inni küntü minez-zalimin’i okuyan, dert ve beladan kurtulur.) [Hakim] (40 defa okuma iyi olur)

Bediüzzaman Lem'âlar isimli eserinde de bu duayı şöyle izah eder:
Çeşitli açılardan içinde bulunduğumuz durumu Yunus (a.s.)'ın durumuyla karşılaştırıp ondan bin derece daha korkutucu olduğunu belirten Said Nursi, bu durumda yapılacak tek şeyin hazreti Yunus gibi bütün sebeplerden yüzümüzü çevirip, tüm sebepler zincirini elinde tutan Allah'a yönelerek "La ilahe illa ente Sübhaneke inni küntü mine'z-zalimin" demek olduğunu belirtir ve şöyle der: "Kesin olarak anlamalıyız ki gaflet ve dalaletimiz sebebiyle aleyhimize ittifak eden istikbal, dünya ve heva-yi nefsin zararlarını def edecek yalnız O Zat olabilir ki istikbal emri altında, dünya hükmü dairesinde, nefsimiz idaresi tahtındadır". Sonra sorar: "Acaba en ince ve en gizli hatırat-ı kalbimizi bilen göklerin ve yerin yaratıcısından başka kim vardır? Ve bizim için istikbali ahiretin icadıyla ışıklandıracak ve dünyanın yüz bin boğucu dalgalarından kurtaracak -haşa- Zat-ı Vacibü'l-Vücud'dan başka hiç bir şey, hiçbir cihette, O'nun izin ve iradesi olmadan imdad edemez ve halaskâr olamaz."14


Yaptığı münacaat sayesinde balığın onun için bir binek, denizin güzel bir sahra, gecenin de mehtaplı bir hal aldığını tekrarlayan Said Nursi, kurtuluşa ulaşmamız için halimizin, haline çok benzediği Yunus gibi münacaat ve dua etmemiz gerektiğini vurgular. Bu münacaat dolayısıyla "'la ilahe illa ente' cümlesiyle istikbalimize, "sübhaneke" ifadesiyle dünyamıza, "inni küntü mine'z-zalimîn" fıkrasıyla nefsimize ilahi merhamet nazarını celbetmeliyiz" der. İmanın verdiği bakış açısıyla istikbale nazar etmeyen ve geleceği Kur'an'ın aydınlığıyla görmeyen kimseler için geceler sürekli, karanlıklar kalıcıdır. Geleceğin aydınlanması, karanlığın delinmesi ancak iman nuru ve Kur'an mehtabıyla gerçekleşir. Kur'an'ın hakikatlari çerçevesinde hayata bakan kimseler bu hakikatlardan oluşan manevi gemiye binip hayatını aydınlıklar içerisinde geçirebilir ve dünya-ahiret selametine ulaşabilirler. Aynı zamanda Kur'an terbiyesiyle nefis, onun bize değil bizim ona bindiğimiz bir binek, ve bizi ebedi hayatımızda selamete götüren kuvvetli bir vasıta olur.15




Said Nursi söz konusu Lem'ada, son olarak, insanın küçük bir mikroptan kıyametin kopmasına kadar etrafındaki her çeşit olumsuzluktan korkan ama aynı zamanda evini, çevresini, alemi seven ve cennete iştiha duyan bir varlık olduğunu belirterek "Elbette böyle bir insanın Ma'budu, Rabbi, melcei, halaskârı, maksudı öyle bir Zat olabilir ki umum kâinat O'nun kabza-i tasarrufunda, zerrat ve seyyarat dahi taht-ı emrindedir. Elbette[/COLOR]
 
bayigram takipçi satın al instagram beğeni satın al instagram takipçi satın al tiktok takipçi satın al Buy Followers bugün haber
bypuff
Geri
Üst