meridyen2
Kayıtlı Üye
Kurtuluşa Giden Yol: Temiz Akıl Sahibi Olmak
Temiz akıl sahibi olmak; derin düşünebilmeyi, incelikleri kavrayabilmeyi, hikmetli konuşabilmeyi, doğruyu yanlışı birbirinden ayırt edebilmeyi, olaylar hakkında muhakeme yapabilmeyi, isabetli kararlar alabilmeyi ve hayırları görebilmeyi ifade eder. Vicdanının sesini dinleyerek Allah'a yönelen her insan, kısa sürede temiz bir akla sahip olabilir. Bunun için yapılması gereken, Allah'a samimiyetle iman etmek, O'ndan gereği gibi korkmak ve Rabbimiz'in istediği gibi bir yaşam sürmektir. Bu samimi iman, insana akıl kazandırır.
Allah'tan Çok Korkmak
Akıl, insanın hayatının sonuna kadar gelişebilen bir özelliktir. Bu ise tamamen Allah korkusu ve vicdanı güçlendirme ile bağlantılıdır. Allah bir ayetinde "Öyleyse güç yetirebildiğiniz kadar Allah'tan korkup-sakının, dinleyin ve itaat edin…" (Teğabün Suresi, 16) hükmüyle inananlara güçlerinin yettiği kadar Kendisi'nden korkup sakınmalarını emretmiştir. İnsan bu nedenle hiçbir zaman Allah korkusunu yeterli görmemelidir. Sürekli olarak kendisini Allah'a daha da yakınlaştıracak yollar aramalı ve vicdanını sonuna kadar kullanmalıdır. Yüce Allah, samimiyet ve Kendi rızasını kazanmak için gösterilen ciddi çaba oranında müminlere verdiği anlayışı artırabilir ve sahip oldukları "doğruyu yanlıştan ayırma güçlerini" geliştirebilir. Bu, Allah'ın iman edenlere olan bir desteği ve Kuran'ın önemli bir sırrıdır. İnsan elindeki bu imkanı en iyi şekilde kullanarak, aklın dünyada ve ahirette sağladığı ayrıcalıkları kazanma imkanını elde edebilir.
Kuran'ı Rehber Edinmek
Bir insanın imanın kazandırdığı derin akla ve kavrama kabiliyetine sahip olabilmesi için öncelikle düşünmesi gereken konular vardır. Dünyaya geliş amacı, bir gün hayatının ölümle bitecek olması ve Yüce Allah'ın bir çınar ağacını bile yüzlerce yıl yaşatırken insanlara ortalama 60-70 yıl ömür vermesinin altında yatan sebepler, düşünmesi gereken konuların başında gelir. İşte Kuran, insanın düşünmesi gereken tüm bu soruların kapısını açacak olan anahtardır. Çünkü Rabbimiz'in kullarına Kendisi'ni tanıttığı, dünya hayatının gerçek amacını, ahireti, güzel ahlakı bildirdiği vahyidir. İnsan Kuran vesilesi ile hatalarını anlayabilir, kesin olarak tevbe edip, hatasını tekrarlamaktan kaçınabilir, Allah'ın büyüklüğünü ve her türlü noksandan münezzeh olduğunu anlayabilir, hayatını O'nun rızasını, rahmetini kazanabilecek biçimde düzenleyebilir, emir ve yasaklarını titizlikle koruyabilir ve gerçek hayat olan ahirette cenneti kazanmayı umabilir.
İnsanın fıtratına uygun olan hayatı yaşaması için aklına ve vicdanına en uygun olan yol da budur. Bu yola uymak insanın aklını ve kavrama gücünü sürekli olarak artırır. Çünkü akıl imanda derinleşmenin doğal bir sonucudur. Yüce Allah, Kuran'ın temiz akıl sahipleri için yol gösterici bir kitap olduğunu bir ayette şöyle bildirir:
"İşte bu (Kur'an) uyarılıp korkutulsunlar, gerçekten O'nun yalnızca bir tek İlah olduğunu bilsinler ve temiz akıl sahipleri iyice öğüt alıp düşünsünler diye bir bildirip-duyurma (bir belağ)dır." (İbrahim Suresi, 52)
Şeytandan Gelen Vesveseleri Teşhis Edebilmek
Şeytanın en önemli özelliği, insana her yönden yanaşarak onu Allah'ın yolundan alıkoymaya çalışmasıdır. Vesvese de şeytanın insanı boş şeylerle uğraştırmak için fısıldadığı sözler, yanıltmalar, kalbe verdiği kuşkular, boş kuruntular ve huzursuzluk verici düşüncelerdir.
Şeytan, insanın aklına getirdiği Kuran dışı düşüncelerle onun sağlıklı düşünmesini engellemek, onu dünya ve ahiret hayatına zararı dokunacak kuruntulara kaptırmak ister. Ancak Yüce Allah'ın Kuran'da bildirdiği gibi şeytanın hileli düzeni çok zayıftır. (Nisa Suresi, 76) İşte, imanın getirdiği temiz akıl sayesinde müminler, hızlı bir muhakeme gücü ile şeytanın verdiği vesvesenin üstesinden gelirler. Elbette bu, imanın kazandırdığı akledebilme yeteneğinin oluşturduğu doğal bir tepkidir. Nitekim Yüce Allah, müminlerin, şeytanın bu tuzağını iyice düşünerek hemen anlayabileceklerini şöyle bildirmiştir:
" (Allah'tan) Sakınanlara şeytandan bir vesvese eriştiğinde (önce) iyice düşünürler (Allah'ı zikredip-anarlar), sonra hemen bakarsın ki görüp bilmişlerdir..." (Araf Suresi, 201)
Ahirete Kesin Bilgiyle İnanmak
Allah, "Ve onlar, sana indirilene, senden önce indirilenlere iman ederler ve ahirete de kesin bir bilgiyle inanırlar." (Bakara Suresi, 4) ayeti ile müminlerin ahirete kesin bir bilgi ile iman etmeleri gerektiğini bildirir. Ahirete kesin bilgiyle inanan bir insan, ölümün kaçınılmaz olduğunu, dünyanın geçici bir yer olduğunu kavrar ve asıl hayatın ahirette olacağını anlar. Ahirette yeniden diriltileceğini ve orada sonsuz olarak yaşayacağını bilen ve cennetin sınırsız nimetlerini düşünen bir insan, bu güzel hayata kavuşabilmek için tüm gücüyle, Allah'ın kendisinden razı olması için çabalar. Dünyanın geçici süslerine ve heveslerine kendini kaptırarak ölümü ve ahireti unutmaz. Ölüm zamanını bilmediğinden daima ölüme hazırlıklı olması gerektiğini düşünür, bunun için Yüce Allah'ın emir ve yasaklarını titizlikle gözetir, ibadetlerini eksiksiz olarak yerine getirir. Dünyadaki kısa süreli ve geçici nimetler yerine ahiretteki sonsuz nimetleri tercih etmesi, üstün bir akledebilme yeteneğine sahip olduğunu gösterir.
Göklerin ve Yerin Yaratılışı Konusunda Düşünmek
Bir mümin namaz kılmak, oruç tutmak gibi ibadetlerini titizlikle yerine getirmesinin yanı sıra derin bir anlayışa da sahip olur. Kuran'da dikkat çekilen "göklerdeki ve yerdeki" yaratılış delilleri üzerinde derin tefekkür etmek, müminin imanının artmasını, derin bir akla ve kavrayış yeteneğine sahip olmasını sağlar. Çünkü göklerin, yerin ve bunlar arasındakilerin yaratılışı konusunda düşünmek, Allah'ı daha yakından tanımaya, O'nun kudretinin sonsuzluğunu daha iyi kavramaya ve böylece ilim sahibi olmaya vesile olur. Temiz akıl sahibi müminlerin bu özelliği Kuran'da şöyle haber verilir:
"Onlar, ayakta iken, otururken, yan yatarken Allah'ı zikrederler ve göklerin ve yerin yaratılışı konusunda düşünürler. (Ve derler ki: "Rabbimiz, Sen bunu boşuna yaratmadın. Sen pek yücesin, bizi ateşin azabından koru." (Al-i İmran Suresi, 191)
Sonuç: Akıl Mümine Büyük Bir Güç Kazandırır
Allah Kuran'da, akıl sahibi müminleri, "Ki onlar, sözü işitirler ve en güzeline uyarlar. İşte onlar, Allah'ın kendilerini hidayete erdirdiği kimselerdir ve onlar, temiz akıl sahipleridir." (Zümer Suresi, 18) şeklinde tanımlar. Bu kimseler Allah'ın kendilerine gösterdiği yola tam olarak uydukları, Kuran'da bildirilen hükümleri titizlikle yerine getirdikleri ve vicdanlarına kesin olarak tabi oldukları için, Allah onları akıl gibi büyük bir nimetle ödüllendirmiştir.
Akıl, beraberinde insana pek çok nimetin kapısını aralayan son derece önemli bir özelliktir. Akıllı bir insan bulunduğu her ortamda, yaptığı her hareket ve söylediği her söz ile farklılığını hissettirir. Bu nedenle büyük bir saygı ve hayranlık uyandırır. Akıl doğruyu yanlıştan ayırmayı, hikmetli ve güzel konuşmayı, güzel ahlak göstermeyi, karşılaşılan olaylarda pek çok insanın göremediği detayları görebilmeyi, ince teşhisler yapabilmeyi ve olaylardan en doğru ve en hikmetli sonuçları çıkarabilmeyi sağlar. Tüm bunların yanında akıl, aynı zamanda da kişinin ruhunda, güzelliklerden çok fazla zevk alabilmesini sağlayan bir derinlik oluşturur. Bu nedenle çoğu insanın sıradan karşıladığı ve büyük bir alışkanlıkla baktığı pek çok şeyin ardında gizlenen güzellikleri, akıl sahibi müminler hemen görebilirler. Ancak tüm bunlardan daha da önemlisi, aklın kazandırdığı derin iman ve tevekkül müminlere Allah'ın izniyle cenneti kazandırır. Yüce Allah bir Kuran ayetinde müminleri şöyle müjdelemektedir:
"Hiç şüphesiz Allah, mü'minlerden -karşılığında onlara mutlaka cenneti vermek üzere- canlarını ve mallarını satın almıştır..." (Tevbe Suresi, 111)
"...(bu,) Tevrat'ta, İncil'de ve Kur'an'da O'nun üzerine gerçek olan bir vaaddir. Allah'tan daha çok ahdine vefa gösterecek olan kimdir? Şu halde yaptığınız bu alış-verişten dolayı sevinip-müjdeleşiniz. İşte 'büyük kurtuluş ve mutluluk' budur." (Tevbe Suresi, 111)
Derin düşünmenin kazandırdığı iman ve bu imanın artmasıyla gelişen akıl, müminlerin Allah'ı çok daha iyi ve yakından tanımalarını, her an her yerde O'nun tecellilerini görmelerini ve Allah'ın kudretini hakkıyla takdir edebilmelerini sağlar.
Temiz akıl sahibi olmak; her türlü boş düşünceden arınmış, hiç kimseye faydası olmayan gereksiz kuruntulardan ve anlamsız düşüncelerden uzak bir akla sahip olmaktır. Tamamıyla Allah'ın rızasını kazanmak için kullanılan böyle bir akıl, hem dünyada hem ahirette huzur dolu bir yaşam imkanı sağlar. (makale harun yahya)
Temiz akıl sahibi olmak; derin düşünebilmeyi, incelikleri kavrayabilmeyi, hikmetli konuşabilmeyi, doğruyu yanlışı birbirinden ayırt edebilmeyi, olaylar hakkında muhakeme yapabilmeyi, isabetli kararlar alabilmeyi ve hayırları görebilmeyi ifade eder. Vicdanının sesini dinleyerek Allah'a yönelen her insan, kısa sürede temiz bir akla sahip olabilir. Bunun için yapılması gereken, Allah'a samimiyetle iman etmek, O'ndan gereği gibi korkmak ve Rabbimiz'in istediği gibi bir yaşam sürmektir. Bu samimi iman, insana akıl kazandırır.
Allah'tan Çok Korkmak
Akıl, insanın hayatının sonuna kadar gelişebilen bir özelliktir. Bu ise tamamen Allah korkusu ve vicdanı güçlendirme ile bağlantılıdır. Allah bir ayetinde "Öyleyse güç yetirebildiğiniz kadar Allah'tan korkup-sakının, dinleyin ve itaat edin…" (Teğabün Suresi, 16) hükmüyle inananlara güçlerinin yettiği kadar Kendisi'nden korkup sakınmalarını emretmiştir. İnsan bu nedenle hiçbir zaman Allah korkusunu yeterli görmemelidir. Sürekli olarak kendisini Allah'a daha da yakınlaştıracak yollar aramalı ve vicdanını sonuna kadar kullanmalıdır. Yüce Allah, samimiyet ve Kendi rızasını kazanmak için gösterilen ciddi çaba oranında müminlere verdiği anlayışı artırabilir ve sahip oldukları "doğruyu yanlıştan ayırma güçlerini" geliştirebilir. Bu, Allah'ın iman edenlere olan bir desteği ve Kuran'ın önemli bir sırrıdır. İnsan elindeki bu imkanı en iyi şekilde kullanarak, aklın dünyada ve ahirette sağladığı ayrıcalıkları kazanma imkanını elde edebilir.
Kuran'ı Rehber Edinmek
Bir insanın imanın kazandırdığı derin akla ve kavrama kabiliyetine sahip olabilmesi için öncelikle düşünmesi gereken konular vardır. Dünyaya geliş amacı, bir gün hayatının ölümle bitecek olması ve Yüce Allah'ın bir çınar ağacını bile yüzlerce yıl yaşatırken insanlara ortalama 60-70 yıl ömür vermesinin altında yatan sebepler, düşünmesi gereken konuların başında gelir. İşte Kuran, insanın düşünmesi gereken tüm bu soruların kapısını açacak olan anahtardır. Çünkü Rabbimiz'in kullarına Kendisi'ni tanıttığı, dünya hayatının gerçek amacını, ahireti, güzel ahlakı bildirdiği vahyidir. İnsan Kuran vesilesi ile hatalarını anlayabilir, kesin olarak tevbe edip, hatasını tekrarlamaktan kaçınabilir, Allah'ın büyüklüğünü ve her türlü noksandan münezzeh olduğunu anlayabilir, hayatını O'nun rızasını, rahmetini kazanabilecek biçimde düzenleyebilir, emir ve yasaklarını titizlikle koruyabilir ve gerçek hayat olan ahirette cenneti kazanmayı umabilir.
İnsanın fıtratına uygun olan hayatı yaşaması için aklına ve vicdanına en uygun olan yol da budur. Bu yola uymak insanın aklını ve kavrama gücünü sürekli olarak artırır. Çünkü akıl imanda derinleşmenin doğal bir sonucudur. Yüce Allah, Kuran'ın temiz akıl sahipleri için yol gösterici bir kitap olduğunu bir ayette şöyle bildirir:
"İşte bu (Kur'an) uyarılıp korkutulsunlar, gerçekten O'nun yalnızca bir tek İlah olduğunu bilsinler ve temiz akıl sahipleri iyice öğüt alıp düşünsünler diye bir bildirip-duyurma (bir belağ)dır." (İbrahim Suresi, 52)
Şeytandan Gelen Vesveseleri Teşhis Edebilmek
Şeytanın en önemli özelliği, insana her yönden yanaşarak onu Allah'ın yolundan alıkoymaya çalışmasıdır. Vesvese de şeytanın insanı boş şeylerle uğraştırmak için fısıldadığı sözler, yanıltmalar, kalbe verdiği kuşkular, boş kuruntular ve huzursuzluk verici düşüncelerdir.
Şeytan, insanın aklına getirdiği Kuran dışı düşüncelerle onun sağlıklı düşünmesini engellemek, onu dünya ve ahiret hayatına zararı dokunacak kuruntulara kaptırmak ister. Ancak Yüce Allah'ın Kuran'da bildirdiği gibi şeytanın hileli düzeni çok zayıftır. (Nisa Suresi, 76) İşte, imanın getirdiği temiz akıl sayesinde müminler, hızlı bir muhakeme gücü ile şeytanın verdiği vesvesenin üstesinden gelirler. Elbette bu, imanın kazandırdığı akledebilme yeteneğinin oluşturduğu doğal bir tepkidir. Nitekim Yüce Allah, müminlerin, şeytanın bu tuzağını iyice düşünerek hemen anlayabileceklerini şöyle bildirmiştir:
" (Allah'tan) Sakınanlara şeytandan bir vesvese eriştiğinde (önce) iyice düşünürler (Allah'ı zikredip-anarlar), sonra hemen bakarsın ki görüp bilmişlerdir..." (Araf Suresi, 201)
Ahirete Kesin Bilgiyle İnanmak
Allah, "Ve onlar, sana indirilene, senden önce indirilenlere iman ederler ve ahirete de kesin bir bilgiyle inanırlar." (Bakara Suresi, 4) ayeti ile müminlerin ahirete kesin bir bilgi ile iman etmeleri gerektiğini bildirir. Ahirete kesin bilgiyle inanan bir insan, ölümün kaçınılmaz olduğunu, dünyanın geçici bir yer olduğunu kavrar ve asıl hayatın ahirette olacağını anlar. Ahirette yeniden diriltileceğini ve orada sonsuz olarak yaşayacağını bilen ve cennetin sınırsız nimetlerini düşünen bir insan, bu güzel hayata kavuşabilmek için tüm gücüyle, Allah'ın kendisinden razı olması için çabalar. Dünyanın geçici süslerine ve heveslerine kendini kaptırarak ölümü ve ahireti unutmaz. Ölüm zamanını bilmediğinden daima ölüme hazırlıklı olması gerektiğini düşünür, bunun için Yüce Allah'ın emir ve yasaklarını titizlikle gözetir, ibadetlerini eksiksiz olarak yerine getirir. Dünyadaki kısa süreli ve geçici nimetler yerine ahiretteki sonsuz nimetleri tercih etmesi, üstün bir akledebilme yeteneğine sahip olduğunu gösterir.
Göklerin ve Yerin Yaratılışı Konusunda Düşünmek
Bir mümin namaz kılmak, oruç tutmak gibi ibadetlerini titizlikle yerine getirmesinin yanı sıra derin bir anlayışa da sahip olur. Kuran'da dikkat çekilen "göklerdeki ve yerdeki" yaratılış delilleri üzerinde derin tefekkür etmek, müminin imanının artmasını, derin bir akla ve kavrayış yeteneğine sahip olmasını sağlar. Çünkü göklerin, yerin ve bunlar arasındakilerin yaratılışı konusunda düşünmek, Allah'ı daha yakından tanımaya, O'nun kudretinin sonsuzluğunu daha iyi kavramaya ve böylece ilim sahibi olmaya vesile olur. Temiz akıl sahibi müminlerin bu özelliği Kuran'da şöyle haber verilir:
"Onlar, ayakta iken, otururken, yan yatarken Allah'ı zikrederler ve göklerin ve yerin yaratılışı konusunda düşünürler. (Ve derler ki: "Rabbimiz, Sen bunu boşuna yaratmadın. Sen pek yücesin, bizi ateşin azabından koru." (Al-i İmran Suresi, 191)
Sonuç: Akıl Mümine Büyük Bir Güç Kazandırır
Allah Kuran'da, akıl sahibi müminleri, "Ki onlar, sözü işitirler ve en güzeline uyarlar. İşte onlar, Allah'ın kendilerini hidayete erdirdiği kimselerdir ve onlar, temiz akıl sahipleridir." (Zümer Suresi, 18) şeklinde tanımlar. Bu kimseler Allah'ın kendilerine gösterdiği yola tam olarak uydukları, Kuran'da bildirilen hükümleri titizlikle yerine getirdikleri ve vicdanlarına kesin olarak tabi oldukları için, Allah onları akıl gibi büyük bir nimetle ödüllendirmiştir.
Akıl, beraberinde insana pek çok nimetin kapısını aralayan son derece önemli bir özelliktir. Akıllı bir insan bulunduğu her ortamda, yaptığı her hareket ve söylediği her söz ile farklılığını hissettirir. Bu nedenle büyük bir saygı ve hayranlık uyandırır. Akıl doğruyu yanlıştan ayırmayı, hikmetli ve güzel konuşmayı, güzel ahlak göstermeyi, karşılaşılan olaylarda pek çok insanın göremediği detayları görebilmeyi, ince teşhisler yapabilmeyi ve olaylardan en doğru ve en hikmetli sonuçları çıkarabilmeyi sağlar. Tüm bunların yanında akıl, aynı zamanda da kişinin ruhunda, güzelliklerden çok fazla zevk alabilmesini sağlayan bir derinlik oluşturur. Bu nedenle çoğu insanın sıradan karşıladığı ve büyük bir alışkanlıkla baktığı pek çok şeyin ardında gizlenen güzellikleri, akıl sahibi müminler hemen görebilirler. Ancak tüm bunlardan daha da önemlisi, aklın kazandırdığı derin iman ve tevekkül müminlere Allah'ın izniyle cenneti kazandırır. Yüce Allah bir Kuran ayetinde müminleri şöyle müjdelemektedir:
"Hiç şüphesiz Allah, mü'minlerden -karşılığında onlara mutlaka cenneti vermek üzere- canlarını ve mallarını satın almıştır..." (Tevbe Suresi, 111)
"...(bu,) Tevrat'ta, İncil'de ve Kur'an'da O'nun üzerine gerçek olan bir vaaddir. Allah'tan daha çok ahdine vefa gösterecek olan kimdir? Şu halde yaptığınız bu alış-verişten dolayı sevinip-müjdeleşiniz. İşte 'büyük kurtuluş ve mutluluk' budur." (Tevbe Suresi, 111)
Derin düşünmenin kazandırdığı iman ve bu imanın artmasıyla gelişen akıl, müminlerin Allah'ı çok daha iyi ve yakından tanımalarını, her an her yerde O'nun tecellilerini görmelerini ve Allah'ın kudretini hakkıyla takdir edebilmelerini sağlar.
Temiz akıl sahibi olmak; her türlü boş düşünceden arınmış, hiç kimseye faydası olmayan gereksiz kuruntulardan ve anlamsız düşüncelerden uzak bir akla sahip olmaktır. Tamamıyla Allah'ın rızasını kazanmak için kullanılan böyle bir akıl, hem dünyada hem ahirette huzur dolu bir yaşam imkanı sağlar. (makale harun yahya)